Sucsuz Suclu (tuyler urpertici)

AskinAy

Yeni Üye
Üye
Sucsuz Suclu (tuyler urpertici)
Oglunu yatirmisti."Artik uyuma vakti"diyerek sakin adimlarla odasina geldi ve soyunmaya basladi. Isigi kapatip yatagina uzandi. Gozleri tavana dikildi. Icinde bulundugu durumu dusununce bir burukluk kapladi gozlerini. Elleri sigara paketine uzandi. Dilek sigarasini cikarip, agzina aldi. Yakmalimiydi, yoksa yakmamali mi? Boyle devam ederse, sigarayi asla azaltamayacakti.

Kopekle ilk karsilastigi gunu geldi aklina. Henuz cok ufakti, evin onunde kosarken aniden karsisina cikmis, kocaman diliyle yanagini islatmisti.
Annesinin dehset dolu cigligini duyan babasi telasla kosmus, yerden kaptigi kocaman tasi kopege firlatmisti. Cani yanip bagirarak kacan kopege ragmen hala hirsini alamamis olacak ki "Host!Host!Defol!"diye bagirarak taslar firlatmaya devam etmisti.

Iste ilk o gun yerlesmisti minik hafizasina, kopeklerin korkulacak ve kovalanip taslanacak hayvanlar oldugu. Yoksa babasi neden bu kadar kizmisti ki kopege? Buyumeye basladikca dusuncelerinin dogrulugunu ispat etmek icin, gordugu tum hayvanlara tas atmaya baslamisti. Arkadaslariyla gruplar olusturular, kedilerin kuyruklarina tenekeler takarlardi. Kopek taslamaca da zevksiz oyun degildi hani. Arada garip insanlar cikar, bu yaptiklari seylere kizarlardi.

Gorucu usulu evlenerek devam ettirmisti yasamini. Annesi ona aradigi kizda herhangi bir ozellik isteyip istemedigini sordugunda, tek cevabi "Hayvanlardan uzak biri olsun!"olmustu.
Muhabbet kuslarini cok sevdigi icin ablasiyla bile sadece ihtiyaci oldugunda gorusuyordu. Sonunda annesi istedigi gibi bir kiz bulmus, alelacele evlenmislerdi Seda'yla....
Bazi geceler balkonlarinda otururken evlerinin onundeki parka zekasi dusuk insanlar kopekleriyle cikar ve onlari gezdirirlerdi. Hatta bir defasinda, esi, sutbeyaz bir minik kopeklerini gorunce heyecanlanmis, bir de utanmadan gidip sevmek istemisti. Aldigi cevap kavgaya donusmekte gecikmemisti elbette....

Zaman gectikce bu insanlara daha cok sinir olmaya baslamisti. "Yilanin sevmedigi ot burnunun dibinde bitermis"sozunu dogrulurcasina apartmanlarina evinde kopek besleyen bir aile yerlesmisti. Ilk haftanin sonunda gidip bu garip insanlari sert bir sekilde uyarmisti. Gozlerine garip garip baktiklarini gormek daha da sinirlendirmisti onu. Bir insan yasamini bir kopekle ya da kediyle nasil paylasabilirdi ki! Psikolojik problemli, insanlarla iletisim kuramayan sorunlu kisilerdi komsulari. Yoksa bir kopegi alip evlerine ortak etmezlerdi herhalde.....

Asansorde karsilasip, komsularinin kopeginin ona havlamai, bardagi tasiran son damla olmustu. Agzina ne geldiyse sayarak, tehdit etmis, ardindan da telefonu titreyen elleriyle cevirip polis cagirmisti. Polisler hemen gelmisler ve bu cok onemli olaya mudahale etmislerdi. Aile geldigi gibi sessiz sedasiz uc gun sonra tasindi. Fakat yine rahatlayamamis, aksine daha cok sinirlenmisti. "Bir it icin evlerini tasidilar."diye bagira bagira evde voltalar atmis, esi zor sakinlestirebilmisti.

Hayatin ona verdigi en guzel hediyeydi Kemal'in gelisi...
Dogumhanenin onunde gecen, gecmek bilmeyen zaman dilimlerinden sonra kucagina birakmislardi yavrusunu. Artik baba idi. Sorumluluklari artmis, ailesini daha cok korumaya baslamisti. Isten eve donmek icin her gun sabirsizlaniyor, aksam gec vakitlere kadar Kemal ile oynuyordu. Sut icisi, emeklemesi, oyun oynamasi ve ilk konusmasi tekrar gozunun onune geldi. Zayif bir sesle dile getirmisti ilk kelimesini Kemal; "Anne..."

