Kayserİ yüzölçümü tarihi önemli yerleri bilgiler burada

Ce: Kayserİ

Kayseri Kiliseleri


Kayseri çevresinde 30’a yakın manastırın bulunduğu, kaynaklarda ileri sürülmüştür. XX.yüzyılın başlarında il merkezinde yedi Ermeni ve bir Rum kilisesinin olduğu da söylenmektedir. Ayrıca çevredeki ilçe ve köylerde de bir çok kilise ile manastır bulunuyordu. Ermenilere ait Surp Garabet Manastırı (Efkere Büyük Manastırı), Balagesi Köyü’nde Surp Daniel Manastırı, Derevenk’te Surp Sarkis Manastırı, Surp Astvatzatzin Tomarza Manastırı ile Bogos Bedros Kilisesi, Develi’de Yukarı Fenese Mahallesi’ndeki kilise bunların başında geliyordu.

Polonyalı Simeon’un 1617’de Kayseri’yi ziyareti sonrasında yazdığı notlarda “Kayseri’de İstanbul’daki gibi kiliseler vardı. Ancak bunlar harabe halinde idi.” Demektedir. Bu kiliselerin yanı sıra Surp İstepannos, Surp Mergeryos, Surp Sarkis, Surp Parsek, Talas’ta Aya Yorgi kiliseleri günümüze gelememiştir.

Kayseri’deki Rum Kilisesleri arasında Gesi’de Darsia Yanartaş Kilisesi, Endürlük (Andronike) Kilisesi, Talas’ta Yeni Cami Kilisesi, İncesu’da Yeni Cami Mahallesi Kilisesi, Yarım Mahalle Kilisesi, Aydınlar Köyü’ndeki Rum Kilisesi, Germir (Konaklar) Rum Kilisesi, il merkezinde bugünkü Belediye İş Merkezinin bulunduğu yerde de bir Rum Kilisesi bulunuyordu. Ancak Kayseri’deki Rum kiliselerinin çoğu Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Lozan Antlaşması uyarınca, nüfus mübadelesi sonunda cemaati kalmayınca kendi hallerine bırakılmışlar, bazıları yıkılmış, bazıları da camiye çevrilmiştir.

Ermenilerle ilgili nüfus mübadelesi olmadığından Ermeni kiliseleri 1980 yılına kadar ibadete açık kalmış ancak, Ermenilerin şehirden göç etmeleri üzerine sahipsiz kalan birçok kilise yıkılmış ve bunlardan sadece iki tanesi il merkezinde biri de Talas’ta olmak üzere üç tanesi günümüze gelebilmiştir. Bunlar Kiçikapı Meydanı’ndaki Surp Azdvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi ile Cafer Bey Mahallesi’ndeki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, Talas’ta Yeni Cami Kilisesi’dir.


Surp Astvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi (Merkez)

Kayseri Kiçikapı Meydanı’nda bulunan Surp Astvadzadzin Kilisesi’nin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi bilinmemektedir.

Kilise bazilika planında üç nefli olup, orta nef yan neflerden dört sütunla ayrılmıştır. Ayrıca nefleri oluşturan sütunlarla duvarlara bitişik yarım sütunlar arasında bağlantıyı sağlayan kemerlerle iç mekan beş dikdörtgen veya kare bölümlere ayrılmıştır. Orta ve yan neflerin kilise ortasına rastlayan bölümleri daha geniş tutulmuştur. Orta nefteki merkezi bölüm on iki pencereli kasnak üzerine oturan bir kubbe ile örtülmüştür. Diğer neflerin üzerleri de tonozla örtülüdür.

Kilisenin kuzey ve güney duvarlarında yuvarlak kemerli nişler içerisine alınmış, dikdörtgen söveli altışar pencere bulunmaktadır. Kilisenin batısındaki narteks dikdörtgen planlı ve kuzey-güney doğrultusunda uzanmaktadır. Narteksten iç mekana dört sütunlu ve üç tonozlu bir bölüm ile girilmektedir.

Bu kilise Ermeni cemaatinin olmamasından ötürü terk edilmiş, günümüzde “Kiçikapı Spor Salonu” olarak kullanılmaktadır.


Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi (Merkez)

Kayseri Cafer Bey Mahallesi Yeni Sokak’ta bulunan Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi 1191 tarihinde yapılmış, XVII.yüzyıla kadar ayakta kalmış, XIX.yüzyılın ortalarında yıkılmıştır. Kilise 1859 yılında yeniden yapılmış, 1885 yılında da büyük bir onarım geçirmiş ve bununla ilgili mermer bir kitabe giriş kapısı üzerine yerleştirilmiştir.

Kilise üç nefli bazilika planında yapılmıştır. Orta nef yan neflerden sütun ve payelerle ayrılmıştır.Kilisenin içerisi kuzey-güney, doğu-batı doğrultusunda atılmış kemerlerle üç dikdörtgen ve bir de kare bölüm oluşturulmuştur. Orta nefin üzeri ile doğu ve batıdaki bölümler kubbeli, yan nefler de oval kubbeli ve çapraz tonozludur. Kilisenin doğusundaki bema ile, kuzeydoğu, güneybatı köşeleri yarım yuvarlak apsislidir. Kilisenin batısında üç çapraz tonozla örtülü bir narteks bulunmaktadır. Bu narteksin üzerinde de galeriye yer verilmiştir.

Kilise girişi beş sütunlu, yarım kubbeli bir mekandır. İbadet mekanı freskolarla kaplı olup burada bitkisel, geometrik motiflerin yanı sıra pandantiflere İncil yazarlarının resimleri yapılmıştır. Bu kilise halen kullanılmakta olup, ibadete açıktır.

Şammaspir Kilisesi (Bünyan)

Kayseri Bünyan ilçesi Doğanlar mahallesi’nde bulunan Şammaspir Kilisesi’nin ne zaman yapıldığı konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bu kilisenin Hıristiyan Dinini yaymak amacıyla yapıldığı sanılmaktadır.

Kilise yaklaşık 100 m. yüksekliğinde bir kayanın üzerinde yapılmış olup, kale görünümündedir. İç içe üç surla çevrili bulunan kilise yıkılmış ve günümüze gelememiştir. Bugün yalnızca temel kalıntıları görülebilmektedir. Bu bakımdan kilisenin mimarisi ile ilgili bilgi edinilememiştir.

Rum Kilisesi (Talas)

00085048.jpg
Kayseri Talas ilçesi Tablakaya Mahallesi’nde bulunan ve bugün Yeni Cami olarak kullanılan Rum Kilisesi 1886 yılında yapılmış ve daha sonra da camiye dönüştürülmüştür. Kilisenin 1997 yılına kadar kapı girişinde bulunan kitabesi günümüze ulaşamamıştır. Bu kitabede kilisenin 1886 yılında yapıldığı ve ayrıca Sultan II.Abdülhamit’e bir teşekkür yazısı bulunmaktadır.

Kilise kapalı Yunan haçı plan tipinde olup, merkezi bölümü dört payenin taşıdığı 12 pencereli yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Orta mekanın dışında kalan haçın kolları ve köşe mekanlar tonozlarla örtülmüştür. Kilisenin doğusunda bulunan apsis bölümü camiye çevrildikten sonra düz bir tavanla kapatılmıştır. Kilisenin ibadet mekanının üzerinde U biçimli bir galeri bulunmaktadır. Bu galerinin kuzey ve güneydoğusuna düzgün olmayan bir takım mekanlar yapılmıştır. Batısındaki narteks çapraz tonozlarla üç bölüme ayrılmıştır. Burada galeriye çıkışı sağlayan merdivenler bulunmaktadır.

