Veeee Şebnem Ferah
kanıtta ayçanın dinlediği müzik kanıt ayça nın dinlediği müzik kanıt dizisi şebnem ferah şarkısı dizisinde çalan şebnem ferah şarkısı dizisindeki
ŞEBNEM FERAH'IN HAYATI
12 Nisan 1972 yılında Yalova'da doğdu. Kırmızı elbiseler giyerek mahallede şarkılar söyleyen Şebnem Ferah'ın müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda başlamış. Şebnem'in müzikle tanışmasında ailesinin çok büyük rolü olmuş. İlk okulda enstrüman ve solfej dersleri almaya başlamış. Şebnem'in ailesinde hemen hemen herkes müzikle içiçe ve evin her köşesinde enstrüman olduğu için müzik konusunda bilgili ve hazır olarak atılmış piyasaya.
İlk okul yıllarında mandolin kursu alan Şebnem okul orkestrasında da solistlik yapmış ve bugüne dek hayatını müzikle bağdaştırmış. Liseyi Bursa Gemlik'te "Özel Namık Sözeri Lisesinde " yatılı bir öğrenci olarak okumuş ve bu dönemler Şebnem'in kendisini tanımasına , tek başına ayakta kalmasına yardımcı olmuş.
Şebnem'in okul orkestralarında başlayan bu serüveni daha sonra küçük topluluklarla devam etmiş. Lise zamanlarında " Pegasus " adlı grubuyla beraber çalışan ama kafasında bir kız grubu hayali olan Şebnem , 80'lerin ortasında Bursa'da açılan bir stüdyo sayesinde Sedat abisiyle tanışmış ve bu hayalini 1988 yılında kurduğu "Volvox" grubuyla gerçekleştirmiştir. Müzik uğruna " Odtü Ekonomi " Bölümünü 2. sınıftan terk etmiş ve daha sonra İstanbul'a gelince " İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili Ve Edebiyatı " bölümüne kaydolmuş.
1994 yılında " Volvox " grubunun dağılması sonucu Şebnem Ferah bireysel çalışmalarına başlamış. Rahmetli sanatçımız Onno Tunç ve Sezen Aksu'nun keşfi sonucu Underground ortamdan daha Ferah bir ortama kavuşmuş.
Daha sonra " 15 Kasım 1996 Cumartesi " günü " KADIN " adlı ilk solo albümünü çıkardı. İlk videosunu " Vazgeçtim Dünyadan " adlı parçasına çeken Şebnem , Rock müzik piyasasını yeni bir döneme soktu. Çıkışıyla büyük bir sansasyon yarattı. Gerek kaset satışları gerekse video klibiyle uzun süre listelerde bir numara olarak boy gösterdi. Daha sonraları " Yağmurlar " , " Bu Aşk Fazla Sana " ve " Fırtına " adlı şarkılarına klip çekti. İlk konserini " 04 Nisan 1997 " de " İzmir Ege Üniversitesi " nde verdi ve büyük bir kalabalığa yaklaşık 6000 kişiye unutulmayacak dakikalar yaşattı. İzmir'deki konserin ardından Türkiye'nin çeşitli yerlerinde konserlerine devam etti ve bu konserlerin yanı sıra düzenli bar programları da yaptı.
Tabii ki Şebnem`in yaşadığı çok büyük acılar da oldu. 1998 yılında Ablası Aycan Ferah`ı yitirdi. Üzüntülü bir dönemin ardından 2.5 yıllık bir aradan sonra " 24 Haziran 1999 Perşembe Günü " ikinci albümünün ilk klibi " Bugün " müzik kanallarında boy göstermeye başladı ve tarih " 30 Haziran 1999 Çarşamba " yı gösterdiği zaman " Artık Kısa Cümleler Kuruyorum " adlı ikinci albümünü yine sansasyonlu bir şekilde bizlere sundu. İlk albümünde olduğu gibi ikinci albümünde de İskender Paydaş ve Pentagram ekibiyle çalışan Şebnem yine herkesi üzerine yoğunlaştırdı. Çok samimi sözlerin üzerine sarılmış etkileyici melodiler yine hafızamıza kazınacak ve aklımızdan asla silinmeyeceklerdi. Albümün ikinci videosu " Artık Kısa Cümleler Kuruyorum " şarkısına geldi , klibin yönetmenliğini Hakan Yonat yaptı.
