Uygun fiyata konut alabiliriz!
Geleneklerimize bağlı bir toplum olarak 3+1 tipinde ve ortalama 100 metrekare ve daha büyük konutları tercih ediyoruz. Bir odayı kendimize, bir odayı çocuklarımıza, salonu genel kullanım için, diğer odayı da ya misafirlerimize ayırıyoruz ya da oturma odası olarak kullanıyoruz. Kendi odamız tamam, çocuklarınki de çok önemli ama salon ve diğer oda aslında aynı işlevi görüyor. Genellikle gün boyunca bunlardan sadece birini çok sıklıkla kullanıyoruz, diğeri ise çoğu zaman boş kalıyor. Ayda yılda kalıcı bir misafir gelecek de orada yatacaklar! Bunun dışında odanın biri hep boş kalıyor. O odayı doldurmak için eşya parası veriyoruz, ısıtmak için ayrı bir gider ödüyoruz, temizlemek için daha fazla emek harcıyoruz. Böylece aslında kullanmadığımız bir odanın çilesini çekiyoruz! Demek ki çile çekmeyi seviyoruz.
Son yıllarda büyük şehirlerde çekirdek ailelerin, hatta bekar yaşayanların sayısı gittikçe artarken, konut almanın giderek zorlaştığı şu zamanlarda bir odadan feragat ederek daha uygun fiyatlara konut sahibi olabiliriz. Bu tercih aslında bizim bütçemize de büyük katkı yapacaktır. 4 kişilik bir aile şehrin içinde normal özelliklerde bir bölgede 3+1 tipindeki evi ancak 200-300 bin YTL’ye alırken, aynı bölgelerde 2+1 tipindeki konutları çok daha uygun fiyatlardan alabilir. Bu kişiler, kredi kullanacaksa da, daha düşük miktarlarda alınacak kredi sayesinde daha kısa zamanda ve daha az faiz ödeyerek borç yükünden kurtulabilir.
‘Geleneklerimize bağlı bir toplumuz’ derken aslında alışkanlıklarımızdan bahsediyorum. Alışkanlıklar da değişebilir, ‘her alışkanlık iyidir’ diye bir kaide de yok. Bizim gibi çok zengin olmayan Meksika’da vatandaşa çok küçük metrekarelerde 30-40 bin YTL’ye konutlar satılıyor. Bu insanlar ihtiyaç ve gelir durumlarını tartarak konutları alıyor. Bu konutları yapan firma Türkiye’de de uzun bir zaman önce faaliyete başladı ama bu şekilde küçük konutlar yapıp, ucuza satmayacak. Bunun nedenini sorduğumuzda ise gelen cevap ilginçti: “Türk insanı konutta lükse alışmış. Küçük konutları yapsak orada kimse oturmaz.” Burada lüksten kastedilen şey aslında büyük konutlar. Biz büyük konutlara alışmışız ama gerçekte o konutları alacak ve giderlerini karşılayacak kadar zengin bir toplum değiliz. Ama yine de büyük konutları tercih ediyoruz. Ne diyelim, demek ki kendimizi zengin hissediyoruz…
Son yıllarda büyük şehirlerde çekirdek ailelerin, hatta bekar yaşayanların sayısı gittikçe artarken, konut almanın giderek zorlaştığı şu zamanlarda bir odadan feragat ederek daha uygun fiyatlara konut sahibi olabiliriz. Bu tercih aslında bizim bütçemize de büyük katkı yapacaktır. 4 kişilik bir aile şehrin içinde normal özelliklerde bir bölgede 3+1 tipindeki evi ancak 200-300 bin YTL’ye alırken, aynı bölgelerde 2+1 tipindeki konutları çok daha uygun fiyatlardan alabilir. Bu kişiler, kredi kullanacaksa da, daha düşük miktarlarda alınacak kredi sayesinde daha kısa zamanda ve daha az faiz ödeyerek borç yükünden kurtulabilir.
‘Geleneklerimize bağlı bir toplumuz’ derken aslında alışkanlıklarımızdan bahsediyorum. Alışkanlıklar da değişebilir, ‘her alışkanlık iyidir’ diye bir kaide de yok. Bizim gibi çok zengin olmayan Meksika’da vatandaşa çok küçük metrekarelerde 30-40 bin YTL’ye konutlar satılıyor. Bu insanlar ihtiyaç ve gelir durumlarını tartarak konutları alıyor. Bu konutları yapan firma Türkiye’de de uzun bir zaman önce faaliyete başladı ama bu şekilde küçük konutlar yapıp, ucuza satmayacak. Bunun nedenini sorduğumuzda ise gelen cevap ilginçti: “Türk insanı konutta lükse alışmış. Küçük konutları yapsak orada kimse oturmaz.” Burada lüksten kastedilen şey aslında büyük konutlar. Biz büyük konutlara alışmışız ama gerçekte o konutları alacak ve giderlerini karşılayacak kadar zengin bir toplum değiliz. Ama yine de büyük konutları tercih ediyoruz. Ne diyelim, demek ki kendimizi zengin hissediyoruz…
