Babamin yanina gidiyorum yabanci...

kördügüm

Tatlı ve Çalışkan Melek
Üye
Babamin yanina gidiyorum yabanci...
Babamin Yanina Gidiyorum Yabanci.. Genç kız babasını babalar günün ertesi sabahında kaybetmişti. Onu unutamayacağını biliyordu. Ama başka çaresi de yoktu.Acısını hafifletmek için unutmaya çalışmalıydı. Ama baba unutulur muydu? Üstelik genç yaşında toprağa gömmüştü babasını... Her gün mezarına gidip ağlıyor, ona sürekli olanlardan bahsediyordu.Biliyordu, babasından bir cevap gelmeyeceğini ama yine de anlatıyordu.

Annesinin yeni tanıştığı adamı anlattı ona dayanamayıp. Biliyordu, babası kızacak ama anlatma gereği duydu. Bilmeliydi babası bu, onun en doğal hakkıydı. Belki babası yaşasa her şey çok güzel olacaktı ama o yoktu artık ve arkasında onu seven birilerini bırakmıştı. Aslında annesi de seviyordu eşini, unutamamıştı ama hayat mücadelesine tek başına devamda edemezdi. Evlenmeliydi. Dul başına yaşamak olanaksızdı. Kız, olanları babasına mezarı başında anlattıktan sonra evin yolunu tuttu. Evet, yine o adam gelmişti eve. Aslına bakarsan kötü bir insan gibi gözükmüyordu. Ama izin verirse evlenmelerine babasına ihanet edecekti. Olmamalıydı bu asla....

Uzun direnişlerden sonra kabul etti evlenmelerini.Yoksa annesini de kaybedecekti. Bunu göze alamadı ve düğün tarihi belirlendi.Ve nihayet evlenmek için annesi o yabancı adamla nikah masasına oturdu. Nikah şahitliğini babasının en yakın arkadaşı yapıyordu. Kız isyan etti kaderine. Memur sordu annesine “kabul ediyor musun” diye. Kız annesinin gözlerinin içine bakıyordu ve bir mucize olsa diyordu içinden. Aaah! Bi olsa,neler vermezdi ki! ...

Annesi kızına baktı ve gözlerinin içine baka baka “EVET” dedi. Kız yıkılmıştı adeta. Sıra, o yabancıya gelmişti. O da kıza bakarak, sanki “sen görürsün” dercesine “EVET” dedi memura ve memur “SİZLERİ KARI KOCA İLAN EDİYORUM” dediği anda salonda alkış sesleri koptu, kız hiçbir şey duymuyordu artık. Ama nasıl olurdu bi mucize olmamıştı ki, evlenmişti annesi o yabancıyla. Ooff aman Allah’ım ama neden? Nasıl unutmuştu babasını? Aradan günler geçti.

Kıza evde üvey baba tarafından şiddet uygulanmaya başlamıştı. Kız artık evde istenmiyordu. Annesine belli etmiyordu kız. Belki de annesi de farkındaydı olanlardan kimbilir. Artık şiddet çığrından çıkmıştı. Kız da utanıyordu babasının mezarına gitmeye. Çünkü; annesinin evlenmesine izin vermişti. ”KAHRETSİN”...Ertesi gün “BABALAR GÜNÜ”ydü. Yabancı ruyasında, “üvey kızının yanına geldiğini ve ona “BABACIĞIM, BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN” deyip yanağına bir buse kondurduğunu gördü. O zaman içindeki o gaddar duygulara bir son verdi. İçinde bir babalık duygusu canlandı. Hiç böyle bir duygu hissetmemişti, tarifi imkansızdı onun için ve kızına sarılıp biran önce af dilemek istedi.

Gözlerini açtı ve kızının odasına gitti. Baş ucuna geldi. ”Kızım senden özür diliyorum” dedi. Ama hiç ses çıkmadı. Hemen başucunda duran kağıdı farketti. Kağıtta yazılan yazıyı okudu. “YABANCI, BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN AMA BEN BABAMIN YANINA GİDİYORUM. ONUN BABALAR GÜNÜNÜ KUTLAMAYA. ÇÜNKÜ; BİZ HİÇBİR 'BABALAR GÜNÜ'NDE AYRI KALMADIK... ELVEDA...” Adamsa, kızın başında kalakaldı ve kendinden nefret etti. Bir daha da kendini hiç affetmedi...
 
Geri
Üst