Kadın Haberleri 2007

M

Misafir

Forum Okuru
Kadın Haberleri 2007
Erkek döven KADINLAR
20 Aralık 2007 Perşembe 18:56
Bir örgüt kurdular, erkeklerin kabusu oldular. Korkmayın! Türkiye'de değiller.

[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Hindistan’da her yıl yaklaşık 10 bin kadın namus cinayetine kurban gidiyor, onbinlerce kadın da şiddet görüyor ve tecavüze uğruyor. ‘Pembe Örgüt’ adı altında toplanan kadınlar, haklarını aramanın çaresini, polis de olsa tüm erkekleri sopalamakta buldu.

Hindistan’da kadınlar, ülkenin en önemli sorunu cinsiyet ayrımcılığı,
kadına şiddet, tecavüz ve namus cinayetleriyle mücadele için “Pembe Örgüt” anlamına gelen “Gulabi Gang” adı altında toplanmış. Pembe, Hindistan kültüründe yeri olduğu seçilmiş.

Pembe sariler giyen kadınlar, mücadele için de ilginç bir araç seçmiş: Sopa! Pembe Kadınlar, Hindistan’da haklarını sopayla arıyor.

Gulabi Gang’in lideri Sampat Pal “Bizi hor görenlere ve acımasız erkeklere karşı sözler yeterli kalmıyor. Bu nedenle Hindistan sopalarıyla, kadınlara kendilerini nasıl koruyacaklarını öğretiyoruz ve bize saldırmaya kalkanları dövüyoruz” dedi.
1.20071220184202.jpg
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Gulabi Gang kadınları, pembe giyiniyor. Pembe, Hindistan kültüründe önemli ve dikkat çekiyor.[/FONT]
SOPALI KADINLAR!
[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Sampat Pal mücadelelerini şöyle anlatıyor: "Ailem, okula gitmeme izin vermedi. Ben de kendi kendime okuma ve yazma öğrendim. 12 yaşındayken ailemin zoruyla evlendim. Hindistan’da bu çok normal, çok küçük yaşta aileler çocukları evlendiriyor. Küçücük kızlar namus cinayetine ve şiddete maruz kalıyor. Ben de ailemle çok sorun yaşadım, bu işi yapmamı kabullenmediler. Fakat şimdi neden kadınları korumak istediğimi daha iyi anlıyorlar. 25 yaşından beri kendim ve kadınlar için mücadele veriyorum."

PEMBELERİ GİYİYOR, SAVAŞIYORUZ

"Hindistan’da kadınların durumu çok zor. Hükümet ve NGO’lar kılını kıpırdatmıyor. Bir şeyler yapmak istedim ve sonunda bu örgütü kurdum. İki yıl içinde 2 bin üyeye ulaştık. Sayımız her gün artıyor. Kadınların haklarını korumak için hükümete karşı savaşıyoruz. Hepimiz pembe sariler giyiyoruz ve sopalarımız elimizde protestolar gerçekleştiriyoruz. "

SOPA SÖZDEN ETKİLİ

Polis, kadına şiddet uygulamış bir adamı tutuklamayıp serbest bırakınca, biz de emniyet müdürlüğüne baskın yaptık ve polisi dövdük. Sopa etkili oldu, çünkü sözlerle anlatmak yeterli olmuyor. Ama amacımız sadece gidip erkekleri dövmek değil, hakkımızı aramak. Kadınlar bize sorunlarını anlatıyor ve tüm üyeler oturup tartışıyoruz, çözüm yolu arıyoruz.
1.20071220184815.jpg
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Gulabi Gang üyeleri, sopalarla antrenman yapıyor, sonra haksızlık yapanı dövmek için sokağa çıkıyor.[/FONT]

[/FONT][FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]POLİSİ DÖVDÜK VE ARTIK BİZDEN KORKUYORLAR
Hükümet adaletsizlik ve yolsuzluk yapıyorsa, o zaman sopalarımızla dövüyoruz. Ayrıca protesto gerçekleştirirken artık polisler yanımıza yaklaşamıyor. Önceden polisler de bizi dövmeye kalktı. En büyük adaletsizliği polisler yapıyor. Suçlu bir adamı serbest bırakıyor; kadına şiddet uygulamış veya tecavüz etmiş olsa da fark etmiyor. Neden; çünkü polisler de erkek. Polislere karşı bu yüzden savaş başlaştık ve onları dövdük. Şimdi durum daha iyi. Bizimle anlaştılar ve kanunlara aykırı davranmayacaklarına dair söz verdiler.

DEMOKRASİ İÇİN SAVAŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Biz demokrasi istiyoruz ve bu yüzden savaşmak zorundayız. Başka çare yok. Çünkü kadınlar yıllardır bu işkenceyi çekiyor. Eşitsizlik, adaletsizlik, yoksulluk, şiddet, tecavüz, töre cinayeti... Kadınlar bunları hak etmiyor. Ancak anayasada değişiklikler sağlarsak, bu sorunlar çözülebilir. Savaşımıza devam edeceğiz. (Kaynak:NTVMSNBC)
[/FONT]

changeTarget(document.getElementById("news_content "))
 
Cevap: Kadın Haberleri 2007

Kadınlar güç birliğine gidiyor

* İş sahibi ve girişimci kadınlar, her alanda daha güçlü bir temsil hakkı elde etmek için federasyon kuruyor. Federasyon KAGİDER'in öncülüğünde 2007'nin ilk aylarında faaliyete geçmeyi planlıyor.

