KADIN HAKLARI ve SOSYAL HİZMET

  • Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi
M

Misafir

Forum Okuru
KADIN HAKLARI ve SOSYAL HİZMET
Kadınların ilerlemesini engelleyen etmenler politik,ekonomik, sosyal, kültürel, hukuki, eğitsel ve dini koşullarla yakından ilişkilidir. Bu unsurlar ailede,toplumda, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde kadınlara yönelik eşitsizlik, haksızlık ve sömürücü koşulların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kadın On Yılı’nda “eşitsizlik, kalkınma ve barış” hedeflerinin saptanması, kadınların ulusal düzeyde statülerinin geliştirilmesi, kadınların ayrıma tabi tutulmasının önlenmesi, kalkınmanın nimetlerinden ve her türlü kaynaklardan eşit şekilde yararlanması için çalışmalar yapılmıştır. On yıllık dönemin ilk yarısındaki gelişmeleri gözden geçirmek için 1980 yılında Kopenhag’da II. Dünya Kadın Konferansı düzenlenmiştir. Konferansın ardından “Kadınlara karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi” 1 Mart 1980 tarihinde üye ülkelerin imzasına açılmıştır. Türkiye sözleşmeyi 1985 yılında imzalamıştır.
1995 yılında Pekin’de toplanan IV. Dünya Kadın Konferansı sonunda oluşturulan Pekin Deklarasyonu ve Eylem Planı, kadın-erkek eşitliğini gerçekleştirmeye yönelik somut politikalar ortaya koymuştur. Kadın sorunları konusunda toplumsal duyarlılığın artırılmasını sağlayan konferansta Türk delegasyonunca üç konuda taahhütlerde bulunulmuştur. Bu taahhütlere göre 2000 yılına kadar:
1- Kadın okur yazarlık oranı % 100’e çıkarılacak, 8 yıllık zorunlu kesintisiz eğitime geçilecektir.
2- Anne ve çocuk ölüm oranı % 50 oranında azaltılacaktır.
3- Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine konulan çekinceler kaldırılacaktır.
EĞİTİM
Kadınlara eğitim düzeyi erkelerle karşılaştırıldığı zaman kadınlar aleyhine bir durum görülmektedir. Ülkemizde bu eşitsizliği ortadan kaldırmak amacıyla büyük çabalar harcanmaktadır. Örneğin zorunlu temel eğitimin 8 yıla çıkarılması ve Genç Kız ve Kadınların Eğitiminin Geliştirilmesi Projesi gibi. Sonuçları daha belirgin şekilde göstermek amacıyla okur yazar olmayan ve yüksekokul mezunu olan kadın ve erkekler karşılaştırılmıştır. Buna göre 1985 yılında okur yazar olmayan kadınların oranı % 34.8 (yani her üç kadından biri okur yazar değil), 1990 yılında % 30.7 ve 1998 yılında Nisan ayı itibarıyla okur yazar olmayan kadın oranı % 22.4 (yani her beş kadından biri okur yazar)’tür.
Okur yazar olmayan erkeklerin oranına bakıldığında,1985 yılında % 12.4 (8/1), 1990 yılında % 10.1 (her 10 erkekten biri okur yazar değil) ve 1998 yılı Nisan ayı itibarıyla %5.9 (her 20 erkekten biri okur yazar değil)’dur.
Bu durum, okur yazar olmayan kadınların oranının erkeklere göre oldukça yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Aynı şekilde 1998 yılı Nisan ayı itibarıyla yüksekokula devam eden erkeklerin oranı % 5.4 iken, kadınların oranı % 2.8’dir. Son 10 yılda kız öğrenci sayısındaki en fazla artış kadınların zaten yoğun olduğu beşeri bilimler, güzel sanatlar ve eğitim gibi alanlarda olmuş ancak geleneksel olmayan ticaret ve iş yönetimi alanlarındaki kadınların oranı da önemli bir sıçrama göstermiştir.
Kadınların okula gitmeme nedenleri ise:
- Okul masraflarının yüksek olması.
