Ünlü udi Şerif Targan'ı unutmadılar...

sevgi10

Üye
Üye
Ünlü udi Şerif Targan'ı unutmadılar...
ud ile çalınan şarkılar udla çalınan şarkılar kapris notası koşan çocuk nota udla şarkıların notaları
Mehmet Akif Ersoy'un “Şark’ın dahisi" olarak adlandırdığı 20. yüzyılın en önemli udilerinden Hz. Peygamberin 37. kuşaktan torunu Muhyiddin Targan S.Arabistan'da anıldı.

Osmanlı’nın görevlendirdiği son Mekke Emiri Şerîf Ali Haydar Paşa’nın oğlu Şerif Muhyiddin Targan Suudi Arabistan’da anıldı. 20. Yüzyılın en önemli udilerinden olan Muhyiddin Targan, “Mekke’den Dünya Başkentlerine” adlı bir programda anıldı.

Peygamberimizin 37. kuşaktan torunu olan Muhyiddin Targan, “Şerif” ünvanın Hz. Hasan’ın soyundan gelmesinden dolayı almaktadır. Şimdiki Ürdün kraliyet ailesinin amcazedesi olan Targan, 21 Ocak 1892 İstanbul’da doğdu. Şerif Muhyiddin, 3 yaşında piyanoya, 6 yaşında ise uda başladı. Dönemin önde gelen mûsıkî üstadlarından Ali Rıfat ve Zekâizâde Ali Rıfat Beylerden dersler aldı.

13 yaşına geldiğinde ilerlemiş farklı tekniği ve üslubu ile kendinden söz ettirmeye başladı. Bu yaşta ilk bestesini yapar. 14 yaşında ise viyolonsele başlar. 18 yaşına kadar özel öğrenim görür. Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce gibi dilleri öğrenir. Tahsilini İstanbul’da Hukuk ve Dar-ül Fünun’un edebiyat fakültelerinde üstün başarı ile tamamladı.

Osmanlıya ihanet etmedi

Bu yıllarda ileride kendisinden udda sağladığı başarılardan söz ettirdiği gibi viyolonsel çalmaya ve aynı dehayı bu alanda da göstermeye başladı. Artık Ud'da ve Viyolonsel'de virtuozlüğe yükselen Şerîf Muhiddîn Targan bestekarlığa başladı. 1919 ve 1956 yılları arasında halen günümüzde çalınan birçok şarkı ve saz eseri formunda eserler bestelendi. Targan, geleneksel olan klasik üslubun dışında Ud'dan çıkabilecek tüm sesleri ritmik ve melodik olarak bestelemesi Ud’a çok farklı bir bakış açısı getirdi. Bunun sebebi eserlerinin gayet ritmik ve canlı olmasıdır.

Babası Vezir Haydar Paşa, Hicaz’da çıkan isyanlardan sonra 1916 yılında Mekke Emirliğine tayin olunur. Babasıyla birlikte Hicaz bölgesine giden Şerif Muhyiddin Bey bir süre Medine’de ikamet eder. Daha sonra Suriye’ye giderek Şam’da yaşar. Babası Ali Haydar Paşa ve ailesi onca tahrike ve uygun zemine rağmen Osmanlı Devleti’ne karşı isyan etmez. Osmanlıya bağlılığın faturasını ağır bir şekilde ödeyen ailesi çok büyük maddi kayıplara uğrar.

Şark’ın sesiydi dünya dinledi

Şerif Muhyiddin Targan, 1924 yılında ABD Başkanı Roosevelt’in konuğu olarak Amerika’ya gitti. Amerika yolculuğu sırasında gemide Koşan Çocuk isimli son derece önemli bir eser besteledi. Bu eser ve diğer eserleri ile Amerika'da sanat camiası tarafından çok beğeni kazandı.

