Kısmen Haczi Caiz Olan Mal Ve Haklar

M

Misafir

Forum Okuru
Kısmen Haczi Caiz Olan Mal Ve Haklar
haciz edilemeyen mallar maaş haczinde sıra talimat haczi müzekkeresi
KISMEN HACZİ CAİZ OLAN MAL VE HAKLAR

İİK md.83
Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hâsılatı, ilama müstenid olmayan nafakalar, tekaüd maaşları, sigortalar veya tekaüd sandıkları tarafından tahsis edilen iradlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.
Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haczi var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haczi için kesintiye geçilemez.

-GEREKÇELER-
1. 83.maddede Prof. tarafından tayyi teklif ve kabul olunan fıkra şudur(ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden aşağı olamaz).Bu maddenin aslına tekabül eden İsviçre İcra İflas Kanunu’nun 93.maddesinde bu fıkra yoktur. Bizde de bu hüküm sonradan ilave edilmiştir. Filhakika bu hüküm bir takım haksızlıkları intaç edebilecektir. Çünkü mademki haciz prensiplerine göre borçlunun haddi asgari maişetine lazım olan eşya haczedilemez, şu halde beşyüz lira nafaka alan bir kimsenin borcu için 125 kuruşu haczetmek adalete uygun düşmez. Binaenaleyh bu maddede yazılı gelirlerin haczinde icra memuru serbest takdir hakkına maliktir. Borçlunun maişetini temine kâfi olandan fazlasını haczedecektir. Bu, haddi asgari maişeti takdir ederken, borçlunun mevkiini değil fakat alelade yaşamak için lazım olan asgari parayı nazarı itibara alacaktır. Borcunu ödemeyen kimse kaloriferli bir evde oturamayacağı gibi bir hizmetçide tutamaz. Fakat bunu takdir ederken borçlunun sanat ve mesleğine devam edebilmesine mani olacak ve ailesine karşı vecibelerinin ifasını imkânsız hale getirecek kadar ileriye gitmeyecektir. Bunda daha ziyade borcun mahiyeti nazarı itibare alınmalıdır.
(3890 sayılı kanuna ait Hükümet Tasarısı gerekçesi)



2. Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve
hâsılatı, nafakalar, tekaüd maaşları, sigorta veya tekaüd sandıkları tarafından tahsis edilen iradlar, borçlu ve ailesinin geçinmesi için icra memuru tarafından takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktarın bunların dörtte birinden aşağı olmaması bugün mer’i olan hükümler iktizasındadır. İlama müstenit olan nafakalar esasen lehine hükmolunan tarafın geçimi için hâkim tarafından zaruri addedilen miktara tekabül ettiğine göre 83.madde hükmünün ilama müstenit olan nafakalara tatbik edilmemesi icap eder. Bundan başka hükümet tarafından yapılan tadil teklifinde 83.maddede yazılı alacakların haczolunacak miktarının dörtte birinden aşağı olmaması hakkında mevcut olan takyidin kaldırılması iltizam etmektedir. Gerçi bu maddenin aslına tekabül eden İsviçre İcra İflas Kanununun 93.maddesinde böyle bir tahdit mevcut değil ise de mülga 142 numaralı İcra İflas Kanununun tatbikatında görülen mahzurlar üzerine 2004 sayılı kanuna ilave edilen bu fıkranın muhafazasına ve maişetini bir iş yapmak sureti ile kazanmaya muktedir olmayan borçlunun malik olduğu akarın kira bedeli için dahi 83.maddenin cari olacağı hakkında fıkranın tayına ekseriyetle karar verildi.
(Adalet Komisyonu raporu gerekçesi)

İİK Md.83 uyarınca kısmen kabili haciz olan gelirler şunlardır:
A-MAAŞLAR ve HER NEVİ ÜCRETLER
B-TAHSİSATLAR
C-İNTİFA HAKLARI ve HÂSILATI
D-İLAMA DAYANMAYAN NAFAKALAR
E-EMEKLİ MAAŞLARI
F-SİGORTALAR Ve EMEKLİ SANDIKLARI TARAFINDAN BAĞLANAN
GELİRLER



MAAŞLAR ve HER NEVİ ÜCRETLER

Borçlunun Devlet memuru veya işçi olarak her ay aldığı maaş veya ücret md.83 uyarınca kısmen haczedilebilecektir. Kısmen haczedilebilecek gelirlerden borçlunun ve ailesinin geçinmeleri için gerekli olan miktar çıkarıldıktan sonra geriye kalan kısım haciz edilir. Borçlu ve ailesinin geçimi için gerekli olan miktarın saptanmasında borçlunun aile durumu, kendisinin ve ailesinin sağlık durumu-doktor ilaç ve benzerleri için yapılan fazla giderlerin, ücretin haczedilemeyen kısmında göz önünde tutulması için bunların borçlu tarafından kanıtlanması gerekir-kira giderleri vb. öğeler dikkate alınır.
Buradaki aile kavramını medeni hukuktaki aile kavramından farklı olarak md.82 deki aile kavramı gibi geniş anlamda kullanılmıştır. Öyle ki md.82 ve 83 deki aile kavramı sadece çekirdek aileyi meydana getiren karı, koca ve çocuklardan ibaret olmayıp, borçlu ile aynı dairede birlikte oturmaları kaydıyla büyükanne, büyükbaba, amca, teyze, dayı, hala gibi yakın ve uzak akrabalar da aile kavramına dâhildir.
Haciz edilecek bakiye kısmın, borçlunun gelirinin dörtte birinden az olamayacağını kanun belirtmiştir.(md.83/2)Borçlunun maaş ve ücretinin dörtte birinden daha az miktarının haczedilemeyeceği hakkındaki Yargıtay kararına göre; Alacaklı vekili 26.10.1993 tarihinde icra dairesine müracaatla “borçlunun almakta olduğu maaş ve ücretinin ¼ nün ve alacak olduğu maaş farklarının haczini” istemiş, icra müdürü tarafından talep gibi işlem yapılmasına karar verildiği halde sadece almakta olduğu maaş ve ücretinin ¼ nün haczi için talimat yazılmıştır. İİK.Md.83/2 gereğince haczolunacak miktar maaşın ¼ ünden az olamaz.Müdürlükçe anılan madde göz önünde bulundurularak “maaşının ¼ nün ve ayrıca alacak olduğu maaş farklarının haczine” karar verildiği halde karara aykırı şekilde talimat yazılması ve şikayetin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.1
Görüldüğü gibi borçlunun periyodik gelirinin haczedilebilecek dörtte birlik kısmı tavan olmayıp tabandır. Haciz edilebilecek kısım dörtte birden az olamaz ise de, borçlu ve ailesinin geçimleri için gerekli miktara