- Küçük kardeşe bakmak zorunda olmak.
- Ev işlerinde ailesine yardım etmek.
- Ailenin izin vermemesi.
- Ekonomik katkı sağlamak zorunda olmaktır.
Düşük eğitim düzeyi, kadının toplumsal statüsünün de düşük olmasına, erken yaşta yapılan evliliklere ve dolayısıyla yüksek doğurganlık oranlarına yol açmaktadır. Eğitimde kadının durumunu bu şekilde özetledikten sonra kadın ve sağlığa ilişkin verilere bakabiliriz.
SAĞLIK
Kadın ve sağlık denildiğinde üreme sağlığı akla gelmektedir. Bazı istatistiklere göre ortalama doğurganlık oranı % 2.7’dir. Bu oran Doğu Anadolu’da % 4.4, Batı Anadolu’da ise % 2’dir. En hızlı doğurganlık, 20-24 yaşları arasında görülmektedir. Hiçbir doğum kontrol yöntemi kullanmayanların oranı % 20’dir. Toplam düşük hızı % 29.4’tür. Bir kez ve isteyerek düşük yapanların oranı %28’dir. İsteyerek düşük hızı % 17.9’dur. Kendiliğinden düşük hızı % 11.5’tir. 15 yaşındakilerin % 1’i, 16 yaşındakilerin % 3.4’ü, 17 yaşındakilerin % 8.1’i, 18 yaşındakilerin % 15’i anne olmuştur ya da gebedir. Anne ölüm hızı yüz bin canlı doğumda 54.2’dir. Anne ölüm hızının kadın ölümlerindeki payı % 5.2’dir. Doğumların % 40’ı evde gerçekleşmektedir. Kadın ve çocuk hastanesi sayısı toplam 45’tir. HIV/AIDS hastalarının % 25’i ise kadındır. Doğurganlık oranının yüksek oluşu birçok değişken ile yakından ilişkilidir. İlk evlenme yaşının düşük olması, eğitim düzeyi (eğitimli olmayan kadınların ilkokul mezunu olan kadınlara göre bir fazla doğum yaptıkları saptanmıştır) ile doğurganlık oldukça yakından ilişkilidir. Doğurganlık oranında belirgin bölgesel farklılıklar göze çarpmıştır. Bunun temel nedeninin yine düşük eğitim düzeyi ve kadın statüsü olduğu unutulmamalıdır.
SİYASET
Kadınların siyasal yaşama katılımı Cumhuriyet Türkiyesi’nde 1923 yılında Kadınlar Halk Fırkası’nın kurulması ile başlamıştır. 1924 yılında aynı amaçla Türk Kadınlar Birliği Derneği kuruldu. 1930 yılında kadınlara Belediye seçimlerinde, 1933 yılında muhtar ve ihtiyar heyeti ve nihayet 1934 yılında milletvekili seçme ve seçilme hakkı verilmiştir ve 1935 yılında kadınlar ilk kez bu haklarını kullandılar ve parlamentoya Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranlı (%4.8) katılımı sağlanmıştır. Türkiye’de 1946 yılında çok partili sisteme geçilmesiyle birlikte yapılan toplam 13 genel seçimde 1983 yılı ve 1999 yılı seçimleri hariç TBMM’ne giren kadın milletvekili oranı %22yi geçmemiştir. Son seçimlerde TBMM’ne giren kadın milletvekili sayısı toplam 550 içinden 24’tür. Bu da %4.3’e karşılık gelmektedir.
