Zehirli bitkiler

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Zehirli bitkiler
zehirli bitkiler zakkum zehirlenmesi zehirli ilaçlar
Her bitki şifalı olacak diye bir kaide yok arkadaşlar bakın birde zehirli bitkiler varmış sizlere bunlar hakkında ki tüm bilgileri veriyorum
saclariniz-icin-bitkisel-bakim-oneriler-1922.jpg

Tarihin ilk çağlarından günümüze kadar insanlar Bitkilerden besinlerini sağlamış ve şifa aramışlardır ve beslenmelerinin yanında önemli hastalıklarını da şifalı bitkilerle tedavi edebilmişlerdir .Ancak her Bitkinin düşüldüğü kadar yararlı olmadığı ya da yararlı etkilerinin yanında zararlı olabilen başka etkilerinin de olduğu görülmüştür.Günümüzde de devam eden her ottan şifa arama geleneği özellikle kırsal yörelerde birçok kaza zehirlenmelerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır Merak sonucu özellikle çocukların bilmedikleri bir bitkinin yemiş, yaprak ya da başka bir kısmının tadına bakmaları ya da zararsız başka Bitkilere benzetip toksik bitkiyi yemeleri sonucu sık sık zehirlenmeler olmaktadır Birçok Bitki çok toksik olmalarına karşın kontrollü kullanıldıklarında tedavide yararlı olabilmektedir

Örneğin Digitalis (yüksük otu) afyon (haşhaş), belladon alkaloidleri, veratrum alkaloidleri, vinca alkaloidleri, ipeka vBulletin, gibi birçok bitkisel toksik Madde günümüzde doğal ya da yarı sentetik türevler şeklinde tedavide kullanılmaktadırlar Ancak bilinçsiz bir şekilde supraterapötik (aşırı) dozlarda uygulandıklarında çok ağır zehirlenme tablolarının ortaya çıkmasına yol açabilirler Rönesans döneminin ünlü Alman hekimlerinden Paracelsus (l493-1541)’un ‘yalnız miktar zehiri belirler’ (Dosis sola facit venonum) cümlesi bitkisel maddeler için de geçerlidir Zehirli mantarlar başta olmak üzere diğer toksik bitkilerle akut zehirlenmelerin şiddetini yenilen miktar belirlenmektedir

Bitkilerle zehirlenmeler daha çok kabuklu yemiş ya da meyve kısmıyla olmaktadır Örneğin Akdiken (Rhamni cathartica) yılan yastığı (Dracunculus vulgaris), güzel avrat otu (Atropa belladonna), hanımeli (Lonicera japonica), yaban yasemini (Solanum dulcamara), taflan (Prunus laurocerasus), Ardıç (Juniperus sp) ökse otu (Viscum album), çoban püskülü (İlex aquifoİiıım) porsuk Ağacı (Taxus bacata), sarmaşık (Parthenocissus sp), it üzümü (Solanum, nigrum) vBulletin, gibi Bitkiler kabuksuz ya da kabuklu meyvelerinde bulunan aktif toksik kısımlarıyla zehirlenmelere neden olmaktadırlar Buna karşılık, birçok bitki diğer kısımlarıyla ya da tüm bitki olarak toksiktirler Dikenleri ya da keskin kenarlı yapraklarıyla Mekanik olarak özellikle ciltte irritasyon şeklinde toksik etkilere yol açmaktadırlar Günlük gıda olarak kullandığımız bazı sebzelerin az ya da çok toksik olabildiklerini unutmamak gerekir Örneğin patatesin Toprak üstündeki yeşil kısımları orta şiddette sindirim bozukluklarına neden olmaktadır Buna karşın,birçok taze sebzenin kurutulmasıyla içerdikleri toksik maddeler aktivitesini kaybetmektedir

Bazı bitkiler aynı cinsten olmalarına karşın toksik etkileri büyük ölçüde değişebilmektedir

