astrofizik

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
astrofizik
[FONT=verdana, tahoma, Geneva, Arial, Helvetika][SIZE=-1]Evden yıldızları izlemenin güçlüğü
İşin gerçeği şu: Kentlerde gökyüzü falan yok artık... İnsanoğlunun ürettiği enerjiyi sakınmasızca tüketen özellikle büyük kentlerde, başta yanlış ve gereğnden fazla aydınlatma, gökyüzüne larşı körelmemize neden oluyor. Bir neden gökyüzüne salınan ışıklar evet ama biricik neden bunlar değil, bir de bu kentlerde üretilen gaz ve toz katmanlarının atmosferde birikmesi... Işık kirliliği, gökyüzünü, yıldızları ve Samanyolu galaksiyi basit olanaklarla ve kentteki sıcak mekanımızdan izlemeyi biz meraklılara unutturdu. Gelecek kuşaklar ise daha da şanssız, onlar yıldızları sadece yıldızevlerinde görebilecekler... Bilim insanları, gece elde edilen uydu görüntüleri sayesinde atmosferdeki gazların ve tozların yol açtığı ışık kırılmasının etkilerini, ince ayrıntılarını da gözeterek, gökyüzünün aydınlığını hesapladılar. Buna göre, uzaydan dünyamıza bakılınca pek aydınlık olmayan bölgeler de komşu (gelişmiş) yörelerin ışık kirliliğinden olumsuz etkilenebiliyor. Şehirlerden uzaya doğru saçılan ışıklar nedeniyle gökyüzünü yapay olarak aydınlatmış oluyoruz. Bu durumda, Güneş Sisteminde doğal olarak bulunan ışık, Dünya'nın atmosferi -atmosferdeki doğal maddeler haricinde insanın medeni faaliyetleri nedeniyle- havada bulunan gaz ve tozlar ile son olarak uygarlık göstergesi kentlerin yaydığı ışık, üst üste binmiş filtreler görevi görüyor ve bu nedenle doğal koşullarda görebileceğimizden çok daha azını izleyebiliyoruz. Deprem günlerine dönersek, o gün "gökyüzünün yeryüzüne adeta değdiğini, ömürlerinde bu denli çok yıldız görmediklerini" söylediklerini anımsayacaklardır. Oysa "bu denli çok yıldız" hep vardı, onlar da yerli yerinde duruyordu ve yalnızca, İstanbul'dan Bolu'ya kadar olan sanayi bölgesinin tümden elektriği kesilmişti! Yani gökyüzünü kirleten kent ışıkları yoktu... Sadece geceleri sokak lambalarının neden olduğu aşırı aydınlık bile, gelişmiş ve kalabalık merkezklerde Samanyolu'nun görülmesini engelleyen birincil faktör. Işık kirliliğiyle ilgili veriler, Batı Avrupa ve ABD'de yaşayan nüfusun neredeyse onda birinin hiçbir zaman "tam karanlığı" yaşayamadıklarını gösteriyor. Dünya nüfusunun yüzde 60'ı da gerçek anlamda "ışıksız" gecelerden yoksun bulunuyor. Işık kirliliği ciddi bir sorun haline gelmesine rağmen pek çok ülkede şehir ışıklandırmasıyla ilgili düzenlemeler yok. Fransızlar, Fransa'daki tüm sokak lambalarının, ışığı yere doğru yönelten deflektörlerle donatıldığında, yüzde 20 oranında enerji tasarrufu yapılabileceğini hesaplamışlar: Yılda 1 milyar kilovat - saat tasarruf... Işık kirliliği sadece enerji israfı demek değil. Canlı türlerinin yönlerini şaşırmasına, yaşam döngülerinin faklılaşmasına da neden olabiliyor. Örneğin, sahillerde yumurtadan çıkan küçük deniz kaplumbağaları, geceleri ay ve denizden yansıyan ışıkları izleyip denize yönelmek yerine, şehir ışıklarından dolayı yönlerini şaşırabiliyorlar. Yahut, yönlerini yıldızlara göre belirleyen göçmen kuşlar da kent ışıkları yüzünden yanılabiliyor. Peki insan sağlığı gece aydınlatmasından nasıl etkileniyor? Bir tehlikenin varlığı henüz tüm ayrıntılarıyla kanıtlanmış değil. Bilim adamları, ışıklı ortamlarda uykuya dalanlarda miyopi gibi göz bozukluklarına daha sık rastlandığını söyleseler de, kesin kanıtlar için daha uzun çalışmalar gerekiyor. Deneyler ışığın, beynin ürettiği bir hormon olan ve biyolojik saatin düzenlenmesinde rol oynayan melatonin üretimini azalttığını gösteriyor. Bu hormonun salgılanması aksarsa, uyku bozukluklarına, hatta bağışıklık sisteminde de sorunlar yaratabileceğinden endişe ediliyor. Melatonin azalmasının göğüs kanseri gibi bazı kanser türlerinin gelişiminde rol oynayabileceği de düşünülüyor ancak bu varsayımları doğrulayabilecek herhangi bir veri şimdilik yok..[/SIZE][/FONT]
 
Geri
Üst