Düzgün Yaşamak

M

Misafir

Forum Okuru
Düzgün Yaşamak
Doğduğumuz andan itibaren hep gelişmek, öğrenmek büyümek isteriz. Belki büyümek çok da bilinçli bir eylem değildir ama, yine de daha fazlasını elde etmek için daha yeterli olmamız gerektiğini düşünürüz hep.

Hatta bu da yetmez, hayatımızı doğru yaşamak, geçmişe dönüp baktığımızda güzel şeyler görmek isteriz. Bunun yerine ise sadece yaptığımız hataları ve kaçırdığımız fırsatları görürüz.

Her yetişkin bilir ki, öğrenmek için hata yapmak gerekir. Peki ya yapılan hatanın hata olduğu nasıl anlaşılır. Doğru diye bir şey var mıdır ki dünyada? Eğer varsa ve biz bilmiyorsak, bu yaşa kadar ne öğrenmiş oluruz?

Bir insan bizi herhangi bir ânımızı ele alarak değerlendirse ve yorum yapsa, ya da söylediğiniz bir söz, tek bir hareketiniz, dile getirdiğiniz tek bir düşünceniz bir başkasının sizin hakkınızda yargıda bulunmasına yetse. Bunun ne kadar adil olduğunu düşünürsünüz? Ya da bu yargıyı ne kadar kabullenirsiniz?

Peki ya gözümüzde büyüttüğümüz, değer verdiğimiz, bir yerlere yerleştirdiğimiz insanlar, bu saydığım nedenlerle bir anda değer kaybetmezler mi? Hem değerlenen hem de değerlendiren kişi olarak sormak gerekir. Biz ne yapıyoruz? Ne yapmalıyız.!

Açıkçası bunu bilmiyorum. Tek bildiğim, çeşit çeşit çiçeklerin bulunduğu bir yolda, beğenmediğimiz çiçeklere basarak yürüdüğümüz. Çirkin demiyorum, beğenmediğimiz çiçekler. Sadece önümüze bakıyor, kıyaslıyor ve çirkin bulduğumuzun üzerine basıp devam ediyoruz.

Sanırım işte bu yüzden bir an önce büyümek, her şeyi öğrenmek istiyoruz. Kendinizi bir an için çiçeklerin yerine koyun. Eğer yanınızda daha güzel bir çiçeğin olduğunu fark etseydiniz, ondan daha büyük ve daha güzel olmak için elinizden geleni yapmaz mıydınız.

Hatta size yaklaşan her insanda, biraz daha büyümek için bir fırsat bulunmasını, bu sefer üzerinize basmadan geçmesini istemez miydiniz.

Şimdi hayatınızı düşünün. Kaç yaşında, hangi konumda, hangi kültür seviyesinde olursanız olun. Geçmişe baktığınızda, bitirdiğiniz arkadaşlıklarınızı, başlamadan biten aşklarınızı, bir defa görüp unuttuğunuz insanları, size iyilik edenleri, kötülük edenleri, sevenleri, sevmeyenleri düşündüğünüzde, "Hayır, ben hiçbir çiçeğe basmadım" diyebiliyor musunuz? Peki ya sizin üzerinize basanlar. Büyümenize ve kendinizi ispatlamanıza izin vermeyen, hatta sizi tanımadan yargılayan insanlar. Sizce onlar bunun farkında mı? Ve bu yüzden onları suçlamamız doğrumu?

Belki sorulacak çok soru ve aranacak çok cevap var ama, ortada tek bir gerçek var. Tam uzunluğunu bilmediğimiz bu yolun bir kısmını aştık. Hâlâ arkamızdaki ezilmiş çiçeklerle uğraşmak yerine, yeni çiçekleri ezmemeye gayret göstermeliyiz. Aksi halde onların bizim hayatımızda ne denli önemli olabileceklerini öğrendiğimizde iş işten geçmiş olur. ınsanların bir ânını, bütün hayatlarına mâl etmek, onları yok saymaktan başka bir şey olamaz.

aLıntı
 
Geri
Üst