Kilisenin batı cephesi diğer cephelerden daha hareketli olup, burada yuvarlak kemerler nişli içerisine dikdörtgen pencereler açılmış ve bunlar dıştan üçgen alınlıklı frizlerle çevrelenmiştir. Ayrıca alınlıklar kabartma çiçek, yaprak ve kozalak motifleri ile bezenmiştir. Bunun yanı sıra pencere söveleri, paye başlıkları, geometrik ve bitkisel motiflerle bezelidir.

Kilise içerisindeki duvar sıvalarının altında İncil’den alınma sahneleri içeren fresklerin olduğu bazı izlerden anlaşılmaktadır.


Soğanlı Kiliseleri (Yeşilhisar)

00085026.jpg
Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisi’nde sayıları 50’ye yakın kayalar içerisindeki mağaralarda kiliseler bulunmaktadır. Bu kiliselere ilk defa J.W.Hamilton değinmiş ancak bunların isimleri üzerinde durmamıştır:
“Soğanlı’da başlangıç olarak bilinen kısma geldiğimizde manzara bize son derece acayip ve cezp edici gözüktü. Vadinin her bir tarafındaki uçurumlar bal peteği gibi sayısız, çok büyük miktarda hafriyatlar, meskenler ve mezarlıklar, 200 feet yüksekliğinde yumuşak ve özel kayalarla ayrılmış olup, binlercesine de girilebilmektedir”.

Soğanlı Bölgesi yer sarsıntıları sırasında çökmelere uğramış ve çöken alan, doğal etkilerle daha da derinleşerek vadi ve platoları meydana getirmiştir. İki kısımdan oluşan Soğanlı Vadisi’ne Roma döneminden itibaren devamlı olarak yerleşilmiştir. Vadi yamaçlarında yer alan kaya konilerini Romalılar mezarlık, Bizanslılar da kilise olarak kullanmışlardır. Kilise freskleri açısından IX.-XIII yüzyıllara tarihlendirilmektedir. Soğanlı vadisinde yer alan önemli kiliseler arasında Kubbeli, Karabaş, Yılanlı ve Azize Barbara ( Tahtalı) Kilise gelmektedir.


Kubbeli Kilise (Yeşilhisar)

00085027.jpg
Soğanlı kiliseleri arasında en tanınmışı ve en görkemlisi vadinin kuzey yamacındaki Kubbeli Kilisedir. Soğanlı Vadisi’ne hakim, tüf kayalıklarına oyulmuş, silindirik görünümdeki kilisenin yüksekliği yaklaşık 50 m.yi bulmaktadır. Yedi katlı olduğu sanılan bu kilise, sanat tarihçileri tarafından yeterince araştırılmamıştır. Günümüzde yalnızca depremlerden geriye kalan 2 kat üzerinde durulmuştur.

Bu kilise X.yüzyılın başlarına tarihlendirilmektedir. Kilisenin alt katında krypta denilen bir bölüm bunun üzerine oturtulmuş olan yapı pencereli, kasnağından sonra külah biçiminde bir kubbe ile tamamlanmıştır. Doğal etkilerden epeyce yıpranmış olmasına karşılık, kubbe kasnağındaki bezemeler oldukça iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir. Kilisenin doğu ve güneye doğru uzanan bölümlerinin üzerinin çatı ile örtülü olduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Kappadokia Bölgesi’nde kayalara oyulmuş diğer kiliselerde görülen özellikler burada da karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Orta Bizans mimarisinin sıkça uygulandığı bir plan şeması olan “Kapalı Yunan Haçı” düzeni burada da uygulanmaya çalışılmış ancak, kayalık alanlar el vermediği için de tam anlamıyla başarılı bir plan düzeni uygulanamamıştır. İbadet yerini örten kubbeli bölümün doğusunda beşik tonozlu apsis, kuzeyinde de paraklesion denilen ek hücreler buraya eklenmiş ve böylece kendine özgü bir plan tipi ortaya çıkmıştır. Göreme, Ürgüp ve Soğanlı çevresindeki kiliselerde görülen bodur payelerle at nalı şeklindeki kemerler burada da aynen uygulanmıştır. Kilisenin doğu yönüne uzanan beşik tonozlu bölümün sonundaki apsis kayalar el vermediğinden dışarıya çıkıntı yapamamıştır. Özelliğini bütünüyle yitirmiş olmasına karşılık günümüze gelebilen izlerden bu bölümlerin fresklerle kaplı olduğu anlaşılmaktadır.

Kubbeli Kilisede ibadet yerini örten kubbeye dünya hakimi olan Pantokrator İsa yerleştirilmiştir. Bugün oldukça zor seçilebilen bu freskte Hz.İsa taht üzerinde, haç motifli bol bir elbise giymiş olarak tasvir edilmiştir. Hz.İsa’nın yüzü oldukça bozulmuş bu nedenle de kompozisyon tam olarak seçilememektedir. Kubbeyi destekleyen kasnakta ise İncil’den alınmış Yuhannes ile ilgili konulara, şikayet ve vaaz sahnelerine yer verilmiştir. Kilise duvarlarındaki fresklerden çoğu günümüze ulaşamamıştır. Batı duvarındaki bezemelerden bazıları ile doğudaki uzantılarda bir takım figürler dikkati çekmektedir. Burada Hz.Meryem’in Yusuf ile birlikte Betlehem’e gidişi resmedilmiştir. Ayrıca kuzey ve güney tonozlarında da Herodes’in verdiği ziyafet, mezar başında kadınlar, tebşir, çobanlar, üç müneccim, Yusuf’un rüyası, Mısır’a gidiş, Hz.İsa’nın doğumu, çocukların öldürülmesi, vaftiz gibi İncil’den alınma konulara yer verilmiştir.


Hagia Barbara (Tahtalı Kilise) Kilisesi (Yeşilhisar)

00085031.jpg
Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisi’nin bitiminde bulunan Hagia Barbara (Tahtalı Kilise) Kilisesi X.yüzyılın başlarına tarihlendirilmektedir.

Bu kilise tek nefli, tek apsisli olup, üzeri beşik tonozla örtülmüştür. Vadideki önemli kiliselerden biri olan Hagia Barbara Kilisesi’ni tonozlar ortadan ikiye bölmüştür. Kilisenin içerisindeki fresklerde çok sayıda Aziz tasvirleri görülmektedir. Burada Hz.İsa’nın doğacağının müjdelenmesi, ziyafet, Hz.Meryem’in bakireliğini kanıtlaması, Hz.Meryem’in Yusuf ile Betlehem’e gidişi ve doğum sahneleri, yedi uyurlar, deisis gibi İncil’den alınma sahnelere yer verilmiştir. Ayrıca kilisenin çeşitli yerlerine de Azizlerin tasvirleri resmedilmiştir.


Karabaş Kilisesi (Yeşilhisar)

00085085.jpg
Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisi’nin sağ yamacında Kubbeli Kilise’nin karşısında bulunan Karabaş Kilisesi ismini, Azizlerin başlarındaki halelerden almıştır. Bu haleler zamanla kararmış ve halk arasında da bu kiliseye Karabaş Kilisesi ismi verilmiştir. Bu kilise Bizans başkent üslubunda yapılmış olup, 1060-1061 yıllarına tarihlendirilmektedir.

Kilisenin tonoz örtülü bir ibadet yeri ile yanlarındaki nişler, güneyinde üç şapel ve bir de ibadet mekanı bulunmaktadır. Kilise içerisindeki freskler oldukça iyi korunmuştur. Burada Hz.İsa’nın doğumu, mabede sunuluşu, Adem ile Havva, Hz.İsa’nın dirilişi, tabut üzerinde melekler, Hz.İsa’nın çarmıha gerilişi, Hz.İsa’nın göğe yükselişi, deisis gibi İncil’den alınma sahnelere yer verilmiştir. Ayrıca freskler arasında çeşitli Aziz tasvirleri de bulunmaktadır. Apsis’te bulunan havarilerin bir araya gelişini gösteren fresk, Kappadokia freskleri arasında ender görülecek güzelliktedir.