ŞEHRİBAN KIRAÇ </B>
Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Meltem Kurtsan , kuracakları Kadın Girişimci Dernekleri Federasyonu ile Türkiye ve dünya genelindeki kadın sorunlarıyla büyük bir güç birliği içinde mücadele etmeyi amaçladıklarını söyledi.
Federasyonun kuruluşunda Adana, Antalya, Diyarbakır, Erzurum, Denizli kadın derneklerinin yer alacağını dile getiren Kurtsan, "Özellikle Anadolu'daki kadınların dayanışmayı öğrenmesini istiyoruz. Biz kendi deneyimlerimizi onlara aktaracağız, onlar bizden öğrendikleri deneyimlerle sorunlarını çözsünler amacındayız. Her bölgenin iş ve girişimci sorunu KAGİDER'e kalsaydı bunun altından kalkamazdık. Bu nedenle de güçlerimizi birleştiriyoruz" dedi. Kurtsan, federasyonu 2007'nin ilk aylarında kurmayı amaçladıklarını kaydetti.

KADIN HAKLARI GÖZETİLSİN
Türkiye'de şu anda mülklerin sadece yüzde 9'unun kadınlar üzerinde olduğunu anlatan Kurtsan, burada babalara büyük görevler düştüğüne işaret etti. Türkiye'de kadınlarla ilgili istatistiklerin sürekli kötüye gittiğini anlatan Kurtsan, "Kadına karşı şiddetin hortlaması, töre cinayetleri, iş hayatına katılımlarının düşmesi, eğitimden yoksun kalmaları bizim için büyük bir moral bozukluğu yaratıyor. Çıkan yasalarda kadın hakları gözetilmedikçe, eğitimli ve ekonomideki kadın sayısı da artmıyor" diye konuştu.

BAŞBAKAN KOTAYA KARŞI
Kurtsan, geçen 8 Mart'ta Ankara'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ı ziyaretlerinde Meclis'teki kadın sayısı konusunda belli bir kota konulmasını istediklerini, ama Başbakan'ın bunu kabul etmediğini vurguladı.
KAGİDER olarak projeleri ile şu ana kadar 6 bin kadına ulaştıklarını vurgulayan Kurtsan, belli bir eğitim düzeyine ulaşmayan, çevresinden destek almayan, iş tecrübesi olmayan kadınların girişimci olmasının çok zor olduğuna değindi.
KAGİDER'i kurmayı planladıkları dönemde kadın olarak karşılaştıkları sorunları daha kolay çözmeyi hayal ettiğini vurgulayan Kurtsan "Ancak bu kadın hareketinin içinde yer almak iğne ile kuyu kazmak gibi bir şey. Bir yere ulaşabilmemiz için sabırla vazgeçmeden yılmadan mücadele etmemiz gerekiyor" diye konuştu. Türkiye'de mülklerin yalnız yüzde 9'nun kadınların üzerinde olduğunu söyleyen Kurtsan, babaları göreve çağırdı.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2007

Aile içi şiddetin önlenmesine yönelik toplumu ve kamuoyunu bilinçlendirme çabaları sürerken, yapılan bir araştırma, “kadınların bir bölümünün şiddete maruz kalmayı onayladıklarını” ortaya koydu.

Marmara Üniversitesi (MÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Seyhan Hıdıroğlu, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Topuzoğlu, Öğretim Görevlisi Dr. Pınar Ay ve Prof. Dr. Melda Karavuş, İstanbul'da bir sağlık ocağı bölgesinde, kadın ve çocuklara karşı fiziksel şiddeti etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi amacıyla bir çalışma gerçekleştirdi.

Yeni Symposium Dergisi'nde yer alan araştırma, sağlık ocağına başvuran ve yüzde 82,9'u hiç eğitim almamış veya ilkokul mezunu 146 kadınla yüz yüze görüşme yoluyla yapıldı.

Çalışma, katılımcıların yüzde 63,7'isinin “çocuklukta anne-babası”, yüzde 40,4'ünün de “kocası tarafından uygulanan” fiziksel şiddete maruz kaldığını ortaya koydu. Bu duruma çocukların yüzde 26'sının “tanıklık ettiği”, ayrıca kadınların yüzde 76,7'sinin de “çocuklarına fiziksel şiddet uyguladığı” belirlendi.

Araştırma, kadınların fiziksel şiddeti bazı durumlarda haklı bulduğunu da ortaya koydu. Buna göre, katılımcıların yüzde 42,5'i “çocuklarının bakımlarını ihmal etmeleri”, yüzde 41,8'i de “kocalarına karşılık vermeleri” halinde, yüzde 37'si de “kadının parayı lüzumsuz yere harcaması” durumunda “kocanın şiddet uygulamakta haklı olduğu” görüşünü savundu.