Ise gitmek icin evden ciktiginda morali bozuldu. Cunku ince burunlu, beyaz tuylu, masum bakisli kopek yine apartmanlarinin bahcesindeydi. Sabahlari ise giderken tas atip ne kadar kovaladiysa da kopek israrla yine geliyordu. "Tek carekaldi artik..."diye mirildandi. Tekrar eve dondu. Hemen mutfaga girip bir tabak aldi. Icine bol bol ekmek koydu. Kilerden aldigi fare zehirini de buyuk bir hirsla sonuna kadar ekmeklere doktu. fakat ekmek fazla olmustu, ekmeklerin yarisini cikarip hazirladigi karisimi bahcedeki sut bakisli kopegin gorebilecegi bir yere koydu. Ise giderken en iyisini yaptigini dusunuyordu. Kopegin onlari isirma, parcalama, hicbiri olmazsa bile mikrop kaptirma olasiligi cok yuksekti.

Fakat icindeki sebepsiz sikintiyi atamayip o gun erken eve dondu. Heyecanla bahceye bakti, kopek yoktu. Ekmekler de ortada olmadigina gore, muhtemelen bahcede bir yerlerde olup kalmisti. "Bahcede olu kopek"dusuncesinin verdigi urperti ile arkaya dolasti. Iste oradaydi. Bodruma giden merdivenin az ilerisinde olumun verdigi hareketsizlik ile serilmis yatiyordu. Biraz daha ilerleyince durup kaldi. Olu kopegin hemen dibinde 6 tane minicik beyaz yavru vardi. Kimi agliyor, kimi ise hala soguk memeleri emmeye calisiyordu. Kalbi ritimlerini hizlandirirken, daha fazla bakamadi ve hizla donerek bahceyi dolasti, apartmana girdi.

Asansoru kullanmaka yerine kosar adimlarla ciktigi merdivenlerden sonra zile basti, kapi acilmamisti. Kemal kresteydi ama esinin evde olmasi gerekiyordu. "Yine annesine gitti galiba...."diye homurdanarak, anahtariyla kapiyi acti. Ustundekileri cikarip, kapiyi bile tekrar kapatmadan hemen mutfaga gitti. Karnini doyurmasi gerekirken bile akli hala asagida aglayan alti minikteydi.
Bir anda sizofrenik bir hareketsizlik geldi vucuduna. Yutkunmak bu kadar zor olmamaliydi. Aman tanrim, sabah cikarip yarisini burada unuttugu ekmekler yoktu. Yzunue kan hucum ederken, kosarak odalari gezmeye basladi. Banyoya girdiginde gordugu manzara karsisinda hissiz duygulari uyustu. Esi, agzindan sari kopukler cikmis bir halde yerde yatiyordu. "Seda"diye bagirarak sarildi. Kalbinin yerinden cikacakmis gibi atmasi umurunda bile degildi, o artik sadece bagirarak karisina sarilmis agliyordu...
"Anne?..."

Kemal'in merak icinde sesi duyuldu kapidan. Oglu kresten donmus, acik unuttugu kapidan girerek, banyo kapisina kadar gelmis, korku dolu gozlerle onlara bakiyordu. "Annem, annem"diye haykirarak iceri kostu ufaklik. Boguk bir sesle aglayarak annesine sarildi. "Annem ben geldim, annem aciktim....
Kalk annem.... Ne olur kalk annem...."Yuregi parcalanmisti.
Kendi elleriyle hayatinin hediyesini, tuz buz olmus cam kiriklarina cevirmisti. Oglunun feryatlarini gordukce aklina asagidaki minikler geliyordu. Pismanligi kalbini asti, bogazina kadar geldi. Dudaklari ise isirmaktan coktan kanamisti.

"Ne olur kalk annem..."cigliklarinin yankilariyla, hayallerden siyrildi. Cozulmus gozyaslariyla "Aman Allahim!"diye mirildandi. Kimin sucuydu tum bunlar? Tum hayvanlarin mikrop oldugunu ogreten ailesinin miydi, yoksa tum hayati boyunca hayvanlara duydugu nefretin mi? Her gece bu hesaplasmayi yapmaktan bikmis usanmisti. Tum mahkemelerinde, vicdani pesini birakmiyor, hep ayni vakitlerde gun dogarken suclu bulunuyordu. Gozlerini yastigina sildi. Agzinda sirilsiklam olmus sigarayi yakarken, hayatinin tum acilarini bir kez daha pisman olurcasina mirildandi..."Keske..."
 
Cevap: Sucsuz Suclu (tuyler urpertici)

Çok üzücü bir hikaye..Hayvanları sevmeyenlerin insanları sevebileceğine inanmıyorum..Siz zarar vermedikten sonra hiç bir hayvan size zarar vermez,korku ise küçükken bilinçaltımıza yerleşen,büyüklerimizin korku ve endişeleridir..
 
Geri
Üst