Yılanlı Kilise (Canavarlı Kilise) (Yeşilhisar)

Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisi’nde Karabaş Kilisesi’nin çıkışında bulunan Yılanlı Kilise XI.yüzyıla tarihlendirilmektedir.

Kilisenin ilginç bir yapı planı bulunmaktadır. Avluyu çevreleyen mutfaklar, yemek odaları, mezar odaları, çift koridorlu ve iki derin nişli şapeli ile diğerlerinden farklı bir plan düzenine sahiptir. Fresklerinden büyük çoğunluğu günümüze gelememiştir. Ancak Azizlerden Hagios Gregorios’un bir yılanı öldüren sahnesinden ötürü de bu kiliseye Yılanlı Kilise ismi verilmiştir.

Soğanlı’da bulunan bu kiliselerin yanı sıra vadide oyulmuş bir çok mezara da rastlanmaktadır.


Tomarza Kilisesi (Tomarza)

Kayseri Tomarza ilçesi Cumhuriyet mahallesi’nde bulunan kalıntıların bir kiliseye ait olduğu bilinmektedir. Kalıntılarından XIX.yüzyılın sonlarına tarihlendirilen kilise günümüze harap durumda gelebilmiştir.

Kilise bazilika plan düzeninde olup, iç mekan dörder yuvarlak taş sütunlarla üç nefe ayrılmıştır. Bu nefler yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlantılıdır. Kilisenin üzeri ahşap çatı ile örtülüdür. Kilisenin önündeki narteks ile ön cephesi tamamen yıkılmıştır.
 
Ce: Kayserİ

Kayseri Cami ve Mescitleri 2


Mehmet Ali Bey Camisi (Pınarbaşı)

Kayseri Pınarbaşı ilçesi Kayaönü Mahallesi’nde bulunan bu camiyi, Mehmet Ali Bey 1889 yaptırmıştır.

Cami kesme taştan olup dikdörtgen planlıdır. Son cemaat yeri ibadet mekanının uzantısı olan duvarlar ile bunların arasındaki birbirlerine yuvarlak kemerlerle bağlı dört yuvarlak sütundan meydana gelmiş, üzeri çatı ile örtülmüştür. Buradaki sütun başlıkları stilize akantus yaprakları ile süslenmiş ve bu yapraklar köşelerde volütler halinde dışarıya taşmıştır. Son cemaat yerinden ibadet mekanına giriş kapısı düz lentoludur ve bunun çevresi üç sıra silme ile çevrilmiştir. Ayrıca lentonun üzerine de rozet, ay ve güneşe benzer motifler kabartma olarak işlenmiştir.Girişin iki yanında mihrabiyeler kapının üzerinde de dört satırlık kitabesi bulunmaktadır.

Kitabe:

Ricâl-i devlet-i aliyyeden ve Sivas hânedanından
Silahtârzâde Mehmet Ali Efendi iş bu cami
Bin üç yüz yedi sene-i hicriyesinde bina ve kendisi de
Hitâm-ı inşâatda terk-i dağdağa-yı fenâ eylemiştir. Rûhu içün el-fatiha.

İbadet mekanının üzerini örten kubbe kuzeyde iki taş sütuna ve diğer yönlerde de duvarlar üzerine oturmuştur. Kubbenin yüksek bir kasnağı olup, on iki köşeli bu kasnağın her cephesinde birer pencere bulunmaktadır. Sütun ve duvarlardan kubbeye geçiş trompların yardımıyla olmuştur. Kubbenin içerisinde alçıdan bir madalyon ve natüralist çiçek motifleri ile bezenmiştir.

Caminin içerisi kubbe kasnağındaki pencereler dışında doğu ve batı cephelerinde dörder, güney ve kuzey pencerelerinde de ikişer, toplam on iki pencere ile aydınlatılmıştır.

Caminin güney duvarının ortasına yerleştirilen mihrap yarım daire şeklinde olup, stilize akantus yaprakları ve rozetlerle çerçeve içerisine alınmıştır. Minber ahşap olmasına rağmen üzerinde dikkati çeten bir süz elemanına rastlanmamaktadır. Caminin batısında bulunan yuvarlak gövdeli tek şerefeli taş minare 1959 yılında yapılmıştır.


Aziziye Camisi (Pınarbaşı)

00086196.jpg
Kayseri Pınarbaşı ilçesi Yeni Cami Mahallesi’ndeki meydanda bulunan bu caminin yapımını Sivas Valisi Ahmet Muammer Bey 1903 yılında başlatmış, 1912 yılında da tamamlanmıştır. Caminin mimarının ismi bilinmemekle beraber yapı üslubundan Ermeni ustalar tarafından yapıldığı sanılmaktadır.

Cami geniş bir avlu ortasında, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Kesme taştan olan cami dikdörtgen planlıdır. Kuzey yönünde bulunan son cemaat yeri ibadet mekanının duvar uzantıları arsında dikdörtgen iki taş paye ve bunları birleştiren sivri kemerlerden meydana gelmiştir. Orta bölümün üzeri iki yana meyilli bir çatı, yanlar da küçük birer kubbe ile örtülmüştür. Dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmış, iki yanında sütunçeler olan basık kemerli bir kapıdan ibadet mekanına girilmektedir. Kapının üzerinde üç satırlık bir kitabe bulunmaktadır:

Sivas vali-i âlîsi Ahmet Muammer Beyefendi hazretlerinin
Kaymakamlıkları esnasında vücuda getirdikleri âsâr-ı dîniyyeden
Vaz-i esas 1321 (1903 ) Aziziye Cami-i Şerifi Tarih-i hitâm 1331 (l912).

İbadet mekanının üzeri dört sütun üzerine oturtulmuş, yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Ayrıca kubbe dört taraftan basık beşik tonozlarla desteklenmiş, köşeler birer küçük kubbe ile tamamlanmıştır. İbadet mekanının orta bölümünü örten kubbe pandantifli olup dört taş sütun üzerine oturmuştur. Kubbenin ortasında XIX.yüzyılda sık sık kullanılmış alçı kabartma daire şeklinde bir madalyon olup, çevresi ve madalyonun içerisi akantus yaprakları ile bezenmiştir.

İbadet mekanın içerisi, yüksek kasnağındaki on iki pencere, kuzey yönü dışındaki duvarlarda üçgen alınlıklı ikişer, doğu ve batı duvarında dörder pencere ile aydınlatılmıştır.Güney duvarının ortasındaki iki sütünce ile sınırlandırılmış mihrap dikdörtgen şekilde, üçgen alınlıklıdır. Çevresi kubbedeki kalem işlerine benzeyen akantus ve kıvrık dallarla bezenmiştir. Mihrabın batısındaki ahşap minberi de yine XIX.yüzyıl üslubunda yapılmıştır. Caminin tek şerefeli minaresi giriş kapısının üzerine yerleştirilmiştir. Bu nedenle de son cemaat yerinde minarenin oturduğu duvarlar diğerlerinden daha kalın örülmüştür. Şerefe altı da silmelerle hareketli bir görünüm kazanmıştır.


Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi (İncesu)

00086193.jpg
Kayseri İncesu ilçe merkezinde bulunan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan camiyi, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 1670 tarihinde yapı topluluğu ile birlikte yaptırmıştır. Bunu belirten bir kitabe cami ve hamamın giriş kapıları üzerindedir. Ancak yapının mimarı hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.