Şiddeti haklı görmeyi gerektirebilecek herhangi bir nedene “evet” diyenlerin oranı ise yüzde 78,1 olarak tespit edildi.

YORUM VE ÖNERİLER

Kadına yönelik şiddet eyleminin en sık aile içinde gerçekleştiği vurgulanan araştırmada, bu eylemi gerçekleştiren kişinin hemen her zaman kadına en yakın olan erkek olduğuna dikkat çekildi.

Şiddetin kültürel olarak onaylanmasının, şiddetin yaygın olarak koca tarafından kadına yönelik, çocuğa karşı da kadın tarafından kullanılmasına neden olduğuna dikkat çekilen araştırmada, çocuk sayısının artmasının da çocuğa vurma davranışını arttırdığı görüşüne yer verildi.

Ev içi şiddetin, kurbanlarına ve topluma ödettiği bedelin büyük olduğu dile getirilen araştırmada, davranış değiştirmeye yönelik iletişim kampanyalarının etkili bir bilgi, tutum ve davranış değiştirme aracı olabildiği kaydedildi.

Araştırmada, ABD'de de bu gibi kampanyaların, kadına karşı şiddet tutumunda değişime yol açtığını gösterdiği belirtilerek, “İş yerleri, ibadethaneler, kadınlar arasında akran eğitimi, kitle iletişim araçlarında kadın programları, kadın örgütlerinde yürütülen programlar ve okullar bu iletişim için uygun yerlerdir” denildi.

Şiddetten kaçan kadına sığınabileceği ya da danışmanlık verilebilecek merkezlerin yaygınlaştırılması önerisinde bulunulan çalışmada, birinci basamak sağlık kuruluşlarında verilen ana-çocuk sağlığı hizmetlerine bu konuda danışmanlık hizmetlerinin entegre edilmesinin önemli olduğu ifade edildi.

Araştırmada, kadınların şiddet davranışını onaylamasının “Kendilerinin şiddet içeren davranışların olduğu aile içinde büyümesinden” kaynaklandığı belirtildi.

Çocuklukta fiziksel cezalandırmayı yaşayanların, çatışma çözümünde ve cezalandırmada şiddeti normal görebileceği de dile getirildi.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2007

Kadına şiddetin bahanesi çok


Bir çocuk annesi F.T.'yi birlikte yaşadığı kişi dul olduğunu öğrenince terk etti. F.T., bir otobüs firmasında hostesliğe başlayınca da 'namus' gerekçesiyle vuruldu.

Ailenin Korunmasına Dair Kanun, şiddet görenin koruma altına alınmasını gerektiriyor, korumayı ihlal edenlere de altı aya kadar hapis cezası öngörüyor. Hukukçular: Kanunun uygulanması için sekiz yıldır mücadele veriyoruz. Hukuku uygulayan kişiler eğitimden geçmeli

03/01/2007 UMAY AKTAŞ (Arşivi) radikal Gazetesi

İSTANBUL - 33 yaşında kocası tarafından boğazı kesilerek öldürülen Ümmü K.'nın suçu 'çok sık banyo yapması'ydı. Daha 18 yaşında olan Esra, erkek kardeşi tarafından öldürüldü çünkü telefonla erkek arkadaşıyla konuşuyordu. Kocası, Leyla Karaca'yı kahvaltıyı geç hazırladığı için oğullarının gözü önünde bezle boğarak öldürdü. Diyarbakır'da F.T. otobüs firmasında hostes olarak çalışmaya başlayınca nikâhsız eşinin ağabeyi tarafından kurşun yağmuruna tutuldu...
Bu cinayetlerin kurbanları ağustostan bu yana gazete sayfalarına yansıyan 18 kadın cinayeti ve şiddet olayından sadece birkaçı. Hepsinin ortak noktası ise zanlıların eş, sevgili,baba, kardeş ve ağabeyler olması. Cinayetlerin her geçen gün artmasının sebebi de kağıt üzerinde kusursuz görünen ama hayata geçirilmeyen yasalar. 1998 yılında çıkarılan 4320 Ailenin Korunması Kanunu gerektiği şekilde uygulanmıyor. Avukatlar hâlâ 'aslında bilinmesi gereken' yasa maddesini davlalarda yazılı olarak hâkime sunuyor.

'Avrupa'ya örnek yasalar var'

Kadın ve Aileden sorumlu Devlet Bakanlığı'nın 48 bin kişi üzerinde yaptığı araştırmaya göre, kadına yönelik şiddet yüzde 7. Ancak sadece gazetelere yansıyan bu cinayet haberleri bile oranın gerçekçi olmadığının en büyük kanıtı. Hukukçulara göre her geçen gün artan cinayetler de kanunların etkili şekilde uygulanmadığının göstergesi.
TCK Kadın Platformu'ndan avukat Hülya Gülbahar TCK'da kadına yönelik şiddet konusunda Avrupa'ya bile örnek olabilecek düzenlemeler olduğunu ancak bunların etkin şekilde uygulanmadığını anlatıyor:
"4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun 1998 yılında çıktı. Buna göre ekonomik, psikolojik, cinsel ve her türlü şiddet gören kişi hakkında koruma kararı çıkarılması gerekiyor. Kişi bu karara uymazsa aç-altı ay hapis cezası var. Biz bu kanunun yasada uygulanması için sekiz yıldır mücadele veriyoruz. Davalarda kanun metnini ek olarak hâkimlere sunuyorduk. Geçen ay Gaziantep Aile Mahkemesi psikolojik şiddet uygulayan eşi evden uzaklaştırdı. Bu gazetelere örnek karar olarak haber oldu."