göre dörtte birden fazlası haczedilebilir. Buna göre herhalde ¼ lük kısım haczedilecek ancak üst sınır saptanırken borçlu ve ailesinin gereksinimleri göz önünde bulundurulacaktır. Mesela borçlunun aylık ücreti 100 birim olsun. Borçlu ve ailesinin geçimi için gerekli miktar 90 birim olsa bile,100 birimlik gelirin en az dörtte biri, diğer bir deyişle 25 birimlik kısmı mutlaka haczedilmek gerekecektir. Buna karşılık, borçlu ve ailesinin geçimi için gerekli miktar 60 birim ise, gelirin geri kalan 40 birimlik kısmının tamamı haczedilebilecektir. Uygulamada “maaş ve ücretlerin sadece ¼ ü haczedilmekte ve bununla yetinilerek,1/4’ten fazlası haczedilmemektedir. Böylece İİK Md.83/2,c hükmü amacına aykırı olarak, borçluların yararına ve alacaklıların zararına “dar “ bir uygulama alanı bulmaktadır.
Borçlu rıza gösterse dahi, aldığı maaşın tamamı haczedilemeyecektir. Borçlunun geçinmesine lüzumlu miktar tayin ve ¼ den aşağı olmamak üzere, geri kalan miktarın haczi cihetine gidilmelidir. İİK. Md.82 ve 83 teki istisnaların amme intizamından sayılmayacağından bahis etmek yolsuzdur.2 Ücretin, maaşın ve 83.maddede yer alan diğer gelirlerin cebri icrada ayrı tanzim edilmesinin sebebi, bunların borçluya ait yegâne paraya çevrilebilir şeyler olmasından ileri gelir. Ücret vs. işçinin mevcudiyetinin temelini teşkil eder. Bu sebeple, işçi için lüzumlu olan kısmı her türlü müdahaleden masun tutulmak gerekir. Nitekim ücretin bir kısmına müdahale edilememesinin sadece işçinin menfaatine değil aynı zamanda kamununda yararınadır.
Maddenin öngördüğü “aylık ücretlerin en az dörtte birinin mutlaka haczedilmesi”ne ilişkin hüküm “fazla sert, adil olmadığı”3 belirtilmiştir. Götürü olarak ¼ nin haczi geliri az, ailesi kalabalık, görevi nedeni ile özel giderler yapmak zorunda olan borçluyu fazla güç durumda bıraktığı halde, geliri yüksek, özel giderleri az olan borçlu için ise çok rahat bir ortam yaratacağı ifade edilmiştir.4
İcra memuru, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için gerekli miktarı, doğrudan doğruya kendisi belirleyebileceği gibi bunun için bir bilirkişiye de başvurabilir. İcra memurunun bu kararına karşı borçlunun ve ailesinin


Tetkik Merciine şikâyet hakkı vardır.”Haczin 83.maddeye aykırı olarak yapıldığına ilişkin şikâyet 7 günlük süreye tabidir. İİK. Md.83 uyarınca “maaşın ¼ den az olmamak üzere “haczi mümkündür. Ancak bu maddeye aykırı haciz yapıldığından bahisle yapılacak şikâyetler yasal 7 günlük süreye tabidir. Dosyada mevcut 6.12.1994 tarihli Merkez Bankası yazılarından anlaşıldığı üzere borçluların Ocak 1995 aylıklarına haciz konulmuştur. Bu hacze borçlular 8.12.1994 tarihinde icra dosyasındaki beyanlar ile muttali olmuşlardır. Kaldı ki, borçlular Ali ve Hatice Bilgin’in haczi işlemine en geç ocak ayı maaşı ödenirken de bilgi sahibi oldukları anlaşılmaktadır. Anılan tarihlerden itibaren yasal şikâyet süresini geçirdikten sonra 6.3.1995 tarihinde merciye başvurmaları geçersizdir. İstemin süreden reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü isabetsizdir.5
Gerek bedensel ve gerekse fiziksel çalışma sonucu elde edilen ücretler-sanat, ticaret ve meslek sahibi kimsenin gelirleri de dâhil olmak üzere6 İsviçre hukukunda olduğu gibi7 periyodik olmayan, yapılan bir edim karşılığı olan-komisyon ücreti, vekâlet ücreti, istisna sözleşmesi karşılığı alınan ücret vb.-paralarda ücret kapsamına dâhildir.
İşçinin son aldığı ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatı da, bu madde anlamında «ücret» sayılarak, kısmen mi haczedilebilir? Doktrinde önceleri8 «kıdem tazminatının da bir tür ücret sayıldığı, bu nedenle bunun da kısmen haczedilebileceği» belirtilmişken, yüksek mahkeme9 «kıdem tazminatının ücretten sayıldığına dair kanunda bir hüküm bulunmadığını» vurgulayarak, kıdem tazminatının tamamının haciz edilebileceğini belirtmiştir.10
Öğrencilerin aldığı krediler(burslar)da buraya dâhildir. Borçlunun almakta olduğu bursun-dörtte birinden az olmamak üzere-haciz edilebilebilir. Borçlunun öğrenci olarak mecburi hizmet taahhüdü mukabilinde aldığı burs, mahiyeti itibari ile 83.maddenin şümulüne


giremeyeceğinden, borçlunun geçinmesi için lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra, kalan kısmın dörtte birinden aşağı olmamak üzere haczi caizdir.11
Yüksek mahkemenin ücret haczi ile ilgili olarak;
? «“Kıdem tazminatı”, “izin ücretleri” ve “ihbar tazminatı”’nın ücretten sayıldıklarına dair kanunda bir hüküm bulunmadığından, bu ödentilerin tamamının haciz edilebileceğini»12
? « “Nema”, “toplu iş sözleşmesi farkı” ve “ikramiye”’nin en fazla ¼’ü
haciz edilebileceğini»13
? « İkramiye’de ücretten sayıldığından, bunun da -1475 sayılı Kanunun 28. ve 4857 sayılı Kanunun 35. maddelerindeki koşullar çerçevesinde- ancak 1/4’ünün haciz edilebileceğini»14
? « 3417 Sayılı Kanun uyarınca, çalışanların maaşından kesilen anapara’nın ve buna ilişkin nema’nın maaş’tan sayılması gerekeceğini ve bu nedenle İİK. Md.83’teki koşullar çerçevesinde haczedilebileceğini»15
? «1475 (ve 4857) sayılı İş Kanunu uyarınca borçlunun aylık ücretinin 1/4’ünden fazlasının (ya da 1/4’ünden azının) haciz edilemeyeceğini»16
? «Borçlunun ücretinin tamamının, borçlunun ve ailesinin geçinmesi için yeterli olmasa bile, borcundan dolayı ücretinin en az 1/4’üne haciz konulabileceğini»17
? «Borçlunun mesleki faaliyeti ile elde ettiği net gelirin ne kadar kısmının haczedilebileceğine dair karar verilirken, borçlunun yalnız bu faaliyeti ile sağladığı kazancın değil aksine başka şekillerde eriştiği gelirin de dikkate alınması gerekeceğini»18
? «Haczi mümkün olmayan miktarın tesbitinde, borçlu ve ailesinin ihtiyaçları yanında “işletme masrafları”’nın da göz önünde bulundurulması gerekeceğini»19


? «İşçi ücretinin tayininde, işçiye naklen ödenen paradan başka temin edilen diğer menfaatlerin de hesaba katılması gerekeceğini»20 belirtmiştir.
İcra hukukunda, işçi ücretinin haczi, kısmen haczi caiz olan mal ve haklar kategorisinde sayılmıştır. Böylece tek geçim kaynağı ücret olan işçi ve ailesinin korunması amacıyla, ücretinin bir bölümünün takip dışı bırakılması esası kabul edilmiştir.21 İşçi ücretinin haczinin sınırlandırılması ile ortaya çıkan ücretin bir bölümünün haczedilmezliği esası, İİK. Md.83’ün yanı sıra “ücretin saklı kısmı” başlığı altında İş K.Md.28’de de düzenlenmiştir. Bu hükme göre” İşçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez veya başkasına devir ve temlik olunamaz. Ancak işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için hâkim tarafından takdir edilecek miktar bu paraya dâhil değildir.”İİK. Md.83 ile İş K.Md.28’de yeralan bu düzenlemeler arasında işçi ücretinin haczinde göz önünde bulundurulacak ölçü ile haczedilemeyecek ücret miktarı bakımından farklılıklar bulunmaktadır. Her ne kadar İcra İflas Kanununda yer alan düzenlemede” kısmen haczi caiz olan şeyler” içinde ücrette sayılmış olsa da, İş Kanunu, İcra iflas Kanununa göre hem özel nitelikte hem de sonraki tarihli bir düzenlemedir.22 Bu açıdan İş Kanununa tabi işçiler bakımından İş K.Md.28 hükmü uygulanmalı ve bunun İİK. Md.83 hükmünü kaldırdığı kabul edilmelidir. İş Kanununa tabi olmayan işçiler bakımından ise İİK. Md.83 uygulanmalıdır.23
İİK. Md.83’de ücretin,”borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra” haczolunabileceği, ayrıca bu miktarın ücretin dörtte birinden az olamayacağı belirtilmektedir. Ancak İş K.Md.28 hükmü, işçi ve ailesinin geçinmeleri için gerekli ücret miktarının takdirini hâkime bırakmaktadır. Bu durumda da, belirlenen miktar, ücretin haczedilebilecek bölümüne dâhil edilmemiştir. Uygulamada, gerek İcra İflas Kanununa göre, gerekse İş Kanununa göre, işçi ve ailesinin geçimi için zorunlu olup, haczedilemeyecek ücret miktarının belirlenmesi oldukça zordur. Bu durumda öncelikle işçi ailesi kavramının belirlenmesi gerekir. Bu kavram

