Hangi virüsler boğaz ağrısına sebep olur?

Uzman SühaN

Administrator
Hangi virüsler boğaz ağrısına sebep olur?
Soğuk algınlığı, Mononükleoz, Kızamık, su çiçeği ve krup hastalığı olmak üzere, virüs hastalıkları genellikle boğaz ağrısı ile kendini gösterir. Boğaz ağrısı ile bağlantılı bakteri enfeksiyonları arasında bademcik iltihabı, difteri ve yaygın görülmeyen bir bakteri enfeksiyonu olan epiglotit de bulunmaktadır.

Boğaz ağrısında ne zaman doktora gitmeli?
Boğaz ağrılarının çoğu rahatsız edici olmakla beraber zararlı olmayıp, beş ila yedi gün içerisinde kendi kendine geçerler.

Eğer;

Şiddetli olan veya bir haftadan daha uzun süren boğaz ağrısı,
Yutkunmada veya nefes almada büyük zorluk,
Boyunda acıyan veya şişmiş lenf düğümleri,
Boğazın arka tarafında irin, isilik,
Uzun süren ses kısıklığı,
Tükürük veya balgamda kan,
Gözlerde içe göçme, şiddetli yorgunluk, idrar çıkışında azalma
Sık sık nükseden boğaz ağrılarınız varsa mutlaka doktora görünmelisiniz.
Boğaz ağrısı nedenleri
Boğaz ağrısında enfeksiyona bağlı nedenler
Boğaz ağrısının en sık nedeni enfeksiyonlar olup kişiden kişiye kontaminasyon yoluyla geçebilir. Enfeksiyona en sık neden olan virüsler (grip, soğuk algınlığı veya mononukleoz gibi) veya bakteriler (streptokok,mikoplazma veya hemofilus gibi)dir. Bakteriler ve virüsler arasındaki en önemli fark bakteriler antibiyotik tedavisine iyi cevap verirken virüslerin vermemesidir. Tonsilit de dahil olmak üzere farenjit ayaktan hasta muayenelerinin %15’ini oluşturur. Viral ve bakteriyel olarak ikiye ayrılır.




3.jpg




Virüslere bağlı boğaz ağrısı
Boğaz ağrısının en sık nedeni olup grip veya soğuk algınlığı olarak isimlendirilir. Burun tıkanıklığı/burun akıntısı, hapşırma ve yaygın ağrılar boğaz ağrısına eşlik eder. Bu enfeksiyon özellikle kış aylarında yüksek miktarda kontaminasyona neden olarak epidemilere yol açmaktadır. Vücudumuz viral enfeksiyona karşı antikor yanıtı oluşturarak yaklaşık bir haftalık bir süreçte virüsleri yok eder. Boğaz ağrısına birçok virüs neden olmakla birlikte EBV ve Herpes virüse özellikle dikkat edilmelidir. EBV’nin klinik şekli masif tonsiller hipertrofi (üstleri beyaz yama şeklinde), boyun, koltukaltı ve kasıkta lenfadenomegali görülmesidir. Çünkü EBV’nin nadir ama ciddi komplikasyonları arasında splenik rüptür ve karaciğer yetmezliği de vardır. EBV den şüphelenildiğinde Monospot test (4 yaşından küçüklerde kullanılmaz) ve spesifik EBV serolojisine akılmalıdır1. Herpes virüse bağlı olarak dudak çevresi ve oral mukozada erüpsiyon ve bulaşıcı olan aftöz ülserler oluşabilmektedir.

Viral Boğaz Enfeksiyonu Belirtileri:
Sinüs ağrısı
Tıkanıklık
Hırlama
Boğazda kuruluk
Derin ses
Bakterilere bağlı boğaz ağrısı
Boğaz ağrısının bakteriyel nedenlerinin başında streptokokal enfeksiyonlar gelmektedir. Streptokok enfeksiyonları kalp kapaklarında (romatoid ateş) ve böbrekte (nefrit) hasara neden olabilir. Streptokokal enfeksiyonlar yüksek ateş, tonsillit, pnömoni, sinüzit ve kulak enfeksiyonlarına neden olabilirler. Streptokoksik enfeksiyonun bu komplikasyonlara neden olmaması için antibiyotikle tedavi edilmesi gerekir.

Enfeksiyona bağlı olarak boğaz ağrısı olan hastaların yaklaşık %10-20 sinde neden grup A beta hemolitik streptokoktur. Küçük bir yüzde ise diğer bakteriyel organizmalarla (grup C ve G streprokoklar) veya diğer hastalık süreçleri ile (lenfoma) ilgili enfeksiyonlara bağlı olarak oluşmaktadır.

