hazreti ömerin kızını görmesi ile ilgili hikaye

  • Konbuyu başlatan Kayıtsız Üye
  • Başlangıç tarihi
K

Kayıtsız Üye

Forum Okuru
hazreti ömerin kızını görmesi ile ilgili hikaye
arkadaşlarım Hz. Ömerin kızını görmmesini anlatan hikayeyi doğru olarak öğrenmek istiyorum lütfen bana anlatabilir misiniz. teşekkürler.
 
Bir şey için ağlarım ve Bir şey için gülerim HZ. ÖMER Cahiliye devrinde yaptığımız şeylerden biri var ki aklıma geldiğinde kendimi tutamaz ağlarım. Biri de var ki aklıma geldiğinde kendimi tutamaz gülerim. Sorarlar:?Ya Ömer! Bunlar nelerdir??
Aklıma geldiğinde ağladığım şey: bizler cahiliye döneminde kız çocuklarını bir zul eziklik utanç sebebi sayardık. Bunun içinde onlardan kurtulmak için her yolu denerdik. Birinin kızı olduğu zaman o insanla alay edilirdi. Aha! Bakın bunun kızı olmuş. Benimde bir kızım olmuştu. Belli bir yaşa kadar onu büyüttüm. Ama bir gün onu götürüp bir çukur kazdım. Onu içine yatırdım ve üzerini toprakla kapatıyordum. Diri diri gömdüğüm o masum yavrucakta benim elbisemdeki tozları kiri minik elleriyle temizliyordu. Ben ise bu kadar babasına düşkün evladımı gömmeye devam ettim ve o masum yavruyu diri diri gömerek öldürdüm. İşte bu olay karşısında duygulanır ve ağlarım.?

Ya Ömer! Peki güldüğün olay nedir?
Bizler yine cahiliye döneminde özellikle uzun yolculuğa çıkacağımız zaman ve sair zamanlarda kendimize helvadan putlar yapardık. Yolculuk boyunca gün boyunca onlara tapınırdık. Bu arada o helvadan yaptığımız putlar kururdu. Bir o kadarda lezzetlenirdi. Bizlerde acıktığımız zaman o taptığımız ilah saydığımız putların kollarını bacaklarını koparır onları bir güzel yerdik. İşte bu olay aklıma geldiğinde de kendimi tutamaz gülerim

İki Ömer'in Öğrettiği
Mâlûmdur, Ömer, Cahiliye âdetlerinin en sıkı savunucuları arasındadır. O dönemde kızını diri diri toprağa gömmeyi bile becerebilmiştir. Fakat aynı Ömer, İslâm’la şereflendikten sonra, haksız yere hiçbir cana kıymamış; bir karıncanın ayağını dahi incitmekten çekinir derecede bir hassasiyet kazanmış; Resulullah’ın ikinci halifesi olarak, adaletiyle şöhret bulmuştur. Halife iken söylediği, "Dicle kenarında bir kuzunun ayağı incinse, adl-i ilahî onu Ömer’den sorar" sözü, bir zamanlar kızını diri diri gömen bir insanın imanın dersi ve İslâm’ın terbiyesi ile yalnız insanlara karşı değil, sair mahluklara karşı da nasıl bir sorumluluk hissi kuşandığının delilidir.


İşte, Hz. Ömer’in İslâm’dan önce kızını diri diri toprağa gömmesi ile, İslâm’dan sonra kazandığı incelik ve hassasiyet, sıklıkla vurgulanır. İki tablo arasındaki fark, gerçekten, fıtrat dini İslâm’ın hak ve hakikatinin şahidi olarak nazarlara sunulur.
Bütün bunlar doğrudur ve isabetlidir. Ama, yine de, iki Ömer arasındaki mukayesede eksik bir yönün mevcut bulunmaktadır. Ki, bu eksik yön, bana göre, mukayesenin en can alıcı ve en ibretli boyutunu oluşturur

Bu eksik yönü tamamlamak için, yalnızca şu soruyu sormak yeterlidir: İslâm’dan önce diri diri gömdüğü bir kızı bulunan Ömer’in, İslâm’dan sonra da kızı var mıydı? Varsa, ona ne oldu?
Bu sorunun bizi tanıştıracağı isim, ‘mü’minlerin annesi’ Hz. Hafsâ’dır.

İslâm’dan önce büyük kızını diri diri gömen Ömer, İslâm’dan sonra, Resulullah’a eş olabilecek istidatta bir kız çocuğu yetiştirmiştir. Onunla birlikte, meşhur ‘Abâdile-i Seb’a’dan, yani Resulullah’ın güzide sahabileri olmakla şereflenmiş ‘yedi Abdullah’tan biri olan; ilmi ve takvası ile sonraki devirlere de örnek olan İbn Ömer’i de yetiştirmiştir.

Peki, büyük kızını diri diri gömen Ömer, İslâm’dan sonra, oğlu Abdullah ile küçük kızı Hafsâ’ya nasıl muhatap oldu? Onlara neler öğretti ve ne şekilde öğretti? Nasıl, Abdullah gibi bir sahabi; Hafsâ gibi, ‘mü’minlerin annesi’ ünvanıyla şereflenen bir insan yetiştirdi?

Bunu, ayrıntıları ile, maalesef bilmiyoruz. Bu konuda bölük-pörçük anekdotlar aktarılmakla birlikte, derli-toplu bir tablodan şu an için maalesef mahrumuz. Ama bu anekdotlardan hareketle, Ömer’in, İslâm’dan sonra yalnızca şahsen değişmekle kalmadığını; hanımıyla birlikte, aile hayatlarını İslâm’la birlikte yeni baştan düzenlediklerini; meselâ, çocuklarına en küçük bir yalan bile söylemediklerini anlıyoruz.

Bunlar bir ipucu vermekle birlikte, iki Ömer tablosundan, bugün maalesef manen diri diri gömülen kız çocuklarını ebedî güzelliklerle hayatlandıracak manidar dersler almak için yeterli değil.

Dilerim, bunu tetkik edecek ehl-i gayret çıkar da, bir yanda sahabinin en gençlerinden olduğu halde ilim, ahlâk ve tefekkürde en üstünlerinden biri de olan Abdullah’ı; öte yanda, mü’minlerin annesi Hafsâ’yı yetiştiren Ömer ailesinin sırrını bize ifşa eder.

Tâ ki, imtisal edelim ve Abdullah’ın yolunda erkekler, Hafsâ’nın yolunda kızlar yetiştirelim.

Metin KArabaşoğLu
 
Üç-beş ziyaretçi için Hz.ömere iftira mı atıyorsunuz. Siz yazmamış olsanızda yayınlayarak tasdik ediyorsunuz. Hz. Ömer cahiliyede bile çocuğunu gömmemiştir. Bu utançtan kurtulun.
 
Geri
Üst