Türk profesörün tam yüz nakli başarısı

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Türk profesörün tam yüz nakli başarısı
murat topalan


Prof.Dr. Murat Topalan'ın, 7 yılı aşkın bir süredir kişinin kendi derisinden yüz derisi elde etme çalışmalarında mutlu sona yaklaşıldı.

İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Murat Topalan, kadavradan yüz nakline alternatif olarak kişinin kendi derisinden bütün yüzünü kaplayacak ebatta yüz derisi elde ederek nakletmeyi başardı.

yuznaklisc3.jpg



Murat Topalan, tek parçada yüz derisi tekniğini çocuk hasta Sinem Köroğlu'nun yanan yüzünde uyguladı. 25 Mart 2004 tarihinde Erzurum Aşkale'yi sarsan deprem sonrası ailesiyle çadırda yaşamaya başlayan Sinem'in yüzü, ablası Bedriye'nin ışığında ders çalıştığı mumdan dolayı çadırda çıkan yangında tamamen yandı. Bedriye'nin hayatını kaybettiği olayın ardından Sinem için yoğun bir tedavi süreci başladı. Sinem'e İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde göz ameliyatı yapıldı.

Prof.Dr. Murat Topalan da, yanık tedavisi amacıyla fakültesine getirilen Sinem'in yanan yüzüne tam yüz derisi geliştirmeye karar verdi.

KARIN ZARI BOYUN DERİSİNİN ALTINA YERLEŞTİRİLEREK GÖĞÜS DUVARINDA BÜYÜTÜLÜYOR
Murat Topalan'ın ilk defa Sinem de yüzün tümünü tek parçada değiştirmeyi başardığı teknik, yarım yüz nakillerinden bazı açılardan ayrılıyor. Birincisi, yeni deri dokusu üretmek amacıyla damar ve zar ön kol yerine karından temin ediliyor. Karın zarının tercih sebebi, damar açısından oldukça zengin oluşu. İkincisi ise, derinin omuzda değil boyunda üretilmesi. Karın zarı boyun derisinin altına yerleştiriliyor. Deri göğüs duvarında büyütülüyor. İşlemin gerisi yarım yüz derisi üretimindekinin yani omuzdakinin aynısı oluyor.

Murat Topalan, yüz derisini değiştirme çabalarının yaklaşık 7 yıldır devam ettiğini söyledi. Gelinen son noktanın yüzün bütün derisinin tek parça olarak değiştirilmesi olduğunu anlatan Topalan, şöyle konuştu: "Bu önce bir hayal gibiydi fakat sonunda buna ulaştık diyebiliriz. Bu amaçla taşıyıcı bir damar sistemi oluşturarak yüz derisine yakın renkte bir derinin yüze taşınması lazım. Bunun için karın zarını boyun ve göğüs damarının altına yerleştirip tek parça, dolaşımı olan ince, komple bir deri elde ediyoruz. Daha sonra balon sistemini başka bir seansta çıkarıp deriyi yüze tek parça olarak taşımayı başardık. Bu aynı renk ve kalitede yüz derisine çok benzer bir yapıda ve tek parça bir deriyle yüzün değiştirilmesi demek."

Çocuk yaşta bir hastada bunun çok büyük bir avantaj olduğunu anlatan Topalan, sözlerine şöyle devam etti: "Çünkü çocuk yaşta bir hastada çocuk büyüdükçe bu deri de büyüyecek ve dolayısıyla yüzdeki çok önemli fonksiyonel yapı çalışmaya devam edecek. Yüz hareketlerinin, mimiklerin dışarı yansıması mümkün olacak. Bizim 'maske yüz' dediğimiz donuk bir yüz olmayacak. Daha da önemlisi kendine ait bir vücut parçasıyla değişim sağlandığı için hayat boyu çok yüksek yan etkileri olan ilaçları kullanma gereği olmayacak ve bu derinin altına istediğimiz ameliyatlarla istediğimiz değişiklikleri de yapabileceğiz."

KADAVRADAN YÜZ NAKLİNİN ARDINDAN KULLANILAN İLAÇLARIN HAYATİ YAN ETKİLERİ VAR
Topalan, kadavradan yüz naklinin ardından kullanılan ilaçların çok büyük yan etkileri olduğunu söyledi. "Kadavradan yüz nakli bir hayaldi, bu yapılmaya başlandı ve hala da yapılmaya çalışılıyor" diyen Topalan, dünyada pekçok önemli kliniğin bu nakli ilk olarak yapabilmek için büyük bir çaba sarfettiğini anlattı.