İkinci albümün ardından yine araya uzun bir stüdyo dönemi girdi. Bu arada acılar Şebnem`in peşini bırakmadı. 1999 yılında meydana gelen 17 Ağustos depreminde Babası Ali Ferah`ı yitirdi. Acılarını hafifletmek ve yeni şarkılar üretmek için müziğe daha da sıkı sarılmayı tercih etti. Böylece " 03 Ekim 2001 " tarihinde " Perdeler " adlı üçüncü albümü yayınlandı ve yine büyük beğeni topladı. Bu sefer ki albümde Şebnem , İskender Paydaş ve Pentagram üyeleriyle değil de sahnede birlikte çaldığı müzisyenlerle çalışmıştı. Bu albümden ilk video , albümle aynı adı taşıyan " Perdeler " şarkısına çekildi. Klip, Türkiye standartlarının çok dışında ve oldukça güzel görüntüler barındırıyordu. Bu klipten kısa bir süre sonra " Sigara " şarkısı da , renkli cam da boy göstermeye başladı.
"İki yıl aradan sonra , tarih " 12 Mayıs 2003 Pazartesi Günü " yeni albümünün ilk videosu " Ben Şarkımı Söylerken " müzik kanalarında dönmeye başladı. " 15 Mayıs 2003 Perşembe Günü " " Kelimeler Yetse " adlı muhteşem bir albümle Şebnem tekrar aramıza dönmüş oldu. İlk klibiyle kendinden oldukça söz ettirmeyi ve yine yeniden gündeme oturmayı başardı. Röportajlar , Tv programları derken kendini yoğun bir temponun içinde bulan Şebnem, bu yoğun temponun arasında albümünden 2 şarkıya daha video klip çekti.. Türkiye'nin bir çok şehrinde konserler verdi ve hala vermeye devam ediyor.."
Sessiz sedasız geçen bir yılın ardından, “5 Temmuz 2005 Salı günü” bu defa Tarkan Gözübüyük prodüktörlüğünde 5. albümü “Can Kırıkları”nı yayınlayarak yeniden piyasaya damgasını vuran Şebnem Ferah, ilk klibini de albümle aynı ismi taşıyan şarkısı “Can Kırıkları”na çekti. Son albümlerine oranla sert sounduyla dikkat çeken albümünün, 29 Temmuz 2005 günü Parkorman’da gerçekleşen gala konseriyle yeniden dinleyicilerine kavuşan Şebnem’in yeni albüm konserleri de bu sayede başlamış oldu. Çok geçmeden “Çakıl Taşları”na ikinci video klip geldi. Katıldığı programlarda birçok klip ve konser müjdesi veren Şebnem’in, konser maratonu halen devam etmekte...
Albümlerinin dışında da Şebnem Ferah'ı pek çok farklı çalışmada görmemiz mümkün. Kimi şarkıcıya geri vokalleriyle , kimisiyle düet yaparak onlara eşlik etmiştir. Bunun yanı sıra bir çok sanatçıyla beraber yardım konserleri vererek pek çok faaliyette bulunmuştur..
Geri vokal yaptığı sanatçılar ; Sezen Aksu , Sertab Erener , Levent Yüksel , Nilüfer , Demir Demirkan , Tüzmen , Yaşar Gaga , Ajda Pekkan , Özlem Tekin , Tarkan , Çelik , Teoman , Haluk Levent . Düet yaptığı sanatçılar ; Müzeyyen Senar (Sarı Kurdelem Sarı) , Polad Bülbüloğlu (Gel Ey Seher) , Kargo (Kalamış Parkı) , Teoman (iki yabancı).
Ayrıca Bülent Ortaçgil'e saygı albümünde bir Bülent Ortaçgil klasiği olan " Değirmenler " şarkısını da yorumlamıştır.
Bu çalışmaların dışında ; " Little Mermaid " (Küçük Denizkızı) adlı çizgi filmde seslendirme yapmış ve soundtrackinde bulunan " O Dünyada " isimli şarkıyı seslendirmiştir. Toprak Sergen Ve Aydan Şener'in Oynadığı bir filmde ise , söz ve müziği Demir Demirkan'a ait olan " Ay Işığında Saklıdır " adlı şarkıyı seslendirmiştir.
Yugoslav göçmeni bir anne babanın 3. çocuğu olarak 34 yıl önce Yalova'da başladı öyküsü. Ailesi yeteneğini fark etti, ilkokulda mandolin dersi aldı. Lisede gitara geçti, şarkıda yoğunlaştı, müzik uğruna ODTÜ Ekonomi Bölümü'nden ayrıldı. Volvox'la başlayan serüveni, 10 yılda beş albümle onu zirveye taşıdı.
Geçen yıl yayımlanan 'Can Kırıkları' albümünün etkileri sürüyor. Harbiye Açıkhava'da ve Rock'n Coke'ta iddialı iki konser veren Şebnem Ferah'la buluştuk, filmi başa sardık.
Açıkhava Tiyatrosu'nda senfoni orkestrası eşliğinde, Rock'n Coke'ta grubunuzla verdiğiniz konserlere ilgi büyüktü. Neler hissettiniz o konserlerde?