Yapı topluluğu ile birlikte cami değişik tarihlerde restore edilmiştir. Cami ile cami avlusuna girişi sağlayan kuzey kapı ile dükkanlar arasındaki onarım kitabesinde ilk onarımının 1860 yılında Sultan Abdülmecit (1839-1861) zamanında yapıldığı yazılıdır. Sonraki yıllarda cami Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 1953-1954 yılında onarılmıştır.

Külliyenin batısında geniş bir avlunun merkezinde olan cami, kare planlı olup, üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbenin dört köşesine üzerleri kubbeli birer ağırlık kubbesi yerleştirilmiştir. Kubbe kasnağının kuleler dışında kalan bölümlerinde yuvarlak kemerli, alçı şebekeli birer pencere bulunmaktadır. Yöresel kesme taştan son derece itinalı bir şekilde yapılan caminin önünde üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekanı iki sıra halinde altta dikdörtgen, üstte de sivri kemerli alçı pencerelerle aydınlatılmıştır. Pencereler alt sırada ve üst sırada üçer adettir.

Caminin kuzeybatı köşesinde kare kaideli, üzeri ince silmeli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.

Bulgurcu Camisi (İncesu)

Kayseri İncesu ilçesi Bulgurcu Mahallesi, Adım Sokak’ta bulunan bu camiyi Hacı Ahmet 1767’de yaptırmıştır. 1922 yılında da caminin bazı bölümleri genişletilmiş ve minaresi de onarılmıştır.

Kuzey-güney yönünde, kesme taştan, dikdörtgen planlı olan caminin avlusuna yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. Son cemaat yeri altı ahşap sütunlu olup, üzeri çatı ile örtülüdür. İbadet mekanına girişteki yuvarlak kapı üzerinde üst üste iki kitabe bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi dört satırlı sekiz mısralı caminin yapım kitabesidir.

Kitabe:

Cenab-ı Hacı Ahmet İncesu’da – Edince bu ibadetgahı inşa
Temaşaya gelip cümle ahali – Kusurun bulamadı bir kimse asla
Bu Beytullah sa’yî ola meşhur – İde Firdevs’i Bâri ona me’vâ
Düşürdüm ben bu tarihi Hüsni – Ola mahbul-i Hakk bu hayrı vâlâ
1183 (1767).

İkinci Kitabe caminin 1922 yılında yapılan onarımını belirtmektedir.

Caminin ibadet mekanı 9.80x7.47 m. ölçüsündedir. Mihraba dikey olarak yerleştirilmiş iki adet sütun üzerindeki ahşap hatılların yardımıyla ahşap tavanı taşıdığı gibi, ibadet mekanını da üç sahna ayırmıştır. Ahşap tavan bindirme tekniğinde yapılmış olup, yörenin en güzel ahşap tavanlarının bir örneğidir. Mihrap ve minber orijinal olmayıp yakın tarihlerde buraya konulmuştur. İbadet mekanı alt ve üstte on bir pencere ile aydınlatılmıştır.

Son cemaat yerinin kuzeyinde kesme taştan tek şerefeli güdük bir minare bulunmaktadır.


Karakoyunlu Camisi (İncesu)

Kayseri İncesu ilçesi, Karakoyunlu Mahallesi, Karakoyunlu Caddesi üzerinde bulunan bu cami ismini Karakoyunlu aşiretinden almıştır.Camiyi orada yaşayanlar 1834 yılında yaptırmışlardır.

Cami arazi konumundan ötürü düzgün bir planı olmamakla beraber kuzey-güney yönünde dikdörtgene yakın bir plan göstermektedir. Kesme taştan yapılmış olan caminin kuzey yönündeki son cemaat yeri ile batısındaki tek şerefeli minaresi sonradan eklenmiştir.

Caminin giriş kapısı iki sıra silme ile daha gösterişli bir konuma getirilmiştir. Doğusuna bir mihrabiye eklenmiştir. Giriş kapısı üzerinde dört satırlık yapım kitabesi bulunmaktadır.

Kitabe:

Cem olup ehl-i hayırlar cümlesi itti kelam
Yaptırıp cami-i şerifi olur şâd-i bekâm
Lutf-ı emri Hakk ile oldu muvaffak mü’minin
Hûp Rânâ olmuş imdi bina âlî-makâm
Yâ İlâhî eyle makbûl hayrını hem sa’yini
Kıl inâyet kullarına bu sebeple fi’l-kıyâm
Nutkıyâ sen söyle imdi buna bir tarih-i tâm
Gel eda ola salatın sıdkla dârü’s-selâm.

Caminin ibadet mekanı mihraba dik olarak ikişer sütunla üç sahna ayrılmıştır. Bunlardan orta sahın biraz daha geniş tutulmuştur. Buradaki ahşap direkler üst örtüyü taşıdığı gibi yanlardaki duvarlar üzerine de dayanmıştır. İçerisi on dikdörtgen pencere ile aydınlatılmıştır. Mermer mihrabı ile ahşap minberi yakın tarihlerde yenilenmiştir.


Yeni Cami (İncesu)

Kayseri İncesu ilçesi, Yeni Cami Mahallesi, Yeni cami Sokağı’nda bulunan bu caminin yapım tarihi kitabesi bulunamadığından kesinlik kazanamamıştır. Yalnızca avlu girişindeki yuvarlak kemerli kapıda minarenin 1900 yılında yapıldığı yazıldır.

Cami kesme taştan kuzey-güney yönünde uzanan dikdörtgen planlıdır. İçerisi üç sütun ve bir yığma ayak tavanı taşımaktadır. Bu sütunlar kemerlerle birbirlerine bağlanmış olup, caminin içerisini mihrap eksenine dik üç bölüme ayırmıştır. Caminin içerisi her cephede beşer tane olmak üzere altlı üstlü 20 pencere ile aydınlatılmıştır.

Mihrap alçıdan yapılmış 2000 yılında da mermer levhalarla üzeri kaplanmıştır. Üstünde sekiz sıra mukarnaslı bir kavsarası vardır. Mermer minber de yakın tarihlerde yenilenmiştir. Batı cephesindeki minaresi kesme taştan ve tek şerefelidir.
 
Ce: Kayserİ

Kayseri Hamamları


Huand Hatun Hamamı (Melikgazi)

Kayseri Kalesi’nin doğusunda, şehri çevreleyen surların dışında, Kağnı Pazarı’nda bulunan Huand Hatun Külliyesi’nin bölümlerinden biri olan hamam, külliye ile birlikte Sultan I.Alaaddin Keykubat’ın eşi ve II.Gıyaseddin Keyhüsrev’in annesi Mahperi Huand Hatun tarafından 1237-1246 yıllarında yaptırılmıştır.

Huand Hatun Külliyesi’nin güneydoğu köşesinde bulunan çifte hamam, yapı topluluğunun genel planına göre çapraz bir durumda yapılmıştır. Hamamın erkekler bölümü daha geniş, kadınlar bölümü ise daha küçüktür. Günümüzde de kullanılan hamamın giriş ve soyunma yerlerinde değişiklikler yapılmış ve kısmen de özelliğini yitirmiştir. Büyük olasılıkla medreseden daha eski olan bu yapının erkekler kısmının soyunmalık bölümü caminin giriş kapısından ötürü biraz kuzeye çekilmiştir. Son restorasyon sırasında hamamın kadınlar kısmının halvetinde kartal ve av kuşlarının ağırlıklı olduğu insan figürlü çiniler ortaya çıkmıştır. Bu çinilerin yerleştirilmesinde belirli bir sıra gözetilmemiştir. Bazıları yan yana ve ters konulmuştur. Bu çinilerin bir Selçuklu sarayı için yapıldığı, arta kalanların da burada kullanıldığı sanılmaktadır. Bunlar Kubadabad üslubu çinilerinden olup, onlardan daha ileri bir düzeydedir.