geniş yorumlanmalı ve sadece eş ve 18 yaşını doldurmamış çocuklardan oluşan bir bütün olarak anlaşılmamalıdır.24 Zira işçi kanunen bakmakla(M.K. Md.152–2)bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının da, birlikte oturulmasa dahi, aileden sayılmaları, söz konusu hükümlerin amacına uygun düşmektedir.25 Bu konuda işçinin kanunen değilse bile, ahlaken bakmak durumunda olduğu yakınları da aile kavramı içinde yorumlanmalıdır.26 Dolayısıyla belli bir sosyolojik ve biyolojik ölçünün dışında aile kavramının sınırları hayat ihtiyaç ve gereklerine göre belirlenmelidir.27
Aile kavramı belirlendikten sonra işçinin ve ailesinin geçimi için gerekli miktarın saptanması gerekir. Bu miktarı İş Kanununa göre hâkim, İcra İflas Kanununa göre icra memuru işçi ailesinin üyelerinin sayısı, bunların gerektirdiği giderler ile aileye yapılan parasal katkılar da göz önünde bulundurularak, sosyal, eğitim durumlarına göre takdir eder.28 Hâkim veya icra memuru gerekli miktarın takdirini kendileri yapabileceği gibi bilirkişiye de başvurabilirler. Ayrıca bu konudaki kararlara karşı da işçi ve ailesinin şikâyet hakkı vardır.
İşçi ücretinin haczinde, haczedilemeyecek miktar bakımından İİK. Md.83 ile İş K.Md.28 arasında uyum yoktur. İİK. Md.83/2’ye göre,”…haczolunacak miktar, bunların dörtte birinden az olamaz.”Yani ücretin,”…borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra …”haczolunabileceği; haczolunacak miktarın ise her halde ücretin dörtte birinden az olamayacağı belirtilmektedir. Bu durumda işçinin ücretinin tamamı, işçi ve ailesinin geçinmeleri için yeterli olmasa bile, söz konusu hüküm gereğince, işçi ücretinin dörtte biri haczedilebilecektir. İşçi kendisi ve ailesinin geçinmesi için gerekli olan miktarın, ücretin dörtte üçünden daha
fazla olduğunu ve haczin dörtte birden daha az yapılmasını isteyemez.29



İş K. Md.28 de ise, işçilerin aylık ücretinin dörtte birinden fazlasının haczedilemeyeceği belirtilmektedir. Ancak ücretin haczedilemeyecek dörtte üçlük kısmı, işçinin bakmakta zorunda olduğu aile üyeleri için hâkim tarafından belirlenecek miktardan az ise, bu durumda haczedilebilecek miktar, ücretin dörtte birinin altında kalabilecektir.30 Başka bir ifade ile işçinin ailesi için takdir edilen miktar, ücretten çıkarıldıktan sonra, kalan kısım ücretin dörtte biri oranına kadar haczedilebilecektir.31 Böylece, işçi ücretinin, işçi ve ailesinin geçimi için belirlenen miktardan az olması halinde, haczin yapılması mümkün değildir.
Haczedilemeyecek ücret miktarı, İş Kanunun Md.28’in 2869 sayılı kanunun 6. maddesi ile değiştirilmesinden önceki dönemde “ayda 240 TL” olarak belirlenmişti. Söz konusu değişiklikle, bu miktarın “aylık ücretin dörtte birinden fazla olması esası” kabul edilmiştir. Sabit miktar yerine, işçi ücretinin belirli bir oranının esas alınması, işçiyi koruma amacının gerçekleşmesi açısından yerinde olmuştur.32 Ancak İş. K.Md.28 de böyle bir değişiklik yapılmasına rağmen, Deniz İş K.Md.32 de bir değişikliğe gidilmemiştir. Bu durumda haczedilemeyecek ücret miktarı gemi adamları bakımından halen 240 TL’dir. Söz konusu miktar ile İş K. Md.28 hükmünde belirlenen oran arasında paralellik sağlanması, gemi adamlarının ücreti yönünden bir teminat sağlayacaktır.
Ücretin haczedilemeyecek kısmı belirlenirken, ücretin asıl ücret veya ücretle birlikte ücret eklerini de içerip içermediğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Bu konuda, kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Doktrinde bu gerekçe ile burada sözkonusu olan ücretin İş K. Md.26/1 anlamında “genel anlamda ücret”,yani asıl ücret olduğu ileri sürülmektedir.33 Ancak bu durum İş Kanunu Md.28 ve Deniz İş Kanunu Md.32 nin amacına ters düşmektedir. Dolayısıyla ücretin asıl ücretin yanısıra, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerini(İş Kanunu Md.30/2),prim, ikramiye ile giyim, barındırma, ısıtma ve aydınlatma, yeme, içme karşılığı şeklinde görülen ayni ödemeler gibi

ücret eklerini de içermesi hacizde işçinin ve ailesinin korunması esasına daha uygundur.34
İİK. Md.83 fk.2/2 ve fk.2/3 ye göre;”Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haczi için kesintiye geçilemez. Borçlunun aynı periyodik gelirini birden fazla alacaklının haciz ettirmiş olması halinde, aynı periyodik gelirden yapılacak kesinti bakımından icra müdürü, hacizleri konuluş tarihlerini esas alarak sıralayacaktır. Sıra itibariyle önde gelen haciz için gelirden yapılan kesinti bitmedikçe, sonraki haciz için bir kesinti yapılamayacaktır. Hacizler arasında yapılan sıralama işlemine karşı, bunda hukuki menfaati olan alacaklı şikâyet yolu ile İcra Tetkik Merciine başvurabilecektir. İcra Tetkik Merciinin, hacizlerin sırasına ilişkin şikâyetin kabul veya reddi hakkında vereceği karar kabili temyizdir.(Md.363/b.10).Borçlunun maaş ve ücretindeki, önde olan haczi kesintisi bitmedikçe, sonraki haciz için kesintiye başlanamaz. İİK.’nun 264.maddesinde öngörülen süre içinde takibe geçilmiş olmakla takip düşmemiştir. Garameten hacze iştirak mümkün değil ise de İİK.’nun 83.maddesine göre” birden fazla haciz olması halinde sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemeyeceği”nden, şikâyetin kabulüne dair verilen merci kararı sonucu itibari ile doğrudur.35 İİK.’nun 83.maddesinin son fıkrasında açıklandığı gibi, önde olan haciz kesintisi bitmedikçe, sonraki haczi için kesintiye geçilemez. Tetkik konusu olayda, borçlunun maaşının ¼ üne haciz vaz edilmiştir. Ayrıca bu borç bitmeden, ikinci bir alacak için haciz kesintisi yapılamaz.36
Kısmen haczedilen maaş ve ücretlerin borçludan ne şekilde alınabileceği İİK. Md.355–356 da belirtilmiştir. Maaş ve ücretlerin haczinde, icra memuru haciz kararını borçlunun maaşını veya ücretini aldığı dairenin veya kuruluşun amirine tebliğ eder. Bu tebligat üzerine, dairenin veya kuruluşun amiri, borçlunun almakta olduğu maaşın veya ücretin miktarını 1 hafta içinde icra dairesine bildirmeye ve istenen tevfikatı yapak derhal göndermeye mecbur olduğu gibi, maaşın veya ücretin miktarındaki değişikliklerle hizmete veya işe son verilmesi yahut