'Kadının şikâyeti gerekmez'

Birkaç gün önce İzmir'de Müjgan Çetindel, veresiye bebek bezi aldığı için eşi tarafından sokak ortasında dövüldü. Kadının ifadesini alanlar duyarlı personeller olsaydı bu şiddetin münferit olmadığı, eziyete giren suç olduğu ortaya çıkardı. Kadına koruma emri çıkartılmalıydı, eş için kamu davası açılmalı ve yargılanmalıydı. Kadın şikâyetçi olmadı diye bir şey yapılmadı. Oysa yasaya göre kadının şikâyetçi olması gerekmiyor. Kanun olayla ilgili bilgi sahibi kişilerin ihbarlarını yeterli görüyor. 'Kadın şikâyetçi olmuyor, biz ne yapalım' diyen herkes suç işliyor. Aile içi şiddet hoş görülmez suç olarak algılanmadığı sürece yasalar ne olursa olsun uygulanmaz. Avusturya'da polis şiddeti gördüğü anda, şiddet uygulayana direkt kendi uzaklaştırma yazıyor. Bizde kadının koruma alması üç gün sürüyor."
Tahrik indirimi büyük problem

Avukat Gülbahar yasaların caydırı olması için üç temel özelliğin uygulanması gerektiğini belirterek "Cezalar ödülsüz uygulanmalı. İyi hal gibi sübjektif kararlar alınıp cezalarda bir-beş yıl arasında indirime gidiliyor. Tahrik indirimi ise en büyük problem. Bahçeden erik çalan 12 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz eden bir adama tahrik indirimi uygulayan bir ülkede yaşıyoruz. Kadına yönelik sığınıkların danışma merkezlerinin sayısı artmalı" diye konuşuyor.

'Şiddet genelgesi gösteriş'

Avukat Canan Arın ise şiddeti sonlandırmak için bir siyasi iradenin olmadığını vurguluyor ve Danimarka örneğini veriyor: "Danimarka'nın bütün nüfusu beş milyon, 45 tane kadın sığınağı var. Hükümet bu yıl kadına yönelik şiddete karşı 40-45 milyon Danimarka Kronu ayırmış. Yetmemiş sekiz milyon daha ayırmış. TC hükümetlerinin hiçbirisi beş kuruş ayırmış değil. Kadın ölümlerinin bu kadar artmasının nedenlerinden biri de hükümetin tutumu. Maçoluğa, erkeğin kadından üstün olduğu duygusuna çok fazla yer veriyorlar. Başbakan tarafından 'Kadına yönelik şiddetle ilgili' yayınlanan genelge tamamen yurtdışına bir gösteriş. O kadar samimilerse kadın sığınaklarının sayısını artırmaları gerekiyor. Devlet olarak ortursun istatistik yapsınlar.

Yargıç: Zavallı adam nereye gitsin

4320 sayılı yasa talebiyle yaklaşıldığında bazı yargıçlar, 'Zavallı adam nereye gidecek' diyor, bazıları ise kanunda olmadığı halde ispat istiyor. Hukuku uygulayan kişiler toplumsal cinsiyet açısından hizmet içi eğitimden geçmeli. 4320 sayılı kanun 'Aynı çatı altında yaşayanlar' der. Bunların mutlaka evli olması gerekmiyor. Daha sonraki maddede eş tabirini kullandığı için bazı yargıçlar resmi evlilik arıyorlar. Kanunun adını çarpıtıyoruz. Bu, ailenin korunmasına dair bir şey değil. Kanunun uluslararası terminolojiye uygun şekilde adı değiştirilmeli, 'şiddete uğrayan' ve 'uygulayan' tabirleri kullanılmalı."
________________________________________

'Kabahat'leri farklı olsa da akıbetleri hep aynı

Son beş ayda kadınlar 18 tüyler ürpertici saldırıya uğradı. Kadınlar sık banyo yapmak, kahvaltıyı geç hazırlamak, boşanmak istemek gibi nedenlerle öldürüldü. Üniversiteli Derya Samancı ile 50 yaşındaki Ayşe Tapsız ve 16 yaşındaki kızının katilleri, mağdurları tehdit etmesine rağmen önlem alınmadı



Son beş ayda sadece basına yansıyan 18 şiddet olayı, kadınların karşı karşıya olduğu tehlikenin ciddi boyutlarda olduğunu gözler önüne seriyor. İşte şiddetin ajandası:

2 Ağustos: Polis bir ihbar üzerine Antalya'da bir eve baskın yaptı. Evde 24 yaşındaki Meryem Sak karyolaya zincirlenmiş baygın halde yatıyordu. Meryem'e bir ay boyunca annesi ve kardeşinin gözleri önünde patronu Mustafa Kıvrık tarafından 'içinde şeytan var' denilerek işkence yapıldığı ortaya çıktı. Bir ay boyunca Meryem'in vücudunda sigara söndürülmüş, kızgın bıçakla vajinası dağlanmış, ayak tırnakları çekiçle
ezilip kerpetenle çekilmişti.

