İletişim ve Gerçeklik

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
İletişim ve Gerçeklik
İLETİŞİM VE GERÇEKLİK
İletişim kaotik bir süreç. Anlaşılmak, anlatmak insanoğlunun en önemli dertlerinden birisi olagelmiştir. Bazı iletişimciler, iletişim mesajlarının 6 yaşındaki bir çocuğun zekasına göre kurgulanması gerektiğini söylemektedirler. Hz. Mevlana ise, senin ne söylediğin değil, muhatabının ne anladığı önemlidir der. İster istemez bu kaotik durum insanı zorlamakta ve onu eşya ve hadiselere karşı müdahalede zayıf kılmaktadır.

Modern insan, bireyleşirken insani melekelerini de kaybetmeye başladı. Bireycilik insanlar arası iletişimde pragmatizme dayalı ilişki biçimleri üretti. Bu duruma en çok kapitalist tutum sürükledi. Her şeyin nirengi noktası menfaat oldu ve insan “güvensiz” yalnız kaotik bir canlı olarak yaşamına devam etmek zorunda kaldı. İnsan ilişkilerinin en temel belirleyici yanı “insanilik” diğer bir deyişle samimiyet Modern kitleler bu samimiyetin kaybolduğu bir dünyada simülatif bir alana sıkışmış durumdalar.

İnternet iletişim devrimi olarak lanse edilmekte ve insanlığın artık her şeyden her an haberdar olabildiğinden dem vurulmaktadır. Oysa modern toplumlar, kişiler arası ilişkileri maskelere boğan tüketim ve gösteri kültüründen fazlasıyla bunalmıştı. Sanal alem bu ilişkilere yeni bir boyut ekleyerek iletişimi imkansızlaştırma yolunda yeni durumlar üretti. İnsani iletişimin temelinde duygular ağırlıklı bir yer teşkil etmektedir. Siber alan hislere geçit vermediği için, kendini özgürlük alanı olarak konumlandırdı. (özellikle chat yapmak) Artık iletişim bir iletim haline geldi.

Teknolojik ilerlemeye paralel bir şekilde iletişim karmaşıklaşmaktadır. Kitle iletişim araçları, ticari mesajlar, tek tip kültürün hegemonyası büyük bir gürültü oluşturmaktadır. Bilindiği gibi iletişim teorilerinin özünde; kaynak – mesaj ve hedef sözkonusudur. Hem bireysel iletişim ve hem de toplumsal iletişim mesajları bu gürültülerin gölgesinde kalmaktadır. Günümüzde gürültü son derece sofistike bir biçimde etrafımızı sarmaktadır. Popüler kültür iletişimin ne kadar önemli olduğunu anlatan mesajlarla dolu. Empati kurmak, beden dilini kullanmak gibi pek çok unsurla insani iletişimi kavramaya çalışmaktadır. Bu tür araçların özünde de “pragmatik tutum” yer aldığından “insana teğet” geçen bir gerçekliği konuşmuş oluyoruz. Tüm bunlar giderek iletişimin doğal tabiatını bozmakta ve zorlaştırmaktadır.

İletişimi imkansız kılan bir önemli unsurda dilin sınırlı imkanlara sahip olması. Witgenstaine, dillimin sınırları dünyamın sınırlarıdır diyor. Ona göre dil dünyanın bir resmi. İnsan ilişkilerinde söylenemeyen ve ifade edilemeyen alanlar mevcut. Bazen insan kendini ne kadar anlatsa asla anlaşılamaz bir duruma tutulur. Bazen kelimeler tükeniverir. Oysa anlatmak, İnsan varoluşunun en önemli ihtiyaçlarından birisi. Anlatmanın karşılık bulmaması bazen suskunluğu doğurur. İşte suskunluk, iletişimin imkansız tarafını resmeder. Dil, tüm anlamları karşılamaya yetecek bir imkana sahip değil. Dilin, iletişim mesajının ve hedefin gürültüye kapılıp, belirsizleşmesi suskunluğu zorunlu kılıyor. Suskunluğu azaltmanın en önemli yolu ise, duru, yalın, insani ve samimi bir iletişim ortamı olsa gerek.




Faruk Yazar
 
Geri
Üst