Antidepresanlar

nisan

Yeni Üye
Üye
Antidepresanlar
Antidepresanlar, depressif ruhsal durumu canlandıran ve depressif hastalıkların tedavisinde kullanılan bir bileşikler grubudur. Antidepresanların etkileri karakteristik olarak ağır bir başlangıç gösterir ve uzun sürelidir. Maalesef yan tesirleri çok fazladır, fakat giderilen semptomlarla kıyaslandığında bunlar önemsiz kalır. Antidepresan ilaçlar, etkinlik yolları bakımından kabataslak iki kategoriye ayrılır. Bunların, merkezi sinir sistemi reseptörlerindeki transmitöraminlerin faydalanırlığnı arttırma yoluyla etkinlik gösterdikleri düşünülmektedir. Bu etkinlik iki ayrı mekanizma dolayısıyla olur. Trisiklik grubundaki bileşikler, sinaptik bağlantılarda transmitör aminlerin yeniden absorbe olmalarını engeller. Bu gruptan iki örnek imipramin ve amitriptilin'dir. Öte yandan, monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI), amin'lerin :):):):)bolik yıkılmalarını (degradasyon) engeller. İsokarboksazid, fenelzin ve tranilsipromin de bu gruptan örneklerdir. Trisiklik antidepresanlar bütün depresyon türlerinde faydalıdır, fakat genellikle psikotik depresyonda tedaviye daha iyi cevap görülür. Çocuklardaki davranış bozukluklarında ve noktürnal enürez vak'alarında da trisiklik antidepresanların faydalı oldukları görülmüştür. MAOI 'ler, birtakım nörotik depressif hastalıkların tedavisinde de özellikle faydalıdırlar. Antidepresan tedavisiyle ruhsal durumun düzelmesi başlangıçta gecikir. Terapötik cevap üç dört günde sağlanabileceği gibi, bazan on gün hattâ üç haftaya kadar sürebilir. Bu ilaçların kötü etkileri belirgin olup hemen görülmektedir. Bu yüzden buna hazırlıksız hastaların cesaretleri kırılmakta ve tedaviyi kesmelerine yol açmaktadır. Normal doz günde üç keredir; başlangıçtaki kötü tesirleri asgariye indirmek için ilk 2-3 gün daha düşük bir doz uygulanır. Eğer uykusuzluk belirgin bir semptom olarak mevcutsa, geceleri sedatif bir trisiklik bileşik faydalı olabilir. Şiddetli veya refrakter depresyonda antidepresan ilaçlarla birlikte ECT (elektrokonvülsif terapi) uygulanır. Bu ilaçlar gerekli ECT sayısını ve ECT'nin yalnız başına uygulandığı zaman meydana gelen nüksetme ihtimalini azaltır. Ağır basan semptomatoloji hangi antidepresan ilacın kullanılacağı konusunda yol gösterir. Anksiete ve ajitasyon gibi semptomlar, daha sedatif etkili bir ilacın kullanılmasını, yahut ilâve olarak trankilizan verilmesini gerektirebilir; ayrıca antidepresanlarla birlikte bir benzodiazepin (örneğin klordiazepoksid) veya bir fenotiazin (örneğin klorpromazin) verilebilir. Tersine, gerileme (retardasyon) bu gruptaki daha stimülan etkili bir ilacın kullanılmasını gerektirir. Retarde depresyonda, tedavinin ilk safhalarında depressif ataletin giderilmesi dolayısıyla intihar ihtimali artabilir, bu yüzden hastayı devamlı kontrol şarttır. Depresyon hastalarının çoğu tedavi gerektirecek yalnızca bir depressif episod geçirirler. Fakat bu episodun doğal seyri, diğer akut ve subakut hastalıklara kıyasla, uzun sürer. Bu yüzden, tedavinin erken kesilmesini isteyen hastaları bu isteklerinden vazgeçirmek ihtiyatlı bir davranış olur, çünkü ilacı gittikçe azaltarak kesmeden önce, tam cevap alıncaya kadar 2 ay süreyle antidepresan tedavisini sürdürmek faydalıdır. Eğer antidepresan tedavisi erken durdurulursa, depresyon semptomları iki hafta içinde nüksedebilir. Bununla birlikte idame terapisi konusunda tartışmalar vardır ve bu güçlüğü gidermek amacıyla, klinik deneyler yürütülmektedir. Birçokları ise depressif hastalığın nüksedici olduğunu, bundan kaçınmak için mutlaka idame dozları uygulamak gerektiğini ileri sürmektedirler. Yaşlı hastalar çoğunlukla antidepresan ilaçların kötü etkilerine karşı daha çok duyarlıdır. Bu hastalara uygulanacak dozaj konusunda daha dikkatli davranılmalıdır.
 
Geri
Üst