Sizin de ruhsal güçleriniz var mı?

fırtına

Yeni Üye
Üye
Sizin de ruhsal güçleriniz var mı?
altıncı his testi hislerin kuvvetli olması hisleri kuvvetli insanlar hisleri olmak özel güçlerim var
Bi­lim­sel a­raş­tır­ma­lar bir çok du­yu dı­şı al­gı­la­ma ye­te­neği­nin var­lı­ğı­nı sap­ta­dı, pe­ki siz ni­ye ha­la on­lar hak­kın­da bir şey duy­ma­dı­nız?
Du­yu dı­şı al­gı­la­ma­nın var­lı­ğı hak­kın­da­ki bi­lim­sel a­raş­tır­ma­lar son yir­mi yıl­dır ga­ze­te­ler­de ve ki­tap­lar­da ya­yın­lan­dı­ğı i­çin, ar­tık bir sır ni­te­li­ği ta­şı­ma­mak­ta. Fa­kat siz ha­la bu konuda bir şey öğ­ren­me­miş o­la­bi­lir­si­niz, bu­nun te­mel ne­de­ni bi­li­ma­dam­la­rı­nın, psi­ko­log­la­rın, psi­ki­ya­t­rist­le­rin, pa­rap­si­ko­log­la­rın ve med­ya­nın bu ko­nu hak­kın­da ke­sin so­nuç­la­ra sa­hip ol­ma­ma­sı. Bu ko­nu hak­kın­da bir şey duy­ma­mış ol­ma­nı­zın bir baş­ka ne­de­ni daha o­la­bi­lir. Bun­la­rı keş­fe­den ve pa­rap­si­ko­log ol­ma­yan bi­li­ma­dam­la­rı ça­lış­ma­la­rın­da pa­rap­si­ko­lo­ji­den ve ru­hsal ter­mi­no­lo­ji­den çok na­dir ya­rar­la­nır­lar, çün­kü e­ğer ya­rar­la­nır­lar­sa ke­şif­le­ri hak­kın­da­ki ra­por­la­rı kim­se ya­yın­la­maz. Bu­nun ne­de­ni o­nay­lan­mış ke­şif­le­re ve ge­liş­me­le­re rağ­men, ru­hsal ter­mi­no­lo­ji­nin bi­lim­de ha­la ya­sak ol­ma­sıdır. Bir çok o­ku­yu­cu­nun an­la­ya­ca­ğı gi­bi, bi­limsel çevreler tu­tu­cu bir şe­kil­de du­yu dı­şı al­gı­la­ma­yı, pa­rap­si­ko­lo­ji­yi ve ru­hsal a­raş­tır­ma­la­rı red­det­mek­te. Bu­nun ne­de­ni i­se kı­sa­ca şöy­le; Es­ki mo­dern çağ bi­li­mi, in­san­la­rın sa­de­ce beş du­yu­su ol­du­ğu­nu ve bü­tün du­yu­la­rın ruh­sa­l-or­ga­nik bir temele sa­hip ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni ka­bul etmek­te. Du­yu dı­şı al­gı­la­ma ye­te­nek­le­ri ruh­sal -or­ga­nik bir a­çık­la­ma­yla, hi­le ve san­rı­yı ak­la getiriyordu, bu aynı zamanda da bir çe­şit psi­ko­lo­jik zi­hin­sel bir ka­rı­şık­lık da olabilirdi.
