Otizmde erken teşhisin anahtarı plasenta

LiKarBa

Yeni Üye
Üye
Otizmde erken teşhisin anahtarı plasenta
Bilim adamları plasentadaki bazı anormalliklerin incelenmesi yoluyla otizmin doğar doğmaz teşhis edilmesini sağlayabilecek bir yöntem bulduklarını açıkladılar. Araştırmayı yapan, Yale Tıp Fakültesinden uzmanlar çocuğun sosyalleşme, öğrenme, iletişim becerileri ve çeşitli davranışlarını etkileyen gelişimsel bir bozukluk olan otizmin erken teşhisi ile tedavi başarısının önemli ölçüde artacağını belirtiyorlar.

Daha önce yapılan çalışmalarda, otistik yelpaze bozukluklarından biri olan ve başkaları ile ilişki kurma yeteneğini bozan Asperger Sendromunda plasentada hücresel bozukluk göstergesi olan “trofoblast kalıntısı” saptanmıştı.

Araştırmacılar aynı durumun otizm için de geçerli olup olmadığını belirlemek üzere sağlıklı çocukların plasentaları ile otistik çocukların plasentalarını kıyasladılar.

Kromozom bozuklukları ve genetik hastalıklarda plasentada trofoblast kalıntılarının arttığı bilinmekteydi, ancak aynı durumun Otistik Spektrum Bozukluklarında da söz konusu olup olmadığı bilinmiyordu.

Yale araştırma ekibi, Otistik Spektrum Bozukluğu olan çocuklarda plasentada trofoblast kalıntısı görülme olasılığının üç kat arttığını ortaya koydu. Bu durumun ise Otistik Spektrum Bozukluklarının genetik kökenli olduğunu ortaya koyan diğer araştırma sonuçları ile uyumlu olduğu belirtildi.

Araştırma sonuçları Biyolojik Psikiyatri dergisinin 6 Haziran tarihli online baskısında yayınlandı.

Araştırmayı gerçekleştiren uzmanlar daha ileri ve ayrıntılı araştırmalar da yapacaklarını ve bu araştırmaların da aynı sonucu doğrulaması halinde, doğum anında çocukta hiçbir genetik bozukluk belirtisi olmasa dahi, plasentada torofoblast kalıntılarının bulunması durumunda Otistik Spektrum Bozukluğu olup olmadığının belirlenmesi için çocuğun ilgili uzmanlarca muayene edilerek, izleneceği belirtildi.

Otizm teşhisinin genellikle 2 yaş civarında koyulabildiğini belirten uzmanlar, oysa hastalığın ilk ortaya çıkışının çoğunlukla bebeklikte olduğunu belirterek, erken teşhis ve erken müdahalenin bu hastalıklarda tedavinin etkisini büyük ölçüde artırdığını ve bu nedenle ideal olanın da doğar doğmaz teşhis edilmesi olduğunu vurguladılar.
 
Geri
Üst