İSTİHDAM ve SOSYAL GÜVENLİK
1997 yılı verilerine göre 12+ yaştaki kadınların %25.22’si erkeklerin %69.9’u iş gücüne katılmaktadır. Bu durum kadınlar lehineymiş gözükse de gerçekte durum böyle değildir. Çünkü kadınların %56.2’si ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır (erkeklerin %99’u). Kamu kesiminde üst düzey yönetici olarak çalışan kadınların oranı düşüktür. 1995 verilerine göre müsteşar düzeyinde olan kadınların oranı %2.1, genel müdür yok, genel müdür yardımcısı oranı %10.3’tür.Her üç öğretim elemanından 1’i (%33.1) ve her 5 profesörden 1’i (%21.2) kadındır. Bu durum bir çok Avrupa ülkesinden daha yüksektir. Kadınların iş gücüne katılma oranının düşmesinin önemli bir nedeni göçtür. Bu anlamda göç, kadınların statüsünün düşmesine neden olmakta ve giderek yoksulluk oluşmaktadır. Her alanda olduğu gibi eğitim düzeyi kadının aile içi rolü ve güç ilişkileri ile karar alma mekanizmalarındaki konumu kentsel işgücüne katılımı belirleyen önemli etkenlerdir. Kent kadın istihdamı açısından olumsuz bir yapı yansıtmaktadır. Göçle gelen kadın ya ev kadını konumuna girmekte ya da marjinal işlerde yasal korumadan uzak sosyal güvenceden yoksun olarak çalışmaktadır. Ayrıca işe girerken ve çalışırken cinsiyete dayalı ayrım da söz konusu. Kadınların %79.6’sı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı değil. %1.8’i Bağ-Kur, %10.7’si SSK, %7.8’i Emekli Sandığı sosyal güvence kapsamındadır.
AİLE İÇİ STATÜ ve SORUMLULUK PAYLAŞIMI
Ev işlerinde sorumluluk paylaşımına bakıldığında yemek pişirmek, temizlik yapmak, bulaşık yıkamak, ütü yapmak, çocuk bakımını üstlenmek gibi ev içinde gerçekleştirilen sorumluluklar kadın tarafından üstlenilirken alış-veriş yapmak, resmi kuruluşlarda iş izlemek gibi ev dışında gerçekleştirilen sorumluluklar erkek tarafından üstlenilmektedir.Aile bütçesinin düzenlenmesi erkek tarafından gerçekleştirilmektedir. Ev dışı işleri ve bütçenin
düzenlenmesini eşleriyle birlikte yapanların oranı %20’yi geçmemektedir. Geleneksel olarak erkek ve kadına biçilen roller ve bu rollerin tekrar tekrar üretimi söz konusudur. Bu durum erkeğin kadına karşı olumsuz tutumunu pekiştirmekte ve aile içi şiddeti olağanlaştırmaktadır.
SOSYAL HİZMET MESLEĞİ ve KADIN GRUBU
Kadın grubu ile çalışan sosyal hizmet uzmanının rollerini aşağıda belirtildiği gibi özetlemek mümkün.
1.VAKA BULUCU: Bu rolde sosyal hizmet uzmanı kadın hakları konusunda ihlale uğrayan ya da risk altında bulunan kadınları veya kadın gruplarını belirlemeye çalışır.
2.KIRICI (ARABULUCU): Bu rolde sosyal hizmet uzmanı kadın hakları konusunda ihlale uğrayan ya da risk altında olan kadınların toplumda var olan hizmetlerden (kadın misafirhaneleri, sığınma evleri gibi) yararlanmalarına yardımcı olur.
3.SAVUNUCU: Savunucu rolünde sosyal hizmet uzmanı kadınlara yönelik uygulamaların düzenlemelerin kadınların bunlardan yararlanmalarını, kaynakları kullanmasını ve yardım almasını engelleyebilecek durumları ortadan kaldırmak, tek bir kadın adına mücadele etmek şeklinde de olabileceği gibi kadınların tümü için yasalarda, politikalarda değişiklik yapmak savunuculuk rolü içindedir.
4.DEĞERLENDİRİCİ: Bu rolde sosyal hizmet uzmanı kadın hakları ve ihlalleri konusunda bireysel ya da toplumsal sorunları konusunda bilgi toplamak, bunları değerlendirmek, alternatif ve öncelikleri ortaya koymak ve eylem için karar vermeye çalışır.