Bilimin ´Saçmalık´ yaklaşımı
Mo­dern çağın bi­li­m a­dam­la­rı ve kuşkucu kim­se­le­ri, bi­o-­or­ga­nik bir temel bu­lu­na­na ve du­yu dı­şı al­gı­la­ma fe­no­men­le­ri­nin ge­liş­me­si­ni en­gel­le­yen ne­den­ler or­ta­dan kal­ka­na ka­dar, du­yu dı­şı al­gı­la­ma­nın var­lı­ğı­nı is­pat­la­ma­nın hiç bir bi­lim­sel yo­lu ol­ma­dı­ğı­nı sa­vu­nu­yor­lar­. Bu­nun i­çin i­yi kon­trol­ edilen pa­rap­si­ko­lo­ji uz­man­la­rı ken­di ken­di­le­ri­ne bir bi­lim ya­rat­mı­yor­lar­dı. Sı­ra­sı gel­di­ğin­de hi­le ve san­rı­sı o­lan hiç­bir bio-orga­nik temel olay du­yu dı­şı al­gı­la­ma­ya e­şit de­ğil­di. Bu a­şa­ğı yu­ka­rı bi­lim­sel kuruluşların a­na gö­rü­şü­dür, du­yu dı­şı al­gı­la­ma fe­no­men­le­rinin ve pa­rap­si­ko­lo­ji­nin, man­tık­lı ve ma­kul red­det­me hak­kın­da­ki ka­nu­ni kuram ta­ra­fın­dan pse­u­dos­ci­en­ce (pse­u­dos­ci­en­ce saç­ma­lık an­la­mı­na ge­lir) o­la­rak meş­ru kı­lın­ma­sın­dan bah­se­dil­me­si gi­bi. Ay­nı za­man­da pa­ra­bi­o­lo­ji te­rim­le­ri ye­ri­ne ni­çin pa­rap­si­ko­lo­ji te­rim­le­ri­nin var ol­du­ğu­ ve hiç­bir ger­çek bi­li­ma­da­mı­nın pa­rap­si­ko­lo­ji­yi ve ruh­sal te­rim­le­ri kul­lan­ma­ya­ca­ğı­nın ne­de­ni­ de a­çık­la­nmak­tadır. Pa­rap­si­ko­lo­ji ve ruh­sal te­rim­ler saç­ma o­la­rak ka­bul e­dil­mek­te ve hiç kim­se si­ya­si ba­kım­dan ger­çek bi­lim­sel dü­şün­ce­le­rin­de pse­u­dos­ci­en­ti­fic ter­mi­no­lo­ji yo­luy­la saçmalığı kul­lan­mak is­te­me­mek­te. Bil­imin geç­miş­te­ki pa­rap­si­ko­lo­ji­ye o­lan tu­tu­mu­na ba­kar­sak, du­yu dı­şı al­gı­la­ma ye­te­nek­le­ri­nin var o­lup ol­ma­dı­ğı tar­tış­ma­sı, in­san­la­rın beş fi­zik­sel du­yu­ya sa­hip o­lup ol­ma­dı­ğı­na in­dir­gen­me­ye ça­lış­ılmıştır. Ve­ya e­ğer in­san­lar beş duyu­la­rı­nın a­çık­la­ya­ma­dı­ğı de­ği­şik çe­şit­ler­de al­gı­la­ra sa­hip ol­duk­la­rı­nı his­se­di­yor­lar­sa, or­ta­da his­set­mek gi­bi bir bi­o-or­ga­nik temel var mıdır?
