Afişin Gelişimi

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Afişin Gelişimi
afiş sanatı fahrettin sepetçioğlu yayalarla ilgili afiş yayalarla ilgili afişler sanatının gelişimi
Basılı afiş mesajı iletmeyi temel olarak öz – biçim - estetik olgularını birleştirir. Öz içeriği gösteren, biçim içeriğin görsel betimlenmesini sağlayan estetik harekete geçirmeyi amaçlayan ve içeriği işlevle bütünleştiren bir olgudur. Her afiş doğaldır ki; yöneldiği alıcı - kitleye vermeyi amaçladığı mesajı, çevresinde algılatmayı hedefleyen bir biçimlendirme tavrına sahiptir ya da böyle olması beklenir. Ancak öyle afişler vardır ki bu afişlerin sanatsal formlarındaki görsel güç onların pratik işlevlerini aşar.

Geçekte, bir benzersiz – eşsiz ya da değerli nesne olarak tasarlanmamış afiş, modern tarihin her bir dönemini karakterize eden görüntü ve düşüncelerin yüzeyde aktarıcısı, sosyal ve kültürel değişimlerin dolaysız yansıtıcısı olmuş, daha çok deneyse dönemlerinde, afiş, öncü sanatın geleneksel kuralı olan yeni formlara ulaşılmasına yol açmıştır. Bu nedenle 20. yüzyıl afişleri genel kültürel eğilim içinde öncü ruh taşırlar. 1920’lerde herhangi bir satın alınır ürün gibi geniş bir yaygınlık kazanmış ve kültürel göstergesi haline gelmiş dönemin sanatçılarının bir numaralı ilgi duydukları sanatsal ürün niteliğine kavuşmuş, böylece yeni doğan grafik sanatının saygınlık kazanmasına neden olmuşlardır.

Afişler, hem belli bir konuda belge değerindedir, hem de renkli düzen ve istifiyle estetik değer taşırlar. Afişin gelişimi 19. yüzyılda olmuştur. Önce yazı ile resim ve taş baskısı ile bir araya geldiler. Daha sonra da renkli taşbaskı ile bunlar renklendi ve bu yoldan çoğaltılabildi. Ayrıca ekonomideki gelişmeler işi hızlandırdı. Bu arada afiş estetiğini geliştirdi, ayrı bir sanat türü oldu.

Sanatçılarda buna büyük ilgi gösterdiler. Manet Bonnard, Toulouse - Lautrec, Daumier vb. gibi önemli sanatçılar bu sanata büyük katkıda bulundular.
Bu arada çeşitli sanat akımları da afiş sanatında etkilerini gösterdi. Kübizm, Art Nouveau, Bauhaus, Pop Art, Op Art gibi sanat akımları kendi damgalarını afişlere vurdular. Mizah şiirsellik, gerçek üstülük, saçmalık gibi çeşitli yaklaşımlarla zenginleşti. Giderek ayrıntılardan yalınlığa doğru bir gelişim gösterdi.

Bize gelince; Türkiye’de geçen yüzyılda yalnız yazı ve çok az resimde kullanan sarı, mavi, kırmızı, yeşil zemine basılmış ince uzun kağıtlara basılıyordu. Büyük boy olanları da vardı. Afişe çağcıl anlayışı getiren sanatçı Almanya’da afiş eğitimi gören İhap Hulisi olmuştur. Uzun süre bu sanatın tek temsilcisi sayılabilir. 1923 yılında ilk afiş sergisini açtı. Bankalara, Tekel’e, Milli Piyango’ya, Kurukahveci gibi kurumlara yaptığı afişler bugünde tazeliğini korumaktadır. 1927’de afiş sanatı Güzel Sanatlar Akademisine girdi. 1950’ye kadar afiş sanatında sivrilen sanatçılar arasında Orhan Omay, Mahzar Resmor, Tarık Uzmen, Yusuf Karaca, Faruk Morel, Natık Soyaren’i sayabiliriz. Daha sonraki kuşakta farklı yaklaşımlar görüldü. Yeni gelenler arasında Mengü Ertel, Yurdaer Altıntaş, Leyla Uçansu, Erkal Yavi, Metin Edremit, Fahrettin Sepetçioğlu, Sungu Çapan, Turgay Betil, Sait Maden, Sinan Bozkurt, Bülent Erkmen, Sadık Karamustafa vb. Afiş sanatçılarımız kendilerini uluslar arası alanlarda gösterdiler. Türk afişçiliği seçkin yerini almıştı.

