Menü
Melekler Mekanı
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
PORTAL
Soru Sor
Sağlık Sorusu
Hamilemiyim Sorusu
Cinsellik Sorusu
Hamilemiyim
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Melekler Mekanı
A-Bu Hayat Çeşmesi
Kişisel Gelişim
Herkes kendi bildiğini okur!
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Mirmiga" data-source="post: 29887" data-attributes="member: 95"><p><strong>Bilinmez nedendir, aslında hepimiz biliyoruz da, eleştiriye, kusurlarımızın söylenmesine yada bizimle aynı fikiri paylaşmayanların seslerini yükseltmesine tahammül etmede, biraz zorlanırız. Sanki gerektir ki herkesin söylediği söz bir ola. Oysa baktığımız yön aynı olsa bile gördüklerimiz birbirinden dağlar kadar farklıdır. Hepimiz kendi bilgimiz, görgümüz el verdiğince, ne anlam verdiysek olan bitene, onu bilir onu söyleriz. Esasında, dünyada bulunan başlar adedince, hatta o başların taşıdıkları gözler, akıllar adedince yeni bakış açıları, yeni yorumlar, yeni tarifler, fikirler, düşünceler sarmıştır çevremizi. Biz yanlızca kendi bahçe duvarımızı gördüğümüzden, dışarıda olan bitenden haberdar değilizdir. Oysa, ne olur ki herkes düşüncesini söylese, ama dostça, ard niyet gözetmeksizin. Dostluklarımız daha kalıcı ve samimi olmaz mı? Hep neden gülen yüzlerin ardına saklanmak zorundayız, dünya ve içindekiler, hep gülecek kadar kusursuz ve sorunsuz mu? Neden insanları, asıl düşüncelerini, hislerini içlerinde saklamaya zorlayıp, samimiyeti aradığımız insani ilişkilerimizde zoraki ve hakiki olmayan dostluklara meydanı bırakıyoruz? Biz bu derdin tasasını taşır, bir türlü deva bulamazken, yüzyıllar öncesinden şairler sultanı Fuzuli, bugünleri görüp tembih üstüne tembih ekliyor: Hidayet menziline yetdiler sa'y ile akranun Dalalet içre sen kaldun, sana ol ar yetmez mi? Fuzuli dime, yetmek menzil-i maksuda müşkildür Dutan daman-ı şer-i Ahmed-i Muhtar yetmez mi? Akranın çalışıp çabalayıp hidayet menziline eriştiler, doğruyu bulamayan bir sen kaldın, bu utanç sana yetmez mi? Fuzuli, gayeye erişmek zordur deme, muradına ermek için, Ahmed-i Muhtar'ın yani Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği kutsal usullerin eteğini tutanın maksadına ulaşmaması mümkün olabilir mi?</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Mirmiga, post: 29887, member: 95"] [B]Bilinmez nedendir, aslında hepimiz biliyoruz da, eleştiriye, kusurlarımızın söylenmesine yada bizimle aynı fikiri paylaşmayanların seslerini yükseltmesine tahammül etmede, biraz zorlanırız. Sanki gerektir ki herkesin söylediği söz bir ola. Oysa baktığımız yön aynı olsa bile gördüklerimiz birbirinden dağlar kadar farklıdır. Hepimiz kendi bilgimiz, görgümüz el verdiğince, ne anlam verdiysek olan bitene, onu bilir onu söyleriz. Esasında, dünyada bulunan başlar adedince, hatta o başların taşıdıkları gözler, akıllar adedince yeni bakış açıları, yeni yorumlar, yeni tarifler, fikirler, düşünceler sarmıştır çevremizi. Biz yanlızca kendi bahçe duvarımızı gördüğümüzden, dışarıda olan bitenden haberdar değilizdir. Oysa, ne olur ki herkes düşüncesini söylese, ama dostça, ard niyet gözetmeksizin. Dostluklarımız daha kalıcı ve samimi olmaz mı? Hep neden gülen yüzlerin ardına saklanmak zorundayız, dünya ve içindekiler, hep gülecek kadar kusursuz ve sorunsuz mu? Neden insanları, asıl düşüncelerini, hislerini içlerinde saklamaya zorlayıp, samimiyeti aradığımız insani ilişkilerimizde zoraki ve hakiki olmayan dostluklara meydanı bırakıyoruz? Biz bu derdin tasasını taşır, bir türlü deva bulamazken, yüzyıllar öncesinden şairler sultanı Fuzuli, bugünleri görüp tembih üstüne tembih ekliyor: Hidayet menziline yetdiler sa'y ile akranun Dalalet içre sen kaldun, sana ol ar yetmez mi? Fuzuli dime, yetmek menzil-i maksuda müşkildür Dutan daman-ı şer-i Ahmed-i Muhtar yetmez mi? Akranın çalışıp çabalayıp hidayet menziline eriştiler, doğruyu bulamayan bir sen kaldın, bu utanç sana yetmez mi? Fuzuli, gayeye erişmek zordur deme, muradına ermek için, Ahmed-i Muhtar'ın yani Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği kutsal usullerin eteğini tutanın maksadına ulaşmaması mümkün olabilir mi?[/B] [/QUOTE]
Alıntı ekle…
Adı
İnsan doğrulaması
Üç kere iki kaç ediyorsa aşağıya rakkam olarak yazınız
Cevap yaz
Melekler Mekanı
A-Bu Hayat Çeşmesi
Kişisel Gelişim
Herkes kendi bildiğini okur!
Üst