An­la­şıl­ma­yan his­ler
Ba­zı bi­o­lo­ji ve nö­ro­lo­ji a­raş­tır­ma­cı­la­rı­nın 1930´lar­da sor­ma­ya baş­la­dı­ğı ve 1950´ler­de, II. Dün­ya Sa­va­şı´ndan son­ra tek­rar sor­ma­ya baş­la­dık­la­rı soru şudur, beş du­yu her şe­yi çok mu i­yi al­gı­la­mak­ta? Beş du­yu ço­ğun­luk­la gör­me, tat­ma, ko­ku, duy­ma ve do­kun­ma o­la­rak ta­nım­la­nır. Fi­zik­sel nok­san­lı­­ğın dı­şın­da, bü­tün in­san­la­rın e­şit o­ran­lar­da az ya da çok bun­la­ra sa­hip ol­du­ğu dü­şü­nü­lür­, iş­te bu yüz­den beş du­yu nor­mal al­gı­lar o­la­rak ka­bul e­dil­mek­te. Fa­kat en so­nun­da, fi­zik­sel beş du­yu­ya u­laş­ma­nın ve­ya fır­sat­la­rın in­san­dan in­sa­na de­ği­şe­bi­le­ce­ği ve­ya sos­yal ve çev­re­sel fak­tör­ler­le ön­le­ne­bi­le­ce­ği ya da ço­ğal­tı­la­bi­le­ce­ği an­la­şıl­dı. Bu, kim­se­nin var o­la­ca­ğı­nı ha­yal et­me­di­ği or­ga­nik alıcıların de keş­fi­ni baş­la­tan, beş du­yu­nun fonk­si­yo­nu­nu ve kap­sa­mı­nı da­ha i­yi an­la­mak i­çin ya­pıl­mış bi­lim­sel bir a­raş­tır­may­dı.
İ­ti­raf e­dil­di­ği gi­bi, bu ke­şif­ler an­cak si­nir­sel ve di­ğer bi­zim se­çi­ci du­yu şe­be­ke­le­ri­mi­zi kap­sa­yan, a­tom­la­rı gö­zet­le­me ka­pa­si­te­si­ne sa­hip e­lek­tron mik­ros­kop­la­rın i­ca­dıy­la müm­kün ol­du. 1980´le­rin ba­şın­da, bir çok a­raş­tır­ma a­la­nın­da beş du­yu­dan baş­ka du­yu­la­ra da sa­hip ol­du­ğu­muz an­la­şıl­dı ve bü­tün bu baş­ka du­yu­la­rın net bir or­ga­nik a­çık­la­ma­sı var­dı. Bü­tün bu bu­luş­lar 1984´te Ro­bert Riv­lin ve Ka­ren Gra­vel­le ta­ra­fın­dan De­cip­he­ring The Sen­ses: The Ex­pan­ding World Of Hu­man Per­cep­ti­on ad­lı ki­tap­ta ya­yın­lan­dı.
Beş yerine 17 duyu
Ki­ta­bın ön say­fa­sın­da kitabın ö­ze­ti yer al­mak­ta; Yüz­yıl­lar­dır in­san du­yu­la­rı­nı a­çık­la­mak i­çin, ba­sit­leş­ti­ril­miş ve yan­lış bir mo­del kul­la­nı­yo­ruz. Şim­di bi­le bi­o­lo­ji sı­nıf­la­rın­da ha­la beş du­yu öğ­re­ti­li­yor. Fa­kat son za­man­lar­da bi­lim­sel a­raş­tır­ma­lar, beş du­yu­dan da­ha faz­la şey­le­rin var­lı­ğı­nı keş­fet­ti­ler ve ta­ma­miy­le du­yu­la­rın ne ol­duk­la­rı ve na­sıl ça­lış­tık­la­rı hak­kın­da­ki an­la­yı­şı­mı­zı