Tıpta Tamamlayıcı ve Değişik Tanı ve Tedavi

SadmiN

♥ Evli Mutlu Çocuklu ♥
Yönetici
Tıpta Tamamlayıcı ve Değişik Tanı ve Tedavi
Yirminci yüzyılın ortalarından başlayarak, hastalıkların tam ve tedavilerinde gözlenen hızlı ve büyük aşamalar, çoğu kez bilimsel kantlara dayanmayan ve başlangıçta alternatif olarak adlandırılan yöntemlerde hızlı bir artışı da beraberinde getirmiştir. Özellikle tam ve tedavileri güç, pahalı ve şifa olanakları az ve kronik hastalıklar grubunda yoğunlaşan bu alternatif tedavilerin büyük bir kısmı yüzyıllarca öncesinin inanç ve halk tababet uygulamalarının günümüze kadar ulaşan temelleri üzerine kurulmuştur.

Hastalıkları tek başına iyileştirdiği iddiası ile ortaya atılan, günümüzde kesin bilimsel kanıtları gösterilmeyen alternatif tıp otoritelerinin ve özellikle sağlık otoritelerinin büyük tepki, kısıtlama ve yasaklamaları karşısında alternatif bir yol seçererek, geçerli ve yasal tedavileri tamamlayıcı (komplemanter) olarak yeniden gündeme getirilmektedir. Son zamanlarda ortaya atılan bir kavram da, bütünleyici (Entegratif) tedavilerdir. Gittikçe daha çok kullanılan bu yöntemlerle, etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış tedavilerin etkinliklerinin artırılması amaçlanmaktadır.

Tıp bilimi ve teknolojik gelişmelerde erişilen büyük başarılar, yararları bilimsel kanıtlardan yoksun alternatif ve tamamlayıcı tedavi yöntemlerinde de artışı beraberinde getirmiştir: Yaşam süresinin artışına paralel, tedavisi güç, kronik, dejeneratif ve maliyn hastalarda artış, yeni teknolojilerin yüksek maliyeti, hastaların bu olanaklara ulaşmasında güçlükler, hekimlerin hastalara yeterli zaman ayıramayışı, güncel tedavi yöntemlerine karşı duyulan kuşku ve olası yan etkilerinden korku Alternatif gibi nedenler alternatif ve tamamlayıcı, tedavi yöntemlerine olan ilgiyi bir ölçüde izah edebilir, Ancak, yalızca tıp konusunda Amerika Birleşik Devletleri'nde bu konuda yılda 34 milyar dolarlık bir pazarın bulunuşu bu tedavi uygulamaların niçin çığ gibi arttığını izah etmeye yeterlidir. Almanya ise bu alanda, Avrupa tıp olmalı ülkelerinin en büyük ihracatçısı konumundadır.

Özellikle kanser konusunda şarlatanlık düzeyine ulaşan, yararları kanıtlanmamış olan, hastaları yaşamsal önemi olan erken tam ve tedavi olanaklarından mahrum bırakan, hatta maddi ve manevi zararları olan bu alternatif yöntemler, ülkelerin gelişmişlik düzeylerinden bağımsız olarak artışın sürdürmektedir. Gelişmiş ülkelerde bile, kanser hastalarının yarısının bu yöntemlerden birine başvurduğu ancak hekimine haber vermediği anlaşılıyor. Ülkemizde bu oranın çok daha yüksek olacağı kuşkusuzdur.

Diyet ve bitkisel, kimyasal, biyolojik ilaçlardan, zihinsel ve fiziksel yöntemlere kadar yüzlerce metodu içeren kanserden korunma, tam ve tedavisine ilişkin öneriler günümüzde basılı yayın, İnternet aracılığı ve kurulmuş yasa dışı ve hatta yasal klinikler aracılığı ile hastalara ulaştırılmaktadır.

Uzakdoğu'nun vücut hareketleri ve zihinsel yöntemlerinden, Afrika ve Güney Amerika kabile yöntemlerine, tüm dünyadan önerilen bitkisel ve biyolojik yöntemlere kadar sayısız ve etkinlikleri kuşkulu tüm alternatif kanser tedavi yöntemleri karşısında, yasal önlemler çoğunluğunda etkisiz kalmakta, bunlar aracılığı ile büyük kazançları olanlar, yeni pazarlama yer ve yöntemlerini bulmakta zorluk çekmemektedir.

Şüphesiz bu konuda gerçekleri aramak, yararlı ve zararlı yöntemleri ayırdetmek, hastaların maddi ve manevi zararlara uğramamasına çalışmak, yine modern tıbba ve bilime inananların görevleri arasında olmalıdır. Bu amaçla 1 970'li yıllardan beri bu konuda çaba gösteren Amerikan Kanser Cemiyeti 'ne 1990 yılında Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Sağlık Enstitüsü bünyesinde kurulan Alternatif Tıp Ofisi (OAM) eklenmiştir. 1990 yılında komplemanter tıp yöntemlerini de kapsayacak şekilde Ulusal Komplemanter ve Alternatif Tıp Merkezi olarak yapılandırılan bu kuruluş, yıllık 50 milyon dolarlık bir bütçe ile de desteklenmiştir.

Bu kuruluşlar, yapmış oldukları araştırma ve değerlendirmeleri bir yandan hekimlere, bir yandan da alternatif tedavi yöntemleri enflasyonu karşısında bunalan hastalara ulaştırmaya çalışmaktadır. Ancak bu çabalar şüphesiz yeterli değildir.

Gerçeği bulacak, hastalara doğru bilgileri aktaracak ve hatta gerektiğinde onların zarar görmeyeceği biçiminde en azından destek tedavilerini bilimsel ortamda uygulayacak merkezlerin de kurulmaları günümüzde kaçınılmaz hale gelmiştir, 1990'lı ' yıllardan beri aralarında Amerika Birleşik Devletleri'nin en seçkin tıp merkezlerin de bulunduğu birçok tıp merkezi alternatif ve komplemanter tedavi yöntemlerini bilimsel yöntemlerle araştıran birimler kurulmuş ve Öğrencilerini de kurslarla eğitmeye başlamış bulunuyor. Hatta bir kısım merkezler komplemanter, veya entefratif tedavi olanaklarını arzu eden hastalara sunmaya ve sonuçlarını değerlendirmeye başlamıştır.

Sonuç olarak, kompleman, ter ve alternatif tedavi yöntemlerini günümüzdeki karmaşadan kurtarmak, belirli bilimsel bir zemine oturtmak, hastalan aydınlatmak ve uyarmak tıp merkezine topluma ve hekimlere bu konulara yönelik eğitim ve uygulamaları zorunlu kılmaktadır.
 
Geri
Üst