Bir konseri özel yapan, müzikal standartların dışında, dinleyiciler. İkisi de çok özel gecelerdi, özellikle senfoni konserini hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor. Bir süredir sahnede, dinleyicilerle iletişimime çok özen gösteriyorum. Müzikal yolculuğum uzadıkça, şarkılar, albümler arttıkça aramızdaki ilişki sağlamlaşıyor.
Dinleyicilerinizle ve sizin için web sitesi açan hayranlarınızla konserler dışındaki iletişiminiz nasıl?
Klasik şarkıcı-dinleyici ilişkisi istemiyorum. Dinleyiciyle büyüyen, arkadaşlık benzeri, birbirini anlayan bir ilişki istedim hep. Web sitesi hazırlayan dinleyicilerimle iletişimim sürüyor, bazılarıyla arkadaş bile olduk.
Müziğe başladığınız günlere dönelim. Bu noktaya gelebileceğinizi tahmin etmiş miydiniz?
Her şey adım adım ilerledi, birden olmadı. Şarkı söyleyebildiğimi keşfedip bu alana yöneldim. Müziği hayatımın merkezine koymaya karar verdim, en iyilerden biri olmak için çalışmaya başladım. Bir gün şunu yapacağım, buraya varacağım, gibi büyük planlar yapmadım. Hobi bile olsa, her şeyin en iyisini yapmak isterim. Rock, Türkiye'de kadınlar için bugün bile zor bir alan. Gençtim, zorlukları düşünmeden, müzik sevgim ve deli cesaretimle başladım, sürdürdüm.
Aileniz müziğe yakın mıydı, müziğe yönelmenize tepki gösterdiler mi?
Annem ve babam müzik sevgisine, yeteneğine sahip kişilerdi. Müzik ailemizin önemli parçasıydı. Babam, her enstrümana kısa sürede hakim olacak kadar yetenekliydi. Türk Sanat Müziği'ni severlerdi. Yugoslav göçmeniydiler, o bölgenin müziklerini iyi bilirlerdi. Ablalarım Batı şarkıcılarını takip ediyordu. Misafirlerin geldiği akşamlar, yemek masası etrafında şarkılar söylenirdi. Bu çeşitliliğin müziğime çok katkısı oldu. Ailem bana karşı hep çok anlayışlıydı. Yine de onlar açısından pek kolay olmadı, endişelendiler. Düşünsenize, okulu bırakıp karşılarına dikildim "Rockçı olmak istiyorum ama bu ülkenin şartlarında nasıl olur bilmiyorum" dedim. Ailemin sıcaklığını, anlayışını bugün kendi çocuklarıma gösterebilir miyim, bilmiyorum.
'Geçmişe Yolculuk' şarkınızda "Bir bilet istiyorum sadece gidiş olsun/Çocukluğun saflığına gidip orada yaşamam gerek" diyorsunuz. Şu anda öyle bir biletiniz olsa, çocukluğunuzda en çok hangi zamana gitmek isterdiniz?
Çok güzel bir çocukluk geçirdim. Okuldan sonra yaka paça sokağa çıkardım. Çocukluktan en çok ailemi özlüyorum. Arka arkaya ablamı ve depremde babamı kaybettim, çok ağır geldi. Ölüm sevdiğini tamamen kaybetmek demek değil, yine de onlarla olmayı özlüyorum. Babamla sohbeti özlüyorum.
Babanızın denizi çok sevdiğini okumuştum. Deniz sizin de şarkılarınızda sıklıkla kullandığınız bir for. O günlerle bir ilişkisi var mı bunun?
Mutlaka var. Yalova bir sahil kasabası, denizle hep çok yakın bir ilişkim oldu. Balık tutmak babamın hobisiydi, iyi balık tutardı. Birlikte giderdik.
Hayatınızın en sevdiğiniz, özlediğiniz dönemleri o zamanlar mı?
Şu anda son derece mutluyum. Şarkıda anlatmaya çalıştığım, zamanla kaybettiğimiz saflığa duyulan özlem. Müziğe çocuksu bir sevgiyle bağlıyım, bu saflığı heyecanı korumaya çalışıyorum.
Müzik serüveninizde önemli dönüm noktaları hangileri?
İlki Volvox gibi bir gruba sahip olmak, uzun süre çalışmak. Sahne rahatlığımı, güvenimi, o dönemde çok konser vermeye borçluyum. İkincisi ilk albüm: Tahmin edemeyeceğim kadar iyi bir başlangıçtı. Örneği olmayan bir müzikle başladım, dinleyici beklenmedik destek verdi, sonraki adım için bundan güç aldım. İlk patronlarım Sezen Aksu, Onno Tunç'un verdiği özgürlük, İskender Paydaş, Tarkan Gözübüyük, Demir Demirkan'ın desteği çok önemliydi.
Hiç bilmeyen birine müziğinizi 4-5 şarkıyla anlatmanız gerekse hangilerini seçerdiniz?