de­ğiş­tir­di­ler. Söz konusu kitabın ya­zar­la­rı, ta­nın­mış bir bi­lim ya­za­rı o­lan Ro­bert Riv­lin ve hay­van i­le­ti­şi­min­de uz­man ve psi­ko­log Ka­ren Gra­vel­le ki­tap­ta o­ku­yu­cu­lar i­çin nor­mal­den ye­ni ke­şif­le­re, ye­ni ke­şif­ler­den bi­li­nen duy­gu­la­ra da­ya­nan bü­tün in­san al­gı­la­rı­nı ye­ni­den a­çık­lı­yorlar. Ki­tap "On­ye­di Du­yu" baş­lık­lı ya­zı i­le baş­lar­ken,"Bi­li­nen Du­yu­la­ra Da­yan­ma­yan" baş­lık­lı ya­zı i­le so­na er­mek­te ve okuyucu ken­di­si­ni ko­nu­la­rın a­kın­tı­sı­na kap­tır­mak­tan a­la­mıyor. Şim­di bi­lim­sel a­çı­dan ka­bul e­di­len on­ye­di du­yu beş ta­ne­den da­ha i­yi, de­ğil mi? Ve hep­si i­çin, da­ha ön­ce bi­o or­ga­nik temellerin yok­lu­ğu yü­zün­den ru­hsal o­la­rak ad­lan­dı­rıl­ma­la­rı­nı da i­çe­ren or­ga­nik bir temel var. Hayalci ve se­zi­ci olmak, şim­di­ler­de i­ki bü­yük ke­li­me ve bi­o­-beden­le­ri­miz, bir çok du­yu dı­şı al­gı­la­ma­yı a­çık­la­yan grup­lar ha­lin­deki mil­yon­lar­ca de­ği­şik a­çık­la­ma ve ­iş­lem di­zi­li­şi­ne sa­hip. Örneğin, Riv­lin ve Gra­vel­le, ba­zı­sı veya bir ço­ğu "Ve­me­ro­na­sal sis­tem iz­le­ri­ ne sa­hip, (Blo­od­ho­und­la­rı yani ko­ku al­ma his­si çok kuv­vet­li bir cins ta­zıları ün­lü ya­pan bir çe­şit ko­ku al­ma) kar­şı­mız­da­ki­nin cin­sel du­yar­lı­lı­ğı, kor­ku, si­nir, sev­gi, nef­ret ve di­ğer his­le­ri hak­kın­da bil­gi ver­me­yi müm­kün kı­lan kim­ya­sal sin­yal­le­ri be­lir­ti­yor. "İz" ke­li­me­siy­le ya­nıl­gı­ya düş­me­yin (ma­na­sı es­ki fa­kat şu an­da kul­la­nıl­mı­yor ve kö­rel­miş), çün­kü ruh­sal te­rim­ler bu ko­nu­da da­ha yay­gın, ör­ne­ğin;i­çi­ne doğ­mak gibi... Riv­lin ve Gra­vel­le ay­rı­ca be­yin e­pi­fi­zi­nin şa­şır­tı­cı ka­bi­li­yet­le­rin­i tar­tı­şı­yor; çün­kü es­ki­den e­ğer iş­lev­sel­se, bil­gi­­le­rin sa­de­ce fi­zik­sel o­la­rak ka­za­nı­la­bi­le­ce­ği dü­şü­nü­lür­dü. Ay­rı­ca i­ki ya­zar ay­rın­tı­lı o­la­rak, bi­li­ma­dam­la­rı ta­ra­fın­dan öl­çü­le­bi­len ve ka­fa de­ri­si­nin dı­şın­da­ki bey­nin e­lek­trik­sel ak­ti­vi­te­si­ni sı­nıf­lan­dı­ra­bi­len Squid ad­lı bir dü­ze­ne­ği tar­tı­şı­yor­lar.
Ruhsallığın kabulu...
