Kamil iman sahibi olmak.

İ

İslami Yazar

Forum Okuru
Kamil iman sahibi olmak.
Kalplerde iman nurunun parlaması, İnançla ilgili maddelerin kabulüne, İmanın gelişip kemale ermesi ise birtakım mükellefiyetlerin yerine getirilmesine bağlıdır. Kalp sahasında iman çekirdeğinin filizlenip inkişaf etmesi, ibadetlerini yapmakla ve kuran okumakla, alevlenmesi de zikir ve fikirle hasıl olmaktadır. Toprağa gömülmeyen bir çekirdek, yıllarca açıkta dursa, ağaç haline gelemez. İmanın kemal derecesine ulaşması da bazı şartlara bağlı bulunmaktadır.



A27E8144-FC38-441B-920B-614F97F44BED.jpeg



Allahı Ve Rasülünü sevmek
!

Allah-ü Teala’yı ve sevgili peygamberimizi herkesten ve her şeyden fazla sevmektir. Zira kuvvetli bir iman, sevginin artmasına fazlalaşan muhabbet, imanın kemale etmesine sebep olur. Bu hususu tesbit eden bir Hadisi Şerif’te şöyle buyurulmaktadır. “Nefsim (kudret) elinde bulunan Allah’a andolsun ki, biriniz, ben kendisine babasından ve çocuğundan daha sevimli oluncaya kadar kemaliyle iman etmiş olamaz.


Güzel Ahlak!

Güzel Ahlak sahibi olmalıdır. Çünkü müminlerin iman yönünden en Kamil olanı, ahlak itibarıyla en güzel olanıdır. Bir kimsenin ahlakı ne derece güzel olursa imanı o nisbette kemale ulaşır. İnançsız kimse ahlaktan, ahlakı olmayan şahısta kamil imandan yoksundur.

İbadette devamlılık!

Allah’a ibadet için camilere devam etmelidir. Zira İslam iman mükellefiyeti ile birlikte ibadet etme mecburiyetini getirmiştir. İbadet, imanın kuvvetini artırır. İmanın ziyası arttıkça kişi daha fazla ibadet etme yollarını arar. Mabetler gerek cemaatle namaz, gerek vaaz ve nasihat, gerekse diğer yöndeki dini vazifeler için en verimli yerlerdir. Asr-o saadette dini, ilmi ve dünyevi meselelerin müzakere edilip karara bağlanması hep mescitte yapılırdı. Bu sebeple, kainatın biricik efendisi “Bir kimsenin mescide devam ettiğini görürseniz onun İmanının olgunluğuna şahitlik ediniz” buyurmuştur.

Allah için sevmek ve buğzetmek!

Sevdiği bir şahsı Allah için sevmeli, buğz ettiği kimseye Allah için buğz etmelidir. İmanı Kamilin en mücessem örneği bulunan Rasülü Ekrem şöyle buyurmaktadır. “Kim Allah için sever ve Allah için buğz ederse Allah rızası için vergide bulunur ve Allah’ın emrine aykırı olduğu için engelleme yaparsa, muhakkak İmanını kemale erdirmiştir.

Kendisi için istediğini Kardeşi içinde istemek!

Kendisi için sevdiği ve bir şeyi din kardeşi için de arzulamalıdır. Çünkü Hz. Adem’in torunları bulunan insanlar ya kardeş çocukları, ya amca veya hala, ya dayı veya teyze çocukları durumundadır. Bu yakınlık, mümünlerin arasında samimi bir sevginin bulunması gerektirir. Bu hususu tesbit eden Peygamberimiz, “Biriniz şahsı için sevdiği şeyi din kardeşi için sevesiye kadar Kamil bir mümin olamaz buyurmaktadır.
Hadisi şerifteki “iman etmiş olamaz” hükmü, imanın aslını değil, kemalini uzaklaştıran bir ifade olmaktadır. Hal böyle olunca, bir mümin kendi nefsi için arzuladığı bir şeyin din kardeşinde de bulunmasını istiyorsa Kamil bir inanca sahiptir demektir.
Selam ve dua ile .
 
Herhangi bir dinin temeli inançtır. İnanç, belirli bir ilkenin hakikatine dair sadece bir inanç değildir, ama esas olarak eylemin temeli olarak bir ilkenin kabul edilmesidir. La ilahe illallah Bu güzel ifade, İslam'ın temeli, temeli ve özüdür. Bu ifadenin kabulü veya inkarı, insanlar arasında bir dünya farkı yaratır. Aslında, tevhid devrimci bir kavramdır, muazzam derecede güçlü bir doktrindir ve İslam'ın başlangıç noktasıdır. Bununla birlikte, inananlar ve inanmayanlar arasındaki fark, sadece birkaç kelimeyi ifade etmenin bir sonucu değildir. Asıl güç, bu doktrinin bilinçli olarak kabulü ve onun şartlarının ve pratik hayatta ona tam bağlılığın yatar. Bilgi, duygu ve iradenin hep dahil olduğu inanç, bir doktrin ya da dogma biçiminde değil, ideal bir değer biçiminde tezahür eder. Allahın birliği İslamın en temel kavramdır. Bu nedenle, Allah'ın varlığının kanıtı, tüm İslami inanç kavramının temelidir.
 

Benzer Diğer Konularımız !

Geri
Üst