Örneğin
Aconitum napellus tehlikeli bitkiler içinde en zehirli olanıdır Buna karşın aynı cinsten Aconitum septentrionale Eskimolar tarafından sebze olarak yenmelerine karşın hiçbir zehirlenmeye neden olmamaktadır Aynı şekilde Digitalis purpurea güçlü kardiyotoksik etkisi olmasına karşı aynı cinsten olan Digitalis jaune aynı oranda toksik değildir Bu nedenle, gerek tedavide gerekse gıda olarak kullanılmalarında bitki cins ve türlerinin tanınması gerekir Bitkilerin içerdikleri toksik maddelerin kaynağı çeşitlidir Bazıları alkaloid (protein), bazıları da glikozid ya da heterosid (Saponinli steroidik yapılı siyanojenli vBulletin) içerebildikleri gibi birçoğunda olduğu gibi karmaşık kompleks yapılı bir toksik madde de içerebilmektedirler

Zehirli Bitkilerde bulunan bu toksik maddeler insan ve hayvanlarda iç organlarda meydana getirdikleri lezyonlar sonucu metabolizmayı bozabildikleri gibi deri ve mukozalarda irritasyonlar yaparak hafif ya da ağır bazı zehirlenme belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar Ancak, farklı hayvan türlerinin ve insanın zehirli bitkilere verdikleri reaksiyon her zaman aynı şiddette ve özellikte olmayabilir Örneğin salyangozlar belladonla beslendikleri halde zehirlenmezler, halbuki bu gibi hayvanları yiyen insan ya da memeli hayvanlarda belladon zehirlenme belirtileri görülebilmektedir

1 ZEHİRLİ BİTKİLERİN TOKSİK UNSURLARI
Bitkisel zehirlerin toksik bileşenleri kimyasal yapılan yönünden önemli farklılıklar gösterir Toksik unsurların çoğu organik karakterdedir Kimi bitkiler ise, bazı Mineral maddeleri, bünyelerinde toksik dozlarda akümüle edebilirlerAlkaloitler ve protidler Azotlu organik; glikozitler, tanenler, laktonlar ve benzerleri azotsuz organik zehirlerdir Selenyum, nitrat-nitrit gibi mineral zehirler ile kimyasal yapılarından çok, etki mekanizmaları daha iyi bilinen östrojenik etkili özdekler, antivitaminik faktörler ve fotodinamik ajanlar zehirli bitkilerin başlıca toksik unsurlardır

11 Alkaloidler
Alkaloitler güçlü farmakolojik etki ve toksisiteye sahip olan, moleküler yapılarında Azot bulunan Alkali karakterde bitkisel kökenli özdeklerdir Azot, çoğunlukla heterosiklik bir halkada ya da lateral zincirde bulunur Genellikle katı ve renksizdirler Baz halde iken Suda çözünmezler; Asitlerle oluşturdukları Tuzlar suda çözünür Alkaloitlerin tannat ve iyodür Tuzları suda çözünmez Bu özellik nedeniyle, Alkaloit içeren bitkilerle zehirlenmelerde tanenli bileşikler ve iyodürler, sindirim kanalından alkoloit emilimini engellemek için kimyasal antidot olarak kullanılırlar

Alkaloitlerin etki mekanizmaları çok farklıdır Çoğu sentral sinir sistemi (opium alkaloitleri) ve otonom sinir sistemi (antikolinerjik solanase alkaloit ve alfa adrenolitik ergot alkaloitleri) aracılığıyla etkir Kolşisin ve benzerleri emeto katartik; pirolizidin Alkaloitleri de hepatotoksik olarak etkirler