12 Ağustos: Ankara'da Hüseyin Çil kızı Yeliz Çil'i göğsünün üç yeriden bıçaklayarak öldürdü. Baba "Namusumu temizledim" diye bağırdı. Nedense, Yeliz'in erkek arkadaşıyla birlikte kiraladığı aracın çalınması üzerine eve haciz gelmesiydi.

22 Ağustos: Denizli'de 29 yaşındaki beş aylık hamile Fatma Ö. üvey oğluna bakmayı reddettiği için eşi tarafından boğuldu.

6 Eylül: Fethiye'de 48 yaşındaki Belkıs Karaduman 33 yıllık eşi tarafından boğazı kesilerek öldürüldü.

12 Ekim: Afyonkarahisar'da İsmail K. 'Neden çok sık banyo yapıyorsun? Yoksa beni aldatıyor musun?' diye eşi Ümmü K.'nın boğazını bıçakla kesti.
Hamile eşini benzin döküp yaktı

7 Kasım: Sakarya Akyazı'da 35 yaşındaki Habibe Şimşek kızının gözü önünde nikâhsız yaşadığı eşi tarafından benzin dökülüp yakıldı. Habibe Şimşek beş aylık hamileydi. Şimşek'in kızı olayı şöyle anlattı: Babam annemi yere yatırdı. Benzini döküp ateşledi. Sonra battaniyeyle söndürmeye çalıştı. Sonra kapının önüne çıkartıp karda söndürdü.

13 Kasım: İstanbul'un Güngören ilçesindeki Nadide Apartmanı'ndan bir çığlık yükseldi. Akıl hastası kocası, 38 yaşındaki Fatma Çalışkan'ın kulağına uyurken kaynar su döktü. Bütün vücudunu yanan kadın acılar içinde uyanırken, yanında yatan dört yaşındaki kızlarının da kolu yandı. Fatma Çalışkan ölüme bir hafta direnebildi.

8 Aralık: İstanbul'da ilkokul öğretmeni Ersen Yıldız, hukuk fakültesi öğrencisi eski kız arkadaşı Derya Samancı'yı göğsünden bıçaklayarak öldürdü. Samancı'nın yanındaki arkadaşı da karnından bıçaklandı. Oysa aylardır Yıldız'ın tehditleri altında yaşamını sürdüren Derya, defalarca karakola ve savcılığa şikâyette bulunmuştu. Yıldız her seferinde ifadesi alındıktan sonra serbest kalmıştı. Çok geçmeden Derya sığındığı devletin gözü önünde öldürüldü.

13 Aralık: Bursa'da yaşayan 60 yaşındaki Arif Çetin, eşini terk eden ve 13 gün sonra geri dönen 22 yaşındaki iki çocuk annesi kızı Sevil Özacar'ı 27 yerinden bıçaklayarak öldürdü.

23 Kasım: İstanbul'da 18 yaşındaki Meral Canpolat evlendiği gerekçesiyle üvey babası tarafından öldürüldü.

20 Aralık: 28 yaşındaki Bayram E. evlerinin otoparkında tartıştığı kız arkadaşı Narin Yılmaz ve kız kardeşi Nihal E.'ye tabancayla kurşun yağmuruna tuttu. Bayram E., yaralıları hastaneye götürmeye çalışan taksinin sürücüsü Kahraman Yavuz'u da ayağından vurarak olay yerinden kaçtı. Narin Yılmaz ve Nihal E. kurtarılamadı.

24 Aralık: Diyarbakır'da erkek arkadaşıyla cep telefonuyla konuşan 18 yaşındaki Esra A., kardeşi 16 yaşındaki Ahmet A. tarafından tabancayla öldürüldü.

25 Aralık: İzmir'in Alsancak semtinde ev kadını Müjgan Çetindal, özürlü iki küçük çocuğu için mahalle bakkalından veresiye olarak 3 YTL'ye çocuk bezi aldı. Bu duruma sinirlenen inşaat işçisi eş Ruşen Çetindal,
iki çocuğunun gözleri önünde eşini dövmeye başladı. Aldığı darbelerin acısıyla yaklaşık 2 metre yüksekliğindeki balkondan atlayan Müjgan Çetindal, sığınacak bir polis ekibi aradı. Eşini sokakta yakalayan Çetindal, dayağa kaldığı yerden devam etti. Olayı gören gazetecilerin yardım istediği polis ekibi, gece yarısı eve gitti. Polisin yanında dayağa devam eden Çetindal, gözaltına alındı. Alsancak Karakolu'na götürülen Müjgan Çetindal, kendisine ve çocuklarına devlet koruması sağlanamadığı için korkudan şikâyetçi olmayınca, dayakçı koca elini kolunu sallayarak karakoldan çıktı.