13 Kanunuevvel 1928 yılında yirmiye yakın Amerikan müzik eleştirmenlerinin de bulunduğu meşhur Town Hall konser salonunda programında Bach, Debussy, Ravel ve Popper gibi büyük batılı bestekarların ve kendi bestelediği şaheserlerinde yer aldığı bir solo konser vermdi. Bu konser sonunda dinleyiciler ve eleştirmenler tarafından büyük bir beğeni ile dakikalarca alkışlandı.

ABD’de büyük bir müzisyen olarak parladı

Amerikanın önemli gazetelerinden New York Times ve Herald Tribune bu konser hakkında “Targan şimdiye Kadar işitilmemiş bir üslup ve teknikle muhteşem bir konser vermiştir” başlığını attı. Yıllar 24 Ağustos 1954 yılında The Newyork Herald Tribune gazetesini müzik kısmında Amerika'nın iki ünlü müzisyeni ve eleştirmeni olan Godousky ve Kreisler Şerîf Muhiddîn Targan'dan bahsederken aynen şu ifadeyi kullanmışlardır; “Şerîf Muhiddîn ud’da, Paganini’nin kemanda yaptığı inkılabı yapmıştır..” 8 yıl ABD’de kalan Targan, burada kaldığı sure zarfından verdiği konserler ile dünyanın tanıyıp kabul ettiği büyük bir müzisyen olarak parladı.

Fransız Tiyatros’unda bir resital

Üstad bu çalışmaları ve ses getiren konserleri yaparken yorgunluk nedeni ile rahatsızlandı. 1932 yılında New York’ta Roosevelt Hastanesi’nde Thyroid ameliyatı geçirdi. Doktorları kendisine uzunca bir müddet için konser ve çalışmayı yasakladı. Targan bunun üzerine İstanbul'a dönmek zorunda kaldı. 1934 yılında İstanbul’a dönüşte Beyoğlu’nda Fransız Tiyatrosu’nda bir resital verir. Bu konser yıllarca konuşuldu ve hakkında onlarca makale yazıldı.

Soyadı kanunun çıkmasından dolayı “Targan” soyadını alır. İstanbul’da iki yıl kalır. Ne var ki resmi çevrelerden hiçbir ilgi ve alâka göremez. Büyük bir olasılıkla Türk Mûsıkîsinin tasfiye edilmeye çalışılmasının bu ilgisizlikte büyük payı vardır.

Irak’ta birçok talebe yetiştirdi

1936 yılında Irak hükümetinin daveti üzerine Bağdat'da şark ve garp mûsikîsini ihtiva eden konservatuarı kurdu. Bu konservatuvarın başkanlığını on iki yıl boyunca yaptı. Targan, Aralarında Münir Beşir, Cemil Beşir ve Selman Şükür gibi Doğu musıkisi dünyasının karizmatik şahsiyetleri bulunan pek öğrenci yetiştirdi. Hastalığı devam ettiği için tekrar 1948’de İstanbul'a dönmek zorunda kaldı. Burada Şark ve Garp mûsikîsi ilmi kurulu başkanlığında bulundu.

Ses sanatkârı Safiye Ayla ile evlendi

İstanbul’a dönmesinden bir süre sonra Belediye Konservatuarı Şark ve Garp Mûsikîsi İlmî Kurul Başkanlığı görevine getirildi. İki yıl görev yaptıktan sonra istifa ederek bu görevden ayrıldı.

Bu görev sırasında yakından tanıdığı dönemin önde gelen ses sanatkârlarından Safiye Ayla Hanımefendi ile 8 Nisan 1950’de evlendi. Vefatına kadar 18 yıllık mutlu bir beraberlik yaşadı, eşiyle birlikte bazı konserler verdi. Targan yaşadığı sürede döneminin önde gelen Mehmed Âkif, Rıza Tevfik, Münir Nureddin Selçuk, Mesud Cemil gibi pek çok şair, yazar ve sanatkârlarla kavi dostluklar kurdu.

Şerif Muhyiddin Targan, 13 Eylül 1967’de İstanbul Etiler’deki evinde vefat etti ve naşı Zincirlikuyu mezarlığına defnedildi.