Bakteriyel Boğaz Enfeksiyonu Belirtileri:
Boğazlarda iltihap
Baş ağrısı
Ateş
Halsizlik
Öksürük
Lenf bezlerinde şişlik
Hapşırma
Mide bulantısı ve kusma
Streptik boğaz enfeksiyonu olma ihtimalini artıran durumlar: 3-14 yaş arası olma, ateşin 38 santigrattan fazla olması, öksürük olmaması, eksüdatif farenjit veya tonsillit, anterior servikal adenit, yakın zamanda grup A streptokok epidemisi olması, grup A streptokoku olanlarla yakın temas.

Streptik boğaz enfeksiyonu olma ihtimalini azaltan durumlar: 45 yaş veya daha fazla, ateş olmaması, öksürük, nezle/konjunktivit, ses kısıklığı, aylık oral ülserler, diare

Antibiyotikler: Ne zaman ve niçin kullanılmalı? Boğaz kültürünün sonucu streptokok infeksiyonunu veya diğer tedavi edilebilen bakteriyel patojenli bir boğazı göstermeden antibiyotik tedavisine başlanmaz. Kültür sonucunu beklemeden hemen antibiyotik başlanmasını gerektiren durumlar olabilir. Bunlar; hastanın genel durumunun kötü olması, kültür sonucunun 72 saatten fazla gecikecek olması veya hasta takibinin zor olabileceği durumlardır. Eğer kültür sonucu negatif gelirse antibiyotik kesilmelidir.

Bakterilere bağlı boğaz ağrısı tedavisi:
Hekimin doğru tanı koyması çok önemlidir. Çünkü bu sayede uygunsuz kullanılan antibiyotiklerin önüne geçilecektir. Uygunsuz kullanılan antimikrobiyaller hem gereksiz antibiyotik direncine yol açarak hastanın hayatını tehlikeye sokmakta hem de tedavi maliyetini artırmaktadırlar. Bu durum ayrıca antibiyotiğe dirençli mikroorganizmaların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Bakterilere bağlı boğaz ağrısı tedavisinde kullanılabilecek antibiyotikler:
Penisilin
Amoksisilin
Eritromisin (Penisilin alerjilerinde kullanılır)
Enfeksiyona bağlı boğaz ağrısına ne iyi gelir
Bol bol dinlenmek ve sıvı tüketmek (meyve suyu, su, limonlu ve ballı açık çay)
Yumuşak gıdalar tüketmek
Ilık tuzlu su ile sık sık gargara yapmak (yarım litre suya 5 ml ya da 2 bardağa 1 çay kaşığı kadar tuz olacak şekilde)
Sigara içmemek ve içilen ortamdan kaçınmak
Şayet ağrı ve ateş mevcutsa aspirin veya asetaminofen almak (Çocuklara ve 20 yaşından küçüklere aspirin vermeyin)
Boğaz pastili almak (5 yaşından küçük çocuklara boğaz pastili vermeyin
Odanın nemini arttırmak (Bunun için nemlendirici ve buharlaştırıcı kullanılabilir)
Larenjite bağlı boğaz ağrısı
Çocukluk larenjitinde en sık neden viral enfeksiyondur. Sıklıkla hafiftir ve viral üst solunum yolu enfeksiyonunu takip eder. Öksürük, hafif disfoni, rinit ve düsük ates mevcuttur. Rinovirüs, parainfluenza, RSV, adenovirüs suçlanmıstır. Influenza, kızamık, kabakulak ve suçiçeği de larenjit yapabilir. Tanı anamnez ve semptomlar ile konur. Larenks muayenesine gerek yoktur. Eger yapılırsa normal vokal fold hareketi ve eritematöz mukoza görülür. Kendi kendini sınırlar, tedavi hidrasyon ve nemlendirme iledir. Kendi kendini kısıtlayan bir hastalıktır. Nemlendirme, ses istirahati, hidrasyon, sigara içmeme, ekspektoran ve antitusifler ile tedavi edilir.