Glikozitler (Heterositler)
Hidroliz (enzimatik ya da Asit ortamda) sonucu bir ya da birkaç Molekül şeker (glikoz) ile karbonhidrat olmayan ve aglikoz (genin) olarak adlandırılan ve toksik etkiden sorumlu olan bir madde veren özdeklerdir Glikoz ve aglikoz arasındaki bağın karakterine göre
- glikozitler (Oksijen Atomu eterik bağ) ve S - glikozitler (kükürt atomu) olmak üzere iki gruba ayrılırlar
-Glikozitler
Siyanogenetik Glikozitler
Aglikozları, çoğunlukla nitrilli bir alkoldür Enzimatik hidroliz sonucu şeker molekülleri, siyanhidrik asit (HCN) ve bir keton ya da aromatik Aldehit oluşur Toksiditeden sorumlu olan hidroliz ürünü siyanhidrik Asittir

Farklı ailelere ait çoğu yem Bitkisi ve yabani türlerde bulunan siyanogenetik glikozitler özellikle ruminantlarda selüler respirasyondan sorumlu Enzim sistemini inhibe ederek, akut formda ve yüksek mortaliteyle seyreden zehirlenmeye neden olurlar Hidroliz, aynı bitkide bulunan özel Enzimler ( lineaceae; keten tohumu, emulsin; acı badem) tarafından katalize edildiği gibi, ruminantlarda retikülo-rumen mikroflorası tarafından salgılanan enzimlerle de gerçekleştirilebilir Vejetasyonun ilk dönemlerinde yüksek olan glikozit düzeyi vejetasyon ilerledikçe azalabilmektedir

Kuraklık, donma ve çiğnenme gibi bitkilerin normal büyüme hızını bozan faktörler HCN düzeyinde artışa neden olur

Silaj glikozitlerin hidrolizini hızlandırır Böylelikle serbest hale geçen HCN silajın havalandırılmasıyla giderilebilir Ancak, bu işlem sırasında çalışanların kendileri için önlem almaları gerekir -

Bitki Hormonu herbisitler uygulandıkları yörelerde yetişen bitkilerde siyanogenetik glikozit düzeyinin artışına (fitohormonların dolaylı toksisitesi) neden olurlar

HCN düzeyinde fosfatlı gübreler azalmaya azotlu gübreler ve bitki parazitleri ise artışa neden olur

Siyanogenetik glikozit taşıyan bitkilerin toksisitesi değinilen koşullara göre değişkenlik gösteren HCN düzeyi ve glikozit yanında tüketilen bitki miktarı ve tüketim süreci, HCN’in sindirim kanalında liberasyon hızı ile emilim ve dokularda detoksikasyon düzeyine bağımlıdır Bu nedenle, toksik dozu belirlemek zordur

Siyanogenetik glikozitlere karşı en duyarlı hayvanlar ruminantlardır Koyun ve keçi muhtemelen enzimatik farklılık nedeniyle sığıra oranla daha dayanıklıdırlar Tek midelilerde, midenin asit ortamında glikozidi hidrolize eden enzim, kısmen de olsa yıkımlanabilir HCN, karaciğerde spesifik bir enzim (rodanaz) tarafından tiyosiyanata dönüştürülerek metabolize edilir Ancak, özellikle sığırda başka metabolik olayların olduğu da düşünülmektedir

Serbest HCN’in ruminantlarda letal dozu 2-23 mg/kg dolayındadır Bu miktar HCN’i glikozit formunda (4-45 mg/kg) kısa sürede tüketen ruminantlarda ağır zehirlenme tablosu şekillenir Otlakta bir hayvan Saatte 4 mg/kg düzeyde glikozide saatlerce tolore edebilir Koyun, Günde (gün boyu) 15-20 mg/kg HCN'i detoksike edebilir Genelde 100 gramında 20 mg (200 ppm) HCN içeren bitkiler, hayvanlarda zehirlenmeye neden olur Sindirim ya da solunum yoluyla emilen HCN ve siyanürler, selüler respirasyon (hücre solunumu) enzim sistemini (sitokrom a3) bloke ederek histotoksik anoksiye neden olurlar

