KISMİ ÖDEME ve İTİRAZIN İPTALİ DAVASI

KISMİ ÖDEME ve İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan (İİK.m.67/1); alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Burada borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.

Aynı şekilde itirazın iptalini isteyen alacaklı da borçlunun itirazdan sonra ödemede bulunduğunu bildirmişse bunun da mahkemece nazara alınması ve ödemenin yapıldığı aşamaya göre sonuçlarının üzerinde durulması gerekir. Hemen belirtilmelidir ki; alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkâr tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre; gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır.

Bunun gibi, takibe konu borcun ödenmediği veya kısmen ödendiği durumlarda; ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından da itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın kalmayacağı kuşkusuzdur. Dava açıldığı aşamada ödenmeyip de dava aşamasında ödemenin gerçekleşmesi halinde ise bu durum hükmedilecek tazminat yönünden önem taşıyacak; davanın esasını da etkileyecektir. Şu da eklenmelidir ki, takip konusu alacak için borçlunun icra dairesi dışında yaptığı ödemeler, takip konusu alacaktan İcra Müdürlüğünce kendiliğinden mahsup edilemeyeceğinden; eş söyleyişle, harici ödemelerin İcra Müdürlüğünce kabulü için, alacaklının muvafakati gerektiğinden; itirazın iptali davasında mahkemece kısmi ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğuna dair bir karar verilmesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bu itibarla, icra takibinden sonra borçlu tarafından ödeme yapılmış olması halinde mahkemece, borçla ilgisinin saptanması halinde söz konusu ödemeler düşülerek, bakiye alacak tutarı üzerinden karar verilmesi gerekir.*

[FONT=&amp]Av. Gökhan ARICAN[/FONT]
[FONT=&amp]Barbaros Mh. Tunalı Hilmi Caddesi Kuğulu İş Hanı [/FONT]
[FONT=&amp]A Blok No:123/56, Kavaklıdere/Çankaya/ANKARA[/FONT]
[FONT=&amp]Tel: 0 312 466 56 34 – Faks: 0 312 466 56 40 – Gsm: 0 533 372 36 89[/FONT]
[FONT=&amp]www.gokhanarican.av.tr – e-mail: info@gokhanarican.av.tr

[/FONT]

*Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/13-29 E., 2011/56 K.
 
Geri
Üst