Son albümden bir şeyler dinletirdim önce. Çünkü son ürünü en gerçek kabul ediyorsunuz. Performansımı, çalıştığım kişileri görürdü. Yağmurlar, Bu Aşk Fazla Sana, Bugün, Sigara ve İyi Kötü'yü de dinletmek isterdim. Çünkü her biri farklı yönleriyle beni temsil ediyor.
İlham kaynağınız en çok hangisi: Aşk, acı, öfke?
Yaşa, yaşananlara göre değişiyor. Çok aşıksam, bu acı, üzüntü veya mutluluk tetikleyici olabiliyor. Aşk şarkısı gibi görünenin bile bir alt metin içermesine dikkat ediyorum. Mesela Sigara'daki en değerli cümle "Aslında ben de isterim düşünmeden konuşmayı." Acı yaratıcılık için büyük bir tetikleyici. Günlük hayatta acılarımı anlatmam, başkasının acılarını dinlemeyi sevmem. Bu duyguları şarkılarımda paylaşmayı seviyorum. Şarkı sözlerim, en büyük özgürlük alanlarım.
Dünyadaki gelişmeler nasıl etkiliyor sizi? Gazeteyi açtığınızda en çok hangi haberlerde çileden çıkıyorsunuz?
Savaşı haklı gösterecek gerekçe olamaz. Geçmişte ülkeler, uygarlıklar savaşla kurulmuş olabilir. Yine de insanlar birbirini öldürmemeli. En çok cehaletle ilişkilendirdiğim haberlere kızıyorum. Bir toplumun başına gelebilecek en tehlikeli şey cehalet.
Tepkinizin şarkılara yansımaması hayatla aranıza mesafe koyma çabası mı?
23-24 yaşında müziğe farklı yaklaşıyordum. Sözler, müziğin yanında daha az önemliydi. Zamanla, tecrübelerle empati duygusu artıyor, başkalarının acısını içinizde hissediyorsunuz. Bunu şarkı sözlerine yansıtıyorum. Son albümde birçok örneği var. 'Can Kırıklarım' hepimizinkiler. Cehalet konusunu 'Zaman Geçip Gidiyor'da işledim. Gelecekte bu yaklaşım daha da yoğunlaşacak. Tabii estetik bir dille anlatabildiğim sürece.
Diğer müzik türlerini dinliyor musunuz?
Gençken tutucuydum, sadece rock dinliyordum. Diğerlerine kendimi kapatmıştım. Yıllar geçtikçe iyi performanslara ilgim, saygım arttı. Bir müzisyenin "O türle ilgilenmiyorum" demesinin büyük bir kayıp olduğunu anladım.
Müziğiniz, yaklaşımınız hep Björk, Alanis Morisette, Tori Amos gibi isimlere yakındı. Onlardan izler taşıyor mu Şebnem Ferah?
Çok sevdiğim kişiler ama müzikal açıdan birbirimize benzemiyoruz. Çok müzik dinlerim. Dinlenenlerle en derin ilişki gençlik yıllarında kuruluyor. En çok Pink Floyd, Deep Purple gibi grupları severdim. Müziğimdeki etkileri, kadın müzisyenlerden fazladır. Yine de "İşte idolüm, bunun gibi olmak istiyorum" demedim. En iyi yapabileceğime odaklandım. Kendime en yakın hissettiğim şarkıcı ise Whitesnake'in solisti David Coverdale'dır.
Çoğu rock yıldızının aksine dinleyicinize sevecen yaklaşıyorsunuz. Bu üslup yaptığınız müzikle ne kadar örtüşüyor?
Son birkaç yılda çok önemli rock yıldızlarıyla tanıştım. Hiçbirinin burnu havada değildi. Dinleyicileriyle ilişkilerini önemsiyorlardı. Onları gördükten sonra, yaklaşımımın doğruluğuna inandım, rahat ettim. Sözünü ettiğiniz şablonlar bir sanatçıyı, müziğini tanımlamada işe yaramıyor. Kendimi bildim bileli iyi müzisyen olmanın yanı sıra iyi insan olmaya gayret ediyorum. İyi insan olmak her şeyi kapsıyor. İyi insan olabildiğim kadar, iyi şarkıcı olacağıma inanıyorum. Tamamen doğal davranıyorum. Bunu bozmak adına birtakım imajlara bürünemem, kendime yalan söylemem.
"Güçlü bir yüzücüyüm" demişsiniz. Güçlü olmayı, ayaklarınızı sağlam yere basmayı neden bu kadar çok vurguluyorsunuz?
Ailenizde sağlık sorunu yaşayan biri varsa, doğal olarak ayaklarınızı yere daha sağlam basarak büyüyorsunuz. Daha dikkatli, temkinli oluyor, erken olgunlaşıyorsunuz.
Geçmişte yaşadığınız zorlukları yansıtan Bugün, Deli Kızım Uyan, Nereye Kadar, Ben Şarkımı Söylerken, Mayın Tarlası'nı söylerken neler hissediyorsunuz?
