Susmakla ilgili şiirler yazılar

DepreSy(onda)

Yeni Üye
Üye
Susmakla ilgili şiirler yazılar
benim olsan bana yar olsan ismini koysam


Sustum

Gidişinin ardından Sustum,
Seni çok seviyordum,
Konuşacak söz bulamadım,
Ağzımı bile açamadım...
Nasılda gittin anlamadım,
Gittiğinden beri karanlıktayım,
Sana doyarak sarılamadım,
Dondum kaldım ihanetine,
İnan ağlayamadım...


Sustum....
Gidişine Sustum!
Sevgime,kalbime,kendime bile Sustum,
Yaşadıkların arasında hani sondum,
Yalanlarına da karşılık vermedim Sustum....
 


Bazen en çok konuşulması gereken yerde susulur,
susulur çünkü söylenecek bütün sözler,
yüzünde tebessüm olur insanın,
ve kimse de sormaz ne demektir diye,
çünkü herkes anlar bir tebessümün, üzerine merhem sürülmesi olduğunu bir kalp yarasının,
kimse sormaz, neden susulduğunu,
çünkü susmak, en güzel konuşma biçimidir çoğu zaman.

Ama her ne olursa olsun,
bazen en çok konuşulması gerektiğinde susulur,
susulur ve yağmurların geçmesi beklenir.
beklenir,
yağmurlar diner, fakat
en çok konuşulması gereken yerde, konuşmaz kimse...

O tebessümler ve merhemler varken yürek sancıları için,
mevsimler böyle geçmeli mi,
yağmurlarla ve sessizlikle...
 



Sustum!
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...
yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime
kimse duymuyor...







Sustum!
sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir
yaraları yalayan rüzgar
sokaklarında kahrolduğum şehir
gözlerim konuşuyor yalnız






Sustum!
bin ah sürüp dudaklarıma
ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
sustu benimle deniz,
sustu deli dalgalar, sustu martılar...
umutlarımı sarıp rüzgarlara
uzaklara savuruyorum her gece
yıldız yapıp serpiyorum gökyüzü





Sustum!
tuz basıp yaralarıma!
sustum
içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi
yaslanıp yalnızlığın duvarına
gül döküp kalabalıklara
kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece
kimse bilmiyor..
kimse görmüyor







Sustum!
sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak
acılar konuşuyor şimdi yalnız
yaralı gönlümün sızıları konuşuyor
tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir
atıyorum uçurumlardan
kimse hissetmiyor...








saçlarını kokluyorum rüzgarların
dudaklarından öpüyorum hayatı
içimde incecik bir sevgi ürperiyor
sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme
gelmiyor beklediğim bahar
yaralar merhem tutmuyor
gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara
mendil silmiyor
yağmur dinmiyor
sevdiğim bilmiyor...








Sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman
sustum
yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata
kimse anlamıyor...







Sustum!
ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat
kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi
yaralar merhem tutmuyor
geceler avutmuyor
ben sustum
acılarım konuşuyor yalnız...








ben sustum!
susmuyor yüreğimi kavuran kasırga
pencereme vuran yağmur damlaları
susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar
gelmiyor bahar
kuşlar sevinmiyor
yıldızlar küs
ay üzgün
güneş doğmuyor
acılar dinmiyor
içimde binlerce şiir kanıyor her gece
kimse bilmiyor...





sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret,
sustu hayat
sustu zaman
acılar konuşuyor yalnız
acılarım konuşuyor
kimse duymuyor...
duymuyor...
duymuyor...
duymu...
duy...
 


Susuyorum...
Umuda açılan tüm kapılarımı kapatıp,
ıssız bir kösede karanlıga gömülüyorum!
Içimde bir kız çocugu var, duyuyorum sesini...
"Hadi gel, oyna" diyor,
"Ben artık oynayamam" diyorum.
Sesi uzaklaşıyor...
Uyanıyorum...
Yine karanlık,
yine sessizlikteyim.
Kapılarımı açan olmamış,
Hala kapalıyım!
Aklıma bir cümle geliyor,
kimbilir nerede okudugum...
"En büyük acılar bile 21 gün sürermiş!"
Bu kaçıncı 21 gün?
Neden hala devam ediyor?
Neden 21 gün
ve bu 21. gün neden gelmedi bana hiç?
Sorular soruları kovalıyor
ama ne bir cevap var
nede değişen birşey...
Kalp yas tutar,
Göz yaş tutar,
Aşk tutulmaz.
Bende tutamadım aşka dair umutlarımı odalarımda
Onlar açık kapılardan çıktı,
gitti ve ben sadece kapıları kapatabildim arkalarından!
Susuyorum...
Bütün beklentilerimi asık bırakıp havada,
Karanlıgın çıglıklarında,
Sensizligin sessizliginde uykuya dalıyorum...
Bir ses olsa uyansam!
 


