su ve hamilelik

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
su ve hamilelik
Suyun anne adayları için taşıdığı önem bebeğin içinde bulunduğu amniyon sıvısı için de geçerliliğini koruyor. Bu sıvı her üç saatte bir kendini yeniliyor. Yetersiz su alımına bağlı olarak ortaya çıkan dehidrasyon durumunda ise amniyon sıvısının miktarı azabiliyor.

Erişkin bir insan vücudunun % 55-75’ini su oluşturuyor ve su vücudumuzun her bölümünde bulunuyor. Bu suyun yaklaşık üçte ikisi hücrelerin içinde, geri kalanıysa hücre aralarında ve kanda yer alıyor.

Kaslar, yağdan daha fazla su içeriyor. Bu nedenle, ne kadar zayıfsanız, vücudunuzdaki su oranı da o kadar fazla oluyor. Kanın % 80’den fazlası, kas dokusunun % 73’ü, yağın % 25’i ve hatta kemiklerin % 22’si sudan oluşuyor.

Suyun insan vücudundaki görevleri

Su, vücutta gerçekleşen tüm kimyasal reaksiyonlar için gerekli ortamı sağlıyor. Bu kimyasal reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan ürünler, atık maddeler ve besin maddeleri de suda çözünerek taşınıyor.

Su, yaşamın devamı ve sağlığın idamesi için gerekli bir madde. Organizmada gerekleşen hemen hemen her fonksiyonda görev alıyor. En önemli görevleri ise şöyle:

Vücut sıcaklığının ayarlanması,
Besin maddeleri ve oksijenin taşınması,
Atık maddelerin hücrelerden uzaklaştırılması,
Eklemlerin düzgün işlev görmesinin sağlanması,
Cildin nem ve elastikiyetinin sağlanması,
Sindirimin kolaylaştırılması,
Organ ve dokuların korunmasının sağlanması.
Hücrelerimizi çevreleyen suyun sadece yüzde ikisini kaybettiğimizde, yaklaşık % 20’lik bir enerji kaybına uğruyoruz. Sadece bu bilgi dahi suyun insan yaşamı için ne kadar önemli olduğunu anlamak için yeterli bir veri oluşturuyor.

Su, tüm canlılar için olduğu gibi insan için de en önemli yaşamsal madde. Bir insan hiçbir şey yemeden yaklaşık 1 hafta hayatını devam ettirebilse de hiç su içmeden en çok 3 gün hayatta kalabiliyor. Normal bir sıcaklıkta ve rüzgârsız ortamda hiç hareket etmeden sabit bir şekilde durulabilmesi gibi seçenek söz konusu edildiğinde, bu süre birkaç gün daha uzayabiliyor. Vücudun suyu depolayamaması nedeniyle insanlar, açlığı uzun süre tolere edebilmelerine karşın susuzluğa karşı dayanıksız oluyor. Varolan suyun tamamına yakını ise aktif olarak kullanılıyor.

Vücut, su kaybettiğinde eğer yeterli su alımı yoksa elinde kalan suyu koruyabilmek için inanılmaz bir mücadeleye giriyor. Bu doğrultuda metabolizmasını yavaşlatıyor, idrar çıkışını çok azaltıyor hatta neredeyse hiç idrar çıkışı olmuyor.

Vücuttaki su miktarının azalması ‘dehidrasyon’ olarak adlandırılıyor. Normalde bir insan günde yaklaşık 2 litre yani 10 bardak kadar su kaybediyor. Su kaybı sadece terleme ya da idrar yoluyla gerçekleşmiyor. Nefes alıp verirken de önemli oranda su, buhar şeklinde kaybediliyor. Öte yandan dışkı da önemli bir su kaybı etkeni. Günlük kaybedilen bu miktar, fazla sıcak olmayan bir havada ve spor yapılmadığı zaman kaybedilen miktar. Normal vücut fonksiyonları sonucunda yitirilen bu suyun mutlaka yerine konulması gerekiyor. En iyi yöntem ise direkt olarak su içmek.