Be­yin dal­ga­la­rı­nın bey­nin, ka­fa­ta­sı­nın, ka­fa de­ri­si­nin ve de­ri­nin dı­şı­na ya­yıl­dı­ğı­nın sap­tan­ma­sın­dan be­ri, söz­de di­ğe­ri­nin be­yin de­ri­si­nin dı­şı­na ya­yı­lan dal­ga­lar­la, du­yu dı­şı al­gı­la­ma­nı­n ba­zı şe­ki­le­ri­nin bi­o-or­ga­nik kuralı doğ­ru­lan­mış. Ger­çek­ten i­ki ya­zar "Bu ka­bi­li­yet­le­re sa­hip o­lan çok a­bar­tıl­mış ba­zı ruh­sal ve mis­tik kişiler bu yüz­den ö­nem­li u­zak­lık­lar­da­ki e­lek­tri­ği his­se­de­bi­lir­ler so­ru­su­nu gün­de­me ge­ti­re­rek bi­zi kız­dı­rı­yor. Pe­ki, hiç ol­maz­sa ba­zen ken­di­le­ri­ni ruh­sal ve mis­tik o­la­rak tanımla­ma­dan bu­nu ya­pan in­san­la­ra ne de­me­li? Kitap, ya­yın­lan­dı­ğın­dan be­ri bü­yük bir kit­le bi­o-or­ga­nik alıcılar, kim­ya­sal, kim­ya­sal e­lek­trik­sel, e­lek­trik­sel, e­lek­tro man­ye­tik ve bi­o man­ye­tik alıcılar hak­kın­da bil­gi sa­hi­bi ol­du; bil­gi trans­fer­le­ri i­çin a­çık­la­nan her şey ön­ce­den hi­le­sel ve ku­run­tu o­la­rak dü­şü­nü­lür­dü. Son za­man­lar­da ün­lü ruh­sal yetenek türlerinin bi­o-or­ga­nik ka­i­de­le­ri­ni di­rek a­çık­la­yan bi­o-or­ga­nik alıcılar ve se­zi­ci­ler keş­fe­dil­di. E­lek­tro man­ye­tik ve bi­o e­lek­tro man­ye­tik alıcılardan ve se­zi­ci­ler­den bah­se­der­ken, Dr. Ro­bert O. Bec­ker (Gary Sel­don´la bir­lik­te "The Body E­lec­tric E­lec­tro­magne­tism and the Fo­un­da­ti­on nın ya­za­rı) bü­tün ya­şa­yan var­lık­lar­da es­ki e­lek­tro­nik i­le­ti­şim sis­tem kav­ra­mı­nın, bi­o­lo­jik a­çık­la­ma­ya muh­taç o­lan hem nor­mal hem de pa­ra­nor­mal fe­no­men­le­ri an­la­ma­da ya­rar­lı bir a­raç o­la­bi­le­ce­ği­ni i­şa­ret e­di­yor. Ger­çek­ten ya­şa­yan var­lık­lar, evrenee­lekt­ro man­ye­tik bir a­ğ­la bağ­lıy­mış gi­bi gö­rü­nü­yorlar. (An App­li­ca­ti­on of di­rect cur­rent Ne­u­ral systems to psychic Phe­no­me­na/Psycho­e­ner­ge­tic Systems 1977, cilt 2. sayfa 189-196) Bob Bec­ker en so­nun­da yal­nış te­rim o­la­rak ka­bul e­di­len "ruh­sa­llığı kork­ma­dan kul­la­nı­yor.
Ruh­sal güç­le­ri­miz
Fa­kat 1977´den i­ti­ba­ren kabul edilen ve Bec­ker´in ifa­desin­de de be­lirt­ti­ği gibi, e­lek­tro­nik i­le­ti­şim sis­te­mi­miz ta­ma­men il­kel ol­mak­tan çık­tı. Şu an­da bir çok du­yu dı­şı al­gı­la­ma ye­te­nek­le­ri i­çin keşf e­dil­miş bi­o-or­ga­nik kuralların tar­tış­ma­sı­nı u­za­ta­bi­lir ve si­zi ruh­sal ter­mi­no­lo­ji­nin çok na­dir kul­lan­dı­ğı, il­gi­li bin bi­lim­sel ka­ğı­dın bib­li­yog­raf­ya­sal lis­te­siy­le et­ki­le­ye­bi­li­riz. O­nun ye­ri­ne i­zin ve­rin ba­zı bi­lim­sel dü­zen­ler­den bah­se­de­lim; si­nir sis­te­mi­nin bi­o­lo­jik ya­pı­sın­dan sez­gi­sel kod­la­ma­yı sı­nıf­lan­dı­ra­rak, bi­o-en­fra­ruj ve bi­o-ul­tra­vi­o­le al­gı a­raş­tır­ma­la­rı­na ka­dar, bi­linç al­tıy­la al­gı­la­nan a­raş­tır­ma­lar­dan, bi­o man­ye­tik na­vi­gas­yon ça­lış­ma­la­rı­na kadar -bir ço­ğu ruh­sal o­lan bir çok in­san duyusu i­çin bi­o-or­ga­nik kurallar or­ta­ya çı­ka­rıl­dı. Bu bi­lim­le­rin hiç bi­ri­si de psi­ko­lo­jiy­le ortak de­ğil ve hep­si yasal ve de ta­ma­men bi­lim­sel o­la­rak ka­bul e­di­li­yorlar. Bu bi­lim dal­la­rı pa­ra psi­ko­lo­jik o­la­rak ka­bul e­dil­me­di­ğin­den be­ri ge­nel­de bi­lim, me­dya ve hat­ta bir çok pa­rap­si­ko­log dü­şü­ne­rek bir so­nuç çı­ka­ra­mı­yor, çün­kü bel­ki de kul­la­nıl­mış o­lan ter­mi­no­lo­ji­ler tıp kav­ram­la­rına ben­ze­mi­yor.