Steroidik Glikozitler
kalp yetmezliğinin etkin ilaçları olan ve çok küçük dozlarda kardiyotonik olarak kullanılan kalp glikozitlerini (dijitalikler) kapsayan bu grup Moleküllerin aglikozu, Asteroit (siklopentano-perhidrofenantren) halka sistemi ve bunun 17 no’lu karbonuna bağlanan beşgen ya da altıgen bir lakton halkasından ibarettir Majör glikozit kaynağı olan bitkilerden yüksük otu türleri (Digitalis cariensis, D davisiana, D ferruginea

D grandiflora, D lanata, D trojana D viridiflora) ile Ada soğanı (Urginea maritima) yanında glikozit kaynağı olarak kullanılmayan, ancak toksik unsur olarak kardiyotonik etkili glikozit içeren inci çiçeği (Convallaria majalis) adonis türleri (A aestivalis -keklikgözü, A flammea - kandamlası), zakkum (Nerium oleander) ve kimi Helleborus türleri (Bohça otu, H orientalis, H vesicarius) de Anadolu ve Trakya’da yaygın olarak yetişmektedir Bununla birlikte anılan bu bitkilerle evcil hayvanlarda zehirlenme insidensi azdırKimi kaynaklarda saponinler (saponositler) de bu grupta gösterilmektedir Saponinlerin aglikozu (sapogenin) steroidik ya da triterpenik (oleanan çekirdekli) yapıdadır

Sistemik toksiditeleri az olan saponinler yem bitkilerinde de yaygın olarak bulunurlar Yaklaşık 80 Aileye ait 500’ü aşkın bitki türünden Saponin izole edilmiştir Ruminantlarda meteorizasyonun temel nedenleri arasındadırlar; kanatlılarda ise, gelişme ve yumurta verimini inhibe ederler Antrasenik glikozitlerin aglikozları ise, Antrasen halkalı bir polifenoldür Işkın, kara Akçaağaç gibi bitkilerde bulunan bu glikozitler yüksek dozda şiddetli purgasyona neden olurlar

Glikozitler (Glusinolatlar)
Özellikle Cruciferae (turpgiller) ailesine ait bitkilerin yaprak gövde kök ve özellikle tohumlarında bulunan ve genellikle uçucu olan, S - glikozitler, enzimatik (myrosinase) hidroliz sonucu glikoz ve organik aglikoz oluşturur Organik aglikoz bir izotiyosiyanat (senevol) bir tiyosiyanat ya da bir organik nitril ve kükürttür

Glusinolatların hidroliz ürünlerinden izotiyosiyanatlar, deri ve mukozalarda irkiltici etkiye (gastro-intestinal, respiratuvar ve renal lejyonlar) sahiptirler Ayrıca, guatrojenik (proguatrin) etkileriyle tiroid bozukluğuna neden olurlar Tiyosiyanatlar ise, tiroid bezinde iyot düzeyini düşürürler; böylelikle iyot uygulamasıyla sağaltılabilen bozuklukları oluştururlar Brassica türü bitkilerde (kolza, lahana, ot lahanası, şalgam) bulunan 5-glikozitler hidrolizle stabil olmayan izotiyosiyanat’a, bu da kristalizasyonla goitrine dönüşür S-glikozitlerin hidroliz ürünü izotiyosiyanatlar irritan ve antitroit; goitrin ise guatrojen etkilidir

Bu nedenle s-glikozit içeren bitkilerle zehirlenme klinik yönden farklı seyreder
Akut zehirlenme izotiyosiyanatların irritan etkisinden kaynaklanan bu sendrom sindirim, solunum bozuklukları ile renal lezyonlar ve nefritle karakterizedir (hardal, turp)

