Aşık İbreti (Hıdır Gürel)

  • Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi
M

Misafir

Forum Okuru
Aşık İbreti (Hıdır Gürel)
Aşık İbreti (Hıdır Gürel)
İbreti Emelim İnsana Hizmet
Eşim Bana Huri, Evim De Cennet
Hacıya, Hocaya Kalmadı Minnet
İrbiği, Tesbihi Kırdım Da Geldim..


--------------------------------------------------------------------------
Asıl adı Hıdır Gürel olan Aşık İbreti'nin dedeleri Malatya'nın Akçadağ ilçesinden kalkmış, Kayseri'nin Sarız ilçesıne bağlı Kırkısrak köyüne gelip yerleşmiş, babasının adı Ali annesinin adı Sultandır. Babası o günün zor koşullarında, at sırtında köy köy dolaşıp meyve ve öteberi satarak geçimini sağlarmış. Rumi 1336, miladi 1920 doğumlu olan Aşık İbreti'ye Hıdır adı konulmuş. Üç yaşına gelince annesini kaybetmiş ve öksüz kalmış, babası evlendiği Hatice isimli ikinci annesinden Ali, Rıza, İbrahim, Sultan, Meryem, adlarında beş kardeşi dünyaya gelmiş. Bunlar halen hayatta olup yaşamlarını İstanbul'da sürdürmektedir.

İbretı henüz onyedi onsekiz yaşlarındayken evlenir, hanımı teyzesinin kızı Sultandır. Köşkerlik (ayakkabı tamirciliği) yapar ve giderek ayakkabı üretimiyle geçimini sağlar.

Askere gider 3 yıl askerlik yapar askerde iken babasını kaybeder. Askerlik dönüşü Maraş'ın Afşin ilçesine giderek onsekiz gün gibi kısa bir zamanda biçki, dikiş öğrenen İbreti Sarıza döner bu sanatını da onsekiz yıl devam ettirir. Bu arada saza söze büyük ilgi duyar okuma merakı artar. Geceleri gaz lambasının ışığında sabahlara dek okuduğu günler olur kendini yetiştirir.

İbreti, bu gayretli çalışmasının yanı sıra peş peşe altı çocuk sahibi de olur, sırasıyla Sultan, Haydar, Hüseyin, Hıdır, Kemal, Gülbeyaz, İbretinin hanesinde yer alır. Ancak kendi adını taşıyan Hıdır henüz 34 yaşında 1992 yılında hakk'ın rahmetine kavuşur. Diğer kardeşleri, anneleri Sultanla İstanbul'da yasamlarını sürdürürler.

Çok çocuklu İbreti, geçim darlğı çektiği için çeşitli mesleklere atılır. Saz yapıp satmak, diş çekmek, madencilik, en son fotoğrafçılık gibi işler yapar. Madencilikte yaptığı kazılarda yüzde seksen isabet kaydetmesine karşın ekonomik yetersizlikler nedeniyle bu işi sürdüremiyor. Bulduğu krom, gümüşlü kurşun, madenleri toprak altında kalıyor. Son olarak fotografçılık hizmeti yapmakta olan İbreti Sarızda elektrik olmadığı için işini zor sürdürüyor.

Daha sonra Elbistana göçüyor, burada fotoğrafçılık mesleğini sürdürürken 1967'de patlak veren Elbistan olayında Alevilere saldıran fanatik bir gurubun saldırısından İbreti de nasibini alıyor. Dükkanı tahrip ediliyor kendisi ise canını zor kurtarıyor tekrar Sarıza donüyor ancak geçim darlığı nedeniyle İstanbula göçüyor ve 5 Kasm 1976 tarihinde Hakk'a yürüyor.
 
Geri
Üst