Dumlupınar faciası

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Dumlupınar faciası
dumlupınar fırkateyni
1953 yılı… 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece, Dumlupınar denizaltısı Ege'de katıldığı NATO tatbikatından geri dönüş yolunda, Çanakkale Boğazı'ndan içeriye giriyordu. Sisli ve rüzgarlı gecede su üstü seyri yapan denizaltının rotası Gölcük'teki Denizaltı Komutanlığı ana üssüydü. Dumlupınar; manevralar boyunca iki gün sualtında kalmış, üstün başarı gösteren gemi personeli yerli yabancı tüm komutanların takdirini kazanmıştı. Yorgun, ama bir o kadar da gururlu 86 denizci, kendilerine yeni bir görev verilinceye kadar sevgilileri olan denizden ve gemilerinden ayrılıp, eşlerine, ailelerine kavuşmanın heyecanı içerisindeydiler. Ne varki saatler 02:15'i gösterdiği sırada, Çanakkale Boğazı'ndaki Nara Burnu dönülürken, Türk denizaltıcılık tarihinin en acı kazası yaşandı. Dumlupınar, İsveç bandıralı yük gemisi Naboland ile Boğazın orta yerinde çarpıştı. Dumlupınar'ın parçalanan baş bodoslamasından hücum eden karanlık sular, baş üstü dikilen koca denizaltıyı 81 denizciyle birlikte birkaç dakika içinde yutuverdi. Zıpkın yemiş bir balina gibi acı dolu sesler çıkaran Dumlupınar son dalışını yaparken, çarpışma sırasında nöbet tuttukları köprü üstünden denize düşen 5 denizci hayatta kalmaya çalışıyordu...


Tarih 4 Nisan 1953... Saat 06:40
Günün ilk ışıkları etrafı aydınlattığında, Boğaz'ın 90 metre derinliğindeki soğuk karanlıkta korkunç bir can pazarı yaşanıyordu. Aldığı yara sonucu batan ve manevra dairesinde yangın çıkan Dumlupınar'ın kıç torpido bölümündeki 22 denizci sağ kalmayı başarmış, kurtarılmayı bekliyordu. Facianın üzerinden yaklaşık dört saat geçmişti. Denizaltının yerini belli eden ve kazazedelerle telefon irtibatı sağlamak üzere yüzeye bırakılan denizaltı battı şamandırası balıkçılar tarafından bulunmuştu. İlk telefon bağlantısında "Oğlum merak etmeyin... sizi kurtaracağız.." sözlerine karşılık Astsubay Selami'nin cevabı göz yaşartıcıydı; "Sağ olun…Vatan sağ olsun"






50 Yıldır bilinmeyen ve merak edilen tüm gerçekler ilk kez bu belgeselde!
Dumlupınar belgeselinin ilk bölümü olan "Son Söz: Vatan Sağolsun", facianın 50. Yılında Çanakkale Boğazı'nın karanlık sularına gömülen Dumlupınar denizaltısının ve içindeki şehitlerin hikayesini tanıkların anlatımı ve tüm gerçekliğiyle ekranlara taşıyor. Kazanın nasıl olduğu, tarafların kazadaki hata payları, İsveçli Kaptan Oscar F. Lorentzon ve Dumlupınar'ın kaptanı Kıdemli Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu'nun yargılanmalarının seyri ve sonucu, kurtarma çalışmalarının nasıl yürütüldüğü, hata ve eksiklik olup olmadığı, varsa bunların nedenleri kamuoyunu tatmin edecek bilgi ve belgelerle ilk kez cevaplandırılıyor.


Amerikan arşivlerinden günışığına çıkartılan Dumlupınar'ın 11 Ekim 1944'te yapmış olduğu başka bir kazanın belgeleri ilk kez "Son Söz: Vatan Sağolsun" belgeselinde:

İngiliz arşivlerindeki Çanakkale - Nara'da yaşanan facia sonrası yürütülen kurtarma çalışmalarına ait çarpıcı görüntüler ilk kez
"Son Söz: Vatan Sağolsun" belgeselinde:

Türk Deniz Kuvvetleri'nde çeşitli dönemlerde hizmet eden Dumlupınar isimli her üç denizaltının da yaşadığı şanssızlıklar ve denizaltıcıların ölümün kıyısındaki yaşamlarını gösteren inanılmaz anektodlar, şehit yakınlarınca ilk kez "Son Söz: Vatan Sağolsun"da aktarılıyor.

1931 yılında hizmete giren İtalyan yapımı 1. Dumlupınar denizaltısı Karadeniz'deki bir tatbikattan dönerken dümeni arızalanmış ve Haydarpaşa'da bir gaz tankeriyle çarpışmıştı.


1950 yılında hizmete giren 2. Dumlupınar S-329 (Ex USS Blower, SS 325) 4 Nisan 1953 tarihinde Nato tatbikatından dönerken, Çanakkale Nara burnunda İsveç bandıralı Naboland gemisiyle çarpıştı ve 81 denizcimizin çelik mezarı oldu.

1972 yılında hizmete giren 3. Dumlupınar S-339 (Ex USS Cayman, SS 323) 1 Eylül 1976 tarihinde Marmara'dan Çanakkale Boğazı'na gireceği sırada Sovyet bandıralı Sızik Vavilov gemisiyle çarpıştı. Denizaltı mucize eseri batmaktan kurtuldu, ancak daha sonra tersanede tamirdeyken yandı.

50. yılında Dumlupınar'ı iki gazisi ve şehit yakınlarıyla birlikte anan Savaş Karakaş, hiç unutmadıkları Dumlupınar'ı yaşıyor ve "Son Söz: Vatan Sağolsun"da sizlere de yaşatıyor.


Deniz için doğmuşlardı; ölümleri de denizde oldu...
 
Geri
Üst