uzun cümle

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
uzun cümle
Saat sabahı vuruyor ve ben çaresiz zamanın geçişini seyrediyorum yine. Bir türlü sindiremediğim ve içinden çıkamadığım sıkıntıları bir an için bana unutturan yanımdaki çocuk sesleri “gitti, gidiyor” diye inletiyor otobüsü. Aslında yok olan ve içime dert olan onca şeyin etkisinden midir bilmem ; bir tren endamında geçen zamanın siren seslerini farkeder gibiyim ve bitkisel hayata girmiş, umudu çoktan tüketmiş yarı ölü insanlara özenecek kadar aşağılıyorum kendimi. İçki kadehlerinin üzerindeki ruj lekelerine, sahte gülücüklere, acınası insanların ziyan olmuş ve asla parçası olmadığım yıkık , dökük aşk öykülerine teslim oluyorum. Çünkü gidecek başka yerim ve kaybedecek hiç birşeyim yok.


Yapayalnız evimde düşünürken, ne kadar istesem de bu hayattan hiç bir şey anlamadığımı, yapmak istediğim şeyleri hep eksik yaptığımı ve bunu her seferinde çok sonraları farkettiğimi, söylemek istediğim hiçbir cümleyi tamamlayamadığımı, hep son kelimenin yada son cümlenin dudağımda asılı kaldığını, sonra bunu söylemek istediğim de ise ; herşeyin çok değiştiğini ve artık o cümleyi tamamlamanın hiçbir anlamı kalmadığını farkediyorum.
Nasıl birşeydir ki bu ; onca adanmışlığa rağmen ve onca hissederek yaşamama rağmen kalbim bu dünyadan hiç bir şey anlamıyor ve en önemlisi ; dudağımda asılı kalan sözcükler sahiplerini ararken, sahipleri beni hiç aramıyor ve bu cümleleri tamamlamak istediğimde başka sevdalarla cebelleşiyor oluyorlar.


Mutluluğum öylesine sahte ki , bir saatten uzun sürmüyor. Ne kadar kendimi kandırsam, mutluyum diye inandırsam da ; dönüp dolaşıp aynı çamura saplanıyorum, o çamurun içerisinde geziyor, uykularımı harap ediyor, kendimi yalnızlığa mahkum ediyor, arada dalıp bir yerlere kalıyor, uzun uzun düşünüyor, karşıma çıkan tertemiz sevdaları es geçiyor yada bana inananların sevgilerini, güvenlerini harcıyor ve bir türlü aradığım huzuru bulamıyorum ve daha da acısı ; huzuru ve mutluluğu artık aramıyorum, zaten nerede bulacağımı da bilmiyorum.


Bütün mutluluklarım, aşklarım, umutlarım, beklentilerim, inançlarım, hayallerim şimdi başı boş ve kimsesiz ay ışığı gibiler, uzaktan çok güzel görünen ama gel görki yanına yaklaştığında, girintiler ve çıkıntılarıyla bütün ihtişamını yitiren… Doğru yaptığımı zannettiğim o kadar çok şey yanlış çıktı ki ; ne yapacağımı, nasıl davranacağımı, kime güveneceğimi şaşırır oldum… Kendime bile güvenemiyorum ve nasıl bir yalnızlıksa bu , aynanın karşısında kendimi aşağılamaktan başka bir şey yapamıyorum… Bütün anılarım sonunda benden hesap soruyor, beni aşağılıyor ve beni mahkum ediyor unutulmaya, unutamamaya…
 
Geri
Üst