Çok yönlü bir sanatkâr

Şerif Muhyiddin Bey çok yönlü bir sanatkârdır. Mûsıkî de ulaştığı büyük ustalığın yanı sıra aynı zamanda iyi bir ressamdır da. Yaptığı resimler çeşitli koleksiyonlarda yer almıştır. Ayrıca, avcılık ve atıcılık konusunda büyük hüner sahibi olduğunu da her daim ortaya koymuştur.

Şerif Muhyiddin Bey Türk mûsıkîsinin Batı mûsıkîsi ölçülerinde yetiştirdiği en usta virtüözdür. Büyük bölümü saz mûsıkîsine ait 25 kadar eser bırakmıştır. “Kapris”, “Koşan Çocuk”, “Kanatlarım Olsaydı” bunların en önemlileridir.

Bu arada, Şerif Muhyiddin Targan’ın “Ud Metodu” adlı kitabı da bulunmaktadır. Kitap, ud öğrenmek isteyenler için önemli bir kaynak özelliği taşıyor.

Albümü büyük ilgi gördü

Şerif Muhiddin Targan’ın müziği Kaf Müzik tarafından 2001 yılında bir albümde derlendi. “Şerif Muhiddin Targan - Peygamber Torununun Müziği” adlı albüm belgesel nitelikli, hacmi küçük, içeriği 80 sahifelik bir kitap ile CD’yi bir arada topluyor.

Albüm, büyük müzik adamı Şerif Muhiddin Targan’ın taş plâk ve eski makara bantlara kayıtlı müziklerini ihtiva etmesi bakımından büyük bir önem taşıyor. Bu kayıtların, büyük bölümü müzikolog ve gazeteci-yazar Murat Bardakçı’nın bir eşi daha bulunmayan arşivi ile Mehmet Güntekin koleksiyonundan derlenerek yapıldı.

Ersoy: Targan Şark’ın dahisi

Milli şairimiz Mehmed Âkif Ersoy kadim dostu Şerif Muhyiddin için “Sanatkâr” şiirinin de yer aldığı yedinci şiir kitabı “Gölgeler”i, “Şark’ın tek dâhî-i san’ati Şerif Muhyiddin Beyefendi’ye hâtıra-i ta’zîm” şeklinde ona ithaf etti. Yine Âkif “Şarkın yegâne dahisine” diye Muhyiddin Bey’e hitaben 18 Eylül 1930 tarihinde bir şiir daha yazar. Fakat bunu şiir kitaplarına almaz. Ünlü şair ve feylesof Rıza Tevfik Bölükbaşı da “serâb-I Ömrüm” adlı şirini ona ithaf eder.

Mehmed Âkif’in şu ifadeleri Şerif Muhyiddin Bey’in fazilet ve irfanına, mûsıkî dehasını anlatmaya yeter: “Resûlullah’ın neslinde derlerdi ki bir feyiz var. Ben bunu anlamazdım. Fakat Muhyiddin Bey’i dinleyince buna inandım. Bunda mutlaka ondan bir feyiz, bir şeme-i nûr var…”

Mehmet Akif Ersoy Kahire akşamlarında, Nil kıyılarında taş plaktan onun kayıtlarını dinliyor, onunla mektuplaşıyor, efkarını paylaşmaya çalışıyordu.
"Şark'a Davet" şiirini onun için yazmıştı:

Yanık bağrında, yıllardır, kanar mızrabın yadı ,
Gel ey biçare Şark'ın, Şark'a küsmüş evladı.

Zaman ıssız, mekan ıssız, görünmez kimse meydanda,
Gel ey dahi-i gaip, san'atın pek bikes arkanda .

Bütün cevvinde ölgün ruhu inler bir derin ye'sin,
Bu viran kubbe yüksek bir figan ister ki ses versin.

. . ................

Zaman artık senin... Gel de yükselt öyle bir vaha,
Bu ıssız çölde haib inliyen binlerce ervaha.

Gel ey Peygamber'in fevk-al-beşer fıtratta evladı,
Uyansın, gel ki, mızrabınla Şark'ın dalgın eb'adı.
 
Geri
Üst