Aldandim bir kere aldandim baska,
Anladim bu yalnizlik daha bir baska,
Bir daha farkettim bu dünya laska,
Sustum.

Sevmek dedikleri koca bir cile,
Yine de sevmistim ben bile bile,
Felekten buldugum bir sürü sille,
Sustum.

Ne zaman aglasam sabah olmuyor,
Ne zaman haykirsam cilem dolmuyor,
Ne zaman ansam gönül durmuyor
Sustum.

Uzaktan uzaga yare bakardim,
Ben kendi dilimce türkü yakardim,
Kosa kosa yüregim ölüme vardim,
Sustum.

Bilirim faydasiz teselli bana,
Bilirim bin cile yüklendi cana,
Anladim tükendi alemde rana,
Sustum.

Bir sarki söylesem ah etsem bin kez
Dostarim bir yana ; gülüyor herkes
Bu son siirim , bu son bir nefes
Sustum.

Baglandim cözülmez asklar gönlümden,
Canimi feda ettim , ömrü ömrümden,
Dünya! dogruymus hayir yok senden ,
Sustum.

Anladim ; anlamsiz asklarin anlamsizligini,
Anladim ; bir sevmek ugruna verilen cani,
Anladim ; sensizligin zor anlamini,
Sustum.
 


Sana Uzak Kentlerden Birinde,
Yağmur Taneleri Ağaçların Yapraklarını Islatıyorken,
Toprak İçine Çekiyorken Yağmur Tanelerini
Ben
Yine Sana Susadım
Hayatım SIR ve Ayaklarım Nasır..
Dakikalar Geçmek Bilmezdi .
Şimdi İse Senden Ayrıyım, Aynı Nefesi Bile Alamıyorum .
Sonum Yavaş Yavaş Geliyor,
FarkEdiyorum!
Ben Sana Daha Fazla Yabancı Ölmek İstemiyorum, Bir Şarkımız Olmamıştı Söylediğimiz
Bari Bir Şiir'imiz Olsun Diye Bir Gece Boyu Uyumayıp O Şiiri Okumuştum Sana.
Şimdi Yuvasını Kaybeden Kuşlar Gibi Kanat Çırpıyorum ACI'Lara.
Şimdi Saat Bile Yokluğun Belası . Ben Sensiz Geçen Her Saniyeye İsyan Ederken, Sen Benden Çok Uzaklarda Bir Yerlerde.Ne de Güzel Günler YAŞAMIŞTIR Oysa.

Burada da Toprak Sen Kokuyor
Kalbim Senle Atıyor,
Ve Ben Hala Sana Şiirler Yazıyorum Gecelerim
Feragat Ederek
Gözlyaşlarım Hala Sana Akıyor .

Deniz Bile Acı Kokuyor Bana
Şehirler Ayırmadı Bizi, Önce Sen Gittin
Şimdi İse Ben Yokluğunun Verdiği Kahırla Yaşıyorum .
 


İnsandan dosttan uzakda
Bu gece canım yalnız kalmak istiyor,
Herkesden uzak, her sözden, gözden uzak…

Kimseyi istemiyorum şu beni hiç terk etmeyen yalnızlığımın yanına… Bu gece ve her gece sus pus olmak istiyorum…

Şu koskoca evrende, şu sonsuz karanlıkta attığım sessiz çığlıklara hiç bir kulak şahit olmasın… Uzaklara döndürüp gözbebeklerimi, boş düşüncelere dalıp, öylece kalmak…

Hiç konuşmadan,
Hiç duymadan,
Hiç görünmeden…

Bu gece canım yalnız kalmak istiyor,
Hiç bişey konuşmadan, insandan, dosttan uzak…

