Travma Sonrası Stres Bozukluğu

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
travma sonrası stres bozukluğu vaka örneği post travmatik stres bozukluğu vaka örneği travma örnekleri panik bozukluk
Depremden etkilenen milyonlarca insanın yaraları sarılmaya çalışılırken psikiyatristler önemli bir tehlikeye dikkat çekiyorlar. Bu tehlike; ruhsal yaralanmaların sonucunda ortaya çıkan, kısaca PTSD adı verilen travma sonrası stres bozukluğu. Bu rahatsızlık, 3-5 ay gibi birsüre içinde normal yaşama uyum sağlayanlarda kendiliğinden düzeliyor. Çok kesin olmamakla birlikte bu düzelme oranı %80-85 olarak belirtiliyor. Geriye kalan %15-20 oranı ise mutlaka tedaviyi gerektiriyor. Bu oran, depremin büyüklüğü ve etkilediği bölgede yaşayan nüfusun fazlalığı da düşünülürse hayli yüksek bir rakamı ifade ediyor. Ayrıca erken müdahalenin de büyük önemi var. Yaşanan ruhsal travmayı sık sık anımsatan artçı şoklar da gözönüne alındığında bu önem daha da artıyor. Türk Psikologlar Derneği, Tabipler Birliği ve üniversite hastaneleri gibi kuruluşlar bu konuda ciddi çalışmalar yürütüyorsa da bunun tek başına çözüm olacağını düşünmek mümkün değil. Birçok uzman, insanların temel sorunlarını çözmeden tıbbi tedavinin yetersiz kalacağını belirtiyor. Prof.Dr.Esat Göktepe, "Eğer bu insanlara ümit verilebilirse yeniden hayatlarını kurma umutları artabilir. Ev ve bazı olanaklar sağlanmalı. Ayrıca ev vermekle de sorun bitmiyor. Çünkü iş ve arkadaş da gerekli. Bunları sağlamak toplum olarak hepimizin görevi. Onların çok büyük desteğe ihtiyacı var" derken, Doç.Dr.Kerem Doksat, "Orada bizi aşan çok şeyler var. Devleti oluşturan kurumların ve sivil toplum örgütlerinin insanların bu kayıplarını en hızlı ve en iyi derecede telafi edecek girişimlerini artırmaları gerektiğini düşünüyorum. Sonuç olarak ister psikolog olsun ister psikiyatrist olsun yapabileceklerimiz sınırlı" diyerek, olaya çok yönlü bakılmasının gerekliliği üzerinde duruyorlar.

PTSD nedir?
Travma sonrası stres bozukluğu, 60'lı yıllarda ortaya çıkmış bir kavram. Çoğumuz bu kavramın örneklerini Rambo gibi Vietnam Savaşı'nı konu alan filmlerden hatırlıyoruz. Hatta o dönem Amerikalı uzmanlar tarafından Vietnam Sendromu adı verilmişti. İlk kez tarifi de bu dönemde yapıldı. İnsan psikolojisini derinden etkileyen travmalar yaşanması sonucu meydana geliyor. Travma, ruhsal ve/veya bedensel bütünlüğe ve homoestazise (dengelerüstü dinamik denge durumuna) zarar verecek her türlü etkilenmeye deniyor. İnsanda büyük bir sarsıntı yaratan olay veya olayların tekrarlanması sonucu ortaya çıkıyor. Bir cinsel tecavüz, savaş,doğal felaketler, depremde enkaz altında kalmak, yakınlarını kaybetmek, selde bir yerde kalmak, çatıya çıkıp saatler sonra kurtarılmak gibi birçok örnek sıralanabilir. Büyük bir panik durumun yaşanmasını içeriyor. Her zaman dramatik bir olay sözkonusudur. Ölüm korkusuna yakın şiddette, kişiyi düşündüren veya ölümden kurtulmak şeklinde bir olay yaşandıktan sonra ortaya çıkıyor. Burada önemli olan hastayı bu olayları tekrar yaşamaya mahkum durumdan kurtarmak. Doç.Dr.Kerem Doksat, akut stres reaksiyonunu Hanselye'nin meşhur genel adaptasyon sendromuyla açıklıyor. "Önce bir alarm safhası olur. 3F kuralına göre; savaş, dövüş veya donup kal. Genellikle sempatik sinir sisteminin uyarılmasının tipik belirtilerini görüyorsunuz. Adrenalin salgısı artar, göz bebekleri büyür, kalp atışı hızlanır, tüyler diken diken olur, kan şekeri yükselir, kanda kortizol dediğimiz hormon artar, spontan dikkate yükselir. Bu, alarm reaksiyonudur. Daha sonra direnç dönemi, rezistans dönemi gelir. Bu dönemde bir yıpranma olur. Kan yağları yükselir. Kronik stresi olan insanlarda tipi olarak hemen lipid profili bozulur. Trigliserid, özellikle zararlı kolesterol artar. Damar sertliği artar ve hipertansiyon hecmeleri gelmeye başlar. Akut stres döneminde faydalı olan tansiyon yükselmesi kronik dönemde zararlı olmaya başlar. Eğer direnç döneminde stresle başa çıkılabilirse ufaktefek yaralarla mesele çözümlenir ama olmazsa ister stresörlerin çok güçlü olmasından ister kişinin tahammül ve mücadele sistemlerinin yeterince güçlü olmamasından ya da her ikisi birden doğru olduğu için olsun sonuçta bir tükenme, bitme dönemine girilir. Burada artık çeşitli ruhsal ve bedensel hastalıklar ortaya çıkar. Organizma çöküş ve iflas belirtileri verir" diyen Doksat, erken müdahalenin önemine dikkat çekiyor. Aynı şekilde Türk Psikologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Emre Konuk'da şokun ardından ilk 3-4 ayın çok önemli olduğunu, bu dönemde erken müdahale edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Erken müdahale önemli
Yapılacak erken müdahale ile travma sonrası stres bozukluğu sendromunun görülebileceği insan sayısı azaltılabilir. Bu konuda Türk Psikologlar Derneği, üniversitelerin psikiyatri bölümleri ve Tabipler Birliği gibi kuruluşlar çalışmalar yürütüyor. Elbette bu noktada medyaya da büyük görevler düşüyor. Fakat yapılan yayınların çok olumlu olduğu söylenemez.

Bu noktada Doç.Dr.Mansur Beyazyürek hayli dertli. "Medyada yapılan açıklamaların hastalarımda dehşet yarattığını gözlemliyorum. Bu konuda çok dikkatli olunması gerekir. Ayrıca her açıklama yapanın görüşleri de yayınlanmamalı. Yetkililer de her soru sorulduğunda gelişigüzel açıklama yapmaktan kaçınmalı. Mutlaka psikiyatristlere danışmalılar. Yaptıkları bu açıklamalarla panik yarattıklarının hatta akut stres bozukluğu görülebilecek hasta sayısını artırdıklarının farkına varmalılar" diyerek tepkilerini dile getiriyor. Doç.Dr.Beyazyürek, depresyon vakalarının son zamanlarda çok fazlalaştığını, bu yayınlar nedeniyle İstanbul'da daha çok hastayla karşılaştığını belirtiyor.
 
Geri
Üst