insanlık tarihinde, tinnitus ne zamandan beri biliniyor ve ne gibi bilgiler mevcut?

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
insanlık tarihinde, tinnitus ne zamandan beri biliniyor ve ne gibi bilgiler mevcut?
Cevap 2: Tinnitus 5000 yıldan beri bilinmektedir. İlk çağlarda tanrıların veya kötü ruhların, bir hatasından dolayı kişiye kızması sonucu Tinnitusun meydana geldiği sanılırdı. Bu hurafelere inanarak adaklar ve kurbanlar kesilir ve Tinnitusun geçmesi beklenirdi. Tıptaki ilerlemenin çok yavaş oluşu yüzünden hurafeler asırlarca sürmüştür. Son 300 yılda her hastalığın bir biyolojik sebebi olduğu düşüncesi gelişmiş ve hastalıklarda gerçek tedaviye yaklaşılmıştır. Oysa bu düşünce 2500 yıl önce Hipokrat tarafından çok açık biçimde ortaya konmuştu. 4500 yıl önce yazılmış bir Mısır papirüsünde cadıların büyü yaptığı bir kulaktan söz ediliyordu. O zamanki ilk tedavi yaklaşımları kulağa bazı sıvılar akıtılması veya zehirsiz yılan derilerinin yakılmasıyla çıkan dumanın kulağa üflenerek cadıların kovulması ve büyünün bozulması şeklindeydi. Çok daha sonraları ( miladdan sonra 6. yüzyılda) yazılmış bir başka Mısır papirüsünde “Kulaklardaki gürültüler”den özellikle söz ediliyordu. Yüz yıl sonra Suriyelilerden kalan bilgilere göre tinnitusun tedavisi hastanın işittiği tinnitus seslerine göre değişiyordu. Bazı hastaların kulağına çeşitli sıvılar damlatılıyor, veya o sıvılarla ıslatılmış koyun yünü gibi maddelerle yapılmış tıkaçlar sokuluyordu. Bu yaklaşımın en önemli yanı, Tinnitusun bir hastalık olarak kabul edilmesi ve iyileştirilmesi için birşeyler yapılmaya çalışılmasıydı.
16. yüzyıldaki inanışa göre, kafanın içinde sıkışıp kalmış hava dışarı çıkarken, çıkış hızına bağlı olarak çıkardığı ses Tinnitustu. Havanın sıkışıklığına göre Tinnitusun özelliği değişiyordu. Bu görüşten hareketle, kafatasından bir parça kemik çıkarılarak hava deliği açılmış ve sonuç, hastaların kaybedilmesiyle hüsran olmuştur. Ancak kulaktaki havanın emilmesi çabaları uzun yıllar sürmüştür.
17. yüzyılda tinnitus tıp dünyasının ilgisini çekmeye ve çeşitli makaleler yayınlanmaya başlamıştır. 1683 te Du Verney tinnitusun kulak ve beyin hastalıklarından kaynaklandığını ileri sürmüştür. 1727 de Wepfer bir makalesinde yüksek gürültülerin tinnitusu hafiflettiğini yazmıştır.
18. yüzyılda dikkatlerin çoğu Östaki borusuna yönelmişti. Östaki borusu, orta kulak ile nazofarinks arasında hava geçişini sağlayan bir yapıdır. Nazofarinks soluk ile alınan havanın burundan sonra geçtiği yerdir. Östaki borusu normal olarak kapalı durur, sadece yutkunurken ve esnerken saniyenin onda biri kadar bir süre açık kalır.
18. yüzyıl inanışına göre Östaki borusunun çeşitli sebeplerle hiç açılmaması orta kulağın havalanmasını önler ve tinnitusa neden olurdu.
19. yüzyılda tinnitus konusunda pek az ilerleme oldu. 1821 de İtard, ve 1891 de McNaugton oldukça önemli çalışmalar yapıp yayınladılar. İtard maskeleme ile ilgili ilk ilkel yöntemlerden söz etti.
1868 de Brenner statik elektrikle tinnitusu tedavi etmeye uğraştı ama başarısız oldu. Daha sonra McNaugton daha gelişmiş bir elektroterapi ile tinnitusu tedavi etmek istedi fakat sonuç tam bir düş kırıklığı idi.
18. yüzyılda Avrupa’da insanlar ortalama 38 yıl yaşardı. Bizim hastalarımızın yaş ortalamasının 52 yıldır ve çoğunun tinnitusu 40-45 yaşları arasında başlamıştır. Dolayısiyle 18. yüzyılda tinnituslu hasta sayısı az olması ihtimali güçlüdür. O yıllarda tinnitus konusundaki talep azlığı bilimsel çalışmaların azlığının asıl nedeni olabilir.
Tıptaki yetersizlik 17. yüzyılda tinnitus konusunda şarlatanların meydana çıkmasına yol açmıştır. Şarlatanlar yüzdeyüz tedavi vaadi ile para kazanırlar. O yıllarda İngiltere’de şarlatanlar pazar yerinde çadır kurup tedavi umudu satarlardı. İktidarların güç kaybedip kamu yönetiminin zayıfladığı zamanlar sayıları çoğalırdı. Hastalar tedavinin işe yaramadığını anladığında şarlatanlar çoktan uzak bir kasabaya gitmiş, başka bir pazar yerinde yararsız tedavileri satıyor olurdu. O zamanlar tinnitus hastaları hastaneye gitse ve “Kafamdaki gürültüler rahatsız ediyor” dese deli diye tımarhaneye kapatılma riskleri çok yüksekti. Hekimlerin söylediği tek şey ise ” Tinnitusla yaşamayı öğren” yada ” Onunla arkadaş ol” gibi sözlerdi. Oysa şarlatanların vaadettiği sahte tedaviler dayanılmaz cazibelere sahipti: Ucuz, %100 etkili , hiç tehlikesiz, Ayrıca her hastalık için geçerliydi. Tinnitus hastaları birkaç kez denedikten sonra bile belki yararı olur umuduyla çaresizlikle tekrar şarlatanların ellerine düşüyordu.
 
Geri
Üst