Tarihten günümüze Türk bayrakları ve anlamları

Uzman SühaN

Administrator
Tarihten günümüze Türk bayrakları ve anlamları
Tarihte Türkler kadar devlet kuran, böylesine teşkilatçı başka bir millet daha yoktur. Binlerce yıllık Türk tarihi içinde, bir günde devlet yıkıp bir gecede hanlık kuran yüce Türk Ulusu’nun geçmişten günümüze kurmuş olduğu devletlerin (ancak bayrakları bilinenlerin) bayrakları, aşağıda verilmiştir.


Bayrak, bir ulusun varlığını, bir devletin egemenliğini simgeleyen, askeri ya da benzeri bir kurumun renklerini, ayırt edici özelliklerini taşıyan, bir gönderin veya bir mızrağın ucuna dalgalanacak şekilde asılan sembol ya da işaret anlamına gelmektedir. Türk bayrağının tarihçesi incelendiğinde, bayrak sözcüğünün Türklerde çok eski dönemlerden beri kullanılmakta olduğu görülür. Bayrak sözcüğünün bilinen ilk halinin batırmak kökeninden gelen “Batrak” olduğu, Kaşgarlı Mahmud’un ünlü eseri Divânu Lügati’t-Türk’ten anlaşılmaktadır. Türk bayrağı hakkında bilgi veren bu ilk eserde batrak, “Ucuna bir ipek parçası takılan ve savaşlarda kullanılan mızrak” olarak tanımlanmaktadır.













Bayrağın Türklerdeki tarihsel süreci incelendiğinde, Orta Asya’da yaşayan Türklerin ilk dönemlerinden itibaren bayrak ve tuğ kullandıkları yapılan arkeolojik kazılarla kanıtlanmıştır. Örneğin, Göktürkler döneminde at kılından (sonraki dönemlerde altından) yapılmış bir kurt başının alem olarak sancak direği tepesinde bulunduğu ve kurt başının altında ise dört köşe, dikdörtgen şeklinde ipekten bir bayrağın olduğu bilinmektedir. Orta Asya Türkleri tuğ ve bayrağın, bir bozdoğan ile birlikte gökten indiğine inanırlardı.


O dönemlerde yaşayan savaşçılar, diğer savaşçılardan ayırt edilebilmek için mızraklarının ucuna önceleri Türklerce kutsal sayılan“yak” denen Tibet öküzünün kılından, Tibet öküzünün soyunun giderek tükenmesi üzerine atkuyruğundan ya da ipekli kumaştan bir alamet, bir işaret takarlardı. Her savaşçının kendine özgü bir işareti bulunur ve onunla tanınırlardı. Fakat zaman geçtikçe, savaşçılar kendilerinin ayırt edilmesini sağlayan işaretler yerine kabilelerinin ya da birliklerinin işaretlerini kullanmaya başladılar. Ve böylece bayrak kavramı doğmuş oldu. Bayrak sözcüğü önceleri, yalnızca savaşçıların savaşlarda taşıdığı mızrağı ifade ederken, zamanla devletin, ulusun ve ulusal varlığın timsali olmuştur.


Yine Divânu Lügati’t-Türk’ten alınan aşağıdaki şiirde, XI. yüzyılda Oğuz Türklerinin bayrak sözcüğünü kullandığı görülmektedir:


Ağdi kızıl bayrak
Tağdı kara toprak
Yetşü gelüp “uğrak”
Tokşip anın giçtimiz.

Şiirde kızıl bayrak, yükseldiği zaman kara toprağı havalandıran ve bütün bir savaşçı topluluğunu peşinden sürükleyen bir güç, bir alâmet olarak tanımlanmaktadır. Bu örnek, bayrak sözcüğünün günümüze kadar hiçbir değişikliğe uğramadan geldiğini göstermesi bakımından önem taşımaktadır.