Dehidrasyon, zaman zaman çok ciddi boyutlara ulaşabiliyor. Şiddetli dehidrasyon durumunda kişinin hastaneye yatırılması ve açığının damardan verilen sıvılarla kapatılması gerekebiliyor.

Ancak hafif dehidrasyon bile zaman kaybedilmeden önüne geçilmesi gereken acil bir durum. Su eksikliği kişinin konsantrasyon kapasitesini etkiliyor, enerjisini azaltıyor ve organların normal şekilde çalışmasını engelliyor.

Dehidrasyonun en erken bulgusu ağız ve boğaz kuruluğu. Ancak pek çok kişi bu bulguların farkına varmıyor. İşte özellikle bu nedenle susama hissi uyanmadan önce yeteri kadar su içmek önem taşıyor.

Dehidrasyonun bulguları şöyle:

Ağızda ve boğazda kuruluk,
Susuzluk,
Baş dönmesi,
Kaslarda kramplar,
Ciltte kuruluk,
Başağrısı,
Bulantı,
Ani güç kaybı ve halsizlik,
İdrar renginin koyulaşması ve miktarının azalması.
Ne kadar su içilmesi gerekiyor?
Normal bir erişkinin günde ortalama 10 - 12 bardak su içmesi gerekiyor. Bazı durumlarda bu miktar artıyor:

Aşırı sıcak ya da soğuk havalarda vücut sıcaklığını sağlamak,
Egzersiz sonrası ter ile atılan suyu yerine koymak,
Hamilelikte hem artan kan miktarı hem de gelişmekte olan bebek,
Emziren kadınlarda süt üretimi,
Ateş, ishal, kusma gibi durumlarda dehidrasyonu engelemek için normalden daha fazla su içilmesi gerekiyor.
Halk arasındaki yaygın ama yanlış bir inanış da ishal olunduğunda su alınmaması gerektiği inancı. Gerçekte, ishalin nedeni, su fazlalığı değil bağırsaklardaki patolojiler. Bu nedenle ishal durumunda kaybedilen su yerine konmaz ise hayati sonuçlar ortaya çıkabiliyor ve ishal olan bebeklere yeteri kadar su verilmemesi de ülkemizdeki bebek ölümlerinin en önemli nedenlerinden birini oluşturuyor.

Yeteri kadar su içildiğinde, fazla su idrar olarak atılıyor. Bu durumda idrarın rengi açık ve berrak olmasına karşın su alımı kaybı karşılamadığında, idrar miktarı azalıp, rengi koyulaşıyor ve daha konsantre hale geliyor. Bu durumda, beyne ulaşan sinyaller susuzluk hissetmenize ve su kaybını kısıtlayıcı bazı hormonların salınmasına neden oluyor.

İnsanlar için tek kaynak içilen su değil. Günlük beslenme içinde yer alan pek çok madde su içeriyor. Elmanın yaklaşık % 84’ü, üzümün % 81’i, sütün % 50’si, ya da domates çorbasının % 80’inden fazlası gerçekte sudan oluşuyor. Ancak bu besinlerin içinde bulunan bazı maddeler idar söktürücü etki gösterebileceğinden sadece besinler ile alınan su hiçbir zaman yeterli olmuyor.

Hamilelik ve su

Hamilelikte görülen bazı yakınmaların tolere edilmesi güç olabiliyor. Bu yakınmaların en önemlilerini ise kabızlık, idrar yolu enfeksiyonları ve hemoroidler oluşturuyor. Yeterli sıvı alımı, dışkının yumuşamasını sağlayarak kabızlığı ve dolayısıyla hemoroid oluşumunu engelliyor.

Öte yandan su tutulumu ve şişlikler de çoğu zaman rahatsızlık verici olabiliyor. Bu yakınmaları, en aza indirmenin yolu da yeterli miktarda su içmekten geçiyor. Sanılanın aksine fazla su içilmesi su tutulumuna neden olmuyor.

