hoşgörü ve horgörü

BöğüRTLen

Yeni Üye
Üye
hoşgörü ve horgörü
HOŞGÖRÜ,HORGÖRÜ
İnsan, günlük yaşantısında, çevresiyle ilişkilerinde olmasını istemediği ya da kabullenmekte güçlük çektiği bir çok durum ya da aksiyon ile karşılaşır. Bazen bunlara gerektiği yerde, gerektiği şiddette reaksiyon verir, bazen de susar. Tepki vermez. Neden ?
Çünkü karşılaştığınız her istenmeyen olayda tepkinizi ortaya koyar, bir şeylerin, olmasını istediğiniz şekilde cereyan etmesini sağlamaya çalışırsanız hem itici olursunuz, hem de tepki toplarsınız. Ve pek tabii ki bir de bunların üzerine, istediğiniz şeyin yerine getirilmesini de başaramazsanız, "mağlup" gömleğini alıp üzerinize giyersiniz.
O zaman ne yapmak gerekir ?
Hoş görülü olmak gerekir. Hoş görü, kişinin hem sinirlerini yıpratmaz, hem de her istediğinin olamayacağını görmesi noktasında nefsinin bir bakıma terbiye ve disipline edilmesi anlamına gelir. Öyle ya, çevresinde yaşanan olayların, istemediği ve tasvip etmediği bir istikamette geliştiğinin farkına varan insan, bir süre sonra bu olaylara müdahale etmeden hoş görmesi gerektiğini anladığında, her şeyin kendi istediği gibi olması gerektiği saikini de başarıyla bertaraf etmiş olacaktır. Ama ;
hoşgörünün sınırı çok net belirlenmelidir. Her meselede olduğu gibi, bu konuda da ölçü kaçırılmamalıdır. Aksi taktirde, erdemli bir hareket olarak bilinen "hoşgörü", bir süre sonra bumerang gibi kişinin kendisine "hor görü" olarak geri döner.
Her şeyi hoş görmeniz sonucunda, karşı taraf sizi artık eksik ve biçare olarak görebilir. Siz, uzlaşma ve mutabakat zeminini tesis etme adına davranırsınız, karşınızdaki bunu acziyet olarak telakki edebilir.
Aslında aciz değilsinizdir. Sadece bir şeyleri hoş görerek, yaşanan diyalogları barışçı ve pürüzsüz şekilde atlatmaya çalışmışsınızdır. Fakat sizden istenen bir çok şeyin itiraz edilmeden yerine getirildiğinin farkına varan karşınızdaki kişi, bu duruma bir süre sonra alışır ve size hoşgörülü insan olarak değil, "her şeyi kabullenen, teslimiyetçi" birisi olarak bakar. Bunun nihai neticesi de hor görüdür.
Eğer bu aşamadan sonra, yani hor görülen birey, durumun farkına varıp, hor görülen kimliğinden sıyrılmak istediğinde, durum kendisi için daha da kötüleşir. Bu sefer bu işten zararı bir değil iki olur.
Birinci zararı hor görüyken, ikincisi de geçimsiz, istenmeyen adam sıfatıdır. Bunun sebebi ise, uzun süre hoşgörülü davrandığı için bir çok şeye ses çıkarmamışken, birden bire "vermesi gerekli tepkileri" vermeye başladığında, bu durum karşı tarafı rahatsız etmiştir. Hem de çok.
İşte hoşgörü ile başlayan kişiler arası diyaloglar bir süre sonra yukarıda yaşanan ilişkisel evrimden sonra, hor görüye dönüşür. Hor görülen birey, bu kimliğinden sıyrılma gayretine girerse, kaybı yukarıda da belirttiğim gibi bir iken iki olur.
Ölçü kaçtığında, hoş gören, hor görülen olmuş, sonra da antipatik insan olup çıkıvermiştir.

(alıntı)
 
Geri
Üst