başka bir yere atanma gibi değişiklikleri de hemen bildirmeye yükümlüdür. Borçlunun maaşını veya ücretini aldığı dairenin amiri, borçlunun yeni tayin edildiği veya iş bulduğu yeri biliyorsa, kendisine tebliğ edilen haczi oraya da tebliğ etmeye mecburdur.(İİK. Md.355).Aksi takdirde, kesilmeyen ve icra dairesine ilk vasıta ile gönderilmeyen paralar, ayrıca mahkeme kararına hacet kalmaksızın, dairenin veya kuruluşun amirinin maaşından ve mallarından tahsil edilir.(İİK Md.356–1)Yanında çalışan kişinin maaş veya ücretinde _yapılan bildirime rağmen_kesinti yapmayan kişinin ayrıca hakkında hüküm almaya gerek kalmadan malları üzerinde haciz işlemine girişilebilir. Maaş ve ücretlerin kesilmesindeki usulü gösteren İİK. 355 ve 356 maddeleri hükümlerine göre, üçüncü kişi kendisine bu konuda yapılan 21.9.1985 tarihli tebligata karşı itiraz etmemiş ve kesinti de yapmamıştır. Hâlbuki bir hafta içinde cevap vermesi, keza hizmetten ayrılma ya da böyle bir kişi çalıştırılmadığına dair icra dairesine bilgi verme mecburiyeti olmasına rağmen, bu hususta da herhangi bir başvuru olmamıştır. Bu durumda ayrıca hükme gerek kalmaksızın, mallar üzerinde haciz işlemine geçilmesi İİK Md.356 ya uygundur.37
Haciz, şikâyetçi şirketçe istihdam edildiği iddia olunan kişinin ücretine uygulanmış ve keyfiyet aynı şirkete, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21 inci maddesine göre tebliğ edilmiştir. Şikâyetçi şirket, böyle bir şahsı istihdam etmediği iddiasında ise İİK. da yazılı süre ve şekle uyarak bunu icra dairesine bildirmek zorundadır. Haciz tebligatı muhatabı (Yeşilbursa şirketi) olup tebligat kendisine yapıldığına göre şirket adının başına (yeni) kelimesinin eklenmiş oluşu hukuki durumu değiştirmez. Şikâyetçi üçüncü şahıs Yeşilbursa Umumi Nakliyat Kol. Şirketi ile alacaklı Ali Aş ve borçlu İrfan Özen’e müteallik olmak üzere (BURSA) İcra İşleri Tetkik Merciinden verilen 26.06.1973 tarih ve 283–332 sayılı kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 07.07.1973 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: İİK. nun 355 inci maddesine dayanan haciz, şikâyetçi şirketçe istihdam edildiği iddia

olunan kişinin ücretine uygulanmış ve keyfiyet aynı şirkete, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21 inci maddesine göre tebliğ edilmiştir. Şikâyetçi şirket, böyle bir şahsı istihdam etmediği iddiasında ise İİK. nunda yazılı süre ve şekle uyarak bunu icra dairesine bildirmek zorundadır. Haciz tebligatı muhatabı (Yeşilbursa şirketi) olup tebligat kendisine yapıldığına göre şirket adının başına (yeni) kelimesinin eklenmiş oluşu hukuki durumu değiştirmez. 06.04.1973 gününde tatbik edilen hacizde (Yeşilbursa şirketi) temsilcisi Hüsnü, (Yeniyeşilbursa) şirketi 08.04.1970 tarihinde feshedilip yerine (Yeşilbursa) şirketinin kurulduğunu, borçlunun eski şirket zamanında çalıştırıldığını beyan etmiştir. Haciz kararının ve bunun tebliğine mütedair işlemlerin, (Yeniyeşilbursa) şirketinin feshinden sonraya şikâyetçi, şirkete taalluk ettiği ve kendisine haciz ihbarnamesi tebliğine rağmen bu şirketin zamanında itirazda bulunmadığı gibi borçlunun maaşından tevkifat dahi yapmadığı gözönünde tutulmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz, temyiz isteği yerindedir. Mercii kararının İİK. nun 366 ve H.Y.U. Kanununun 428 nci maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 14.09.1973 gününde, oybirliğiyle karar verildi.38
Burada belirtilen konulardaki ihmal aynı zamanda suç teşkil ettiğinden (TCK. Md.230)maaşı veya ücreti kesip göndermeyen dairenin veya kuruluşun amiri hakkında memurun muhakematına tabi olmadan ceza takibine başlanması için, keyfiyet cumhuriyet savcılığına da bildirilir.(İİK. Md.357) Dairenin veya kuruluşun amirinin gerçeğe aykırı beyanda bulunması halinde, alacaklı bu durumu tetkik merciine ispat ederek amir hakkında İİK. Md.338 fk.1 e göre ceza tayinini ve ayrıca amirden husule gelen zararının tazminini isteyebilir.
Borçlunun maaş ve ücretine birden fazla haciz konulabilir. Bu durumda da, borçluyu istihdam eden kişilerin veya kuruluşların icra dairesi tarafından maaştan yapılması istenen kesintiyi yapıp hemen icra dairesine göndermeleri mecburidir. Bir olayda, borçlunun maaşının ¼ ü üzerine haciz konularak keyfiyet borçluyu istihdam eden şirkete tebliğ


edildiği halde, muhatap gereken tevfikatı yapmamış, icra dairesinin yolladığı muhtıra üzerine verdiği cevap yazısında, başka bir icra dosyası
dolayısıyla daha evvel borçlunun maaşının dörtte biri üzerine haciz konulmuş olduğundan, ikinci hacze yönelik tevkifatın yapılmadığını bildirmiştir. İşe temyizen el koyan Yargıtay, aşağıdaki esasları belirtmek sureti ile konuyu tamamen aydınlatmıştır:
  • İİK. nun 83,355 ve 356 maddelerinde açıklandığı gibi, maaş, tahsisat ve her nevi ücretler, borçlunun ve ailesinin geçinmesi için, icra memuru tarafından lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczedilebilir.
  • Borç için maaş veya ücretin haczolunacak miktarı ¼ den az olamaz; bu ¼ oranı, haczedilebilecek maaş ve ücretin tavanını değil tabanını gösterir.
  • Borçlunun maaşı veya ücreti üzerine birden fazla haciz konulup kendilerine tebliğ edilen maaşı veya ücreti veren kişiler veya kuruluşlar bu hacizlerin hepsini birlikte uygulamakla yükümlüdürler. Bunlardan birini diğerine tercih edemezler; aksi takdirde, kesmedikleri maaş ve ücret miktarları kendilerinden tahsil olunur.
  • ¼ ‘ü aşan hacizlerin dışında kalan maaş veya ücret miktarı, borçlunun ve ailesinin maişetini temine yetmediği takdirde, borçlu haciz miktarının indirilmesi için İİK. Md.83 uyarınca tetkik merciine şikâyette bulunabilir.39 Bu şikâyet üzerine tetkik merciince şikâyetin ret veya kabulüne karşı da temyiz yolu açıktır.(İİK. Md.363,b.15)

---KONU İLE İLGİLİ İÇTİHATLAR---
İhbar tazminatının ¼ ‘nin haczedilebileceği–1475 sayılı İş Kanununun 13.ve 28.maddelerine göre ihbar tazminatının ¼ ‘nin haczedilebileceği düşünülmeden çok eski bir tarihteki içtihatta geçen rakama itibar olunarak karar verilmesi isabetsizdir.40