Türk Bayraklarındaki Renklerin Anlamları

Türk bayrağının tarihçesini incelenmeye devam ettiğimizde, Türklerde kadim çağlardan bu yana kırmızı rengin özel bir yeri ve önemi olduğu dikkatimizi çekmeye devam etmekte, kullanılan ilk bayrakların çoğunluğunun kızıl renkli olarak tasvir edildiği görülmektedir. Örneğin yine Manas Destanı’nda Kırgızların düşmana karşı kızıl bayrak altında birleştiklerinden söz edilmektedir. Yine şamanlık dönemlerinde ruhların onuruna dikilen ve “yalama” adı verilen bayraklar da kızıl renktedir. Ancak Türk bayrağı hakkında bilgi veren bu eserlerde, bayrağın şekli hakkında bilgi bulunmamaktadır.


İlk Türk bayraklarında kızıl rengin ağırlık taşımasının temel nedeni şaman inanışından gelen uygulamalardır. Fakat yine İslamiyet öncesi ve sonrası Türk bayraklarında kızıl/al dışında farklı renklerin de kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Her rengin Türk kültüründen kaynaklanan farklı bir anlamı vardır:



Sarı: Dünyanın merkezini, Türk mitolojisini ve dünyevi zenginlikleri
Beyaz: Batıyı, temizliği, saflığı, olgunluğu, adaleti
Kızıl/Al: Güneyi
Yeşil: Doğuyu. İslamiyet’in kabulünden sonra aynı zamanda Müslümanlığı
Siyah: Kuzeyi, acıyı, hüznü, kötü talihi
Gök Mavisi (Turkuaz): Doğuyu, sonsuzluğu, türeyişi, emniyet-huzuru, ululuğu, aydınlık, dostluk ve sadakati temsil etmektedir.


Tüm bu renkler içinde siyah renk Türkler tarafından en sevilmeyen renklerden birisi olsa da, Abbasiler ile birlikte siyahın halifeliğin simgesi olarak benimsenmesi nedeniyle Selçuklu, Gazneliler ve Harzemşahların siyah renkte bayrak ve sancak kullandığı görülmektedir.

Büyük Hun İmparatorluğu bayrağıTürkler, kadim dönemlerinden beri bayrağa büyük önem vermiştir. Arap ve Fars kültürü Türk bünyesine nüfuz edip, Türkçe kökenli birçok sözcük zamanla yerlerini Arapça ve Farsça sözcüklere bıraktığı halde, bayrak sözcüğü benliğinden hiç bir şey yitirmeden zamanımıza kadar gelmeyi başarmıştır.


Hun İmparatorluğu’nun çeşitli tuğ ve bayrakları mevcuttu. Bazı tarihçiler Attila’nın üzerinde başı taçlı, bir tuğrul kuşu resmi bulunan bayrağı olduğunu yazar. Yine Asya Hunları’nda hükümdarların altından yapılmış kurt başlı bayrakları bulunduğu bugün bilinen gerçekler arasındadır.


Aynı çağlarda hüküm süren Kırgızların kırmızı renkli bir bayrağı vardı. Diğer Türk halklarından İdil ve Tuna Bulgarları, at kuyruğundan yapılmış tuğlar kullanırdı. Ancak daha sonraları bunların yerini bayraklar aldı.


Firdevsi Şehname’sinde Türk-İran savaşlarından söz ederken, Saka Türklerinin hükümdarı Alp Er Tunga’nın bayrağının siyah renkli olduğundan ve bu bayrağın üstünde kurt, ejderha, kaplan, aslan gibi türlü şekiller bulunduğundan söz eder. Ancak bu bilginin doğruluğu tartışmalıdır. Bir kısım tarihçi, Firdevsi’nin kendi yaşadığı devrin bayraklarını, Saka Türklerinin bayraklarıymış gibi gösterdiğini iddia etmektedir.


İslamiyet’ten Sonra Türk Bayrağı


İslamiyet’in, putperestlikle bağlantı kurulmasına neden olabilecek her tür imgeyi yasaklaması, Müslüman devletlerin bayraklarının oluşumda büyük önem taşımıştır. İslamiyet’in getirdiği sınırlamalardan oldukça etkilenen Müslüman devletlerin bayrakları oldukça sade olmuş ve ilk dönemlerde genellikle tek renkli bayraklar tercih edilmiştir.