Kaçıncı kez söylersem söyleyeyim her seferinde o şarkının dünyasına yoğunlaşırım. 10 yıl önce ya da dün yazılmış olması bu yoğunluğu değiştirmez. Zaten şarkı söylemenin en zevkli tarafı bu. Yorum sırasında oluşan enerji, şarkı sözleri, melodisi, düzenlemesindeki enerjiden büyüktür.
İlk okul yıllarında mandolin kursu alan Şebnem okul orkestrasında da solistlik yapmış ve bugüne dek hayatını müzikle bağdaştırmış. Liseyi Bursa Gemlik'te "Özel Namık Sözeri Lisesinde " yatılı bir öğrenci olarak okumuş ve bu dönemler Şebnem'in kendisini tanımasına , tek başına ayakta kalmasına yardımcı olmuş.
Şebnem'in okul orkestralarında başlayan bu serüveni daha sonra küçük topluluklarla devam etmiş. Lise zamanlarında " Pegasus " adlı grubuyla beraber çalışan ama kafasında bir kız grubu hayali olan Şebnem , 80'lerin ortasında Bursa'da açılan bir stüdyo sayesinde Sedat abisiyle tanışmış ve bu hayalini 1988 yılında kurduğu "Volvox" grubuyla gerçekleştirmiştir. Müzik uğruna " Odtü Ekonomi " Bölümünü 2. sınıftan terk etmiş ve daha sonra İstanbul'a gelince " İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili Ve Edebiyatı " bölümüne kaydolmuş.
1994 yılında " Volvox " grubunun dağılması sonucu Şebnem Ferah bireysel çalışmalarına başlamış. Rahmetli sanatçımız Onno Tunç ve Sezen Aksu'nun keşfi sonucu Underground ortamdan daha Ferah bir ortama kavuşmuş.
Daha sonra " 15 Kasım 1996 Cumartesi " günü " KADIN " adlı ilk solo albümünü çıkardı. İlk videosunu " Vazgeçtim Dünyadan " adlı parçasına çeken Şebnem , Rock müzik piyasasını yeni bir döneme soktu. Çıkışıyla büyük bir sansasyon yarattı. Gerek kaset satışları gerekse video klibiyle uzun süre listelerde bir numara olarak boy gösterdi. Daha sonraları " Yağmurlar " , " Bu Aşk Fazla Sana " ve " Fırtına " adlı şarkılarına klip çekti. İlk konserini " 04 Nisan 1997 " de " İzmir Ege Üniversitesi " nde verdi ve büyük bir kalabalığa yaklaşık 6000 kişiye unutulmayacak dakikalar yaşattı. İzmir'deki konserin ardından Türkiye'nin çeşitli yerlerinde konserlerine devam etti ve bu konserlerin yanı sıra düzenli bar programları da yaptı.
Tabii ki Şebnem`in yaşadığı çok büyük acılar da oldu. 1998 yılında Ablası Aycan Ferah`ı yitirdi. Üzüntülü bir dönemin ardından 2.5 yıllık bir aradan sonra " 24 Haziran 1999 Perşembe Günü " ikinci albümünün ilk klibi " Bugün " müzik kanallarında boy göstermeye başladı ve tarih " 30 Haziran 1999 Çarşamba " yı gösterdiği zaman " Artık Kısa Cümleler Kuruyorum " adlı ikinci albümünü yine sansasyonlu bir şekilde bizlere sundu. İlk albümünde olduğu gibi ikinci albümünde de İskender Paydaş ve Pentagram ekibiyle çalışan Şebnem yine herkesi üzerine yoğunlaştırdı. Çok samimi sözlerin üzerine sarılmış etkileyici melodiler yine hafızamıza kazınacak ve aklımızdan asla silinmeyeceklerdi. Albümün ikinci videosu " Artık Kısa Cümleler Kuruyorum " şarkısına geldi , klibin yönetmenliğini Hakan Yonat yaptı.
İkinci albümün ardından yine araya uzun bir stüdyo dönemi girdi. Bu arada acılar Şebnem`in peşini bırakmadı. 1999 yılında meydana gelen 17 Ağustos depreminde Babası Ali Ferah`ı yitirdi. Acılarını hafifletmek ve yeni şarkılar üretmek için müziğe daha da sıkı sarılmayı tercih etti. Böylece " 03 Ekim 2001 " tarihinde " Perdeler " adlı üçüncü albümü yayınlandı ve yine büyük beğeni topladı. Bu sefer ki albümde Şebnem , İskender Paydaş ve Pentagram üyeleriyle değil de sahnede birlikte çaldığı müzisyenlerle çalışmıştı. Bu albümden ilk video , albümle aynı adı taşıyan " Perdeler " şarkısına çekildi. Klip, Türkiye standartlarının çok dışında ve oldukça güzel görüntüler barındırıyordu. Bu klipten kısa bir süre sonra " Sigara " şarkısı da , renkli cam da boy göstermeye başladı.