Afiş sanatçıları bir çok Bienallere katılarak ödüller almışlardır. Bunlar içinde Mengü Ertelin ayrı bir yeri vardır. Türk afiş sanatı özellikle Mengü Ertel gibi seçkin sanatçıların yaratıcılığı ile uluslar arası düzeyde önemli bir yere yerleşmiştir.
Afiş tasarımındaki gelişmelere, el basımından dönel güçlü litografi baskılara ve oradan bilgisayar kontrollü basıma değin adım adım oluşan teknolojik gelişmeler eşlik etmiştir.

El ilanlarından dev gibi bilboardlara doğru dönüşü sayesinde afiş, kentsel örgünün sürekli bir parçası olarak gelişmiş, her dair değişimde, şehir sokağı dekoru için resimli fon oluşturmuştur. 20. yüzyıl başlarındaki afişler gün ışığı saatlerinde yayalar ve yavaş hareket eden araçlardaki insanlar tarafından, yakından izlenebilir bir biçimde tasarlandılar. Bunun tersine 24 basılı sayfadan meydana gelen ya da devasa resimlenmiş görüntü ve işaretlerden oluşan bilboardlar hızlı hareket eden günümüz trafiğinde oldukça uzaktan bile derhal algılanma çabası içindedirler. Üstelik ülkemizde kullanılan 10 parçalık orta boy bilboardlar art arda billboard panolarına iki ya da üç kez tekrarlanarak hızlı-süratli bir ortamda alıcı kitlesi tarafından algılanma endişesini yansıtırlar.

Günümüzde tek sayfada basılı afişler, insanların yakın temas içinde oldukları ortamlarda, otobüs ve metro duraklarında, bir dükkanın vitrininde, direklerde vb. yerlerde ve üstelik kapak mekanlarda görülür. Tüm teknolojik gelişmelere ve değişen iletişim, araç ve ortamlarına karşın afiş bilgilendirme ve ikna etme aracı olarak varlığını sürdürmektedir. Sanatçının dışa sunumunun diğer hiçbir biçimine benzemeksizin, afişler özel gereksinimlere uygun bir biçimde üretilirler. Amerika’ya göç etmiş tasarımcı “E. M. Knight Kaufer The Ard of Poster” isimli, 1924 tarihli kitabında, afişin birçok diğer çalışmalara göre, diğer işlerden daha çok tam manasıyla “Görevlendirilmiş” olduğunu yazar.

Öte yandan son çeyrek yüzyıldaki politik ve teknolojik değişimlerin karşı konulmazlığına rağmen, aslında yaratıcı ve canlılık Almanya’da Rombow-Lienemeyer katan, İsviçre’de Wolfqana Weiinaary, Almanya’da Rombow-Lienemeyer ve Van De Sant, Japonya’da Tadanor Yokoa gibi, tasarımcıların bir küçük kesiminin kültürel posterleri, bu kültürel döngünün önemli delilleri olarak meydan çıkar görülmektedir.

Armin Hofman’ın “poster Üzerine Düşünceler” inde 19. yüzyılın ortalarında geliştirilmiş olan litografinin reprodüksiyon tekniklerini olanaklı kıldığından bahseder ve bu sayede tasarımcının daha karmaşık durumları görselleştirebilme, yapabilme yeteneğini geliştirdiğini, daha geniş seçenekte renk kullanım olanağını sağladığını, daha hızlı üretim yapabildiğini ve daha büyük ölçülerin kullanış olanağı elde ettiğini söyler.

Ona göre afişin geleceği üzerinde herhangi bir tartışmaya modern iletişim tekniklerinden umulacak olan değişiklikler hakkındaki düşünceler litografinin doğuşuyla üretilen şaşırtıcı işi görmezlikten gelemez. Erken litografik posterler ve onun üretilebilirliği arasındaki tutarlığı sergilediklerinden, grafik sanatına saygınlık kazandırmak açısından önemli rol oynarlar.

Öte yandan fotoğrafın gelişiminde de grafik tasarımı anlayışındaki belirlemelerini Hofman dile getirir. Yine Ona göre sembolik bir yorum bir nesneyi siyah – beyaz içinde fotografik olarak sunmayı gerektirir. Bununla birlikte herhangi bir soyut özellik rengin kullanımını söz konusu olduğunda tamamlanmış olduğu görülür.
 
Geri
Üst