Hz. Muhammed’in, Hicret’in birinci yılında bir mızrağın ucuna düz ve ak renkli bir kumaş takarak bayrak olarak kullandığını biliyoruz. “Livây-ı Beyzâ” adı verilen bu ak bayrak, Hayber Savaşı’na kadar kullanılmış, ondan sonra ise siyah renkli ve “Râyet” adı verilen büyük bir bayrak kullanılmaya başlanmıştır. Bugün İslamiyet’le özdeşleşen yeşil rengi ilk kez Mısır’da hüküm süren Fatımiler kullanmıştır.


Emeviler ve Abbasiler döneminde bu bayraklar türlü renkler almaya başladı. Emeviler beyaz, Abbasiler ise siyah bayrak kullanıyorlardı. Bu bayraklar üzerinde hükümdarın unvan ve alâmetleri işleniyordu.


Dîvânu Lûgaati’t-Türk’te Karahanlılar’ın çeşitli tuğları bulunduğu zikredilir. İlk kez Karahanlılar döneminde devlet bayrağı “Al” adı verilen turuncu kumaştan yapılmıştır. Ancak bundan sonra kırmızı bayrakların kullanıldığı mevcut kaynaklardan anlaşılmaktadır.


Selçuklular’da, Büyük Selçuklu İmparatorluğu kurulmadan evvel her kabilenin kendisine has bayrakları mevcuttu. Ancak devletin kurulmasından sonra egemenlik işareti olarak tek bir bayrak kullanılmaya başlandı. Bu bayrak, mavi zemin üstüne beyaz çift kartal sembolü ile siyah çizgili gerilmiş yay ve oktan oluşmaktaydı.


Anadolu Selçukluları siyah bayrak kullandılar. Orduda ayrıca sarı ve kırmızı renkli bayraklar kullanılıyor, bunların üzerine hükümdarın unvan ve alâmetleri yazılıyor ve hükümdar öldüğü zaman bayrağı da türbesine konuyordu.


Orduda kullanılan bayraklar arasında üzerinde ejderha resmi olanlar da bulunmaktadır. Bu da Selçuklular’da eski Türklerden kalma bir geleneğin (bazı hayvanları uğurlu saymak) İslamiyet döneminde de sürdüğünü göstermektedir. Bayrağın üzerine altın olduğu tahmin edilen bir madenden hilâl şekli konuyordu.


Bayrak rengi olarak sarıyı kullanan Memlüklerde bayrakların kıymetli taşlar ve mücevherlerle süslenmeye başladığı görülmektedir. Bu bayrakların tepesinde hilal bulunuyor, bu hilal altın ya da gümüş gibi değerli bir madenden yapılıyordu. Bunun dışında üzerine zafer ayetleri işlenmiş, orduda kullanılan yüzden fazla bayrak bulunmaktaydı.


Timurlular’da çok çeşitli bayraklar vardı. Timur, hükümdarlık alâmeti olarak beyaz bayraktan başka sarı, kırmızı ve mor renkte bayraklar kullanmıştır. Bu bayraklardan Timur’un meşhur Anadolu seferini yazan eserlerde bahsedilmektedir. Gene bu kaynaklar Timur’un bayrağında şahsına ait bir damga olan üç küçük yuvarlağın bulunduğunu zikretmektedir. Bayrakların tepesinde ise madeni hilâller bulunmaktadır.


Karakoyunlular ile Akkoyunlular’ın bayraklarında birer kara ve ak koyun bulunmaktaydı. Karakoyunlu hükümetinin bayrağı beyaz zemin üzerine kara bir koyun resmi taşıyordu ve bu koyun, devlete ismini vermişti. Akkoyunlular ise beyaz üzerine, gene aynı renkli bir koyun resmi bulunan bayrak kullanırlardı. Bunlardan başka orduda kullanılan ve üzerlerine zafer ayetleri işlenmiş bayraklar da vardı.


Osmanlı Devleti’nde Bayrak


Osmanlı donanması bayrağıOsmanlı İmparatorluğu’nun ilk bayrak ve sancakları hakkında bugün elimizde kesin bilgi yoktur. Ancak, daha sonraki devirlerde yazılmış bazı eserlerde Osmanlılar’ın ilk bayrağının beyaz renkli olduğu kaydedilir.