26 Aralık: Diyarbakır'da Yunus A., birlitkte yaşadığı F.T.'yi dul ve bir çocuk annesi olduğunu öğrenince terk etti. Kadın otobüs firmasında hostes olarak çalışmaya başlayınca, Yunus A.'nın ağabeyi Zeki A. tarafından tabancayla vuruldu.

26 Aralık: Adana'da oto elektrikçiliği yapan 43 yaşındaki Hakkı Uluca, 'Karımı benden ayırıyorsunuz' diyerek bir hafta önce ölümle tehdit ettiği baldızı 50 yaşındaki Ayşe Tapsız'ı ve kızı 16 yaşındaki Gamze Yaşkeçeli'yi bıçaklayarak öldürdü. Hakkı Uluca'nın tehdit nedeniyle bir hafta önce ifadesi alınıp serbest bırakıldığı anlaşıldı.
Koruma yerine barıştırma!

27 Aralık: Malatya Darende'de bir anneyle dört çocuğu evlerinde çamaşır lastiğiyle boğularak öldürülmüş halde bulundu. Öldürülen 30 yaşındaki Fatma Seven, imam nikâhlı eşi Cabbar Seven'i geçen yıl terk
ederek, Kulucak ilçesine bağlı İlisuluk Köyü'ndeki babasının evine dönmüştü. Nikâhsız eşi Cabbar Seven'nin yanına dönmek istemeyen Fatma Seven, 25 Kasım 2005'te, iki yaşındaki kızıyla birlikte eşi tarafından rehin almıştı. Yerel yetkililer araya girerek çitfi 'barıştırmış' ve resmi nikâhlarını kıymıştı. Şahitlikleri bir hemşireyle bir jandarma astsubayının yaptığı nikâhta, Fatma Seven, gözyaşları içinde ve başını sallayarak aslında ölümüne 'Evet' diyordu.

28 Aralık: Tekirdağ'ın Çerkezköy İlçesi'nde, Bülent Karaca, sabah kahvaltısını geç hazırladığı için tartıştığı üç yıllık eşi Leyla Karaca'yı, 2 yaşındaki çocukları Koray'ın gözleri önünde bezle boğarak öldürdü.

28 Aralık: Adapazarı'nda iki yıldır ayrı yaşadığı eşine boşanmak istediğini söyleyen iki çocuk annesi Ferda Karaca, baltalı saldırıyla kafasından yaralandı. Ferda Karaca "Beni sürekli tehdit ediyordu" dedi.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2007

DİYARBAKIR - Diyarbakır'da 2006 yılı içerisinde 799 kadının, şiddet gördüğü gerekçesiyle kadın kuruluşlarına başvurduğu açıklandı. Diyarbakır Barosu Kadın Komisyonu üyesi avukat Meral Danış, yaptığı açıklamada, kadınların eski yıllara oranla şiddet konusunda ciddi bilgi sahibi olmasının umut verici bir gelişme olduğunu vurguladı.
Danış, "2006 yılında kadına yönelik şiddet konusunda çok önemli yasal değişiklikler oldu ve genelgeler yayımlandı. Ancak bu genelge ve yasaların hemen hayata yansımasını beklemiyorduk. Uzun yıllardır süren uygulamaların bir anda ortadan kalkması, mümkün değildir. Yasaların uygulanmasında kararlılık gösterilmesiyle şiddetin düşeceğine inanıyorum. Kamuoyunun kadına yönelik şiddete gösterdiği duyarlılık umut vericidir. Bence kadınlar açısından 2006 yılı başarılı geçmiştir. Şiddet devam etse de bununla mücadele de ciddi bir şekilde sürdürülmüştür" diye konuştu.
Kadına yönelik şiddet olaylarıyla sık sık gündeme gelen Diyarbakır'da kadın kuruluşları, 2006 yılında yoğun bir çalışma yürüttü. Mahalle ve köyleri dolaşan kadın kuruluşu üyeleri, buralarda hem erkeklerle hem de kadınlarla görüştü. Diyarbakır'da 2006 yılı içerisinde toplam 799 kadın, şiddet gördüğü için kadın kuruluşlarına başvurdu. 382 kadın Yenişehir Belediyesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehabilitasyon Merkezi'ne (EPİDEM), 181 kadın, Kadın Sorunlarını Araştırma Merkezi'ne (KAMER), 193 kadın Bağlar Belediyesi Kardelen Kadın Evi'ne, 41 kadın da İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) başvurarak yardım talebinde bulundu.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2007

Nikáhsız olarak beraber yaşadığı Uğur Türkmen ağabeyi tarafından öldürülünce, 28 yaşındaki S.Ç., "Töre gereği ölüm sırası bende" diyerek Tarsus’u terk etti. Töre gerekçesiyle peşine düşen ölümden kaçarken üç kez tecavüze uğradığını anlatan S.Ç., "Artık bittim" dedi.