Bankada memur olarak çalışan borçlunun, yan ödemelerle birlikte eline geçen paranın miktarını tespit için, bankadan maaş bordro örneğinin getirilmesi gerektiği-Şikâyetçi,8.1.1988 tarihli dilekçesinde, aylık maaşının 115.000 civarında olduğunu beyan etmiştir.
Bankanın 9.3.1988 tarihli cevabı yazısında, sırf maaş yönünden bilgi verilmiş bulunmaktadır. Adı geçen bankadan maaş bordro örneği celbedilerek, borçlunun eline geçen (yan tediyelerle beraber)miktara göre şikâyet konusunun ele alınıp, sonuçlandırılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.41
Birikmiş maaş farklarının da, borçlunun maaşından en az dörtte bir oranında yapılacak kesinti(haciz)ile ödeneceği-İİK Md.83 de belirtildiği üzere maaşlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktar maaşın dörtte birinden az olamaz. Birikmiş maaş farklarının bu ana kuralın kapsamı dışında olduğunu gösterir yasada bir hüküm yoktur.42
Maaş ve ücret haczine sebep olan kararın, Yargıtay’ca bozulması halinde yapılacak işlem-Maaş ve ücretlerin haczi, niteliği ve infazı yönünden umumi haciz uygulamalarından aykırılık gösterir. Bu özelliği itibari ile kanun koyucu maaş ve ücret hacizleri için umumi haczi işlemlerini düzenleyen hükümlerden ayrı bir hüküm sevk etmiş bulunmaktadır. Gerçekten umumi haciz kararları genellikle tek işlemle infaz olunduğu halde maaş ve ücret hacizlerinde icra muameleleri belli süreler içinde tekrarlanmak ve infaz işlemi doğrudan doğruya icra memuru tarafından değil, onun adına borçlunun çalıştığı yerde bulunan ve icra dairesinin bu yoldaki tebliğini alan kanuni muhatap tarafından yerine getirilmektedir. Maaş ve ücretten vaki kesintiler, icra dairesine gönderilmekte ve dairece icra veznesine alınmaktadır. Açıklandığı üzere ve açıklanan nedenle; haciz kararı verilmesi ve bunun icrası için kanuni muhatabına tebliği, ücretlerden kesinti yapılması, kesilen paranın icra veznesine alınması birbirine bağlı ve fakat birbirinden ayrı birer icra muamelesidir. İİK Md.40 hükmünce, maaş ve ücret haczine sebep olan karar Yargıtay’ca bozulduğu takdirde haciz kalkmasa da bir icra işlemi

olan maaş ve ücret kesilmesi işleminin durdurulması zorunludur.43
Maaş haczi_Önceki muvazaalı haczin iptali-Alacaklı, borçlunun muvazaaten borç ikrar edip buna müstenit takibi kesinleştirerek maaşın ¼ ünü haczettirdiğini iddia edip” kendi haczinin öne alınmasını” istemiş aynı zamanda “borçlunun maaşının ikinci haczi de karşılayabileceğini” ileri sürmüştür. Muvazaalı borç ikrarına taalluk eden iddia İİK.Md.277 ve ilgili maddeleri uyarınca iptal davasına konu olabilir. Önceki hacze tercih iddiasının tetkik ve derece cetvelinin tanzimi ise ilk haczi koyan icra dairesine aittir.
Şikâyetçi “borçlunun maaşının ikinci haczi de karşılayabilecek miktarda olduğunu” iddia etmektedir. İİK.83 ve 335 maddeleri mucibince, maaş, tahsisat ve her nevi ücret ve intifa haklarından borçlu ve ailesinin geçimleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar çıktıktan sonra geri kalan kısmın tamamen haczi mümkündür.44
TAHSİSATLAR(ÖDENEKLER)

İİK.Md 83 ‘de sayılan gelir kalemlerinden biri de tahsisatlardır.Borçlunun bu kazancı,kaynağı bakımından çeşitli isimler almaktadır.Örneğin;ölüm yardımı ödeneği,işsizlik ödeneği,aile yardımı ödeneği gibi..
Ölüm yardımı ödeneği;
A-Devlet memurlarına, memur olmayan eşinin ölümü ve aile yardımı ödeneğine müstahak çocuğun ölümü(ikiden fazla olsa dahi)
B-Ölen devlet memuru için salığında bildiri ile gösterdiği kişiye eğer bildiri vermemiş ise sırasıyla ”eşine ve çocuklarına” bunlar yoksa ana ve babasına, bunlar da yoksa kardeşlerine verilmektedir. Bu ödeneğin 657 sayılı kanunun 208.madde hükmü uyarınca haciz edilmesi mümkün değildir.
İşsizlik ödeneği;
Bu ödenek damga vergisi hariç herhangi bir vergi veya kesintiye tabi tutulamaz. Nafaka borçları dışında haczi veya başkasına devir ve temlik edilemez.45

Ödenek haczi konusunda Yargıtay’ın kararına göre; Şikâyetçinin haciz uygulamasına konu edilen ödeneği 2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası Hükümlerine göre verilmekte olup, anılan özel yasada bu ödeneğin haczedilemeyeceğini gösteren bir hüküm bulunmamaktadır. Anılan yasanın 1/2. maddesinde yazılı olan ve ödenekten Damga vergisi dışında başka vergi ve kesinti yapılamayacağının ifade edilmiş olması, ödeneğin İ.İ.K 83.Md kapsamında haczedilmesine engel değildir. Tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: Şikâyetin niteliği gözetildiğinde süreye tabi olmasına rağmen süresiz şikâyet olarak kabulü yerinde değil ise de her bir kesintiden sonra sürenin yeniden başlayacağı düşünüldüğünden anılan yanlışlık bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak İ.İ.K nun 82/1 maddesinde; Devlet malları ile ( Özel kanunlarında haczedilemeyeceği gösterilen malların) haczinin mümkün bulunmadığı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda şikayetçi Hamdi Coşkun’un haciz uygulamasına konu edilen ödeneği 2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası Hükümlerine göre verilmekte olup, anılan özel yasada bu ödeneğin haczedilemeyeceğini gösteren bir hüküm bulunmamaktadır. Anılan yasanın 1/2. maddesinde yazılı olan ve ödenekten Damga vergisi dışında başka vergi ve kesinti yapılamayacağının ifade edilmiş olması, ödeneğin İ.İ.K Md.83 kapsamında haczedilmesine engel değildir. Aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının İ.İ.K 366 ve HUMK 428.maddeleri uyarınca Bozulmasına 28.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.46


İNTİFA HAKLARI VE HÂSILATI
Borçlunun intifa hakkı da, kendisinin ve ailesinin geçinebilmeleri için icra memurunun takdir ettiği miktar indirilerek kısmen haczedilebilir.(İİK. Md.83–1 ve Md.94–1) Maddede açıkça;”intifa hakkı” ve “hâsılatı”nın kısmen haczedilebileceği öngörüldüğünden, intifa hakkının doğrudan doğruya kendisinin veya intifa konusu olan şeyin hâsılatı(iradı)nın kısmen haczedilebilmesi gerekir. Alman Yargıtay’ı; intifa hakkının kendisinin haczedilebileceğine karar vermiştir. Alman hukukunda ihtilaflı mesele şudur: Cebri icra borçlusu olan intifa hakkı sahibi, hacze rağmen, hacizden sonra cebri icra alacaklısının muvafakatı olmaksızın intifa hakkından feragat edebilir mi? Hukuk tatbikatının bir kısmı bu duruma müspet cevap verdi. Bu düşünceye göre intifa hakkı bizzat haczedilemez, haczin konusu bizzat intifa hakkı değil, intifa hakkı sahibinin devredilebilir şahsi haklarıdır. Bu düşünce doğru olunca(cebri icra borçlusu olan intifa hakkı sahibi tarafından)intifa hakkının kaldırılması için iptal davası açılamayacaktır. Zira cebri icraya tabi olmayan şeyden feragat hukuki manada alacaklıyı zarara uğratır, sayılamaz. Gerçekten de, intifa hakkının bizzat haczine cevaz verilmesi, intifa hakkı sahibinin sonradan yapacağı birtakım davranışlarla ve bilhassa intifa hakkından feragat ile mücadele için en iyi yoldur. İşte bu sakıncalar sebebi ile Alman Yargıtay’ı 20.02.1974 tarihli kararı ile intifa hakkının bizzat haczine de cevaz vermiştir. Bu haczin konusu, intifa hakkının ilişkin olduğu şeyin mülkiyeti değil, bu şeyin kullanılması ve bu kullanmanın sağladığı hâsılat, gelir ve kiralardır; mesela M.K. Md.445’e göre, ölen eşin karısı veya kocası, intifa hakkı yerine ona muadil senevî bir irat tahsisini her zaman isteyebilirler, işte tahsis edilecek olan bu irat kısmen haczedilebilecektir. Yargıtay, Medeni Kanunun sözü edilen 445 inci maddesi hükmünün, intifa hakkı sahibi olan eşleri korumak amacına yönelik bulunduğundan, çıplak mülkiyet sahibi kişilerin “intifa hakkının gelire çevrilmesi” yolundaki isteğe karşı koyma hakları olmadığına; bu nedenle onlar tarafından başvurma halinde, hâkimin yapacağı işin, uygun bir yıllık geliri tespit etmekten ibaret olduğuna karar vermiştir.47