Akut larengotrakeit’e (Krup hastalığı) bağlı boğaz ağrısı
Genellikle 5 yas altı çocukları etkiler. 3-7 gün sürer. Sonbahar ve kıs aylarında sıktır. Parainfluenza I en sık suçlanan virüstür ancak parainfluenza II, Influenza A, rinovirus, RSV de etken olabilir. Öncelikle viral üst solunum yolu enfeksiyonu olarak baslar, günler sonrasında havlar tarzda öksürük baslar. Öksürük nonprodüktiftir ve geceleri artar. Tanı anamnez ve lateral boyun röntgenleri ile konur. Karakteristik “çan kulesi” görünümü ödem sebebiyle daralmıs subglottik bölgeyi gösterir. Kendi kendini sınırlayan bir hastalıktır. Solunum sıkıntısı ortaya çıkabilir. Stridor ve subkostal ve supraklavikular çekilmeler ortaya çıkabilir. Tıkanıklık arttıkça yorulma ve total havayolu obstrüksiyonu ortaya çıkabilir. Supraglottik larenks etkilenmemistir. Subglottik alanda hadise gerçeklesir, epitel atılması ve çok koyu muköz sekresyonlar mevcut olabilir. Tedavide ödemi geriletmek, sekresyonları inceltmek ve hava yolu açıklığını sağlamak önemlidir. Ödemin progresyonunu azaltmak için yüksek doz kortikosteroidler ve nebulize epinefrin kullanılabilir. Hidrasyon ve nemlendirme önemlidir. Sekonder bakteriyel enfeksiyonu önlemek için antibiyotikler verilebilir (stafilokok ve pnömokoklar için). İleri durumlarda trakeotomi açılması gerekebilir.

Akut Supraglottit’e bağlı boğaz ağrısı
Epiglottit de denen bu durum hayatı tehdit eden bir enfeksiyondur ve H. İnfluenzae tip B tarafından meydana getirilir. 2-4 yaş arası çocuklar etkilenir. Kış ve ilkbaharda daha sık görülür. Acil bir durumdur. Ani havayolu obstrüksiyonu meydana gelebilir. Tipik olarak hastalık 2-6 saatte progrese olur. Ateş, boğaz ağrısı ve inspiratuar stridor mevcuttur. Çocuğun sesi boğuktur ancak krup benzeri ses çıkmaz. Çocuklar korkmuş, toksik görünümlü, dik ve “koklar” pozisyondadırlar. Yutma ağrılı olduğu için tükürüklerini yutamazlar. Anamnez ve klinik bulgular ile ön tanı konur. Havayolu obstrüksiyonuna yol açabileceği için larenks muayenesi yapılmaz. Lateral yumuşak doku röntgenleri epiglotun başparmak bulgusunu gösterebilir. Hasta operasyon odasına alınır ve larengoskopi yapılır epiglot vişne kırmızısı ve ödemlidir. Tanıdan sonra duruma göre entübe edilebilir veya trakeotomi açılır. H. influenzae tip B’ye karşı antibiyotik başlanır. Beta hemolitik streptokoklar ve stafilokoklar da etken olabilirler.

Akut Sinüzit’e bağlı boğaz ağrısı
Rinosinüzit sinüslerin mukozal enflamasyonu olarak tanımlanır. Sinüzit yaptığı postnazal akıntı nedeniyle boğazda irritasyon oluşturarak boğaz ağrısına sebep olur. En sık rinosinüzit nedeni soğuk algınlığıdır. Akut sinüzit 1 gün ile 4 hafta arasında süren sinüzittir. Subakut rinosinüzit 4 hafta ile 3 ay arasında süren enfeksiyondur. Süreç bu safhada da geri dönüşümlüdür. Alta yatan anormalligi düzeltmek için cerrahi gerekli olabilir ancak tedavi genel olarak medikaldir. Kronik sinüzit 3 aydan daha fazla sürmüs sinüzittir. Yetersiz tedavi edilmis veya kontrol edilememis akut sinüzit nedeniyle drenaj mekanizmaları irreversibl olarak hasar görür. Viral sinüzit sıklıkla viral riniti takip eder. Tedavi gerektirmez, sadece CMV gibi bir etkenle enfekte olmuş immun yetmezligi olan hastalarda tedavi gereklidir. Fungal sinüzit invaziv (fulminan fungal sinüzit veya indolent fungal sinüzit) veya noninvaziv (misetoma veya alerjik fungal sinüzit) olabilir. Bakteriyel rinosinüzit semptomları sinüs tutulumunun lokalizasyonu ve süresi ile ilişkilidir. En önemli semptom ağrıdır. Bu fasiyal veya baş ağrısı olabilir. Akut süpüratif rinosinüziti olan hastaların unilateral veya bilateral mukopürülan sarı-yesil burun akıntısı mevcuttur. Geçirilmis üst solunum yolu enfeksiyonu predispozan bir faktördür. Hastanın ateş, letarji veya kırgınlığı olabilir. Kronik rinosinüziti olan hastalarda mukopürülan akıntı ve hafif burun tıkanıklığı semptomları mevcuttur, ağrı ve sistemik semptomları yoktur. Sıklıkla ateş ve baş veya yüz ağrısı yoktur. Akut enfeksiyon kronik enfeksiyonun üzerine eklenebilir. Sinüslerin drenaj yollarının yakınlığı nedeniyle enfeksiyon bir sinüsten diğerine rahatça yayılabilir. Hastanın sıklıkla bütün sinüsler ile alakalı şikâyetleri vardır. 7-10 günden fazla süren soğuk algınlığı, gündüz öksürüğü ve gece şikâyetlerin artması, nefes kokusu, burun akıntısı ve düşük ateş olabilir.