TARSUSLU bir ailenin kızı olan S.Ç., sürekli şiddet gördüğü için, áşık olduğu Uğur Türkmen’e kaçtı. Böylece, şiddetten kurtulacağını düşünüyordu. "Ağabeyim F., dediği hemen yapılmayınca döver, kafamda tabak kırardı. Bir gün ablam S. sofraya eksik çatal getirmişim diye sinirlenip beni ısırarak sokağa attı. Senelerce uzattığım saçlarımı kazıttı. Kahroldum" diyen S.Ç. dokuz ay Uğur Türkmen’le birlikte yaşadı. S.Ç., Türkmen’in önceki evliliğinden iki çocuğuna da annelik yaptı. Ancak Türkmen, S.Ç.’ye resmi olarak nikáhlanmadı. Bunun üzerine, 2 Temmuz 2006’da S.Ç.’nin ağabeyi Feridun Ç. tarafından öldürüldü. Hırdavatçıda işçi olarak çalışan Uğur Türkmen’i, işyerinde av tüfeğiyle vurarak öldüren Feridun Ç. olayın ardından kayıplara karıştı.

S.Ç. de ailesinden kaçarak önce Tarsus’taki Kadın Sığınma Evi’ne yerleşti. Ancak, ölüm korkusu orada da peşini bırakmadı. "Küçük bir yer. Babamın kulağına gitmiş. Oradan da mecburen kaçtım" diyen S.Ç., babasıyla konuşmayan amcasının kızına ulaşabilmek için İstanbul’a gelmek istedi. Ancak, yardım istediği insanlar S.Ç.’ye sırt çevirdi. Önce Mersin’de, sonra Tarsus’ta otobüs terminalinde tecavüze uğradığını söyleyen S.Ç., yolda yaşadıklarını şöyle anlattı:

SIĞINMA EVİNE YERLEŞTİRİN

"Ağabeyim namusum için peşime düştü. Ancak ben yollarda namusumu koruyamadım. Cebimdeki son parayla İstanbul’a geldim. İstanbul’da amcamın kızının evini ararken de bir dolmuşçu tecavüz etti. Çıldıracağım. Konuşacak dermanım kalmadı. Yardım istediğim herkes sırtını çevirdi. Babam, Tarsus’tayken haber yolladı. ’Ne yaparsan yap, nereye gidersen git, öldüreceğiz’ diyor. Ben ölümü bile bile kaçtım. Ölümüm töre gereği olacaksa, onlardan önce ben kendimi öldürürüm. Töreye kurban gitmek istemiyorum. Tek istediğim, ailemin beni bulamayacağı bir sığınma evine yerleşmek."

Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Sosyal Hizmetler İl Müdürü Seyfi Bozçelik, S.Ç.’yi geçici bir süre Sosyal Hizmetler’e bağlı bir yurtta misafir edeceklerini, ardından da bir sığınma evine yerleştireceklerini söyledi.
İSTESEK ÖLDÜRÜRDÜK

S.Ç.’nin kardeşi F.Ç, ağabeyi Feridun Ç.’nin Uğur Türkmen’i namus gereği öldürdüğünü söyledi. Kardeş F.Ç., "S.Ç.’yi de öldürecek misiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Kardeşimize dokuz ay resmi nikáh yapmadı. Ağabeyim de gurur meselesi yaptı. Namusunu temizlemek için öldürdü. Eğer S.Ç.’yi öldürmek istesek, şimdiye kadar çoktan öldürürdük. Boşuna kaçıyor. Ardına düşecek olsam başımı belaya sokacağım. Bacımız, namusuna tabii ki sahip çıkacağız."
 
Cevap: Kadın Haberleri 2007

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Adana'da hamileyken eşinden şiddet gördüğünü söyleyen Dilek Birdal’ın kızı Ebru özürlü olarak dünyaya geldi[/FONT]

clear_pixel.gif
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]05.01.2007[/FONT]​

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Birdal, “Yediğim dayaklarla iki kulağımın zarı da patladı. Şu anda iki kulağımda da yüzde 85’lik duyma kaybı var. Bu yüzden kızım da özürlü doğdu” dedi. Birdal ve 2.5 yaşındaki kızına şimdilik Türkiye Sakatlar Derneği Adana Şubesi yardımcı oluyor.[/FONT]
 
Cevap: Kadın Haberleri 2007

OSMANİYE’nin Toprakkale İlçesi’nde 41 yaşındaki Mehmet Koyuncu, kendisini terk edip boşanma davası açan eşi 40 yaşındaki Fatma ile kızı 5 yaşındaki İrem Koyuncu’yu pompalı tüfekle yaraladı.