Tiroit bozuklukları

Bitkilerin yeşil kısımlarında bulunan glusinolatların hidroliz ürünü inorganik izotiyosiyanatlar, dönüşümlü kompetisyonla, tiroitte iyot akümülasyonunu önleyerek iyot yönünden fakir rasyonla beslenen- hayvanlarda guatr şekillenmesine neden olurlar Bu sendrom iyotla sağaltılabilir

Proguatrinin son ürünü olan goitrin ise tiroksin formasyonunu inhibe ederek iyot kullanımıyla sağaltılamayan tiroit bozukluğuna neden olur

Glusinolatların hidroliz ürünleri plasenta engelini geçer ve sütte de atılırlar Bu nedenle, gebeliği döneminde glusinolatlı bitkilerle beslenen hayvanların yavrularında (keçi) ve süt emenlerde de tiroit bozuklukları görülür Glusinolat içeren kimi bitkiler, özellikle kolza ve Lahana etyolojisi tam bilinmeyen, Anemi ve hemoglobinüriyle karakterize olan zehirlenmeye de neden olabilirler

Saponinler (Saponositler)
Kalıcı köpük oluşturmaları ve acı lezzetleriyle karakterize olan saponinler, azotsuz nötr ya da hafif asit karakterli, glikozit benzeri maddelerdir Aglikon ya da sapogeninleri steroit veya oleanan çekirdekli triterpenik yapıdadır Soğukkanlı (poiklioterm) hayvanlar için çok toksiktirler Yerel olarak irkiltici etki oluşturur; eritrositlerin hemolizine neden olurlar

Bitkiler Aleminde oldukça yaygındırlar; 500’ü aşkın bitki türünden saponin izole edilmiştir Kaba yonca (Medicago sativa), karamuk (Agrostemma githago), sabun otu (Saponaria officinalis), gazel boynuzu (Lotus corniculatus), tırfıl (Trifolium repens, T fragiferum), at kestanesi (Aesculus hippocastanum), bohçaotu (Helleborus orientalis), yılan yastığı (Arum maculatum) yüksek düzeyde saponin içeren bitkilerdir

Saponinlerin toksisitesi kaynak bitkiye, yapılarına ve alınan miktara bağımlıdır Acı lezzette oluşları tüketimi sınırlandırabilir Tanen ve kolesterol bağlanmayla saponinleri inaktive edebilirler Toksisite saponinden çok hidroliz ürünü sapogeninle ilgilidir Bu nedenle, saponinlerin hidrolizini gerçekleştirebilen sindirim kanalı mikroflorası da (Butryrivibrio) toksisiteyi etkiler

Saponin içeren yem Bitkileri ruminantlarda meteorizasyonun başlıca nedenleridir Rumen içeriğinin yüzeysel tansiyonunu azaltarak stabil köpük oluştururlar Böylelikle, Fermantasyon gazları geğirmeyle (erukasyon) vücut dışına çıkarılamaz

Meteorizasyon oluşumunda kuşkusuz diğer faktörlerin, özellikle sitoplazmik Proteinlerin (kaba yoncada % 4) de rolü vardır Öte yandan, saponin ve sitoplazmik Proteinler yanında, bunlarla inaktif kompleks oluşturabilen taneni de içeren bitkilerin (gazel boynuzu) meteorizasyon oluşturma insidensi düşüktür Kimi saponinler, sindirim kanalından salgılanan enzimleri, özellikle kimotripsini inhibe ederler Bu özellikteki saponinler sindirim kanalında irritasyona neden olurlar

Saponinler kanatlılarda gelişme ve yumurta verimini inhibe ederler piliç rasyonlarına % 5 oranında katılan kaba yonca unu, içerdiği saponinler nedeniyle, piliçlerde büyümeyi geciktirir Yumurta tavuğu yemlerine katılan kaba yonca Unu (% 10) yumurta verimini düşürür Saponinlerin bu etkisi, rasyona kolesterol ilavesiyle giderilebilir Saponinli bitkilerle zehirlenmeye karşı profilaktik önlemler alınmalıdır
 
Geri
Üst