GÖrdeslİ MakbÛle

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
GÖrdeslİ MakbÛle



adszgu4.jpg
Yunanlılar Sakarya Meydan Muharebesi’ni kaybetmiş, Afyon mevzilerine çekilmişlerdi. Hummalı bir faaliyetle yeni mevzilerini kuvvetlendirmeye çalışıyorlardı. Fakat Yunan Başkumandanlığı’nın canını sıkan en mühim neden; en emniyetli olması lazım gelen cephe gerisi hareketlerinin, bilakis büyük bir huzursuzluğa maruz kalmasıydı.
Cephe gerilerinde gerilla harbi vardı. İşgal altında kalan Türkler mücadeleden vaz geçmemişlerdi.
Küçük küçük gruplar halinde çalışan Türk çeteleri fırsat buldukça, Yunan geri hizmet ve ikmal birliklerine baskınlar yapmaktaydılar.
Cephe gerilerinin emniyetini sağlamak için buralarda kullanılan muharip birliklerin bütün dikkati Akıncılar müfrezesindeydi. Zira en büyük zararı bu müfrezeden görmekteydiler.
Gördes–Sındırgı–Akhisar üçgeni içindeki sahada, bir Türk, (Gördesli Halil Efe) Akıncılar çetesi kendilerinden çok üstün bir kuvvetle çarpışmaktaydı. Nâmüsaid şartlar içinde meydana gelen bu karşılaşmada Akıncılar müfrezesinin tek avantajı araziyi iyi tanıması ve bu sûretle manevra yapabilmesiydi. Buna rağmen, muharebeyi kesip sıyrılmaya imkân yoktu ve çetenin cephanesi gitgide tükenmekteydi. Saatlerce süren bu gayrî müsait çarpışma, muhariplerin moralini bozmaktaydı. Fakat, çetenin içinde bulunan bir kadın kahramanın, zaman zaman kükremesi onlara, yeni bir mücadele ruhu ve cesaret aşılamaktaydı.
Kükremiş bir aslan
16 Mart 1922’de Kocayayla’da cereyan eden bu çarpışmada durum gittikçe çetenin aleyhine dönmekteydi. Birçok muhariplerin gözü düşmandan çok, çekilecek bir istikâmet aramakla meşguldü. Her zaman olduğu gibi bir ara Makbûle’ Hanım’a yeni bir heyecan ihdas etme fırsatı çıktı. Düşman ateşinin durakladığı bir sırada Makbûle’yi kükremiş bir arslan gibi düşmana saldırırken görüyoruz. Bu hareketin ruhlarda yarattığı ateşin parlaması ile sönmesi bir oldu. Çünkü bu genç ve cesur kadın, alnından aldığı bir mermi yarası ile yere yıkıldı. Başta Halil Efe olmak üzere, bu acı kayıp bütün erkekleri sarstı. Cesaret kaynaklarını kaybeden çete için muharebeye devam etmek, artık mümkün değildi. O kadar değildi ki, bu mukaddes ve muazzez şehidenin mubârek naşını bile kaçırmaya imkân yoktu. Onu gömmediler bile. Mevcut siperlerden birine olduğu gibi yatırılan Makbûle’nin cesedi, birkaç avuç toprakla ancak örtülebildi.
Gördesli Makbûle, Halil Efe ile 1921 senesinde evlenmişti. Fakat bir çokları gibi bu bedbaht çiftin de balaylarını düşman karşısında geçirmeleri mukaddermiş. Silaha sarılan genç karı–koca; kurdukları çete ile dağlara çıkarak; aylarca düşmanla çarpışmıştı. Çok zaman baskın yapan, bazen da baskına uğrayan Akıncı müfrezesi bir uğur ve kahramanlık sembolü gibi yanlarından ayrılmayan bu kadın kahramandan örnekler aldı.
 
Geri
Üst