İntifa hakkının menfaat ve gelirinin haciz edilebileceği-M.K.’nın 717,727 maddelerine göre intifa hakkı o malın zatına, cevherine taalluk etmeyip, sadece faydalanmayı temin edeceğinden, İİK’ nın 94.ve 121.maddelerine göre gayrimenkulün aynına müteveccih olmayarak, menfaat ve gelirinin haczi ve satışı mümkündür.50
İntifa hakkının haczinde Medeni Kanun hükümleri saklıdır. Bu itibarla münhasıran şahsa bağlı olan kanuni intifa hakları başkasına devredilemeyeceğinden, bunların haczi mümkün değildir, mesela velinin velayeti altında bulunan çocuğun malları üzerindeki intifa hakkı şahsa bağlıdır, başkasına devredilemez, satılamaz, rehnedilemez ve başkası tarafından intifa hakkı sahibinin borcundan dolayı haczedilemez (M.K. Md. 280) Buna karşılık, şahsa bağlı olmayan intifa hakları başkasına devredilebileceği için intifa hakkı sahibinin borçlarına karşılık haczedilebilir(M.K. Md.730) Bu maddede intifa hakkının feragatinden söz edilmekte ise de, gerçekte ferağ edilecek olan intifa hakkının kendisi değil, bu hakkın kullanılmasıdır.
İntifa hakkının haczinde, icra memuru, borçluya intifa hakkına karşılık yapılan ödemenin durdurulması için, haczi kuru mülkiyet sahibine bildirir. Bir muhafaza tedbiri niteliğinde olan bu bildirme ile alacaklı alacağını borçlunun intifa hakkına karşılık teşkil eden hâsılat, gelir, kira gibi menfaatlerinden tahsil ederek intifa hakkı neticede yine borçluya bırakılır.
İLAMA DAYANMAYAN NAFAKALAR
Borçlunun ”ilama dayanarak” aldığı nafakalar hiç haczedilemeyeceği halde,” ilama dayanmayarak” aldığı nafakalar kısmen haczedilebilir. Çünkü ilama dayanan nafaka, gerçekte borçlunun geçimi için zorunlu olan gereksinmeler dikkate alınarak takdir olunmuştur. Bu nedenle, mahkemece takdir olunan bu paranın mutlaka alacaklının eline geçmesi şarttır. Ancak, haczedilmeme ayrıcalığının sadece işlemekte olan nafakalara ilişkin olarak kabul edilmesi gerekir. Çünkü nafaka alacaklısı için korunmaya değer miktar, onun güncel geçimini sağlayan paradır.
18
Birikmiş nafakalar herhangi bir ilamlı alacak niteliği taşıdığından, özel olarak korunmaları için bir neden yoktur. Bu nedenle birikmiş ilama dayanan nafakaların haczi mümkündür.48,49 Maddede geçen ilama dayanmayan nafaka ile Borçlar Kanunu 507.maddesinde olduğu gibi, sözleşme gereğince borçlunun almakta olduğu nafakalar kastedilmiştir.
Borçlunun maaş ve ücretine; nafaka alacağından dolayı haciz koydurulursa, nafaka miktarı, mahkemece borçlu ve nafaka alacaklısının geçinmeleri göz önünde tutularak saptanmış olduğundan esasen, nafaka alacaklısının, borçlunun maaş ve ücretinden yararlanma, pay alma hakkı da bulunduğundan;”işlemekte olan” nafaka miktarının tamamı için, borçlunun maaş ve ücreti haczedilebilir. Borçlunun maaş ve ücreti nafaka alacaklısından önce, başka bir alacaklı tarafından haczedilmişse, aynı gerekçe ile borçlunun maaş ve ücretinden ilk önce “işlemekte olan” nafaka alacağı kesilir ve kalan miktar borçlu ve ailesinin geçinmeleri için ayrılacak para dışındaki maaş ve ücret üzerine, kalan maaş ve ücretin ¼ ünden az olmamak üzere, ilk haciz koyduran alacaklının haczinin devam etmesine karar verilir. Eğer borçlunun maaş ve ücretine, çok kez olduğu gibi hem birikmiş(işlemiş)hem de işleyecek nafaka alacağı için haciz isteminde bulunulursa, borçlunun maaş ve ücretinden önce işleyecek nafaka alacağı kesilir. Maaş ve ücretin kalan bölümünün ¼ ü de birikmiş(işlemiş)nafaka alacağı için kesilir.50
-- KONU İLE İLGİLİ İÇTİHATLAR--
Borçlunun maaş ve ücretinde daha önce konulmuş haczi bulunsa dahi, mahkemece hükmolunmuş işlemekte olan nafaka alacağı için, borçlunun maaş ve ücretinde birinci sırada haczi işlemi yapılması ve kalan maaş ve ücretinin dörtte birinin de önceki haczi koyduran alacaklıya ödenmesi gerekeceği (fakat “işlemiş nafaka” “adi alacak” niteliğinde olduğundan, daha önce maaş ve ücrete haciz koydurmuş alacaklının alacağı tamamen ödendikten sonra “işlemiş

nafaka” için kesintiye başlanması gerektiği–9.icra müdürlüğünün 992–15865 esasında kayıtlı takip dosyasında alacaklı Lusi, borçlu İsak Şenliol olup,4.500.000 lira birikmiş nafaka alacağı ve Beyoğlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.1992 tarih 631–580 sayılı kararında yazılı aylık nafakanın tahsili istenmiştir. Bu takip nedeni ile 23.12.1992 tarihinde maaş haczi talimatı yazılmıştır. Şişli 1.icra müdürlüğünün 992-317 esasında kayıtlı takip dosyasının alacaklısı Baruh Arman, borçlusu İsak Şenliol olup,24.140.000 lira alacak kesinleşmiş olup,992-3114 sayılı talimat dosyasında yazılan 4.11.1992 tarihli maaş haczi müzekkeresi 10.11.1992 sayılı takip dosyasından “alacağın nafaka alacağı olduğundan” maaştan öncelikle kesilip gönderilmesi “istendiği için işverence maaştan kesilen miktarlar 9.icra müdürlüğü 992-15865 sayılı dosyasına gönderilmiş ve Şişli 1.icra müdürlüğü 992-317 sayılı takip dosyası alacaklısı Baruh Arman bu işleme şikayette bulunmuştur. Nafaka dosyasında takip konusu yapılan 4.650.000 lira alacak “birikmiş nafaka alacağı” olup, adi alacak niteliğindedir. Nafaka dosyasında takip konusu yapılan ve işlemekte olan nafaka alacağının öncelikle tahsili gerekir. Nafaka takdir edilen kişiye esasen bakmakla mükellef olan borçluya ait maaş ve ücrette nafakanın intifa ve iştirak hissesi ve nafaka borcunun özelliği olduğu göz önünde tutularak, nafaka ilamında borçlu aleyhine hükmedilen aylık nafakanın istenmesi halinde “işlemekte olan aylık nafaka” borçlunun almakta olduğu maaş ve ücretin kesildikten sonra, geri kala kısmından ne kadarının aile efradının geçinmesi için zaruri olduğu tayin edilmek sureti ile ve ¼ den aşağı olmamak kaydı ile ilk haczi koyduran Baruh Arman’ın alacağından dolayı kesintilerin 3114 talimat sayılı dosyasına gönderilmesi,3114 sayılı talimat dosyası alacağı tamamen tahsil edildikten sonra nafaka dosyasında takip konusu yapılan “birikmiş 4.650.000 lira nafaka alacağı” için kesintilere başlanması gerekir. Mercice bu yön gözetilmeden şikâyetin reddedilmiş olması isabetsizdir.51