"İki yıl aradan sonra , tarih " 12 Mayıs 2003 Pazartesi Günü " yeni albümünün ilk videosu " Ben Şarkımı Söylerken " müzik kanalarında dönmeye başladı. " 15 Mayıs 2003 Perşembe Günü " " Kelimeler Yetse " adlı muhteşem bir albümle Şebnem tekrar aramıza dönmüş oldu. İlk klibiyle kendinden oldukça söz ettirmeyi ve yine yeniden gündeme oturmayı başardı. Röportajlar , Tv programları derken kendini yoğun bir temponun içinde bulan Şebnem, bu yoğun temponun arasında albümünden 2 şarkıya daha video klip çekti.. Türkiye'nin bir çok şehrinde konserler verdi ve hala vermeye devam ediyor.."
Sessiz sedasız geçen bir yılın ardından, “5 Temmuz 2005 Salı günü” bu defa Tarkan Gözübüyük prodüktörlüğünde 5. albümü “Can Kırıkları”nı yayınlayarak yeniden piyasaya damgasını vuran Şebnem Ferah, ilk klibini de albümle aynı ismi taşıyan şarkısı “Can Kırıkları”na çekti. Son albümlerine oranla sert sounduyla dikkat çeken albümünün, 29 Temmuz 2005 günü Parkorman’da gerçekleşen gala konseriyle yeniden dinleyicilerine kavuşan Şebnem’in yeni albüm konserleri de bu sayede başlamış oldu. Çok geçmeden “Çakıl Taşları”na ikinci video klip geldi. Katıldığı programlarda birçok klip ve konser müjdesi veren Şebnem’in, konser maratonu halen devam etmekte...
Albümlerinin dışında da Şebnem Ferah'ı pek çok farklı çalışmada görmemiz mümkün. Kimi şarkıcıya geri vokalleriyle , kimisiyle düet yaparak onlara eşlik etmiştir. Bunun yanı sıra bir çok sanatçıyla beraber yardım konserleri vererek pek çok faaliyette bulunmuştur..
Geri vokal yaptığı sanatçılar ; Sezen Aksu , Sertab Erener , Levent Yüksel , Nilüfer , Demir Demirkan , Tüzmen , Yaşar Gaga , Ajda Pekkan , Özlem Tekin , Tarkan , Çelik , Teoman , Haluk Levent . Düet yaptığı sanatçılar ; Müzeyyen Senar (Sarı Kurdelem Sarı) , Polad Bülbüloğlu (Gel Ey Seher) , Kargo (Kalamış Parkı) , Teoman (iki yabancı).
Ayrıca Bülent Ortaçgil'e saygı albümünde bir Bülent Ortaçgil klasiği olan " Değirmenler " şarkısını da yorumlamıştır.
Bu çalışmaların dışında ; " Little Mermaid " (Küçük Denizkızı) adlı çizgi filmde seslendirme yapmış ve soundtrackinde bulunan " O Dünyada " isimli şarkıyı seslendirmiştir. Toprak Sergen Ve Aydan Şener'in Oynadığı bir filmde ise , söz ve müziği Demir Demirkan'a ait olan " Ay Işığında Saklıdır " adlı şarkıyı seslendirmiştir.
Yugoslav göçmeni bir anne babanın 3. çocuğu olarak 34 yıl önce Yalova'da başladı öyküsü. Ailesi yeteneğini fark etti, ilkokulda mandolin dersi aldı. Lisede gitara geçti, şarkıda yoğunlaştı, müzik uğruna ODTÜ Ekonomi Bölümü'nden ayrıldı. Volvox'la başlayan serüveni, 10 yılda beş albümle onu zirveye taşıdı.
Geçen yıl yayımlanan 'Can Kırıkları' albümünün etkileri sürüyor. Harbiye Açıkhava'da ve Rock'n Coke'ta iddialı iki konser veren Şebnem Ferah'la buluştuk, filmi başa sardık.
Açıkhava Tiyatrosu'nda senfoni orkestrası eşliğinde, Rock'n Coke'ta grubunuzla verdiğiniz konserlere ilgi büyüktü. Neler hissettiniz o konserlerde?
Bir konseri özel yapan, müzikal standartların dışında, dinleyiciler. İkisi de çok özel gecelerdi, özellikle senfoni konserini hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor. Bir süredir sahnede, dinleyicilerle iletişimime çok özen gösteriyorum. Müzikal yolculuğum uzadıkça, şarkılar, albümler arttıkça aramızdaki ilişki sağlamlaşıyor.
Dinleyicilerinizle ve sizin için web sitesi açan hayranlarınızla konserler dışındaki iletişiminiz nasıl?