Âşıkpaşazâde tarihi, Osmanlı’nın ilk bayrağının Sultanhisarı’nı fetheden Osman Bey’e Selçuklu hükümdarı tarafından gönderildiğini ve daha sonraları bu bayrağın kullanıldığını yazmaktaysa da bayrağın şekil ve rengi hakkında bilgi vermemektedir.


Neşri de aynı şeyleri yazar ama bayrağın beyaz renkli olduğunu belirtir.


Hükümdara ait bayraktan başka devlet ricalinin, beylerbeyi ve sancak beylerinin, donanma komutanlarının kendilerine özgü bayrakları olurdu. Yeniçeri ocaklarının da çeşitli bayrakları vardı. Yeniçeri bayrağı, yarısı yeşil, yarısı kırmızı renkli olup, ortasında sarı sırma ile işlenmiş, bir zülfikar bulunuyordu.


Topçu ocağının bayrağı kırmızıydı ve bir top resmini ihtiva ederdi. Humbaracıların bayrağında gene aynı zemin üzerinde bugünkü havana benzeyen bir şekil yer alıyordu.


Silâhtar bölüğünde sarı, sipahi bölüğünde ise kırmızı renkli, üzerlerinde ikişer beyaz hilâl bulunan bayraklar vardı. Kapıkulu ve eyalet askerlerinin kullandıkları bayraklar da değişikti.


Kapıkulu süvarisinin mızraklarının ucunda, yarısı kırmızı, yarısı yeşil, uç tarafı yırtmaçlı bir bayrak mevcuttu.


Dursun Bey, Fatih Sultan Mehmet döneminde kırmızı bayrak kullanıldığını söyler. Lütfi Paşa tarihinden okuduğumuza göre yeşil renkli bayrak ilk kez Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran Savaşı sırasında kullanılmıştır. Esasen yeşil renk Osmanlılar’da eskiden beri mevcuttur fakat yeşil renk, donanmada, sancaklarda daha çok kullanılmıştır. Barbaros’un zülfikarlı bayrağının rengi yeşildir. Keza, Rumeli süvarilerinin de akına giderken yeşil bayrak çektiklerini Evliya Çelebi kaydeder.


I. Mahmut’tan sonra donanmamızda özellikle yeşil renkli sancaklar kullanılması dikkati çekmektedir. Bu sancakların üzerinde üç hilâl bulunduğu ve bazılarının da zülfikar resmini ihtiva ettiği bilinmektedir.


Bayrak, ıslahatçı bir padişah olan III. Selim devrinde yeniden ele alınmış, o zamana kadar bayraklarda muhtelif şekiller kullanılırken sekiz köşeli bir yıldız eklenmiştir.


III. Selim’in bayraklarda yaptığı ıslahat, bu kadarla kalmamış, muhtelif yerlerde kullanılmak üzere yeni bayraklar ihdas edilmiştir. Ticaret limanlarına, Karadeniz ve Akdeniz tüccarlarına has bayraklar gene bu devirde kullanılmaya başlanmıştır. Meselâ Akdeniz’de sefer yapan tüccarların kalyonlarında alt alta üç renkten (mavi, sarı, kırmızı) oluşan bir bayrak kullanıldığı bilinmektedir.


II. Mahmut devrinde ay yıldızlı al bayrak kullanılmıştır. Ancak yeniçeri ocağının kaldırılması ile bunlara ait bayraklar da kullanılmamaya başlanmıştır. Bir ara, yeniçerileri hatırlattığı için “bayrak” sözcüğünün kullanılması da yasak edilmiş ve yerine sancak kullanılmıştır.


Üzerinde ay ve yıldızın bir arada kullanıldığı ilk Osmanlı bayrağı, 1793-1844 yılları arasında kullanılan Osmanlı donanması bayrağıdır.


1840 yılında basılmış bir albümde bulunan bayraklar genelde kırmızı renklidir ve ay yıldızı ihtiva etmektedir. Yeşil renk bu devirde çoğunlukla hacı gemileri için kullanılmıştır. Yene bu devirde kullanılan ve Osmanlı hanedanını temsil eden bayrak, koyu vişne renkliydi ve ortasında içi boş sekiz köşeli bir güneş bulunuyordu.


