Üstün Dökmen İle Söyleşi

fırtına

Yeni Üye
Üye
Üstün Dökmen İle Söyleşi
-Şair, bilim adamı, iletişimci, psikolog vb. çoğaltabileceğimiz özelliklerinizden yola çıkarak “Üstün Dökmen kimdir?” dersek, kendinizi nasıl anlatırsınız, siz en çok hangisisiniz?


Üstün Dökmen :
Hiçbir zaman bir tane Üstün Dökmen yoktur. Bir tane Ahmet yoktur. Anneme göre Üstün Dökmen başkadır, karıma göre başkadır, okuyucuya göre başkadır. Annem öğretmendir. Onun tek bir cümlesi beni çok etkilemiştir....
İlimsiz şiir temelsiz duvara benzer.
Yani şiirin, sanatın temeli ilim olmazsa çeker gider.

- Sizin, kitaplarınızda sözünü ettiğiniz bir “çocuk-Ana baba” tanımlamanız var. Bu tanımlamanın kültürümüze, toplumumuza tam anlamıyla uyduğunu görüyoruz. Bunu okullarımıza yansıttığımızda, öğrenci-öğretmen-idareci-veli ilişkileri açısından nasıl bir “çocuk-Ana baba” manzarasıyla karşılaşıyoruz?
Üstün Dökmen : Herkes üst kata çıkmaya çalışıyor...Genel bir tavrımız var. Yaşla ilgisi yok. Herkes birbirine çocuk muamelesi yapıyor. 5 yaşındaki çocuk, bebeğine; anne baba, çocuğuna... Herkes üst kata çıkmaya çalışıyor.

Örneğin, Romeo ve Julyet de yukarda ve aşağıdadır. Genelde bakın, batıda da öyledir. Orada daha vahim. Evlenmeden önce diz çökülür. Evlenmeden önce kadın yukardadır, erkek aşağıdadır. Evlendikten sonra erkek yukarıda kadın aşağıdadır ve koşturmaca başlar, çoluk çocukla uğraşır, inim inim inler.
“Batıda cinsiyet ayrımı kalktı gibi. Kadın erkek eşit. Kadın her makama yükseliyor...” denmekte.Aslında bal gibi var.
Kadınlar Venüs’ten Erkekler Mars’tan. Ne demek bu? İki ayrı dünyadan. Ayrı işte.Her toplumda var. Bizde bu daha açık.

Ders kitaplarında cinsiyetçilik”le ilgili, bir yazar, 1923-1999 arasındaki kitapların tümünü incelemiş. Konu olarak anneler hiç işlem görmemiş, hep babalar işlem görmüş. Meselâ Cin Ali kitaplarında, yemekten sonra baba gazeteyi okur, anne örgü örer. Oysa ilkokul öğretmenlerinin çoğu kadındır ve kadın çocukları okutur ama eline kitap almaz. Öğretmenlerin hepsi erkek olsa tamam. İşte hep erkek yukarıdadır. Fizik kimya ile uğraşır. Kitaplarda oğlan deney yapar, kız kordonları tutar. Bakkalcılık oynarlar; oğlan kasada, kız önlüklü, yerleri süpürüyor. Şimdi yazarın hiçbir art niyeti yok. İçinden öyle gelmiş...

Ben içimdeki çocuğu öldürmemiş profesörüm. İçindeki çocuğu öldürmemiş bir sanatçı, içindeki çocuğun konuşmasına izin veren birisi olduğumu görüyor insanlar; bu, çocukların hoşuna gidiyor; anne baba da bunu seviyor. Zaten bütün ana babalar içindeki çocuğu yaşatmak istiyorlar. Ama çevre etkisi ile yok etmeyi öğrenmişler. Birisi çıkıp içindeki çocuğu öldürmeden, ağzını kapatmadan konuşunca anne babalar ve çocuklar bundan hoşlanıyor. Mesele bundan ibaret.
- Ya sanat? Hayatınızda sanat nasıl bir yer işgal ediyor?

Üstün Dökmen : Samimiyim ve kendimi anlatıyorum. Ama herkese de uyuyor. Kendi yaptığını çaktırmadan anlatmak için de bir çocuk cesareti lazım. Aklı başında müdür bey böyle yapmaz ama ben müdür değilim. Ağır başlı bir profesör de olmak istemiyorum.
- Peki “Mutluluğun Anahtarı Küçük Şeyler” dersek?
Üstün Dökmen : Bir insan bazen çok küçüktür ama bazen de çok büyüktür. Bir çocuğun bir damla gözyaşı çok küçüktür ama çok da büyüktür. Neyin büyük neyin küçük olduğuna karar vermek çok güç. Eski insanlardan biri demiş ki: İnsan evrenin merkezidir. Uzaydan bakınca Mısır piramiti de çok küçüktür. Bir açıdan bakınca da çok büyüktür. Şeyleri büyük küçük diye ayırt etmeden yaşama bir bütün olarak bakmalı.


- Çocukların "bilgisayar" kullanma, bilgisayarda oyun oynama, chat yapma, televizyona fazla vakit ayırma vb. alışkanlıkları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Üstün Dökmen : Biz yetişkinlerin pek çoğu bilgisayarı daktilo niyetine kullanıyoruz. Genelde bilgisayardaki bilgileri indirmeyi daha fazla öğrendikçe, daha renkli, güzel bir şeyler çıkardıkça çocuklarımız da bunu göreceklerdir. Anne baba kitap okursa çocuk da okur. Önerim şu: Akşamları televizyonu 20 dakika kapatıp ayrıca kitap okuyalım.
Bir roman 3-6 ay sürecek. Anne baba çocuk okuyacaklar. Bilgisayarda da öyle güzel siteler var ki, öyle güzel bilgiler var ki. Genç bunlarla tanışmadığı için bilmiyor. Ama güzel şeylerle tanıştığında alışma ihtimali yüksek oluyor. Bu nedenle güzel şeylerle tanıştırmak gerekiyor. Bunu da birlikte yapmamız gerekir. Chat yapmasına da izin vermemiz gerekiyor. Aşırı olmamak kaydıyla. Buna da ihtiyacı var. Olmazsa telefonla görüşecek zaten. Her yeni aracın riski, zehiri var, panzehiri var. Televizyon başında çok uzun süre geçirince sosyalleşmeniz azalıyor. Chat yapıyorsunuz, o da bunun panzehiri. Televizyonu, interneti anne baba daha iyi kullanırsa çocuğa model olur.
 
Geri
Üst