5.HAREKET GEÇİRİCİ:Harekete geçirici rolünde sosyal hizmet uzmanı var olan grupları, kaynakları,örgütleri, yapıları birleştirmek onlara enerji vermek ya da yeni gruplar, organizasyonlar ve kaynaklar oluşturmaktır.
6.ÖĞRETİCİ: Kadın hakları konusunda ihlale uğrayan ya da risk altında olan kadınlara yeni beceriler kazandırmak şeklinde sosyal hizmet uzmanının işlevi söz konusudur. Öğretici rol kapsamında kadın hakları ihlalinin ne olduğunun öğretilmesi ver kadınların toplumsal yaşama işlevsel olarak katılmasını sağlamakta vardır.
7.DAVRANIŞ DEĞİŞTİRİCİ: Sosyal hizmet uzmanı bu rol kapsamında, kadın ya da kadın gruplarının davranış kalıplarında, alışkanlıklarında ve algılamalarında değişiklik yapmayı hedefler.
8.DANIŞMAN: Danışman (konsültasyon anlamında kullanılmaktadır) rolünde sosyal hizmet uzmanı kadın hakları konusunda çalışan diğer uzmanlarla ya da kurumlarla işbirliğine girmek ve onların becerilerini artırmak ve kadın müracaatçıların sorunlarının çözümünde yardımcı olmaktadır.
9.PLANLAYICI: Bu rol kapsamında sosyal hizmet uzmanı kadınların sosyal hizmet gereksinimlerini karşılamakta, toplumun bu konuya duyarlı olmasını sağlamak amacıyla diğer gruplar ve kurumlarla işbirliğine girmek ve yeni yapıların planlamasını sağlamaktır.
10.ARAŞTIRMACI: Sosyal hizmet uzmanı, kadın hakları konusunda veri toplamak, sınıflamak ve analiz etmek ve elde ettiği sonuçları yayınlamaktadır.
11.YÖNETİCİ:Yönetici rolünde sosyal hizmet uzmanı,kadın konusunda yapılan bir çalışmanın, programın hizmet ünitesinin ve organizasyonun yönetilmesi işlevini yerine getirmektedir.
12.KLİNİK HİZMET VERİCİ: Bu rolünde sosyal hizmet uzmanı kadın hakları konusunda ihlale uğrayan ve risk altındaki kadınlara destek sağlama yönünde çalışmalar yapmaktadır.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
T.C. BAŞBAKANLIK KADININ STATÜSÜ ve SORUNLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Eylem Platformu ve Platformu ve Pekin Deklarasyonu. Dördüncü Dünya Kadın Konferansı Pekin,Çin 4-15 Eylül 1995.
T.C. BAŞBAKANLIK KADININ STATÜSÜ ve SORUNLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Kadının Statüsünün Araştırılarak Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin Yaşama Geçirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirleri Tespit Etmek Amacıyla Kurulan TBMM Kadının Statüsünü Araştırma Komisyonu Raporu. Kasım 1998. Ankara.
T.C. BAŞBAKANLIK KADININ STATÜSÜ ve SORUNLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Türkiye’de Kadın-Women in Turkey, Şubat 1999
T.C. BAŞBAKANLIK KADININ STATÜSÜ ve SORUNLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Cumhuriyetin 75. Yılında Türkiye’de Kadının Durumu. Ankara, Kasım 1998.
T.C. DEVLET BAKANLIĞI AİLE ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANLIĞI III. AİLE ŞURASI TEBLİĞLERİ, Ankara 1999.
T.C. DEVLET BAKANLIĞI AİLE ARAŞTIRMA KURUMU
BAŞKANLIĞI AİLEYE YÖNELİK MEVZUAT, Ankara 1998.
T.C. BAŞBAKANLIK KADININ STATÜSÜ ve SORUNLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ. 1994 ULUSLARARASI AİLE YILI ÖZEL İHTİSAS
KOMİSYON RAPORLARI, Ankara 1994.
B. R. COMPTON ve B. GALAWAY, SOCIAL WORK PROCESSES,The Dorsey Press, İllionis 1979
 
Geri
Üst