Ancak yine bu yıllarda basılan altın ve gümüş paralarda sekiz köşelisi yerine, beş köşeli yıldız kullanılmaya başlanmıştır. Bu değişikliğin, daha sonra bayrağa da intikal ettiğini görüyoruz. Bu suretle bugün kullandığımız Türk bayrağı, kesin şeklini (yani ay ve beş köşeli yıldız) Abdülmecid’in son zamanlarında almıştır.


Meşrutiyet devrinde de bayrak şeklini korumuş, ancak donanmaya ait sancaklarda bazı değişiklikler yapılmıştır.


Cumhuriyetten sonra saltanat bayrağı, halifeliğin ilgasından sonra da halifelik bayrağı kaldırıldı.


Cumhuriyet döneminde Türk bayrağının şekli ve ölçüsü, 29 Mayıs 1936 tarih ve 2994 sayılı yasayla kabul edilen Türk Bayrağı Kanunu ile ilk kez belirlendi. Daha sonra bu yasanın yerini alan 22 Eylül 1983 tarihli 2893 sayılı kanunla Türk bayrağının şekli, yapımı ve korunması ile ilgili esas ve usuller son şeklini almıştır.


Türk Bayrağındaki Ay ve Yıldızın Kökeni


Peki Türkiye Cumhuriyeti bayrağındai ay ve yıldız nereden geliyor? Öncelikle belirmek gerekirse, Türkler ay ve yıldız simgelerini ne başka bir ulustan almış, ne de İslamiyet’i kabul ettikten sonra bu simgeleri kullanmaya başlamıştır. Hilal biçimindeki ay ve yıldızın çok eski tarihlerden beri, doğaya büyük önem veren Doğu toplumları tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Hilal ve yıldız sembolü ilk kez antik İsrail Krallığı döneminde bir arada kullanılmıştır. Türkler de askeri kıtaları oluştururken birçok şekil ve simge kullanmış ama bunlar içinde en çok kullanılan gök naturizminin bariz sembolleri olan güneş ay ve yıldız olmuştur. Keza Semerkant Müzesi’nde sergilenen Akhunlar döneminden kalma bir paranın üzerinde beş uçlu köşeli yıldız ve hilal sembollerinin bulunduğu açıkça görülmektedir. Türklerin ay ve yıldız sembollerini yoğun olarak kullanmasının nedeni en eski dinleri kabul edilen Göktanrı inancı nedeniyledir. Türkler Göktanrı’yı hep yükseklerde, yücelerde tasvir etmişler; gökte ona ait olduğunu düşündükleri ay ya da yıldız gibi sembolleri içselleştirmişlerdir.


İslamiyet’e geçişle birlikte Türk bayraklarının üzerine Kuran’dan alınmış sureler ya da Kelime-i Tevhid işlenmiş olsa da, Türkler eski geleneklerinden kopamayarak ay ve yıldız sembollerini paraların ya da kitabelerin üzerine işlemeye devam etmiştir.


Hz. Muhammed döneminde de hilale dini bir kimlik verilmemiştir. Çünkü İslamiyet’te inanç soyut olup, hiçbir biçimde sembollere ya da şekillere bağlanmamıştır. Hilalin İslamiyet’in bir simgesi olarak görülmeye başlaması Selahattin Eyyübi dönemine uzanmaktadır. Selahaddin Eyyübi Kudüs’ü Haçlılardan geri aldıktan sonra Kubbe-tu’s-Sahra üzerindeki haçı indirmiş ve yerine hilal şeklinde bir alem koymuştur.


Birçok yabancı devlet İslamiyet ile Osmanlı Devleti zamanında tanışmaya başlamış, Osmanlı bayrağındaki hilal simgesi zamanla Avrupalıların gözünde İslam ile özdeşleşen bir simge durumunu almıştır. Hilal günümüzde de çoğunlukla tarihte Türkler ile ilişkisi olan Müslüman devletlerin bayraklarında kullanılmaktadır. Kısacası hilal daha çok Türkler nezdinde İslami bir simge olarak kabul edilmiştir.