Çifte hamamın erkekler bölümü soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Bunların üzerleri kubbelerle örtülüdür. Sıcaklık bölümünde üzerleri küçük kubbelerle örtülü dört halvet bölümü bulunmaktadır. Kadınlar bölümü uzun tonozlu bir girişi olan sade bir yapıdır. Bu girişten sonra yüksek tonozlu soyunmalığa ulaşılır, buradan da küçük bir kubbe ile örtülü ılıklığa geçilir. Sıcaklık üç derin tonozla iki halvet odasından meydana gelmiştir ve bunların da üzeri kubbe ile örtülüdür.


Kadı Hamamı (Melikgazi)

00088400.jpg
Kayseri, Melikgazi ilçesi Camii Kebir Mahallesi’nde bulunan bu hamamın Kadı Bedreddin Mahmut tarafından 1559 yılında yaptırıldığı vakfiyesinden öğrenilmektedir.

Osmanlı hamam mimarisinde çifte hamam plan düzeninde yapılan bu hamam moloz taştan yapılmıştır. Soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelen hamamın erkekler ve kadınlar bölümüne ayrı ayrı merdivenlerden inilmektedir. Erkekler kısmına siyah ve beyaz taşlardan geçme olarak yapılmış kapısından girilmektedir. Bu bölümün son onarım öncesi kadınlar kısmına ait olduğu bilinmektedir. Soyunmalık kare planlı olup, üzeri büyük bir kubbe ile örtülmüştür. Sivri kemerlerle taşınan kubbenin kemerlerle arasında kalan bölümleri kubbeye kadar mukarnaslarla doldurulmuştur. Köşelerdeki tromp içleri, iki yan duvarlar yükseltilerek ek üçgenlerle bölümlere ayrılmıştır. Soyunmalığın ortasında küçük bir şadırvan yanlarda da soyunma hücreleri bulunmaktadır. Ilıklığın üzeri altı köşeli yıldız ve ortasında ışık deliklerinin bulunduğu bir kubbe ile örtülmüştür.Buradan sıcaklığa geçilmektedir. Sıcaklığın üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüş. Doğu ve batı yönlerinde de yarım kubbelerle desteklenmiştir.

Hamamın kadınlar bölümü tamirlerle büyük değişikliğe uğramıştır. Doğudaki basit bir kapıdan girilen kadınlar bölümünün soyunmalık kısmı L planlı olup üzeri betonarme bir tavanla kapatılmıştır. Buradaki bir sofadan iç içe ılıklığa, oradan da göbek taşının bulunduğu sıcaklık bölümüne geçilmektedir. Bu bölümde doğu ve batı yönlerinden yarım kubbelerle desteklenen merkezi bir kubbe ile üzeri örtülmüştür. Hamamın kuzeyinde boydan boya külhan yer almıştır. Hamam günümüzde de kullanılmaktadır.


Ali Saib Paşa Hamamı (Talas)

00088410.jpg
Kayseri, Talas İlçesinde Harman Mahallesi, Müsteşar Caddesi’nde bulunan Ali Saib Paşa’nın yaptırdığı hamamın kitabesi bulunmamaktadır. Mimari yapısından XIX.yüzyılın sonlarında yapıldığı anlaşılmaktadır.

Hamam moloz ve kesme taştan yapılmış olup soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir.Soyunmalıktan sıcaklığa dar bir koridorla geçilmektedir. Kuzey cephesindeki sonradan açılmış düz lentolu bir kapıdan hamamın orta bölümüne girilmektedir. Eskiden kapı soyunmalık bölümüne açılıyordu. Soyunmalık doğu yönünde iki, batı tarafında da bir pencere ile aydınlatılmıştır. girilmektedir. Sıcaklık bölümünün üzeri pandantifli merkezi bir kubbe ile örtülüdür.Bu bölüm tek eyvan halinde olup köşelerinde dört halvet hücresi bulunmaktadır. Burası kubbedeki 13 ışık alan delik ile aydınlatılmıştır. Sıcaklığın ortasında mermer bir göbek taşı bulunmaktadır.

Hamamın suları künklerle doğusundaki kayalardan getirilmiştir. Günümüzde bu künkler sular kesildiğinde kullanılmaktadır. Hamam günümüzde iyi bir durumdadır.


Seyrani Hamamı (Develi)

Kayseri Develi ilçesi, Aşağı Develi’de, Eski Saray Mahallesi’nde bulunan hamamın kitabesi günümüze gelememiştir. Başka bir deyişle kitabesi yazılmamıştır. Mimari yapısından XIX.yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı sanılmakta olup, halk ozanı Seyranı’nin (1800-1866) ismi bu hamama verilmiştir.

Hamam moloz ve kaba yontma taştan yapılmıştır. Doğu-batı uzantısında dikdörtgen planlı olup soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Ancak ilk yapılışında ahşap olan soyunmalık ile külhanı yıkılmıştır. Soğukluğun güneyi ile halvetin üzeri ayna tonoz, su deposunun üzeri de beşik tonozla örtülmüştür. Soğukluğun kuzey bölümü kubbe ile örtülüdür. Hamam içerisinde herhangi bir süsleme elemanına rastlanmamıştır.


Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Hamamı (İncesu)

00088405.jpg
Kayseri İncesu ilçesinde Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın 1670 tarihinde yaptırmış olduğu külliyesinin hamamı, günümüzde harap bir halde olup kullanılmamaktadır.

Bu hamam külliyeden ayrı bir yapı olarak düşünülmüştür.

Osmanlı Mimarisi tek hamam plan tipindeki hamam kuzeyden güneye doğru uzanan dikdörtgen planlı olup moloz taş ve yer yer de kesme taştan yapılmıştır. Soyunmalı, ılıklık ve sıcaklık bölümleri ile halvetten meydana gelmiştir.


Eski Hamam (Pınarbaşı)

Kayseri, Pınarbaşı ilçesi Yukarı Mahalle Kayadibi Sokağı’nda bulunan bu hamamın kitabesi bulunmadığı gibi kimin tarafından da yaptırıldığı bilinmemektedir. Bununla beraber Pınarbaşı ilçesinin 1861’de kurulduğu dikkate alınırsa hamamın da XIX.yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı anlaşılmaktadır.

Hamam kuzey-güney yönünde soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Moloz taştan yapılan hamamın soyunmalık, iki halvet hücresi ile külhan kısmı yıkılmıştır. Günümüze yalnızca sıcaklığın merkezi kubbesinin çok az bir bölümü gelebilmiştir.


Yeni Hamam (Pınarbaşı)

Kayseri Pınarbaşı Yukarı Mahalle, Yeni Hamam Caddesi’nde bulunan bu hamamın yapım tarihi bilinmemektedir. Hamama Yeni Hamam isminin verilmesinden ötürü XIX.yüzyılın sonlarında yapılan Eski Hamam’dan daha sonra yapıldığı da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Hamamın yapımında kesme taş ve moloz taş kullanılmıştır. Kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı olarak yapılan hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Soyunmalık bölümü tonozlu, yanları ahşap tavanlıdır. Sıcaklık ve halvetler kubbe ile örtülüdür. İçerisinde herhangi bir süsleme elemanına rastlanmamıştır.
 
Ce: Kayserİ

Kayseri Dergâhları


Kayseri, Danişmend, Eratna, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde medreselerde yapılan ilim çalışmalarının yanı sıra aynı zamanda da önemli bir tasavvuf merkezi idi. Bu nedenle kentte bir çok tarikat faaliyette bulunmuş ve bunun sonucu olarak da şehirde çeşitli dergahlar kurulmuştur.

