söz kalbimin

Beyazca

Yeni Üye
Üye
söz kalbimin
sıcak bir yaz gecesi ve yine…
çekilir ruhlar dinlenmeye, sessizlik kol gezer adeta sokaklarında İstanbul'un.
Oysa İstanbul'un sokakları diyorum sessizlik diyorum olur şey değil.
Ruhumun maverasıdır bilmediğim, sessizliğin içimdeki lafazanlığı, bedenimin sanki mengenelerden geçişidir aslında...

Hangimiz yeni bir güne neler yaşayacağımızı bilerek başlıyoruz ki? Hangi yaşadıklarımızın sırasını değiştirme yada sıradan çıkarma gücüne sahibiz ki?

Olsalarımız ve olmasalarımız yani keşkelerimizin egemenliğinde daha kaç defa iç çekeceğiz?Hangi tecrübelerimiz bizi bu hengameden azat edecek? Yoksa azat edilmek istemiyor muyuz?

Dengelerimi alt-üst eden, bu sultanlık hangi tepelerimi işgal etmiş? Hangi yamaçlarımda kapılmışım meltemine? Hangi sağır yanlarıma dokunmuş ta duymamışım? Bu körlüğün yolu uçurum, bu görmezliğin sonu çıkmaz biliyorum, Sorgulayamadığım mananın yegane sahibi yani, söz kalbimin…

İşte bunca güçlüsüzlüğümün, acziyetimin; durumunu sormuyorum, kapısına varmıyorum. Nas oluşumun vefasını gösteremiyorum tüm varlıkların Sahibine…

Akli melekelerim el pençe divan durmuş sükut etmekte. Söz kalbimin…
Kalbim başka bir hengamede, başka bir yürekte.
Benden bakınca köle, O’ndan bakınca sultan tahtında.

Dilim, “keşke yerinde olsaydım” dediğim şu kayanın, o kuşun, bu vapurun şarkısını söylemekte. Duymuyorum, makamı yok zaten. Çünkü, söz kalbimin…

Gerçekleri görmekten korktuğum kadar, düşlerde yaşamayı sevmemden bu yadırganası ahval. Söz kalbimin…

Kalbim sen hiç uslanmayacak mısın? Beyhude, beyhude, beyhude…
Çünkü, söz kalbimin…
 
Geri
Üst