Kor­ku­nun ve şeh­ve­tin ko­ku­su
Bu yüz­den i­zin ve­rin si­ze şu an bi­li­nen bi­o-or­ga­nik alıcıların ve sez­gi­le­rin bir lis­te­si­ni ve­re­lim ve siz on­la­rı ruh­sal olaylarla bağ­daş­tı­rın. Bu­run­da­ki kok­la­ma his­si alıcılarıyla gü­dü­yü, cin­sel du­yar­lı­lı­ğı, ki­ni ve­ya cö­mert­li­li­ği teş­his e­tme, ku­lak­ta­ki alıcılarla, ba­sıncı ve e­lek­tro man­ye­tik fre­kans­la­rda­ki fark­la­rı du­ya­bil­me yeteneği gi­bi al­tın­cı hi­sler vardır. Al­tın­cı his­sin bir baş­ka şek­li, vü­cut u­yur­ken bi­le vü­cu­dun dı­şın­da­ki ha­re­ke­ti se­zen de­ri alıcılarıyla a­çık­la­na­bi­lir. Al­tın­cı his­sin ve­ya sez­gi­nin bir bi­çi­mi, doğ­ru­sal a­raş­tır­ma, doğ­ru­sal bul­ma­ ve en­dok­rin ve de ne­u­ro­pep­ti­t sis­tem­ler­de­ki yer­le­şik alıcılar şeklinde çı­ka­rı­la­bi­lir. Bi­linç al­tıy­la al­gı­la­nan his­ler, gör­sel ol­ma­yan dal­ga­la­rın yaydığı ha­re­ket his­si ve gör­sel ol­ma­yan titreşim ör­nekleri ve sözsüz me­saj­la­rın an­la­mı­nı çöz­mek i­cin si­nir­sel ağ­lar, bütün bunlar varlar ve çalışıyorlar. Şu an bi­li­ni­yor ki be­yin e­pi­fi­zi e­ğer i­yi bir ça­lış­ma dü­ze­ni i­çin­dey­se, a­yın ve gü­ne­şin gün­lük de­ği­şim­le­rine; gü­neş ve ay dü­zen­le­rine; gü­neş bo­zul­ma­la­rına, a­yın ne­den ol­du­ğu gel­git­ de­ği­şim­le­rine ve ö­zel­lik­le bi­o­lo­jik o­lan (A­u­ra­lar) man­ye­tik a­lan­lar gi­bi dik­kat­le bek­le­ye­rek ışıklı ve ka­ran­lık dö­nem­le­re ce­vap ve­rirler. Ay­rı­ca dep­re­mi ve fır­tı­na­yı his­se­den, ö­ze­lik­le çift­çi­ler­de, or­man bek­çi­le­rin­de, romatizmalı in­san­lar­da, ö­küz­ler­de, kö­pek­ler­de, ke­di­ler­de ve yı­lan­lar­da gö­rü­nen tah­mi­ni bir al­tın­cı his bi­çi­mi vardır.Bu tam bir lis­te de­ğil ruh­sal yeteneklere bağ­la­na­bi­le­cek da­ha bir çok bi­o-or­ga­nik alıcılar ve se­zgi­ler keş­fe­dil­di. Bu kü­çük ör­nek­lerden de an­la­ya­bi­le­ce­ği­miz gi­bi 20 yıl­dan be­ri pa­rap­si­ko­lo­ji ve bi­lim a­ra­sın­da çatışma vardı. Pa­rap­si­ko­lo­jiy­le açıklanma­yan fa­kat bi­li­min du­yu dı­şı al­gı­la­ma olayı hak­kın­da ba­kış a­çı­sın­dan bek­lenenlerin keş­fiyle kollektif a­raş­tır­ma­nın a­la­nı ge­liş­ti. Bir çok du­yu dı­şı al­gı­la­ma ye­te­neği i­çin artık bir bi­o­-or­ga­nik a­çık­la­ma getirilebi­li­yor.
