Şükürsüzle şükürlüden ibretli örnek...

gülgüzeli

Yeni Üye
Üye
Şükürsüzle şükürlüden ibretli örnek...
Çileli Bağdat bugünkü gibi yine kıtlık yaşıyordu. Herkesten önce de hamallar açlık çekiyordu. Avlusunda ekmek piştiği sokağa kadar yayılan kokudan belli olan bir evin kapısından seslendi aç hamalın biri:
- Allah rızası için bir parça ekmek, günlerdir lokma girmedi ağzımdan!
Tandırın başındaki kadın, taze ekmekleri kızına uzattı, kızcağız da güzelce katlayıp verdi kapıdaki aç hamala. Hamalın sevincine sınır yoktu. Evine doğru hızlandığı sırada karşıdan gelen birinin, “Bu ekmekleri hangi evden aldın?” şeklindeki sorusuna muhatap olunca, parmağıyla ekmek aldığı evi işaret etti. Adam: Yanılmamışım, başka kimin evinden ekmek alınabilir kıtlık zamanında!..
Öfkeyle çaldığı kapı açılır açılmaz sordu:
- Ekmeği kim verdi hamala?
Hanım korkudan kızını gösterdi. Güya acıyacağı kızına tepki göstermeyeceğini düşünüyordu. Elindeki değnekle kızının ekmek veren eline indirdi. Bilek kemiğinin çıt diye kırıldığı duyuldu, el çarpık hale geldi.
- ‘Ben her isteyene ekmek verseydim bu evde ekmek kalır mıydı?’ diye de bağırdı. Halbuki Rabb’imiz, “Verdiğim nimete şükür ederseniz çoğaltırım, etmezseniz elinizden alır, şükür edene veririm. Size de azabım şiddetli olur.” buyuruyordu.
Adamın kısa zamanda işleri bozuldu. Çarşının en işlek yerindeki dükkanını satması da kurtarmadı adamı. Bir ara o hale geldi ki, evine ekmek bile alamaz duruma düştü.
Bir akşam eve gelmiş, kızcağıza da acı haberi vermişti:
- Artık benden ümidinizi kesin, çünkü bu akşam ekmek alacak kadar da para kazanamadım. Çarşıya in, tanıdığımız birinden ekmek parası iste!..
Kızcağız çarşıya inmiş, utana sıkıla sattıkları dükkanın karşısında bir köşeye büzülerek bir tanıdık beklemeye başlamıştı. Bu sırada karşıdaki dükkandan kendini seyreden bir adam yaklaştı, “Sen masum birine benziyorsun, ne bekliyorsun burada?” diye sordu. O da mecburen anlattı gerçek durumu. “Hiç paramız kalmadı, bir tanıdıktan ekmek parası istemek için bekliyorum!” deyince elini cebine sokan adam hatırı sayılır miktarda bir parayı uzattı, “Bununla istediğin kadar ekmek al, ben de nimetin şükrünü eda etmiş olayım böylece.” dedi.
Ancak, elinin birini arkasına saklayarak tek elini uzatması adamın dikkatini çekti. “Elini neden saklıyorsun, bir yara bere varsa tedavi ettireyim, saklama. Allah bana imkan ihsan etti, şükrünü yapmalıyım” diye ısrar edince kızcağız durumunu açıklamaya mecbur kaldı:
- Ben, bir yoksula ekmek vermiştim, yolda rastladığı babam sormuş, yoksul da ekmek aldığı evimizi gösterip bizi haber vermiş. Babam eve gelince elindeki sopayı ekmek veren elime öylesine bir indirdi ki, elim çarpık kaldı. Hatta bu yüzden de çarpık elle evde kaldım, kimse bana talip olmadı!..
Bu açıklamayı dinleyen genç adam bağırmaya başladı:
- ‘Komşular! Çabuk buraya gelin, ben hayalimdeki altın kalpli kızı buldum, işte karşımda, siz de şahit olun.’ diyerek gelenlere başladı gerçeği anlatmaya:
- Ekmeği isteyen yoksul hamal bendim. Demek ki; elinin çarpık kalmasına ben sebep olmuşum. Hem sebep olayım, hem de seni bu halle baş başa bırakayım, buna Allah razı olmaz. Seni görünce içimden bir sevgi selinin koptuğunu hissettim, bana ekmek veren kızcağıza ne kadar da benziyor, diye düşündüm. Yanılmamışım. Baban şükürsüzlük ettiğinden Allah onun dükkanını elinden alıp bana nasip etti. Şimdi ise imtihan sırası bana geldi. Ben de aynı şükürsüzlüğe düşmek istemem. Haydi gel, nikahımızı yaptırıp birlikte babanı da sıkıntıdan kurtaralım.
Birlikte yürürler şükürsüz babaya doğru.
Şükürsüzle şükürlüden ibretli örnek
 
Geri
Üst