Şimdi de komple yüz değiştirmeye çalışıldığını anlatan Topalan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tabii kadavradan yüz nakliyle bütün yüzün değiştirilmesi kendi içinde büyük bir sorunu da barındırıyor. Bunların en önemlisi kişinin hayat boyu reddi önlemek için kullanacağı, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç. Bu ilaçlar hem çok pahalı hem de kişi bu ilaçları hayat boyu kullanmak zorunda, aksi halde vücüdun deriyi reddetme riski var. İkinci olarak bu ilaçların ciddi yan etkileri var. Bir takım riskleri göze
almak demek bu kişinin kendisine ait olmayan bir yüz derisi kullanılmasının bütün bu ameliyatın etik, sosyal, psikolojik hatta legal problemler içermesi. Bunlar tam olarak çözülmüş değil. Kişinin kendisinden böyle bir deriyi taşıması total yüz plantasyonuna bir alternatif olabilir ama bu da son nokta değil. Mutlaka geliştirilecek ve daha kolay, daha az ameliyatlı, daha iyi sonuç elde edilebilecek teknikler geliştirilecektir bunu da bir başlangıç olarak görebiliriz. Ama kendisine ait yüz derisine benzer bir dokuyla tek parçada karın zarının taşıyıcı olarak kullanılması ameliyat tekniği bakımından bir yenilik."

Küçük Sinem'in kliniğe ilk getirildiğinde bütün yüzünün yanık nebdeleriyle dolu olduğunu anlatan Topalan, sözlerine şöyle devam etti: "Sinem'in kafa derisinin tamamına yakını yanmıştı ve saçsızdı. Bu görünüm olarak kendi içinde de pekçok sorunu barındırıyor. Toplum içine rahat çıkabilecek durumda değildi. Çocuklarda bu durum çok önem kazanıyor çünkü çocuklar düşünce ve duygularını çok rahat açığa çıkarıp yansıtabiliyor. Bu biraz acımasızca kabul edilebilir. Bir çocuk için yaşam anlamında çok zor bir durum. Yardımsız olamayacak bir durumdan toplum içine rahatlıkla çıkabileceği bir duruma gelmesi. Bütün hedefimiz bu. Çünkü orijinal yapının yüz derisinin veya yüzünün yapısının kaybedilmesi yerine ikinci bir orijinalinin getirilebilmesi imkansız. Bizim yaptığımız da asla mükemmel değil; mutlaka ilave ameliyatlar, revizyonlar gerektiriyor. Bu kızımızda da böyle oldu. Çok büyük ameliyatların ardından önce bu yapının oluşturulup taşınması ondan sonra da daha iyi sonuç elde edebilmek için çok sayıda ameliyat gerektirdi. Elde etmeye çalıştığımız o insanı toplum içinde rahatsız olmadan dolaşabilecek bir hale getirerek topluma ve yaşama iade edebilmek."

Ameliyat ve sonrası yoğun bakımın çok uzun süreli bir tedavi süresini kapsadığını ifade eden Topalan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kayıtlara baktığımızda Haziran 2005 tarihinde Sinem'in ilk ameliyatını yapmışız. Bunun öncesinde planlanması, hazırlanması pek çok detayın tamamlanması yine 5-6 aylık bir periyodu içeriyor. Oluşturulan derinin ikinci bir ameliyatla yüze transferi 2006 yılının Mart ayında olmuş. Asıl büyük ameliyat bu. Ondan sonra bu zamana kadar geçen dönem nekahet dönemi. Çocuğun kendini toparlaması, büyümesi ihtiyaçlarının daha iyi belirlenmesi anlamında önemli. Fakat hala hazır olmadığını söyleyebilirim. Şimdi hedefimiz birkaç küçük revizyon ameliyatı ve biraz kamuflajla tahminen 3- 6 ay gibi bir sürede Sinem'i kamuoyunun karşısına çıkarabilmek."

Sinem'in ayda bir kere kendisine kontrole geldiğini ve bazen de ziyaret amaçlı yanına uğradığını belirten Topalan, Sinem'in psikolojik durumunun eskisinden daha iyi bir durumda olduğunu söyledi. Sonuçta karşımızda bir çocuk olduğunu belirten Topalan, sözlerini şöyle tamamladı: "Şekli, görüntüsü ne olursa olsun çocuk ve çocuk gibi davranıyor, oyunlar oynuyor. Eski halinden daha mutlu. En azından gözü, ağzı, burnu, görüntüsü anlamında daha rahat, toplum tarafından daha kabul edilebilir durumda. Ama dediğim gibi tam hazır hale gelebilmesi için birkaç revizyon ameliyatı ve belirli bir dönemin geçmesi lazım. Ondan sonra hedefimize ulaşabilmiş olacağız."
 
Geri
Üst