Sultan 6. Mehmet Vahidüddin

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Sultan 6. Mehmet Vahidüddin
mehmet vahidüddin 6mehmet 6 mehmet 6mehmet hayatı
Resmen VI. Mehmet diye bilinen ve halk arasında Sultan Vahidüddin unvanıyla tanınan Sultan VI. Mehmet Vahidüddin Hân, Şubat 1861 yılında Dolmabahçe Sarayı’nda, Sultân Abdülmecit’in IV. Kadın efendisi Gulistû (Gülistan) Hanımefendi’den dünyaya geldi. İttihâdcıların, asıl veliaht olan Sultan Aziz’in oğlu Yusuf İzzeddin’i intihar süsü vererek katletmeleri üzerine Osmanlı veliahdı oldu ve 4.7.1918 tarihinde Osmanlı tahtına oturdu. İyi bir İslâm hukukçusu, Almanya İmparatorluk mareşali ve Osmanlı müşiri unvanlarına sahip iyi bir asker ve de musikiye âşık bir bestekâr idi. Almanya ve Avusturya seyahatlerinde kendisinin yaveri olan Mustafa Kemal, Padişah olduktan sonra da bir süre fahrî yaverliğini sürdürdü. Padişah olduğunda Hz. Ömer’in kılıcını maneviyat eri Mehmet Bahuddin Velet Çelebi kuşattı. Maneviyatı güçlü bir padişahtı.

18 Kasım 1922’de İstanbul’u terk edinceye kadar geçen sıkıntılı saltanat yıllarında, onunla birlikte vazife ifa eden sadrazamlar arasında, İttihâdcıların reisi Mehmet Talat Paşa ve 5 defa hükümeti kuran Dâmâd Ferid Paşa; Şeyhülislâmlar arasında ise, Kuvay-ı Milliye aleyhine mecburen fetva veren Dürrî-zade Abdullah Efendi ve Hürriyet ve İtilâf Partisinin adamı olan Mustafa Sabri Efendi, özellikle zikredilmelidir.

Sultan Vahîdüddin’in saltanatından 4 ay geçmeden 30 Ekim 1918 tarihinde uğursuz Mondros Mütarekesi imzalandı. Bunu Osmanlı topraklarının itilaf devletleri tarafından işgali takip etti. İngilizler Kasım 1918’de Musul’u işgal ettiler; müttefik filo Kasım 1918’de İstanbul’a geldi ve 16 Mart 1920’de İstanbul resmen işgal edildi. Bu tarihten sonra sâdır olan Padişah İradelerini ve hatta hükümet kararlarını, sanki Sultan Vahidüddin’in arzusu ve kararı gibi görmek, tarihi yanlış yorumlamak demektir. Bu tarihten sonra Sultan Vahidüddin, hem işgal kuvvetlerini oyalamaya ve hem de elden geldiği kadar Kuvay-ı Milliye’yi destekleyerek yeni Türk Devletinin ortaya çıkmasını, şahsı aleyhine de olsa desteklemeye karar vermiştir. Artık yeniden Osmanlı Devleti’nin hayat bulamayacağının farkındadır. Yapılan bütün icraatlar bunu göstermektedir.

Sultan Vahidüddin, İstanbul’un düşman filoları tarafından kuşatıldığını ve topların Saraya çevirdiğini görür görmez, hemen yakın kumandanlarla Anadolu’da istiklâl tohumlarının nasıl atılacağını müzakere etmeye başlamıştır. Filonun geldiği Kasım 1918’den Mayıs 1919’a kadar devam müzakereler sonucunda, Mustafa Kemal ile defalarca görüşmüş ve Yıldız Sarayı’ndaki son ve gizli görüşmede, Anadolu’ya görevli olarak gitmesine ve milli bir idare kurulmasına karar verilmiştir. Neticede İtilaf Devletleri Yüksek Komiserliğinden Mustafa Kemal’in vizesini alan, elindeki imkânlarla onu destekleyen ve Samsun’a çıkması için yeterli bir vapur hazırlatan Sultan Vahidüddin, Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaşmasından sonra da, hükümetleri vasıtasıyla ve şifrelerle Mustafa Kemal’i desteklemeye devam etmiştir. Sayın Murad Bardakçının yayınladığı Şah Baba isimli eser ve Osmanlı Arşivlerindeki belgeler, bütün bunları doğrulamaktadır. Sultan Vahidüddin’in Mustafa Kemal’e ayrılırken söylediği son söz, “Cenab-ı Allah muvaffak etsin” sözüdür.

16 Mart 1920’de İstanbul işgal edilince 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplanmıştır. Düşmanlar Sevr Muahedenamesini, ne işgal altındaki Osmanlı Devleti’ne ve ne de Ankara Hükümetine imza ettirememişlerdir. Anadolu’da imanlı milletin desteğiyle muvaffakiyetler kazanan Kuvay-ı Milliye ekibi ve özellikle de Mustafa Kemal ve arkadaşları, Başvekil Rauf Orbay’ın muhalefetine rağmen, Anadolu’ya saltanat ve hilâfeti kurtarmak için geldiklerini çeşitli nutuklarında söylemelerine rağmen, evvela saltanata cephe almaya başlamışlardır. Cumhuriyet İdaresi kurarak Cumhuru reisi olmak isteyen Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisine 1 Kasım 1922’de saltanatı ilga ettirmiştir. Bu arada kendi nazırlarından ve meşhur Osmanlı gazetecilerinden Ali Kemal Bey’in, bazı kimseler tarafından İzmit’e kaçırılarak linç edilmesi, Sultan Vahidüddin’in Ankara’daki havayı sezmesine yardımcı olmuştur. Ankara’nın niyetini anlayan Sultan Vahidüddin, hem yeni kurulacak olan devlete zorluk çıkarmamak ve hem de daha fazla hakaretlere maruz kalmamak için, 18 Kasım 1922’de İstanbul’u terk etmiştir. Zaten 5 Kasım 1922’de resmen Osmanlı Devleti tarihe gömülüyor ve İstanbul Ankara’da kurulan milli devletin hâkimiyeti altına giriyordu.

Malta, Hicaz ve Mısır’a uğradıktan sonra İtalya’nın San Remo şehrine gelen Sultan Vahidüddin, 16 Mayıs 1926 tarihinde aynı şehirde, kederinden vefat etmiştir. Cenazesi Şam’a nakledilerek Yavuz Sultan Selim Camii Haziresine defn olunmuştur.

ZEVCELERİ (KADIN EFENDİLERİ): 1- Emine Nazik-eda Baş Kadın Efendi. 2- Şadiye Meveddet II. Kadın Efendi. 3- İnşirah Kadın Efendi. 4- Nevvâre Üçüncü Kadın Efendi. 5- Nimet Nev-zad Hanım Efendi.

ÇOCUKLARI: 1- Mehmet Ertuğrul Efendi. 2- Münîre Sultan. 3- Rukıyye Sabiha Sultan. 4- Fatma Ulviyye Sultan. 5- Fenîre Sultan.
 
Geri
Üst