Kayseri’de Mevlevilik, Ahilik, Bektaşılık, Kalenderilik, İshakilik, Bayramilik, Rıfailik, Nakşibendilik ve Halvetilik ile ilgili dergahlar kurulmuştu. Ancak bunların büyük çoğunluğu günümüze gelememiştir. Bunların başında da Suyakanmış Zaviyesi, Bostancı Baba Zaviyesi, Şeyh Musa ve Şeyh Hamid Zaviyesi, Ali Dede Zaviyesi, Ali Cafer Zaviyesi, Şadgeldi Zaviyesi, Kadıhan Zaviyesi ve Şeyh İsmail Zaviyesi gelmektedir. Bununla beraber, Beylikler döneminde yapılan türbe-zaviyeler fonksiyonlarını yitirmiş olarak günümüze ulaşabilmiştir.

Bu tür zaviyeler yerleşim alanlarının dışında, ıssız yerlerde kurulmuşlardır. Burada yaşayan dervişler tasavvufla meşgul olurken diğer yandan da toprak ve hayvancılıkla uğraşır geçimlerini sağlarlardı. Bu dergahlardan ötürü de Kayseri çevresindeki pek çok köy onların isimleriyle anılmıştır.


Şeyh Turesan Zaviyesi (İncesu)

Kayseri, İncesu ilçesinde Başköy yakınında tepelerin üzerinde bulunan bu dergah, Sultan I.Alaeddin Keykubat’ın (1236-1246) eşi Mahperi Huand Hatun tarafından h.635 ‘de (1237) yaptırılmıştır.

Adına zaviye yaptırılan Şeyh Turesan’ın kimliği konusunda değişik tezler ortaya atılmışsa da Prof. Dr. Osman Turan, Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra, Kayseri fatihi olduğunu ileri sürmektedir.

Zaviye, 21.18x14.12 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, üzeri toprak damla örtülmüştür. Moloz taştan yapılan zaviyenin doğu yönünde giriş kapısı bulunmaktadır. Giriş kapısı üzerinde kitabesi ve bunun üzerinde de salona açılan penceresi vardır.

Mehmet Çayırdağ’dan öğrendiğimiz bu kitabenin bazı bölümleri kırılmış ve kaybolmuştur;

“Bu meşhed Büyük Sultan Gısed-dünya ve’d-din acem ve arab sultanlarının sultanı Fethin babası müminlerin emiri, Keykubad’ın oğlu Keyhüsrev’in saltanat günlerinde,onun emriyle Büyük Melike Saffetü’d-dünya ve’d-din.....tarafından imar edilmiştir.”

Giriş kapısından sonra üzeri tonozla örtülü bir avluya girilmektedir. Bu avlunun iki yanına odalar yerleştirilmiştir. Orta tonozlu odanın batısı da türbeye ayrılmıştır. Kapalı avlunun solundaki mekan, mescittir. Mescidin ahşap kapı kanatları orijinaldir. Mescidin kıble duvarında kenarları basit silmelerle çevrili mihrap nişi olup, yapının 60 cm. dışına taşmaktadır.

Giriş kapısının solunda, orta avluya açılan ikinci kapıdan türbeye girilmektedir. Üzeri tonozla örtülü türbenin ortasında oldukça iri bir sanduka görülmektedir. Türbenin doğu ve güney duvarında iki mazgal penceresi vardır.Türbenin karşısında oda ve mutfak bulunmaktadır.

Zaviyenin kuzeyinde han kısmı bulunmaktadır. Bu bölümün duvarlarında nişler ve hayvanların bağlandığı delikli taşların izleri görülmektedir.


Şeyh Hacı İbrahim Tekkesi (Develi)

00088432.jpg
Kayseri, Develi ilçesi Havadan Köyü’nün 1.5.km. kuzeybatısında bulunmaktadır. Tekkenin kitabesi bulunmamaktadır.Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır.

Tekke yedi cepheli, moloz taştan bir avlunun ortasında yer almaktadır. Sekizgen gövdeli kubbeli bir türbe ile avlunun kuzeydoğu köşesinde aşhane denilen bir mekan, güneyde avlu dışında bir mescitten meydana gelmiştir. Bunlardan aşhane denilen mekan kare planlı olup batı yönündeki, iki yanında birer pencere olan bir kapıdan içeriye girilmektedir. Aşhanenin kuzey duvarı ortasında bir ocak ve bu ocağın iki yanına birer dolap nişi açılmıştır.

Avlunun ortasındaki sekizgen planlı türbe dergahın en gösterişli yapısıdır.Türbe kare kaide üzerine sekizgen gövdeli olup içten ve dıştan kubbe ile üzeri örtülmüştür. Mumyalığı olmayan türbe gri, bej ve kırmızı renkli taşlarla örülmüştür. Günümüze gelemeyen bir giriş bölümünün türbe önünde olduğu izlerden anlaşılmaktadır. Türbenin batı, güneybatı, güneydoğu ve kuzey cephelerinde birer pencere açılmıştır. Kapının bulunduğu cephe dışında bütün cephelerde birer mazgal pencere açılmıştır. Türbe içerisindeki mihrap beş köşeli olup bir sıra kaval silme ile çevrelenmiştir.

Avlunun güneyine mescit yerleştirilmiştir. Mescidin doğu cephesinde bir giriş mekanı vardır ve bu bölümün sonradan buraya eklendiği açıkça kendisini belli etmektedir. Moloz taştan yapılmış olan mescidin güney duvarında mihrap bulunmaktadır. İki yanında kum saati ve sütuncelerle sınırlanan mihrabın üzeri üçgen şeklinde kabartmalarla bezenmeye çalışılmıştır. Bu yapının doğu-batı doğrultusundaki kalıntıların tekkenin asıl mescidi olduğu sanılmaktadır. Günümüze kalıntıları gelebilmiş olan bu yapının sivri tonoz örtülüleri ve giriş kapısı açıkça kendisini belli etmektedir. Ayrıca dikdörtgen planlı olan bu yapının güney duvarı ortasında mihrap ve bunun iki yanında birer pencere olduğu açıkça görülmektedir.

__________________
 
Ce: Kayserİ

Kayseri Doğal Güzellikleri


Erciyes Dağı

00090311.jpg
Kayseri’nin güneyinde, İç Anadolu Bölgesi’nin en yüksek dağı olan Erciyes Dağı, Antik Çağlarda Argaios ve Argaeus isimleri ile tanınmıştır.

Erciyes Dağı dizi halinde ovalarla çevrelenmiştir. Bunlar Zeresek ve Tomarza ovalarıdır. Dağın en yüksek iki doruğu batı-doğu doğrultusunda Büyük Erciyes (3.917 m.) ile Küçük Erciyes’tir (3.700 m.). Bu alan Miyosen bölümünde, 26-7 milyon yıl önce püskürmeler sonucu oluşmuş ve büyük bir kütlenin aşınması ile meydana çıkmıştır. Pliosen döneminde, 7-2,5 milyon yıl önce biçimlenmesini tamamlamış, 2,5 milyon-10 bin yıl önce de lav ve tüf püskürmeleri ile koniler oluşturmuştur. Bu konilerin en önemlileri Ali Dağı (1.870 m.), Lifos Tepesi (Çadır Tepesi) (2.503 m.), Sütdonduran Tepesi (2.797 m.), Eğrikuzey Tepesi (2.920 m.) ve Kolanlı Dağı’dır (2.680 m.). Bu konilerin bazılarının doruklarında kraterler vardır.

Erciyes Dağı üzerinde IV. Zaman’da oluşan buzullar ise aşındırma yoluyla dağın yüksek kesiminde geniş ve derin sirkler (buz yalakları) ortaya çıkarmıştır. Dağda, 3000-3500 m. arası yükselti kuşağında yer alan bu 8 buz yalağından birinin geniş bölümünde bir buzul bulunmaktadır. Boyu 700 m, eni ise yaklaşık 200 m. olan bu buzulun kalınlığı 20 ile 50 m. arasında değişmektedir.

