Yıllar Sonra Yeniden, Belkide İlk Kez! Kim Bilir?

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Yıllar Sonra Yeniden, Belkide İlk Kez! Kim Bilir?
Küçüktük hemde çok küçük. Henüz aşkın kelime anlamını bile taşıyamayacak kadar masumdu duygularımız. Sadece bakarak sevebilmekse AŞK, Evet bizimkisi AŞK'tı. Adını hiç koymadık! Zaten koymamıza gerek yoktu. Biz biliyorduk ya kafiydi. Gözlerin belli ediyordu ya beni sevdiğini, gerisi zaten benim için teferruat bile değildi.

Sınıfından sınıfıma bakışların işledi öncelerde işime. Yaprak açan ağaçlar gibiydi içim! Bir çocukluktur ki sorma... kıpır kıpırdım ben seni görünce. Sırf sen mutlu olasın diye yapardım herşeyi. Ama dile getiremezdim bir türlü seni sevdiğimi. Sense bana en masum bakışlarını atardın ama sen de söyleyemezdin tam olarak içindeki beni...

Zaman geçti aradan, hayat oyunlarını oynamaya başlamıştı. Çocuksu bakışların yerini beklentiler almaya başlamış ve kaygılar çoğalıvermişti. Akbaba gibi duran insanlar vardı üstümüzde! Bir figandı bizimkisi, düzene karşı koyabilme ve sevebilme arzuydu. Çok sevmek yetmiyordu bazen. Güven istiyordu aşk, benimsemek yetmiyordu bazen, korumak, kollamak istiyordu aşk... Yeniliyorduk işte, yavaş yavaş tükeniyorduk, bitiyordu o çocuksu masum bakışlar... Araya giriyordu Gökyüzü! En derin fırtınalar teslim almıştı artık bu büyük aşkın iki gönüllüsünü!...

Ve işte; Yarınlara bağışlamıştık umutlarımızı. Nefret edilmesi gereken hataların üstüne ben hala umutla bakabiliyordum... Kızamıyordum ya sana! Kızamıyordum! Kendime kızardım hep yıkardım kendimi kimsenin görmediği zamanlarda. Oturur öyle dalardım uzaklara. Bir bulut olmak isterdim sürekli hareket eden.

Takvim yaprakları hayallerimizi boşa çıkarıyordu. Benim kurduğum ama hiç dile getiremediğim hayallerimizi. Birer birer dökülüyorduk her gün... Bir sayfa daha ! Bir sayfa daha ! derken AYRILIK günü gelmişti işte ! Sevinçlerde yarımdı, Hüzünlerde! Söylenecek çok şeyin üstüne susmak gerekiyordu! Sustuk ikimizde. Başlar gibi bitti aşkımız!


...

4 YIL SONRA ;

Geçmişten gelen kalabalık YALNIZLIKLARIMIZI eklemiştik artık kendimize. Takvim yaprakları günleri saymıyordu. Hayallerimiz boşa çıkmıştı çünkü. Başka hayatlara teslim etmiştik yüreğimizi. Başka duygulara... Sevinçlerde, Hüzünlerde yarım kalmıştı. Hiç bitmeyen hikayenin sonunu yazmak kadar zordu bu duygu. Hiç bitmemişti çünkü. Kim yazabilirdi ki bitmeyen bir hikayenin sonunu ? Yeni elbiseler almış bayram çocukları gibi sevinçliydik yıllar sonra ama çocuksu sevinçlerin sadece çocuksu bayramlarda kaldığını anımsayamadık!

Duygular canlanmıştı yeniden! Bir çocuk intiharının eşliğinde yazıyordu içindeki duyguları kağıda! Yağmur sonrası toprak kokusu gibiydi, sel kadar tutkulu saldık duygularımızı birbirimize. Ne de olsa bunca yıl'ın YAŞANMAMAMIŞLIKLARI vardı... Ya pişmanlıklar, Yarım kalan sevgi sözcükleri ile gelmiştin yıllar sonra...

Çölleşmiş yürekler vardı hayatımızda UMURSAMADIK, biz yağmur bilmeyen ÇÖLLERİN dilinden hiç anlamadık! Onlar seraplara vurgundular, Bizse bir " gün " dedik ve duymadık! Gönlümüz limanlara uğramayan maviye tutkun gemiler gibi tutkundu, gittiğimiz yolları hep deniz ve alabildiğine MAVİ sandık! Bir çift gözdük, sakındık herkesten herşeyden ve öylece baktık birbirimize yıllar sonra...

Teslim olmayı güçsüzlük, gururu zafer saydık! Haklıydık çünkü sevmiştik biz! hemde hesapsızca. masumca! tutkulu sevmiştik ki püsküren laflardan doğabilecek bir yanardağ vardı içimizde! Büyütürken Dünya üzerindeki varlığımızı kaybolup giden hislerimize çare bulamadık! Mutluluk oyunları vardı hayatımızda zaten zamanı doldurmak için başka ne yapılabilirdi ki ? Yıllar sırtımıza birer ok saplayarak geçiyordu, yaraların kapanmasına izin vermiyordu vakit. Her ele merhem olur umuduyla uzandık.

Var olan ve bilinen tüm yöntemlerle denedik aşık olmayı, Sonuçlar çok şıklı ve yanıltıcıydı ama anlayamadık! Sonuç olarak KAYBEDEN biz olduk!

Herşeye rağmen umut ve içimdeki tutkunun tortuları ile bakıyorduk birbirimize... Büyük bir gurur ve mutluluk ile sarılıyorduk birbirimize... İşte diyorduk işte! Kimsenin yapamadığını yapıyorduk! Yine farklıyız, Bunca yıl sonra EL-ELE tutuştuğumuz zaman HEYECANLANABİLİYORDUK!... Her acımızı, sevince çeviriyorduk el-ele! Sevdiğimiz kadar yakındık birbirimize! Alabildiğine CAN'dık bir bedende! Yılların soğutamadığı bir LAF'dı içimizdeki ve püskürüyordu artık YANARDAĞ!

Bu bir dönüştü içimdeki çocuksu ruhtan bana! Bir çöküşün direnişi, bir devrimdi! Gözlerin gözlerime değdiğinde dönüşüm tamamlanmış, ellerimde ellerinin sıcaklığını hissettiğim zaman var olmuştum yeniden! Gülüyordum umursamadım uzunca zamandır ilk defa!...

Yeni yolculuklara çıkma vaktiydi artık! Tutkusu olduğumuz MAVİYE gitme vakti! Attığı demiri alma günüydü geminin! Uğramama vakti LİMANLARA! Hadi ne duruyorsun ? Çek ip'i de yok olalım ZAMAN denen mechulde! Gidelim, tutkusu olduğumuz tutkulu MAVİYE!

Yeni yolculuğumuz için biletin var mı ? Başka bir gemide, başka bir limanda; ŞİMDİKİ zamanda!; Belki YENİDEN, Aslında İLK KEZ!...Kim Bilir ?

 
Geri
Üst