Akut süpüratif sinüzite neden olan organizmalar S. pneumoniae, H. influenzae, M. catarrhalis ve diğer streptokok türleridir. Akut enfeksiyon sırasında bazen maksiller sinüsten anaerop etkenler izole edilebilir. Immun yetmezliği olan hastaların artması ile daha atipik etkenler de görülebilmektedir. Nazokomiyal enfeksiyonlar o kurumdaki yerleşik bakteriler nedeniyle oluşur. Şiddetli ağrı varsa, sistemik bulgular fazlaysa, kültür alınması gereklidir.

Akut Sinüzit’e bağlı boğaz ağrısı tedavisi
Akut süpüratif sinüzitte antibiyotik tedavisi önemli bir yere sahiptir. Amoksisilin ve betalaktamaz inhibitörü kombinasyonları, 2. Kuşak sefalosporinler,metronidazol kullanılabilir. Komplikasyon düşünülen hastalarda seftriakson ile parenteral tedavi uygun bir seçenektir. Antibiyotiğe genellikle 3 gün içinde cevap olur. Tedaviye semptomlar geçtikten 7 gün sonrasına kadar devam edilmelidir. Antibiyotiğe ek olarak mukoza ödemini çözüp sinüs drenajına yardımcı olmak için topikal (nafazolin, oksimetazolin, xylometazolin) ve sistemik (psödoefedrin, fenilpropanolamin) dekonjestanlar kullanılır. Mukolitikler (guaifenesin, ambroksol, N-asetilsistein) koyu sekresyonları olan hastalarda kullanılabilir. Analjezik ve Salin irrigasyonu tavsiye edilir. Bulunulan ortamın nemlendirilmesi ve buhar uygulanması özellikle havanın kuru olduğu kış aylarında faydalıdır. Genellikle medikal tedavi ile akut sinüzit tedavi edilirken kronikleşen veya düzelmeyen hastalarda endoskopik sinüs cerrahisi ameliyatı uygulanabilir.

Allerjik Rinit’e bağlı boğaz ağrısı
Allerjik rinit en sık rastlanan alerjik hastalıktır. Alerjik bünyeli kişilerde, allerjen ile karşılaşma sonucunda burunda akıntı, aksırık, kaşıntı ve tıkanıklık şeklinde yakınmaların oluştuğu hastalık tablosu allerjik nezle olarak tanımlanır. Oluşturduğu postnazal akıntı nedeniyle kronik irritasyona yol açarak boğaz ağrısı oluşturur.

Alerjik rinit IgE aracılığı ile ortaya çıkan inflamatuvar bir hastalıktır. Her yaş grubunda en sık görülen kronik hastalıklardan biridir. Gelişiminde genetik, immünolojik ve çevresel faktörler rol oynamaktadır. Epidemiyolojik çalışmalar ile alerjik rinitin çocukluk yaş grubunda %5-9 oranında görüldüğü, prevalansın yaşla arttığı ve adolesanda %20 oranında görüldüğü ortaya konmuştur25. Rinit nedeniyle hekime başvuran hastaların %50’si alerjik olup, hastalığın yaşam kalitesi ile iş ve okul performansı üzerinde çok önemli etkileri vardır. Sık görülmesi nedeni ile yüksek tedavi maliyetleri ortaya çıkmakta ve iş gücü kaybına neden olmaktadır. Alerjik nezleli kişilerde daha sık oranlarda astım, sinüzit, seröz otit ve buna bağlı işitme kaybı, sık anjin ve alerjik egzema görülebilir. Alerjik nezleli hastaların %30-35’inde astım, astımlı hastaların %80-85’inde alerjik nezle vardır. Alerjik nezle astım için önemli bir risk faktörüdür.
 
Geri
Üst