Birikmiş nafaka alacağının diğer alacaklar gibi daha önce konulan haczi sona erdikten sonra işlem göreceği-Borçlunun aylık, gelir ve ücretinden eline geçe miktar tespit olunarak, bundan mahkumunbih nafaka alacağı ayrıldıktan sonra, ödenmemiş müterakim nafaka bulunduğu takdirde, bu müterakim nafaka ile beraber alacaklıya şahsen ödenmesi icraya konulan ilam münderecaatından olduğu anlaşılan tazminat için İİK 83.maddesi uyarınca geri kalan irad ve ücretin dörtte birinden aşağı olmamak üzere haciz konmak sureti ile icraya devam edilmesi icap eder.52

EMEKLİ MAAŞLARI, SİGORTALAR ve EMEKLİ SANDIKLARI
TARAFINDAN BAĞLANAN GELİRLER

Buradaki emekli maaşından maksat, T.C. Emekli Sandığı Yasasına göre bağlanan emekli aylıklarıdır.53 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasına54 ve 1479 sayılı Bağ-kur Yasasına55 göre bağlanan emekli aylıkları-nafaka alacakları- dışında haczedilemez. Aynı şekilde ”ordu ve kolluk hizmetlerinden sakat(malul)olarak ayrılmış olanlara bağlanan emekli aylıkları”da (İİK. Md.82/9) haczedilemez.

-- KONU İLE İLGİLİ İÇTİHATLAR--

Emekli Sandığı kanunu uyarınca –hak sahibine veya mirasçısına-ödenecek olan ikramiyenin tamamının haczinin mümkün olduğu-Haczi kabil olmayan şeyler İİK Md.82 de, kısmen haczi kabil olan şeyler ise İİK Md.83 de gösterilmiştir. Maaş, ödenek(tahsisat),her türlü ücretler, intifa hakkı ve hâsılatı, emekli maaşları ve sandık tarafından belli aralıklarla ödenen sair iradlar, İİK Md.83 de yazılı esas ve usül dairesinde kısmen haczedilebilir. İstihkak sahibine toplu bir biçimde bir defada yapılan ödemeler, bu maddede sayılanlar arasında yer almamıştır.


Diğer taraftan,5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı kanununda haczi arzu edilemeyen şeylere işaret edilmiştir.2363 sayılı kanunla 5434 sayılı kanuna eklenen ek madde 3 e göre Emekli sandığı’nca ödenecek sosyal yardım zamları haczedilemez. Bunlar maaşa eklenen aile ve çocuk yardımı, yakacak zammı gibi adlarla ödenegelen paralardır. Keza 506 sayılı kanunun 121.maddesi “bu kanun gereğince bağlanacak gelir ve aylıkların nafaka borcu dışında haczedilemeyeceğini” belirtmiştir. Emekli sandığı mensubuna veya mirasçısına, şartları oluştuğunda toptan ve bir defada ödenmekte olan emekli ikramiyesinin haczi kabil bulunmadığı hakkında 5434 sayılı kanunda bir açıklık mevcut olmadığı gibi, bu çeşit paranın İİK Md.83 de sayılmaması nedeni ile anılan kanun ve maddelerde gösterilen kayıt ve takyide tabi tutulmaksızın haczi kabildir.56
TC. Emekli Sandığından alınan emekli maaşının dörtte birinden fazlasının da haczedilebileceği-İİK Md.83’ün 2.fıkrasının açıkladığı gibi, emekli maaşının en az dörtte biri haczedilir, Fazlasının haczi de mümkündür. Borçlu tamamının haczine muvafakat etmiş olup, bu muvafakat dairesinde yapılacak işleme karşı, borçlunun 83/a maddesine göre şikâyet hakkı bulunduğu nazara alınmadan, muvafakata yanlış anlam verilerek ve maaş ve ücretlerin kesilmesine ait usulü düzenleyen ve uygulama yeri olmayan İİK Md.355 den bahis ile ittihaz olunan memur kararına karşı alacaklının şikâyetinin reddi isabetsizdir.57
SSK tarafından bağlanan emekli maaşının-nafaka alacakları-dışında haczedilemeyeceği- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 121.maddesi bu kanun gereğince gelir ve aylıklar ve sağlanacak yardımlar nafaka borcu dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemezler. Bu kanuna göre bağlanan emekli maaşı da bu maddenin kapsamına girer.58
Emekli sandığı aidatının haczedilebileceği-Emekli sandığı tarafından iade edilen aidat, 82.maddenin şümulü dışında kaldığından haczi kabildir.59




Emekli sandığından alınan dul ve yetim maaşının haciz edilebileceği, terekenin borca batık olduğu konusunda mahkemeden alınan ilamın takibe ve hacze etkisi-Dul ve yetim maaşı; terekeden madut olmayıp borçlunun ailesi efradına tahsis edilen bir para olması itibariyle borçtan mesuliyetleri halinde mirasçıların mezkür maaşlarına İİK. Md.83 uyarınca haciz konulmasına kanuni bir mani olmadığından, borçlunun bu cihete matuf olan temyiz itirazları yerinde değilse de”mirasın hükmen merdudiyeti”hakkında sulh mahkemesinden bir taraflı karar istihsal edildikten sonra, bu hususta alacaklı taraf gösterilmek sureti ile tekrar asliye mahkemesine müracaat edildiği anlaşılmış olmakla, neticeye kadar takibin durdurulması iktiza ederken, mercice bu cihet düşünülmeksizin bazı mütalaa ile “icranın geri bırakılması talebinin reddine” karar verilmesi kanuna aykırı olduğu için temyiz olunan kararın yalnız bu sebepten bozulmasına…60
ÖNCEDEN YAPILAN ANLAŞMALAR
İİK Md.83/a
82 ve 83’üncü maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.
-GEREKÇELER-
1. “Borçlunun her türlü sorumluluk duygusu dışında mal ve
haklarından kendisinin ve ailesinin geçinmeleri için zaruri
olanının da haczedilebileceğine dair alacaklı ile önceden vaki
anlaşmasının yaratacağı mahrumiyet gözönünde tutularak
maddeye son fıkra eklenmiş, alacaklı ile borçlu arasındaki bu
kabil anlaşmalar muteber sayılmamıştır.”
(538 Sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi)




2. “Tasarı ile 83. maddeye bir son fıkra eklenmiştir. Buna göre
83.maddede yazılı mal ve haklardan(ücretlerden)icra memurunun borçluya ve ailesine geçimleri için takdir edeceği
miktarın haczolunabileceğine dair önceden yapılan
anlaşmalar muteber değildir. Bilhassa geçimini maaş ve
ücreti ile sağlayan kimseleri himaye için konulan bu hüküm
çok yerindedir.Ancak,böyle hükmün sadece 83.maddedeki ücretler için değil,bilcümle haczi caiz olmayan şeyler için kabul edilmesini daha uygun bulan komisyonumuz,83.maddeye eklenen bu son fıkrayı çıkarıp,müstakil bir 83/a maddesinde “haczedilmezlik sıfatından önceden feragatın muteber olmadığını”genel bir şekilde hükme bağlamıştır.83.maddeye eklenen bu son fıkra çıkarılınca 83.maddede başkaca değişiklik kalmadığından bu madde tasarıdan tamamen çıkarılıp kanunda olduğu gibi bırakılmıştır.82.ve 83.maddelerde yazılı haczi caiz olmaya mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların muteber olmadığı hükme bağlanmaktadır.Hükümde 82.ve 83.maddeden sarahaten bahsedilmesine rağmen özel kanunlara göre haczi caiz olmayan mal ve hakların da bu maddeye dahil bulunduğunda şüphe yoktur.Borçlunun hacizden evvelki bir safhada bir mal veya maaş ve ücretin haczedilmezliği sıfatından feragat etmesi hükümsüz olmalıdır.Zira, borçlu hacizden evvel böyle bir feragatın neticelerini tahmin edemez,bundan başka,bir malın haczedilemez olduğu ancak borçlunun ve ailesinin haciz anındaki durumuna göre tespit olunur.Şu halde borçlu bir malın haczedilmezlik sıfatından önce feragat etmiş olsa dahi,haciz sırasında “o malın haczinin caiz olmadığını” dermeyan edebilecektir.Buna mukabil borçlunun haciz sırasında veya ondan sonraki bir dönemde muayyen bir mal,maaş veya ücretinin haczedilmezlik sıfatından feragat etmesi caizdir. Bu feragat borçlunun sarih bir beyanı ile



olabileceği gibi haczi caiz olmayan bir malın haczedilmesine
karşı şikayet hakkının kullanılmaması suretiyle zımni de
olabilir.
(Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi)