Klasik şarkıcı-dinleyici ilişkisi istemiyorum. Dinleyiciyle büyüyen, arkadaşlık benzeri, birbirini anlayan bir ilişki istedim hep. Web sitesi hazırlayan dinleyicilerimle iletişimim sürüyor, bazılarıyla arkadaş bile olduk.
Müziğe başladığınız günlere dönelim. Bu noktaya gelebileceğinizi tahmin etmiş miydiniz?
Her şey adım adım ilerledi, birden olmadı. Şarkı söyleyebildiğimi keşfedip bu alana yöneldim. Müziği hayatımın merkezine koymaya karar verdim, en iyilerden biri olmak için çalışmaya başladım. Bir gün şunu yapacağım, buraya varacağım, gibi büyük planlar yapmadım. Hobi bile olsa, her şeyin en iyisini yapmak isterim. Rock, Türkiye'de kadınlar için bugün bile zor bir alan. Gençtim, zorlukları düşünmeden, müzik sevgim ve deli cesaretimle başladım, sürdürdüm.
Aileniz müziğe yakın mıydı, müziğe yönelmenize tepki gösterdiler mi?
Annem ve babam müzik sevgisine, yeteneğine sahip kişilerdi. Müzik ailemizin önemli parçasıydı. Babam, her enstrümana kısa sürede hakim olacak kadar yetenekliydi. Türk Sanat Müziği'ni severlerdi. Yugoslav göçmeniydiler, o bölgenin müziklerini iyi bilirlerdi. Ablalarım Batı şarkıcılarını takip ediyordu. Misafirlerin geldiği akşamlar, yemek masası etrafında şarkılar söylenirdi. Bu çeşitliliğin müziğime çok katkısı oldu. Ailem bana karşı hep çok anlayışlıydı. Yine de onlar açısından pek kolay olmadı, endişelendiler. Düşünsenize, okulu bırakıp karşılarına dikildim "Rockçı olmak istiyorum ama bu ülkenin şartlarında nasıl olur bilmiyorum" dedim. Ailemin sıcaklığını, anlayışını bugün kendi çocuklarıma gösterebilir miyim, bilmiyorum.
'Geçmişe Yolculuk' şarkınızda "Bir bilet istiyorum sadece gidiş olsun/Çocukluğun saflığına gidip orada yaşamam gerek" diyorsunuz. Şu anda öyle bir biletiniz olsa, çocukluğunuzda en çok hangi zamana gitmek isterdiniz?
Çok güzel bir çocukluk geçirdim. Okuldan sonra yaka paça sokağa çıkardım. Çocukluktan en çok ailemi özlüyorum. Arka arkaya ablamı ve depremde babamı kaybettim, çok ağır geldi. Ölüm sevdiğini tamamen kaybetmek demek değil, yine de onlarla olmayı özlüyorum. Babamla sohbeti özlüyorum.
Babanızın denizi çok sevdiğini okumuştum. Deniz sizin de şarkılarınızda sıklıkla kullandığınız bir for. O günlerle bir ilişkisi var mı bunun?
Mutlaka var. Yalova bir sahil kasabası, denizle hep çok yakın bir ilişkim oldu. Balık tutmak babamın hobisiydi, iyi balık tutardı. Birlikte giderdik.
Hayatınızın en sevdiğiniz, özlediğiniz dönemleri o zamanlar mı?
Şu anda son derece mutluyum. Şarkıda anlatmaya çalıştığım, zamanla kaybettiğimiz saflığa duyulan özlem. Müziğe çocuksu bir sevgiyle bağlıyım, bu saflığı heyecanı korumaya çalışıyorum.
Müzik serüveninizde önemli dönüm noktaları hangileri?
İlki Volvox gibi bir gruba sahip olmak, uzun süre çalışmak. Sahne rahatlığımı, güvenimi, o dönemde çok konser vermeye borçluyum. İkincisi ilk albüm: Tahmin edemeyeceğim kadar iyi bir başlangıçtı. Örneği olmayan bir müzikle başladım, dinleyici beklenmedik destek verdi, sonraki adım için bundan güç aldım. İlk patronlarım Sezen Aksu, Onno Tunç'un verdiği özgürlük, İskender Paydaş, Tarkan Gözübüyük, Demir Demirkan'ın desteği çok önemliydi.
Hiç bilmeyen birine müziğinizi 4-5 şarkıyla anlatmanız gerekse hangilerini seçerdiniz?
Son albümden bir şeyler dinletirdim önce. Çünkü son ürünü en gerçek kabul ediyorsunuz. Performansımı, çalıştığım kişileri görürdü. Yağmurlar, Bu Aşk Fazla Sana, Bugün, Sigara ve İyi Kötü'yü de dinletmek isterdim. Çünkü her biri farklı yönleriyle beni temsil ediyor.