Gaziantep’in İslahiye İlçesi’nde oturan Fatma Koyuncu, şiddetli geçimsizlik nedeniyle besicilik yapan eşi Mehmet Koyuncu’dan ayrılma kararı aldı. Fatma Koyuncu geçen yıl kızıyla birlikte eşini terk edip, Toprakkale İlçesi’ndeki akrabalarının evine yerleşti. Burada yaşamaya başlayan Fatma Koyuncu, eşine boşanma davası açtı. Dava haberini alıp, sinirlenen Mehmet Koyuncu, 2 gün önce geldiği eşinin yaşadığı eve pompalı tüfekle saldırıda bulundu. Olayda Fatma Koyuncu ayağından, kızı İrem ise başından yaralandı. Akrabaları tarafından Osmaniye Devlet Hastanesi’ne götürülen anne ile kız, burada yapılan ilk müdahalenin ardından Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne sevk edildi. İrem’in sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi.
Olayla ilgili soruşturma başlatılırken, kaçan kocanın yakalanmasına çalışılıyor.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2007

Konya'da zorla fuhuş yaptırmak, çek-senet tahsilatı, adam yaralama, gasp gibi suçlara karıştıkları tespit edilen örgüte yönelik yaklaşık 18 gün önce yapılan operasyonda yakalanan örgüt üyelerinin, birçok kadına uyuşturucu vererek zorla fuhuş yaptırdığı iddia edildi.

19 Aralık sabahı Konya Kaçakçılık ve organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü ekipleri tarafından, fuhuş yaptırmak, çek-senet tahsilatı, adam yaralama, gasp gibi suçlara karıştıkları tespit edilen örgüte yönelik yapılan operasyonda kadınların ağırlıklı olduğu birçok kişinin ifadesine başvuruldu.
Yapılan detaylı çalışma sonucu fuhuş evlerindeki kadınların birçoğunun uyuşturucu verilerek fuhuş yapmaya zorlandığı tespit edildi.
Ayrıca, örgüt üyelerinin, genç yaşta evlerinden kaçan kızlarla evlendikten sonra fuhuş yapmaya zorladıkları, ardından da bu kadınları fuhuş evlerinin başlarına getirdikleri belirtildi.
İNTERNETİ KULLANARAK KANDIRIYORLAR

Operasyonda baskın yapılan bir evde bulunan 21 yaşındaki F.G'nin ise fuhuş yaptırılmaya zorlanan kadınlardan biri olduğu öğrenildi.
Yurt dışında yaşayan F.G'nin yıllar önce internet ortamında tanıştığı örgütün bir üyesinin daveti üzerine Konya'ya geldiği belirtildi.
Burada kendisini Konya'ya davet eden örgüt üyesi ve arkadaşları tarafından F.G'nin defalarca tecavüze uğradığı, ardından birçok erkekle fuhuş yapmaya zorlandığı öğrenildi.
F.G'nin Türkiye'de bulunan ailesinin yanında olduğu bildirildi.
13 yaşındayken örgüt tarafından kaçırılan S.H'nin (19) ise uyuşturucu verilerek fuhuşa zorlandığı, polise giderek kızlarının kayıp olduğu yönünde başvuruda bulunan ailesinin ise tehdit yoluyla şikayetinden vazgeçirildiği öğrenildi.
Konya polisi, 19 Aralık sabahı çek-senet tahsilatı, adama yaralama, gasp gibi suçlara karıştıklarını tespit ettiği örgüte yönelik yaptığı operasyonda 46 şüpheli gözaltına alınmış, aralarında kadınların da bulunduğu 39 kişi tutuklanarak ceza evine gönderilmişti.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2007

Osmaniye'nin Kadirli İlçesi'nde 38 yaşındaki İbrahim Ceyhan'ın, 7 ay önce üzerine getirdiği kuma yüzünden Kurban Bayramı arifesinde çıkan tartışmada dövdüğü öne sürülen eşi 3 çocuk annesi 36 yaşındaki Gülveren Ceyhan öldü. Gözaltına alınan İbrahim Ceyhan tutuklandı.
Şehit Mehmet Delikuş Mahallesi'nde oturan kamyon şoförü İbrahim Ceyhan, eşinin üzerine iddiaya göre 17 yaşındaki N.A.'yı kuma olarak getirdi. N.A.'ye ayrı ev açan Ceyhan ile eşi Gülveren Ceyhan arasında sık sık bu yüzden tartışma yaşanmaya başladı.
Aynı gerekçeyle İbrahim Ceyhan ile eşi arasında geçen 30 Aralık'ta tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine İbrahim Ceyhan, eşini tekme yumruk dövdü. Bir süre sonra başına aldığı darbelerle fenalaşan Gülveren Ceyhan, ailesi tarafından Kadirli Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Burada yapılan ilk müdahalenin ardından Osmaniye Devlet Hastanesi'ne sevk edilen Gülveren Ceyhan'ın beyin kanaması geçirdiği belirlendi.
Ceyhan, bu hastanede beyin cerrahi olmaması nedeniyle yakınları tarafından Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Araştırma Hastanesi'ne götürüldü. Tedaviye alınan Ceyhan, dün akşam saatlerinde hayatını kaybetti. Adana Adli Tıp Kurumu'na getirilen Ceyhan'ın cenazesi yapılan otopsinin ardından götürüldüğü Kadirli İlçesi'ndeki Asri Mezarlık'ta gözyaşları arasında toprağa verildi.
Ceyhan'ın ailesinin şikayeti üzerine gözaltına alınan İbrahim Ceyhan, ifadesinin ardından sevk edildiği nöbetçi mahkemece tutuklandı.
 
Geri
Üst