Imâm-i a’zamin vasiyeti

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Imâm-i a’zamin vasiyeti
Biliniz ki, Ehl-i sünnet vel-cemâ’at mezhebi haktir ve oniki haslet üzeredir. Ya’nî kurtulus firkasi olan Ehl-i sünnet vel-cemâ’atte oniki husûsiyet vardir.

Imâm-i a’zam, vefâtina yakin eshâbina söyle vasiyet etti: Kiymetli dostlarim, azîz kardeslerim! Biliniz ki, Ehl-i sünnet vel-cemâ’at mezhebi haktir ve oniki haslet üzeredir. Ya’nî kurtulus firkasi olan Ehl-i sünnet vel-cemâ’atte oniki husûsiyet vardir:

Bu oniki husûsiyeti kabûl edip, bunlara uyanlar bid’atten uzak olur. Bu hasletlere riâyet ediniz, bunlardan ayrilmayiniz ki, Peygamber efendimizin sefâ’atina nâil olasiniz.

1- Îmân, kalb ile tasdîk, dil ile ikrâr etmektir. Îmânda çogalma ve azalma olmaz. Îmân, amelden baskadir. Amel de îmândan cüz, parça degil, ayridir. Îmânin parlakligi, nûru farkli, ya’nî az parlak, çok parlak olabilir.

2- Ameller üç kisimdir: Farz, fazîlet, günâh.

3- Ars üzerinde istivâ, yerlesme ve oturma ma’nâsinda degildir. Allahü teâlâ zamandan, mekândan münezzehtir. Ars mahlûktur. Önceden yok idi. Sonradan yaratildi.

4- Kur’ân-i kerîm, Allahü teâlânin kelâmi, bütün sübûtî sifatlari kendi degildir, gayri de degildir. Mushaflarda yazilidir, dillerde okunur, gönüllerde saklanir. Allahü teâlânin kelâmi mahlûk, sonradan olma degildir. Zâti ile kâimdir. Kur’ân-i kerîm mahlûktur diyen kâfir olur.

5- Bu ümmetin Peygamber efendimizden sonra en üstünleri Hz. Ebû Bekir, sonra Hz. Ömer, sonra Hz. Osman, sonra Hz. Ali’dir (ridvânullahi teâlâ aleyhim ecmaîn.) Ya’nî üstünlükleri hilâfetteki siralarina göredir. Onlari seven her mü’min müttekî, onlara düsman olan ise, münâfik ve sakîdir.

6- Kul, bütün fiilleri, yaptiklari ile mahlûktur. Amelleri, ikrâri, bilmesi de mahlûktur. Isi yapan mahlûk olunca, yaptiklari elbette mahlûk olur.

7- Yaratici ve rizik verici Allahü teâlâdir. Helâldan mal, para kazanmak helâl, harâmdan kazanmak ise harâmdir.

8- Allahü teâlâ hiçbir seye muhtâç degildir.

9- Mest üzerine mesh câizdir. Mukîm için müddeti yirmidört saat, misâfir için üç gün üç gece, ya’nî yetmisiki saattir. Hadîs-i serîfte böyle bildirilmistir. Bunu inkâr edenin kâfir olmasindan korkulur.

10- Allahü teâlâ, kaleme yazmayi emredince, kalem, yâ Rabbî ne yazayim dedi. "Kiyâmete kadar olacak her seyi" emr-i Ilâhîsi geldi. Allahü teâlâ Kamer sûresi elliikinci âyetinde: "Isledikleri hersey defterlerindedir" buyuruyor.

11- Azâb vardir ve olacaktir. Olmama ihtimâli yoktur. Münker ve Nekir’in kabirde suâl sormalari haktir. Hadîs-i serîfler böyle oldugunu bildirmektedir. Cennet ve Cehennem yok olmazlar. Allahü teâlâ Cennet için, "Mü’minlere hazirlanmistir", Cehennem için de, "Kâfirlere hazirlanmistir" buyuruyor. Allahü teâlâ, Cennet ve Cehennemi mükâfât ve cezâ için yaratti. Ikisi de devamli olup, geçici degillerdir. Mîzân haktir. Allahü teâlâ, "Kiyâmet gününde amellerin tartilmasi için terâzi kurulur" buyuruyor. Herkesin amel defterinin okunmasi haktir. Âyet-i kerîmede, "Bugün senin hesâbin için, sana kitâbini, ya’nî amel defterini okuman kâfidir" buyuruldu.

12- Allahü teâlâ insanlari, öldükten sonra, kiyâmette diriltecek. Bir araya toplayacak. O günün uzunlugu, dünya senesi ile elli bin yildir. Sevâb, azâb ve haklarin görülmesi içindir. Allahü teâlâ, "Uzunlugu ellibin sene olan günde" buyuruyor. Bir âyet-i kerîmede de, "Allahü teâlâ kabirlerde olanlari diriltir" buyurmaktadir.

Cennettekilerin Allahü teâlâyi, nasil oldugu bilinmiyen, bir seye benzetilmeden ve cihetsiz, ya’nî herhangi bir yönde olmadan görmeleri haktir. Bir âyet-i kerîmede, "Bütün yüzler, Rablerine bakinca parlar" buyurulmustur.
Muhammed Mustafa’nin (aleyhisselâm) sefâ’ati haktir, olacaktir. Cennetlik olan mü’minlere ve büyük günâhi olanlara sefâ’at edecektir.
Hz. Âise, Hadîce-tül-kübrâ’dan sonra bütün kadinlarin üstünü ve mü’minlerin anneleridir. Cennet ehli Cennette, Cehennemdekiler de Cehennemde sonsuz kalir. Allahü teâlâ Bekara sûresi 82, A’raf sûresi 42, Yûnüs sûresi 26 ve Hûd sûresi 23. âyetlerinde mü’minler için, "Onlar Cennetliklerdir, orada ebedî kalacaklardir" buyurdu.

Imâm-i a’zamin vasiyeti budur. Bu i’tikâd üzere olana, Ehl-i sünnet vel-cemâ’at mezhebindendir denir. Bu i’tikâd üzere ölürse kurtulmuslar zümresinden olur.
 
Geri
Üst