Beni seven herkesten saklanıp, kendi dünyamda, kendi düşlerimle kalmak istiyorum… Beni sevmeyen herkesin hayatından kaybolup, onları kendi dünyalarına bırakıp, öylece uzaklaşmak istiyorum…

Konuşmuyorum…
Dilim lal…
Düşlerim tutuk…

Bir ben, bir de yalnızlığım varız… Beni yüzüstü bırakmayan bir tek o… Bu gece ve her gece uzak durun benden, dokunmayın dünyama… Susun, n’olur susun… Rahat bırakın beni… Çare değilsiniz derdime…






Böyle değildim sensizliği bilmezdim ben bu bu garip huylar senden yadigar
Böyle değildim ben sensizliği bilmeden,

Bu garip huylar senden yadigar…

Bu garip halim,
Bu tutarsızlığım,
Bu zaman tutmazlığım,
Bu hırçınlığım,
Bu yalnızlığım…

Hepsi senden kaldı… Taşımak zorunda bıraktın bu yükü bana… Bu ben miyim?.. Değilim!

Ne varsa gönlümde sen aldın götürdün yar,
Bu hüzün bana senden yadigar…

Ne bıraktın bana bu garip halden başka?.. Sen sadece canımı değil, koskoca Ben’i götürdün benden… Geride bıraktığın koyu karanlık bir hüzün…

Sonu gelmez… Bitmez… Tükenmez…
Bir sen vardın bende, birde ben… Sen kendini aldın gittin… Ben kalırım sandım, oysa çoktan sana dolanmışım… Sürüklenip gittim, farketmeden çekip götürdün…

İçimde ağlayan bir çocuk bıraktın yar,
Bu acı bana senden yadigar…
İşte kalan bu…

Ağlayan, sızlayan küçük bir çocuk…
Ama bitti, artık gözyaşı birikmiyor gözpınarlarımda…
Bu acı artık sadece yüreğimde ve gözlerimde değil…
Bütün bedenimde…

Tek bir yanım yok acıyan…
Baştan aşağıya acıyorum…
Ama hissetmiyorum!!…
 
Susmak aşkın diLidir- diyen sevgiLi konuş şimdi, keLimeLerine ihtiyacım var..




Parça tesirLi sancıLar düşüyor kaLbime…düştükçe uçurum,sancıdıkça aşk…

ve aşkLaştıkça kaLp daha çok parçaLanıyor,
hayat yakLaştıkça daha bir özLüyorum kabuL ediyorum,


GaLibimsin !!

ve ben her şeyini savaş aLanında bırakan mağLup bir komutan gibiyim şimdiLerde..

Tüm zaferLerimi sende yitirmişim, kör bir şahinin gözLeriyLe yoL arıyorum kendime, sana çıkmayacağını biLdiğim yoLLarı görmekten korkuyorum beLki de kim biLir?..




Çıkmaz sokakLarda kısır kaLıyorum döngüLere..

ve ben dönemezken kendime


LabirentLerinde kayboLmuşken, sağım sen, soLum sen, yoLum sen, yönüm sen oLmuşken, senden gayrısına yok, yokLuğuna râm oLmuşken,

susma ömrüm!...

YoL kesiL cehenneme...


Keskin bir virajsın içimde bir türLü aLamadığım..

Ne zaman geçmeye kaLksam senden, ya bir uçurum boşLuğu, ya bir şarampoL oLuyor sonum..

Uzanan eLLeri tutmuyorum..

Yüreğime taktığın aLyans tutuyor içimi, içini bırakmıyorum..
DuL bir hasrete yâd/igar kaLıyorum öteLerde
Yar dediğimi ağyar, yaban dediğimi yar sanıyorLar..
SancıLanıyorum sessizLiğine
Tam vakti;
susturucu takıLmışken yüreğime, haykıramazken, her kurşun içimi parçaLarken, infiLak ederken isyanLarım sensizLiğe,
ve akarken gözümden ırmak ırmak,


susma ömrüm!...





Ateş kesiL cehenneme...

Tüm piyonLarım tükendi

ELimde bir şah… nereye koysam kendine mat çekiyor..

CemreLer ihanet ediyor adına, AsLı hükümsüz..
kendini biLe ısıtmıyor..

Adım LâL kaLıyor zemheri ayazLarına..
d-üşüyorum..