00090313.jpg
Erciyes Dağı’nın 1.500 m. nin altında kalan bölgelerde ormanlık alanlar tahrip edildiğinden hiç orman kalmamıştır. Bu da dağa bir step görünümü vermektedir. Dağdaki doğal otlaklarda, hayvan otlatılmakta ve arıcılık yapılmaktadır.

Dağcılık sporu yönünden de son derece önemli olan Erciyes’e W.J.Hamilton 1837’de tırmanan ilk kişidir. Sonraki yıllarda Tozer, Cooper (1879), Penter, Zederbauer (1902) ve Bartsch (1930-1934) dağa tırmanan dağcılardır. Bnb.Hüseyin Remzi, Yzb.Cemil Cahit ve yedi subaydan oluşan bir ekip de 1924 yılında dağa tırmanan ilk Türkler olmuştur. Büyük Erciyes’in doruk noktasının bulunduğu 16 m. lik dik kaya bloğuna G.Haafe, U.Schönborn ile E.J.Ritter 1928’de tırmanmışlardır.

Kayseri’nin sembolü olan 3.917 m. yüksekliğindeki Erciyes Dağı kış sporları bakımından bölgenin en önemli pistlerine sahiptir. Dağın doğu ve kuzey yamaçlarında kayak alanları bulunmaktadır. Bunlar %30 eğimle 4,5-7,5 km. uzunluğunda kayak pisti olup, dünyadaki kayak pistlerinin ender örneklerindendir. Kayak pisti yakınında, 3.000 m. uzunluğunda 1.250 kişi/saat kapasiteli telesiyej, 1.500’er metre uzunluğunda 2 teleski ve 3 adet baby-lift bulunmaktadır. Erciyes, dağcılık ve buzul tırmanışları yanı sıra, yaz aylarında tracking parkuru olarak da kullanılmaktadır. Son yıllarda geleneksel hale dönüştürülen Kar Taneleri Şenlikleri’yle müzik, eğlence ve sporun bir araya getirildiği Erciyes, doğal ortamlarda yaşayan yaban atlarıyla da ünlüdür.

00090312.jpg
Erciyes’te son yıllarda modern konaklama tesisleri yapılmış ve buraya ulaşım yolları da sürekli açık tutulmaktadır.

Kayak pistinin de yer aldığı Tekir Yaylası, kışın olduğu kadar, yazın da doğal yapısıyla ilgi çekmekte ve piknik yeri olarak da kullanılmaktadır. Tekir Yaylası ve çevresinde yaz aylarında kurulan yaylalar ve yörede elde edilen Tekir balı yine Erciyes’in güzellikleri arasında yer almaktadır.


Ala Dağlar Milli Parkı

Türkiye'nin en büyük Milli Parkları’ndan biri olan Ala Dağlar Milli Parkı, turizm yönünden önemli bir merkezdir. Buraya tırmanış 3.700 m. nin üzerinde Demirkazık Tepesi (3.756), Kaldı Tepesi (3.748 m.) ve Kızılkaya Tepesi’nden (3.726) yapılmaktadır. Ayrıca burada trekkinge uygun parkurlar ve kamp alanları bulunmaktadır.


Sultan Sazlığı

00090316.jpg
Kayseri Erciyes Dağı’nın güneybatısındaki Develi Ovası’nın en alçak kesiminde yer alan Sultan Sazlığı tektonik kökenli bir çukurdur. Bu alan içerisinde Yay, Camuz, Söbe ve Çöl gölleri bulunmaktadır. Bu göllerin ve çevrelerindeki bataklıkların tümüne Sultan sazlığı ismi verilmektedir. Sultan Sazlığı’nı meydana getiren göl ve bataklık alanlar kurak mevsimlerde daralır, yağışlı mevsimlerde de genişler.

Sultan Sazlığı Kayseri’nin Yeşilhisar, Develi ve Yahyalı ilçeleri arasında olup, tamamen kapalı düz bir havzadır. Bu sazlık Kayseri il merkezine 90 km., Yahyalı ilçesine 24 km., Yeşilhisar ilçesine 18 km., Develi ilçesine 35 km. uzaklıktadır. Sultan Sazlığı, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu'nun 3. maddesine göre 21.04.1988 tarihinde “Tabiatı Koruma Alanı” ilan edilmiştir.

00090318.jpg
Dünyanın sayılı eko-sistemlerinden biri olan 17.200 hektarlık alan doğayı koruma alanı olarak ayrılmıştır. Aynı zamanda burası kuş yaşamı için elverişli bir ortam oluşturduğundan Manyas’tan sonra Türkiye’nin ikinci önemli Kuş cenneti olarak da tanımlanmaktadır. Burada su kuşlarının yaşama ortamını ve göç yollarını araştırmak için kurulan Gözetleme Kulesi ve İstasyon 1986’dan bu yana Sultan Sazlığı’nda 251 kuş türünün yaşadığını ve bunların 80’inin de burada kuluçkaya yattığını göstermiştir. Kuş türlerinden başlıcaları; dikkuyruk, kılıçgaga, akpelikan, küçükkarabatak, turna, karasumru ve flamingolardır.


Yedi Göller

Kayseri Yahyalı ilçesine 80 km. uzaklıkta Yedi Göller ismi ile tanınan irili ufaklı yedi göl bulunmaktadır. Bunlardan en büyüğü Direk Gölü’dür.
Bu göllerin derinlikleri günümüzde tespit edilememekle beraber, kar ve buz suları ile beslenmektedir.

Tuzla Gölü Doğal Sit Alanı

00090322.jpg
Göl tuzlu olup çevresinde tatlı su sızıntılarının olduğu yerlerde tatlı su bataklıkları oluşmuştur. Kayseri’nin 40 km. kuzeydoğusundaki palas Ovası’nda bulunan bu göl, kapalı bir havzada yer almaktadır. Gölün su kaynaklarını Değirmen Deresi, Yertaşpınar, Körpınar, Başpınar ve Soğukpınar oluşturmaktadır. Yaz aylarında yağışın azalması ve buharlaşma nedeniyle göl alanı daralmakta, içerisindeki tuz göl kenarında birikmektedir. Burada 10-15 cm. kalınlığında tuz tabakaları meydana gelmektedir.

Tuzla Gölü 1993 yılında Doğal Sit Alanı olarak ilan edilmiş olup, aynı zamanda Türkiye'nin yeni Ramsar alanları listesindedir. Ayrıca Bir çok kıyı kuş türünün göç sırasında konakladığı ve besin depoladığı bir alandır.

Gölün güney kesiminde bulunan çamurlardan romatizmal hastalıkların tedavisinde yararlanılmaktadır.


Kapuzbaşı Şelalesi (Yahyalı)

00090328.jpg
Kayseri Yahyalı ilçesine 76 km. uzaklıkta, 30-50 m. arasında uzunlukları değişen yedi ayrı şelale bulunmaktadır. Yahyalı Şelalesi Zamantı Nehri’ne karışmaktadır. Küçükçakır Köyü’nün kuzeyindeki Ensenin Tepesi’nde bulunan Kapuzbaşı Şelalesi, Aladağ’ın zirvelerinde bulunan kar ve buzulların suları ile beslenerek 700 m. den aşağıya dökülmektedir. Kapuzbaşı şelaleleri yüksekten akış itibariyle Uganda’da bulunan Victoria çağlayanı (100 m.) dışında, ABD’de bulunan Niagara’dan (55 m.), Finlandiya’da bulunan İmatra’dan (25 m.), Erzurum’daki Tortum’dan (50 m.), Antalya’da bulunan Düden’den (25 m.) ve Manavgat’tan (5 m.) daha büyüktür.


