kardeş macarlar

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
kardeş macarlar
Hazırlayan: İsmail Tosun Saral
Türk-Macar Dostluk Derneği Üyesi

Tosun Saral'ın Kocatepe Rotary Klübünde verdiği Konferans:

MACARLAR

Biz Türkler Macarları kardeş biliriz. Sadece biz değil bütün dünya da böyle bilir. İsa’dan sonra 927-997 yılları arasında yaşamış olan Macar kıralı Geza’ya Bizans imparatoru tarafından verilen kırallık tacı üzerinde şunlar yazmaktadır: “ Ki Ovtis Despotis Pistüs Kralis Türkiyas” Bunun Türkçemizle ifadesi şudur : “ Lîtufkâr Hükümdar Türkiya Kralı’na “

Türk-Macar Dostluk Derneği kıymetli arkadaşım sayın Prof.Dr. Vecdet Erkun tarafından kurulunca seve seve üye oldum. On seneden beri elimizden geldiği kadar Türk-Macar Dostluğu ve kardeşliğine katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

Nobel ödülü sahibi İtalyan fizikci Enrico Fermi’ye bir gün “Dünya dışı varlıklar var mı ? “ diye sormuşlar.
“Evet var. Aramızda bile yaşıyorlar, Onlara MACARLAR denir” diye cevap vermiş. Ve devam etmiş :
“ Holywood’daki bütün hayal fabrikaları Macar prodüktörler, rejisörler, senaristler, kameramanlar tarafından yaratılmıştır.
Bela Bartok’un müziği bir çok kişi tarafından dünya dışı olarak değerlendirilmektedir.
Macarlar Tanrı tarafından at sırtında oturmak için yaratılmıştır.
Macar dili hiçbir dünya diline benzemez, kulağa tuhaf gelir. “

Sayın Enrico Fermi’nin bu görüşüne göre biz Türkler de dünya dışı yaratıklarız. Çünkü biz de at sırtında doğduk ve at sırtında öleceğiz.
Bela Bartok ünlü bestelerini yapmadan önce Anadolu’yu karış karış gezmiş ve halk müziği namelerini toplamıştır.
Ayrıca Macar dili Türkçenin bir akrabasıdır.

Macarları, Macaristan’ı, yaklaşık 600 yıldır süre gelen Türk-Macar ilişkilerini kısa bir makale süresine sığdırmak takdir edersiniz ki çok zordur. Ben burada sizlere bazı kısa bilgiler vermekle yetineceğim.

Macaristan bir cumhuriyettir. Yüzölçümü 93000 km2 dir. nufuzu 10.5 milyon
olup, % 21’i 14 yaşın altındadır.
Ayrıca yurt dışında çeşitli nedenlerle ülkeyi terk etmiş 5 milyon Macar
yaşamaktadır. Bu insanlar Macar olduklarını hiç bir zaman unutmamışlar, Macar adını yükseltmek için devamlı çalışmışlardır. 17 Macar ilim adamı Nobel Ödülü kazanmışlardır.
Macaristan’da Km2 ye 110 kişi düşmektedir. Başşehir Budapeşte’nin nufusu 2
milyondur. Macaristan’da 19 bölge, 169 şehir ve 1904 köy vardır. Doğum oranı % - 0.1 dir. Macarların % 74’ü kadındır.
Macaristan toprakları 500-700 km uzunluğunda, 300 km genişliğinde büyük ve
verimli bir ovadır. Bu büyük ova, baştan başa, kuzeyden güneye akan Tuna ve Tissa nehirleri ile sulanır. Hepimizin ezbere bildiği Drava, Sava, Oltu, Osma, Yantra, Seret ve Prut ırmakları Tuna’ya akan küçük sulardır.
Macaristan’ı boydan boya geçen Tuna Türk tarihinde büyük yer işgal eder. Tuna
Boyları yüzlerce yıl Türk Ordularının ve akıncılarının geçit ve durak yeri olmuştur. Tuna Türkün büyük zaferlerine şahit olduğu gibi, büyük elemlerini de görmüştür. Babası 1878 yani 93 harbinde şehit olmuş Kemalettin Kamu isimli şairimiz özlemini şöyle dile getiriyor.

Dağlar ağaçla dolu, ovalar yeşil,
Bu yolda konuşmak istiyor dil...
Yelesi kabarmış atlarla değil,
Kötü bir trenle geçtim Tuna’dan.
Babamın kanından damlalar var,
İçtim, kana kana içtim, Tuna’dan.

Osmanlılar Rumeli’ye geçtikten sonra karşılarında daima Macarları gördüler. 1364 yılında başlayan Türk-Macar savaşları 150 yıllık büyük bir mücadeleden sonra Macarların Mohaç sahrasında yenilgisiyle noktalandı. Bunun sonucu olarak Macaristan 150 yıldan fazla Osmanlı İmparatorluğunun idaresinde kaldı.