Tamamen veya kısmen gayrı kabili haczi malların(m.82 ve m.83)haciz edilebileceği hakkında, borçlu ve alacaklının önceden yapacakları anlaşmalar geçerli olmayacaktır.(md.83-a)Zira bu aşamada borçlu gayri kabili hacizlik vasfından feragatin ileride kendisi için doğurabileceği vahim sonuçları görememiş olabileceği gibi, önceden feragatte borçlunun iradesinin serbest olmayıp baskı altında tutulduğu da düşünülmektedir. Bir malın haczedilemez veya kısmen haczedilebilir olduğu ancak borçlunun ve ailesinin haciz sırasındaki durumuna göre tespit edilir. Nitekim, ihtiyacı olan krediye kavuşabilmek için tamamen veya kısmen gayri kabili haciz mallarının ileride alacaklı tarafından haciz edilebilmesine şimdiden rıza göstermek zorunda kalan borçlu bakımından bir ıztırar halinin varlığından söz edilebilecektir. Örneğin;(A),(B)’ye istediği krediyi ancak md.82 ve md.83 teki malların haczedilebileceği konusunda anlaşma yaptıkları takdirde vereceğini söylüyor.(B)ihtiyacı olan kredi için (A) nın teklifini kabul etmek ve md.82-83 ‘e giren malların haczi edilebileceğine dair (A)ile anlaşmaya razı olmak zorunda kalırsa, bu anlaşma md.83 uyarınca geçerli olmayacaktır.
Buna karşılık, alacaklı alacağının tahsili için haczi yolu ile takibe girişir, ödeme emrinin kesinleşip kendisine haczi isteme yetkisinin gelmesi üzerine haczi talep eder ve borçlunun tamamen(md.82)veya kısmen(md.83)gayri kabili haciz mallarına haczi koydurduğunda, borçlu bu malların haczine sarih ya da zımni olarak rıza gösterebilir ki, bu geçerlidir. Zira burada artık borçlunun tamamen veya kısmen gayrı kabili haciz mallarının haczedilebileceğine dair önceden rıza göstermesi söz konusu değildir. İİK. Md.83-a,alacaklı ve borçlunun md.82 ve md.83 e giren borçlu mallarının haczedilebileceğine dair haczi sırasındaki anlaşmaya engel olmayıp, bu konuda sadece önceden yapılacak anlaşmaların geçerli olmayacağını belirtmektedir.





































1- 12.HD.24.1.1994 T.E:475,K:788

2 - İİD.20.11.1952 T. E:122,K:5239
3 - ANSAY,S.Ş.
4 - BELGESAY,M.R.İcra ve İflas Kanunu Şerhi,sh:235
5 - 12.HD.1.6.1995 T.E:8242,K:8100
6 - KURU,B.İcra İflas Hukuku.C:1,sh:832
7- ÜSTÜNDAĞ,S.İcra Hukuku,sh.216
8 - ÇANAK,E.Maaş ve Ücret Haczi(Ad.D.1984/3,sh.585)
9 - Bknz: 12. HD. 4.2.2005 T. 24618/1837 – 27.12.2004 T. 22540/26972
10-Aynı görüşte: KURU, B. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2004, sh: 452


11- İİD.20.04.1952 T.E:1594,K:1185
12 - Bknz: 12. HD. 4.2.2005 T. 24618/1837
13 - Bknz: 12. HD. 27.12.2004 T. 22540/26972
14 - Bknz: 12. HD. 4.11.2004 T. 18649/23169;14.6.2004 T.10724/15105;16,2.2004T.25601/2930
15 - Bknz: 12. HD. 11.12.2003 T. 21350/24441
16 - Bknz: 12. HD. 25.6.2002 T. 12461/13612
17 - Bknz: 12. HD. 10.12.1999 T. 14810/16174
18 - Bknz: İsviçre Fed. Mah. 9.3.1960 T.
19 - Bknz: İsviçre Fed. Mah. 5.11.1958 T.
6
20 - Bknz: HGK. 13.1.1954 T. 5/5
21 - CENTEL, sh.342;KURU, sh.833;POSTACIOĞLU, sh.373;ÜSTÜNDAĞ, sh.215
22 - KURU, sh.834;KURU-ARSLAN-YILMAZ, sh.219–220
23 - CENTEL, sh.343 7
24 -CENTEL, sh. 337;Erkan ÇANAK, Maaş ve Ücret Haczi, Adalet Dergisi, S:3,1984,sh.571
25 -Mustafa ÇENBERCİ, İş Kanunu Şerhi, Ankara 1984,sh. 540
26- REİSOĞLU, sh.93;CENTEL, sh.337
27- ÇANAK, sh.571
28- CENTEL, sh.333;ÜSTÜNDAĞ, sh.215,216;ÇANAK, sh.571;UYAR, sh.703;NARMANLIOĞLU,
sh.226;KURU-ARSLAN-YILMAZ sh.220;ÇENBERCİ, sh.539;REİSOĞLU, sh.193,194
29- CENTEL, sh.343;KURU-ARSLAN-YILMAZ, sh.274;KURU, sh.834;ÇANAK, sh.575 8
30- EKONOMİ, sh.149;NARMANLIOĞLU, sh.226;TUNÇOMAĞ, sh.134;CENTEL, sh.343
31- NARMANLIOĞLU, sh.226
32- ÇENBERCİ, sh.539;CENTEL, sh.344
33- ÇENBERCİ, sh.538

35- 12.HD.2.5.1995 T.E:6211,K:6890
36- 12.HD.2.9.1978 T.E:7683,K:7595

37- 12.HD.10.12.1987 T.E:802,K:12866
11
38- 12.HD 14.09.1973 T.E:7852, K:7962
39- Bknz. İİK Md.16/1;RKD.1968,s.1–2,sh.10
40- 12.HD.22.1.1991 T.E:1990/14012,K:518

41- 12.HD.13.2.1989 T. E:1988/5754,K:1798
42- İİD.3.5.1973 T.E:4758,K:4692
43- İİD.1.7.1969 T.E:4058,K:7212
44- İİD.9.9.1966 T.E:8057,K:8002(KARAL, C.AÇIKLAMALI İcra İflas Kanunu, sh.119
45-www.sikayetvar.com/index.php?loc=articles&level=2& id=0&w=articles&get =page&arno=409
4447 say. kanun md.50

46- 12 HD. E.2006-6173, K.2006-9361,T.28.04.2006

47- Y.2.HDK.30.12.1976;8572/9502
48- KALELİ, Ş.Nafaka Davaları(Yar. D.4/1–2,sh.116
49- Bknz. İİD.22.1.1951 T. 916/1012
50- Bknz. İİD.25.11.1954 T.4910/5076

51 - 12 HD.28.9.1993 T.E: 8934 K:14230
52- İİD.25.11.1954 T.E:4910 K:5076
53- Bknz.12.HD.30.5.1985 T. 424/5390
54- Bknz.12.HD.25.11.1976 T.9935/12093
55-1479 say. Y.md.121:”Bu kanun gereğince bağlanacak gelir ve aylıklar ve sağlanacak
yardımlar, nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez.” 21
56 -12.HD.9.11.1989 T.E:4351,K:13583
57- 12.HD.30.5.1985 T.E:424,K:5390
58- 12.HD.25.11.1976 T.E:9935,K:12093
59- İİD.22.2.1954 T.E:860,K:953
60 - İİD.18.2.1954 T.E:773,K:859
 
Geri
Üst