Kaplıcalar

Bayramhacı Kaplıcası

Kayseri'nin 65 km. batısında, Bayramhacı Köyü’ne 1,5 km. uzaklıkta yer alan Bayramhacı kaplıcası 38ºC / 40ºC sıcaklığındaki suyunun romatizma, deri, kalp ve kan dolaşımı, solunum yolu ve kadın hastalıkları tedavisinde yararlı olmaktadır.

Tekgöz Kaplıcaları

Kayseri'ye 33 km. uzaklıkta Kocasinan ilçesi Yemliha kasabasında bulunan kaplıcanın 43ºC sıcaklığındaki suyu; romatizma, deri, solunum yolu, böbrek ve idrar yolları, kadın hastalıkları tedavisinde yararlı olmaktadır.

Ayrıca Kayseri’de Çiftgöz, Hacıveli Kaplıcaları ile Yeşilhisar Dutlu içmesi ve Zile Acısuyu bulunmaktadır. Bu kaplıca ve içmeler çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.


Mağaralar

00090330.jpg
Kayseri Bünyan ilçesinde bulunan mağaralar geçmiş yıllarda burada yaşayan insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Bunlardan bazılarında yuvarlak taşlar kesilerek manivela sistemi ile kapılar yapılmış ve açılıp kapanması sağlanmıştır.

Bünyan ilçesinin Köyün Çevlik denilen mevkideki mağaralarda da insanlar yaşamıştır. Bu mağaralara aşağıdan mağara ağzına kadar uzanan yontma taş merdivenler yapılmıştır. Ancak bu mağaraların girişleri çökme sonucu kapanmıştır. Yalnızca girişlerin iki tarafında, kayaların oyulması ile oluşturulan nöbet yerleri günümüze kadar gelebilmiştir.

Tomarza’daki Saraycık ve Sümengen dağlarında, İncili, Ekinli, Kuşcağız, Kömür ve Emiruşağı yörelerinde çok sayıda irili ufaklı mağaralar bulunmaktadır. Bu mağaraların en belirgin özelliği de birbirleri arasında bağlantılarının oluşu ve belirli aralıklarla havalandırma deliklerinin oluşudur.

Bunların dışında Kayseri’de, Develi ilçesi Küçük Künye Köyü yakınlarında Perilin (Homurlu Mağarası), Ayıini Mağarası ve ayrıca Özvatan ilçesinde Zırha Mağarası bulunmaktadır.
 
Ce: Kayserİ

Kayseri Atatürk Anıtı


Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Atatürk heykeli dikdörtgen şeklinde yüksek bir kaide üzerine oturtulmuştur. Heykelin yapımı için yarışma açılmış, halk tarafından seçilen maket yarışmasını, Heykeltıraş Haluk Tezonar kazanmış ve heykelin kalıbı kendisi tarafından hazırlanarak Zonguldak Ereğli Demirdöküm Çelik Fabrikasında bronz dökümü yapılmıştır.

1983 yılında çalışmaya başlanılmış ve 19 Aralık 1984’de Atatürk’ün Kayseri’ye gelişinin yıldönümünde açılışı yapılmıştır. Heykelin mali yönü İl Kültür Müdürlüğünün organizesi ile kurulan “Kayseri Atatürk Anıtı Yaptırma Derneği” ve İl Özel İdaresi desteği ile halkın maddi katkıları ile karşılanmıştır

Atatürk bu heykelde at üzerinde kompoze edilmiştir. Ön ayağı kalkık at üzerinde Atatürk pelerinli ve resmi üniformalı olarak ileriye bakar durumda tasvir edilmiştir. Kaidenin yan tarafına Atatürk’ün Kayserilere hitabesi pirinç levha üzerine yazılmıştır.

Bu heykelin yanı sıra meydanın batısında Atatürk’ün ilkelerinin yazılı olduğu, şaha kalkmış at üzerinde bir diğer Atatürk heykeli daha bulunmaktadır .
__________________
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Ce: Kayserİ

Kayseri Kaya Kabartmaları


Fraktin Kaya Yazıtı (Develi)

Kayseri Develi ilçesinin güneydoğusunda, su kenarında kaya üzerine kabartma olarak işlenmiş bir Hitit eseridir. Bu kabartma MÖ.XIV.yüzyıla tarihlendirilmektedir.

Bu kabartmada bir sunağın iki tarafında karşılıklı iki figür ayakta durmaktadır. Bu figürler Hitit giysileri içerisinde olup, üzerlerinde kısa bir etek, sivri uçlu yüksek bir şapka giymişlerdir. Figürlerden sağdaki sol omzuna bir yay, beline de bir kılıç takmıştır. Sağ eliyle önündeki sunağa bir sıvı dökmektedir. Sol taraftaki figürün Hitit tanrılarından birisi olduğu sanılmaktadır. İleriye doğru uzattığı sol eliyle ne olduğu anlaşılamayan bir nesne tutmaktadır.

Figürlerin üzerinde Hitit çivi yazısı ile isimleri yazılıdır. Bunlardan sağdakinin Hitit Kralı III.Hattuşiliş, soldakinin de Hitit Fırtına Tanrısı Teşup olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bu kabartmanın sağ tarafında ayaklarına kadar inen uzun örtüsü ile bir tanrıça işlenmiştir. Sol tarafta ise taht üzerinde oturan tanrıça sol elinde bir kadeh tutmakta, onun sağındaki kadın ise ayakta ve tanrıçaya içki sunmaktadır. Bunların üstündeki yazılardan bu kadının III.Hattuşiliş’in eşi Kraliçe Pudu-Hepa olduğu yazılıdır.


İmamkulu Kaya Yazıtı (Develi)

Kayseri Develi ilçesinin 40 km. uzağındaki İmamkulu Köyü’nün Şimşekkaya Mevkii’nde iri bir kayanın üzerine Hitit Fırtına Tanrısı Teşup tasvir edilmiştir. Ayrıca Üç Dağ tanrısı’nın eğilmiş başları üzerinde Fırtına Tanrısı arabaya binmiş olarak tasvir edilmiştir.

Hitit Fırtına Tanrısı Teşup, kılıçlı ve serpuşludur. Bunun sağında stilize edilmiş bir ağaç tasviri, onun üzerinde kanatlı deman, sol tarafında da elinde asa tutan bir başka tanrı figürü bulunmaktadır. Kabartmanın boşlukları kuş, geyik gibi hayvan figürleri ile doldurulmuştur. Ayrıca insan vücutlu, hayvan başlı demonlar da burada yer almıştır.

Kaya kabartması üzerinde tanrının ismi ve işaretlerden başka yazı bulunmamaktadır. Bu nedenle de tarihlendirilmesi oldukça güçtür. Bununla birlikte, MÖ.XIV.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.


Hitit Karakuyu Kabartması (Pınarbaşı)

Kayseri Pınarbaşı ilçesi, Karakuyu Köyü’ndeki Viranşehir höyüğünde bulunmuş olan bu kabartma 1932 yılında Kayseri Müzesi’ne getirilmiştir.

Büyük blok bir taşa işlenmiş olan kabartmada iki kanatlı Hitit Güneş Kursu’nun altına Hitit Kralı ve diğer figürler işlenmiştir. Kabartma üzerindeki iki satırlık Hitit hiyeroglif yazısından burada Hitit Kralı IV.Tuthalia’nın tasvir edildiği öğrenilmektedir. Ayrıca kabartmada Hitit tanrı ve dağ isimleri yazılıdır. Bu tür kabartmaların Hititler tarafından genellikle su kaynaklarının olduğu yerlere konulduğu bilinmektedir.
__________________
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Benzer Diğer Konularımız !

Geri
Üst