Macaristan’ın ortasında, Tuna nehrinin üzerinde iki büyük ve güzel şehir vardır. Buda ve Peşte. Buda’ya biz “ Budin “ deriz. Budin nehrin sağ kıyısındadır. Osmanlı Devletinde İstanbul, Bursa ve Edirne’den sonra en sevilen şehir burasıydı. Çok sevildiği, için “ Nazlı Budin “ denmiştir.

Nehrin öteki yakasındaki şehir Peşte’dir. 19. yüzyılda birleşmiş Budapeşte adıyla Macaristan’ın başkenti olmuştur.

Evliyâ Çelebi’nin yazdığına göre Türkler Budin’de 25 cami, 47 mescit, 12 medrese, 16 mektep, 10 tekke/türbe, 2 hamam, 9 han, 8 ılıca, 24 mahalle, 75 sebil, 3500 ev, 1 çeşme, 1 baruthane, 1 saat kulesi, 1 bedesten inşa ettiler. Ancak, Budin kaybedildikten sonraki yıllarda Avusturyalılar bunları yıktılar. Kadirbilir Macarların gayretiyle bunlardan bir kaçı bugün durmakta ve Macarların kültürel zenginliğine zenginlik katmaktadır.

Evliya Çelebi Budin’de bulunan kral sarayının ihtişamını anlatmakta ve bu sarayın İstanbul’da bile bir eşi olmadığını söylemektedir. Kanuni bu sarayı gezerken bir Macar yanına yaklaşarak dışarda bir kısım askerin halka zulum yaptığını bildirmiş ve Kanuni’den yardım istemiştir. Bunun üzerine Kanuni sarayın duvarına kendi el yazısı ile şu müthiş beyiti yazmış ve olaya müdahale etmiştir. Beyit Budin elden çıkana kadar o duvarda yazılı kalmıştır.

“ Gâziler meskenidir, bunda bey’im gayrulmaz,
Bunda zulmedenin âkıbeti hayrolmaz.”

Evliya Çelebi yıllar sonra bu sarayı ziyaret ettiğinde bu beyitin altına:
“Bir saat adl etmek, yetmiş sene ibadetten efdâl’dir”
hadis i Şerifini yazdığını söyler.

Budin 150 sene bir Türk şehri olarak kalmış ve 2 Eylül 1686 da kaybedilmesi büyük üzüntü yaratmıştır. Budin’in kaybı dolayısıyla asker şairlerden Gâzi Aşık Hasan’ın yazdığı “Budin Destanı”nı müsaadenizle okuyayım:

Ötme bülbül ötme, yaz bahar oldu,
Bülbülün figanı bağrımı deldi,
Gül alıp satmanın zamanı geldi,
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i .

Çeşmelerde abdest alınmaz oldu,
Camilerde namaz kılınmaz oldu,
Mamur olan yerler hep harap oldu,
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i .

Budin’in içinde uzun çarşısı,
Orta yerinde Sultan Ahmet Camisi,
Kâbe suretine benzer yapısı,
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i .

Budin’in içinde serdar kızıyım,
Anamın, babmın iki gözüyüm,
Kafeste besli kınalı kuzuyum,
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i .

Cephane tutuştu, aklımız şaştı,
Selâtiyn camiler yandı, tutuştu,
Hep sabi sıbyanlar ateşe düştü,
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i.

Serhatlar içinde Budin’dir başı,
Kan ile yoğrulmuş toprağı taşı,
Çerkez Alemdar şehitler başı
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i.

Kıble tarafından üç top atıldı,
Perşembe günüydü, güneş tutuldu,
Cuma günü idi, Budin alındı,
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i.



1786 Fransız ihtilali kardeşlik, eşitlik, hürriyet gibi fikirleri Avrupa’ya getirmişti. Bu fikirlerin sonuçu olarak ta milliyetçilik doğdu.

Macarlar Avusturya boyundurluğuna karşı 16. 17 ve 18 yüzyıllarda isyan ettiler ve defasından ağır bozguna uğradılar. 1686 da Tökeli İmre, Rakoçi ve 1848 de Koşut. Her üç Macar vatanseveri Türkiye ye sığındılar.

Macar halkının konuştuğu dilin, Avrupa dillerinden hiç birine benzemediğinin tespiti oldukça eskidir.