Sıvı alımı başından sonuna kadar hamileliğin her döneminde son derece büyük önem taşıyor. Yeterli bir hidrasyon, yani sıvı alımı, anne adayının kendini enerjik hissetmesine yardımcı olmasının yanı sıra cilt kuruluğu gibi problemlerin de görülmesini engelliyor. Ayrıca yeterli sıvı alındığında hem annenin hem de bebeğin kanındaki elektrolit dengesi kolaylıkla sağlanabiliyor.

Hamilelikte salgılanan hormonlar, kişinin sıvıları kullanım şeklini değiştiriyor. Hamileliğin son dönemleri yaklaştıkça, kan hacmi yaklaşık 1.5 katına çıkıyor. Hamilelik döneminde, solunum yolu ile akciğerlerden kaybedilen su miktarı da hamilelik öncesine göre daha fazla oluyor.

Bebeğin içinde bulunduğu amniyon sıvısı her 3 saatte bir kendini yeniliyor. Yetersiz su alımına bağlı dehidrasyon durumunda amniyon sıvısının miktarı da azalabiliyor.

Hamilelikte dehidrasyonun bir başka olumsuz etkisi de erken doğum ağrıları. Dehidrasyon durumunda salgılanan bazı hormonlar, doğum kasılmalarını başlatan hormonu taklit ederek erken doğum kasılmalarına neden olabiliyor. Erken doğum tehtidi tedavisinde ilk yapılan işlemin, damar yolu açarak sıvı verilmesi olduğunun hatırlanması sıvı alımının önemini belirtmek açısından dikat çekici bir örnek.

Çoğu zaman hafif kasılmalar sadece sıvı verilmesi ile kaybolup gidiyor. Su, vücudun taşıma sistemini oluştuyor. Besin maddelerini ve oksijeni, kan yolu ile bebeğe taşıyor. Aynı zamanda hamilelikte sık görülen ve erken doğum ile düşüklere neden olabilen idrar yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde de aktif rol oynuyor.

Yeteri kadar su içilmesi durumunda idrar seyreliyor ve enfeksiyon olasılığı azalıyor.

Sağlıklı bir hamilelik geçirmek için günde en az 8-10 bardak su içilmesi gerekiyor. Anne adayı aktif çalışan bir kişiyse veya egzersiz yapıyorsa alması gereken miktar biraz daha fazla olabiliyor. Her 1 saatlik egzersiz için 1 bardak fazla su gerekiyor.

Meyve suları da günlük sıvı alımında tercih edilebilir bir kaynak. Ancak meyve sularının fazla miktarda kalori içerdiğini unutmamak gerekiyor. Su ise hiç kalori içermeyen nadir maddelerden. Kahve, çay, kola gibi kafein içeren maddelerin idrar söktürücü etki göstermeleri nedeniyle bu maddeler günlük sıvı alımında herhangi bir değer taşımıyor. Bu maddeler alınan miktardan daha fazla idrar çıkartılmasına ve sonuçta da su kaybına neden oluyor.

Yeterli su alımı için öneriler

Su içmek için susamayı beklemeyin. Bu şekilde davrandığınızda su alımınızın yeterli olmadığından emin olabilirsiniz.

Her öğünde mutlaka bir bardak su için.

Sabah kalktıktan sonra öğlen yemeğine kadar en az 2 bardak su için, aynı şekilde öğlen ve akşam üzeri arasında da iki bardak içmeye çalışın.

Yatmadan önce mutlaka bir bardak su içme alışkanlığı edinin.
Asitli içecekler yerine su içmeyi deneyin. Gazete okurken ya da televizyon seyrederken su için.

Suyun tadından (ya da tatsızlığından) hoşlanmıyorsanız içine bir iki damla limon ya da portakal suyu ekleyerek tatlandırmayı deneyin.

Dr. Alper Mumcu

 
Geri
Üst