Na­sıl ruh­sal o­lu­nur?
Bu ye­ni kollektif a­lan ­ben­zer ruh­sal te­rim­ler­den ya­rar­lan­mı­yor. Za­ten ge­re­ği ve zo­run­lu­lu­ğu da yok. As­lın­da­ bu yeni alanın te­rim­le­ri ruh­sal o­lan­lar­dan da­ha i­yi çün­kü­ eski antik kökenli ruhsal deyimler, ger­çek­ten tam o­la­rak an­la­şıl­ma­yan şey­le­r ol­ma­ya yö­ne­li­yorlar, oy­sa ye­ni­ler ger­çek­ler ü­ze­rin­de ku­rul­muş bir ta­rif sağ­lı­yor. Bi­lim ve du­yu dı­şı al­gı ye­te­nek­lile­ri a­ra­sın­daki tar­tış­manın sonucu artık, med­ya ça­lı­şan­la­rı­nın, bi­li­m adam­la­rı­nın, psi­ko­log­la­rın, psi­ki­ya­t­rist­le­rin ve gerçek bilimsel pa­rap­si­ko­log­la­rın gözü önünde hi­le­sel ve­ya kur­gu­sal olayların dışına çıkıyor. Kısacası, artık şarlatanlara yer yok. Bu metodlar genelleştirildiği andan itibaren gerçek normalötesi duyu yeteneklileri sınanıp, ortaya çıkarılabilecekler.
Şu an­da ya­pıl­ma­sı ge­re­ken tek şey alıcılarımızla ve se­zi­ci­le­ri­miz­le dışımızla na­sıl kav­ra­na­bi­lir bir kon­tak ku­ra­ca­ğı­mı­zı dü­şün­mekten ibaret. Çoğumuzun ruhsal yetenekleri duyu dışı algı standartlarının ve normal düzeyin üzerinde veya dışında olabilir. Ama bu üst yetenekler eskiden sanıldığı gibi, herkeste yoktur ve de olamaz. Diğer yeteneklerinizi veya yeteneklileri düşünün, hepsi bir mi? Ne kadar bir ressam, şarkıcı, yazar, sporcu, iş adamı veya mühendis olabilirsiniz? Her biriniz, Picasso, Pavarotti, Tolstoy, Maradona, Bill Gates olabilir misiniz? Bunu iyi düşünün ve önce kendinizi aldatmayın, hele çıkar için asla. Çünkü bilim geliyor ve gerçeği gösterecektir. Sizin için yararlı olan, böyle bir yeteneğinizin cidden varolup, olmadığını anlamaktır, eğer varsa ne işe mi yarayacak? Bu cevap henüz belli değil, daha uzun zaman sonra belki. Ama İnsanlık çok farklı bir düzeye ve dünya görüşüne ulaştıktan sonra...
 
Geri
Üst