Macarlar dillerinin Avrupa dillerine benzemediğini, kutsal kitapların dillerinden hiçbirisiyle uzaktan yakından bir ilişkisinin olmadığını 17. yüzyılda fark etmişlerdi. Macar bilim adamları bu tarihten itibaren yoğun ve maceralı bir araştırma içine girmişlerdir. 17 ve 18. yüzyıllarda Macaristan’da Macarca’nın 60 civarında dünya diliyle akraba olduğunu iddia eden tezler ortaya atıldı. Akraba olduğu sanılan diller şunlardı : Eski Mısırca, Sümerce, Etrüskçe, Hititce, Baskca, Tibetce, Çince,, Ermenice,

Hiç bir kimsenin aklına Macarca’nın Türkçe ile akraba olduğu hususu gelmedi. Ancak,

19. yüzyılın ortalarında ve son çeyreğinde Macarca’nın kökeni hakkında ortaya atılan iki tez ülkede siyasi gelişmelere neden oldu. Bu tezler şunlardı :
-Macarca FİN- UGOR dil grubuna mı?
-Yoksa Türk dillerinin egemen olduğu URAL-ALTAY dil grubuna mı
bağlıydı ?

Armin Vambery 1869 da yayınlanan bir makalesinde ilk defa Macarca’nın Türkçeye yakın olduğunu Ural-Altay dillerine dahil olduğunu savunmuştur. Vambery Macarca’nın FİN-UGOR dil grubuna ait olmadığı fikrini savundu.

“ Biz Macarlar açısından Uygur adı özel bir önem taşır. Çünkü Ruslar kendilerinden daha doğuda bulunan ve Rus olmayan halkları bu isimle, daha doğrusu UGOR ismi ile adlandırırlar. Rusların UGOR kelimesi Almanca’ya Unger/Ungar, Rumcaya UNGROS, Latinceye HUNGAROS, olarak geçti. Batı literatüründe OnOGUR olarak bilinen halk ON-OGUZ diye bilinen Türk boyudur.”

Armin Vambery Osmanlı toplumunu, Orta Asya Türk topluluklarını çok yakından tanıyan, Osmanlı padişahı Abdülhamitle çok yakın arkadaşlık ilişkisi kuran kıymetli bir ilim adamıdır.

Tasvir-i Efkar da yazmıştır. Abdülhamit devrinde yurt dışına kaçan aydınlarla yakından ilgilenmiştir. Bu aydınların Londrada yayınladıkları Hürriyet, Pariste yayınladıkları Meşveret gazetelerine sürekli makaleler göndermiştir.

Vanbery yazıları ile Macaristan da Turancılık akımının doğmasına ve gelişmesine neden olmuştur. Macaristan da kurulan Turan Cemiyetinin başkanlığını yapmıştır.

Vamberinin başlatmış olduğu bu ideoloji Türkiye ye de sıçramış hepimizin bildiği Turancılık ve Türkçülük akımı 1900 lü yılların başından 1918 sonuna kadar Türk aydınlarını hayli etkilemiş. Turancılık adına devlet ve millet sonu facia ile biten büyük bir savaşa girmiştir.

Ancak, sunu unutmamalıyız ki o yıllarda Rahmetli Namık Kemal’in başlatmış olduğu
Osmanlılık fikri imparatorluk unsurların bir arada tutmaya yetmemiş, aydınlarımız da Turancılık ve Türkçülük ideolojisine sarılmışlardır.

Vambery 1870 yılında tarihte ilk defa Budapeşte de bir Türkoloji kürsüsü açan bilim adamıdır.

Macarca da bir çok Türkçe kelime bulunmaktadır. Bu Türkçe kelimelerin bir kısmı 150 yıl süre Osmanlı devrinde Macarca’ya geçen sözcüklerdir. Macarca da bugün artık Orta Asya Türk kökenli halklar tarafından bile kullanılmayan çok eski Türkçe sözcükler vardır.

Macarca, dilin yapısı, ses uyumu ve kullanılan kelimeler bakımından hem Fince’ye hem de Türkçe’ye benzemektedir. Çünkü Fin - Ugor dilleriyle Ural Altay dilleri arasında bir yakınlık bulunmaktadır.

Sadece bilim adamlarının değil, halkın da yakından izlediği tartışmalarda güçlü taraf Türkçe yanlısı taraftır. Ancak, tartışma Fin Ugor yanlısı tarafın kazanmasıyla kapanmıştır. Çünkü Katolik kilisesi Macar milletinin Müslüman Türk ulusuna değil Hıristiyan Finlilere akraba olmasını istemiştir.
Sözlerimi en meşhur Türkçe Macarca cümle ile bitirmek istiyorum:
“Zsebemben sok alma van” (Okunuşu: jebemben şok alma van)
Bilmem tercüme etmeye gerek var mı biraz gayret anlarsınız.
Macarca’da bir çok Türkçe sözlük vardır. Bunlardan bir kaçını sunuyorum.
ÇEVİRMEK = ÇAVARNİ YARATMAK = GYARTANİ
KAPMAK = KAPNİ YALAMAK = YALNİ
SÜPÜRMEK = SÖPÖRNİ ÖLDÜRMEK = ÖLNİ
YOĞURMAK = YURNİ TARLA = TARLÖ
BUGDAY = BUUZA ARPA = ARPA
DARI = DARA DEDE = DED
ÇANAK = Çanak KUYU = KUUT
 
Geri
Üst