Aslında mühim olan kişilerin hataları değil. Aldatmanın sebebi olamaz, olmamalı. Zira kişi kendi namusu, haysiyeti ve imanı için yaşamalı önce. Eşim iyiyse sadığım kötüyse aldatırım diye bir şey yok. Evlilik sadece cinsellik, duygusal bir bağ ya da gönül oyunu değil ki. Bu bir sorumluluktur, bir ciddiyettir. Yükümlülüklerdir. Haysiyettir, şereftir, namustur... Zayıf karakterliliği kabul etmez, kutsidir. Bunun değerini öncelikle bilmek lazım. Çocuk oyuncağı değildir çünkü. Zinadan bahsediyoruz arkadaşlar, insan önce kendini suçlamalı, kendi eksiğini aramalı. Benim nerede ne eksiğim var da ben bu sapkınlığa gidiyorum diye düşünmeli. Bunu sadece cinsel ilişki olarak değerlendirmeyelim. Eşlerden birinin hayalinde bir başkasını canlandırması bile aldatmadır, günahtır.
Şimdi evimizde internet var herkes iç içe dışdışa... Zina ve günah öyle bir mahremiyetimize sızmış ki bunun için kimse eşini suçlamasın. Zayıf karakterli olanlar utansın. Kurduğu yuvanın kutsiyetini anlamayanlar utansın. Allah'tan korkmayanlar utansın. Aklını bacağının arasına sıkıştıranlar utansın....Kadın ya da erkek... Gözü dışarda olan daima haksızdır.
Ayrıca evlilik, giderek hafife alınan bir kurum haline geliyor. Ne kadar hafife alınırsa o kadar temelsiz başlar zaten. Sınırsızlıklar, bizi bataklığa sürüklüyor bunu da düşünmemiz lazım. Ortam o kadar kötü ki,nefse hoş gelen o kadar çeldirici güçler var ki , siz ne yaparsanız yapın, kişi eğer günaha meyilliyse yapar onu. Hem, eşimi elimde tutmak için benim sürekli çabalamam gerekiyorsa, bırakacak olsam gidecekse evlenmeyeyim daha iyi. Eşin mutluluğu için tabii ki çabalarsın, bu karşılıklı bir durum zaten ama o beni mutlu etmiyor diye pisliğe bulanmanın da alemi yok. Sevmiyorsan, mutsuzsan, zulüm görüyorsan, açıkçası lanet biriyle evliysen boşanırsın. Yok hem evliliğim yürüsün hem ben arada kaçamak yapayım rezilliktir bu, sefilliktir...
Paylaşım için teşekkürler adminim.