Muhaciri değiLim gayrı bu Arafın..
Ne cennet kokabiLiyorum, ne cehennem yanabiLiyorum..
Kendimsiz bir kent kuruyorum yokLuğunun sokağına..
BaykuşLara sakinLik yapıyor kentimin ıssızLığı… sesine parazit yapan bir sesLe yıkıLıyorum . . .

Uğraşma aşk..!

KaL (n)dıramazsın; kumdan kaLeLer gibi bir rüzgarLık değiL, bir cümLeLik yıkımLarım..

BiLmem ki hangi rihter öLçer sarsıntıLarımı.. artçı seLLere verirken sitemimi,

sana “sus”arken,
öLüme “su”sarken,
MüpteLâsıyken kahramanı bıçakLanmış masaLLarın aşk için aşıkLarı ezip geçmişken,


susma ömrüm!...






Şehâdet getir cinnetime...


Öznesi sen oLan bir ömre verdim adını, ki öLüm yar oLana kadar tek yar dediğim oL diye..

sana geldim, ölüme yar etme diye.


Susma diye çırpınışLarımın tek müsebbibisin..
BiLiyorum aLdırmıyorsun, dönmeyeyim istiyorsun suLtanLığına
Ve asLında aşk’tan korkuyorsun

ZuLmetin sırtımda yama oLurken yar/aLarıma

Hani oLur da geLdiğimde bir gün kapanacaksa yüzüme şehrinin kapıLarı,

Her Lisanı LâL bırakan bakışLarım anLamını yitirecekse eğer ve eL eLini tutacaksa eLLerin, eLimde değiL yanacağım . . .

O vakit güLüp geçeceksen yangınLarıma,

Sarmayacaksan,

BenimLe kınanıp, benimLe yanmayacaksan,
Cennetten kovuLmayı göze aLmayacaksan,
Bir sözüne çöLde vaha gibi susarken öyLe umarsız susacaksan…


Sen de sus ömrüm!...






Sus!..

Sus ki, öLüm bana yar,

ben öLüme YAR oLayım…






Sen. . .

. . . . . . . toprak kesiL cesedime . . . . . .
 



birer birer düştü sığındığım kaleler .

yüreğimde kalan







karanlık izlerdi sadece....


elimde kalan bir yudum sevgi..








gözyaşım ...


umutlarım ...








onlar başka bahara kaldı...
 


Sustum…
Bir daha konuşmamak üzere…
Daha evvelden bakılmaya kıyılmayan gözlere…
Balıkçıların her seherde yakamozları gözlediği denizlere…
And içip sukûta ve ahd edip sözlere…


İncire, zeytine ve Tur-i Sîna’ya…
Bir şehidin ardından ağlayan anaya…
Çaresizlik içinde kıvranılarak edilen duaya…
Bir muştu niyetine yarılan güneşe ve aya…
Sukûtun kâr olduğu Sıdret’ül Münteha’ya…
Kasem edip yaratılan zamana…
Dağların yürütüldüğü an’a…
Diyetimi ödeyip elif ve be’ye…
Kapanıp seccadeye ve dönüp yüzümü Kabe’ye…
Rahmetine sarıldım Elif diye…
Ağladıkça sustum, sustukça ağladım…
Ağladım…
Kara gözümde yaşları kurutmamak üzere…
Sühanı la’l olmuş dillere…
Adem’i Havva’dan ayıran dağlara…
Meryem’in topuğunu vurduğu toprağa…
Belkis’in altından tahtına…
Öksüz ve yetim çocukların bahtına…
Gazabı va’dettiğin ahdine…
Affı yaratan ve affeden kadrine…
Yaralanmış aşıkların sadrına…
Düşmüşüm bir Zümrüd ü Ankâ’nın ardına…
Yemin edip damarımdaki kana…
Ve kutsal deyip başıma sürdüğüm “nân”a…
Bütün umudumla sarılıp o esrarlı “kün fe yekûn”a…
Açıp ellerimi Rahman’a…
Bel bağladım imana…
Ta ki beni atmasın yabana…
Yabana ne verirse versin, cemalin versin ya bana…
Yoksa bu acı onulmaz ana…
Ya bu ruhum cehennemde cayır cayır yana…
Ya benim gönlüm sade ve sadece ondan yana…
Sustukça ağladım, ağladıkça sustum…
 
Geri
Üst