İlham kaynağınız en çok hangisi: Aşk, acı, öfke?
Yaşa, yaşananlara göre değişiyor. Çok aşıksam, bu acı, üzüntü veya mutluluk tetikleyici olabiliyor. Aşk şarkısı gibi görünenin bile bir alt metin içermesine dikkat ediyorum. Mesela Sigara'daki en değerli cümle "Aslında ben de isterim düşünmeden konuşmayı." Acı yaratıcılık için büyük bir tetikleyici. Günlük hayatta acılarımı anlatmam, başkasının acılarını dinlemeyi sevmem. Bu duyguları şarkılarımda paylaşmayı seviyorum. Şarkı sözlerim, en büyük özgürlük alanlarım.
Dünyadaki gelişmeler nasıl etkiliyor sizi? Gazeteyi açtığınızda en çok hangi haberlerde çileden çıkıyorsunuz?
Savaşı haklı gösterecek gerekçe olamaz. Geçmişte ülkeler, uygarlıklar savaşla kurulmuş olabilir. Yine de insanlar birbirini öldürmemeli. En çok cehaletle ilişkilendirdiğim haberlere kızıyorum. Bir toplumun başına gelebilecek en tehlikeli şey cehalet.
Tepkinizin şarkılara yansımaması hayatla aranıza mesafe koyma çabası mı?
23-24 yaşında müziğe farklı yaklaşıyordum. Sözler, müziğin yanında daha az önemliydi. Zamanla, tecrübelerle empati duygusu artıyor, başkalarının acısını içinizde hissediyorsunuz. Bunu şarkı sözlerine yansıtıyorum. Son albümde birçok örneği var. 'Can Kırıklarım' hepimizinkiler. Cehalet konusunu 'Zaman Geçip Gidiyor'da işledim. Gelecekte bu yaklaşım daha da yoğunlaşacak. Tabii estetik bir dille anlatabildiğim sürece.
Diğer müzik türlerini dinliyor musunuz?
Gençken tutucuydum, sadece rock dinliyordum. Diğerlerine kendimi kapatmıştım. Yıllar geçtikçe iyi performanslara ilgim, saygım arttı. Bir müzisyenin "O türle ilgilenmiyorum" demesinin büyük bir kayıp olduğunu anladım.
Müziğiniz, yaklaşımınız hep Björk, Alanis Morisette, Tori Amos gibi isimlere yakındı. Onlardan izler taşıyor mu Şebnem Ferah?
Çok sevdiğim kişiler ama müzikal açıdan birbirimize benzemiyoruz. Çok müzik dinlerim. Dinlenenlerle en derin ilişki gençlik yıllarında kuruluyor. En çok Pink Floyd, Deep Purple gibi grupları severdim. Müziğimdeki etkileri, kadın müzisyenlerden fazladır. Yine de "İşte idolüm, bunun gibi olmak istiyorum" demedim. En iyi yapabileceğime odaklandım. Kendime en yakın hissettiğim şarkıcı ise Whitesnake'in solisti David Coverdale'dır.
Çoğu rock yıldızının aksine dinleyicinize sevecen yaklaşıyorsunuz. Bu üslup yaptığınız müzikle ne kadar örtüşüyor?
Son birkaç yılda çok önemli rock yıldızlarıyla tanıştım. Hiçbirinin burnu havada değildi. Dinleyicileriyle ilişkilerini önemsiyorlardı. Onları gördükten sonra, yaklaşımımın doğruluğuna inandım, rahat ettim. Sözünü ettiğiniz şablonlar bir sanatçıyı, müziğini tanımlamada işe yaramıyor. Kendimi bildim bileli iyi müzisyen olmanın yanı sıra iyi insan olmaya gayret ediyorum. İyi insan olmak her şeyi kapsıyor. İyi insan olabildiğim kadar, iyi şarkıcı olacağıma inanıyorum. Tamamen doğal davranıyorum. Bunu bozmak adına birtakım imajlara bürünemem, kendime yalan söylemem.
"Güçlü bir yüzücüyüm" demişsiniz. Güçlü olmayı, ayaklarınızı sağlam yere basmayı neden bu kadar çok vurguluyorsunuz?
Ailenizde sağlık sorunu yaşayan biri varsa, doğal olarak ayaklarınızı yere daha sağlam basarak büyüyorsunuz. Daha dikkatli, temkinli oluyor, erken olgunlaşıyorsunuz.
Geçmişte yaşadığınız zorlukları yansıtan Bugün, Deli Kızım Uyan, Nereye Kadar, Ben Şarkımı Söylerken, Mayın Tarlası'nı söylerken neler hissediyorsunuz?
Kaçıncı kez söylersem söyleyeyim her seferinde o şarkının dünyasına yoğunlaşırım. 10 yıl önce ya da dün yazılmış olması bu yoğunluğu değiştirmez. Zaten şarkı söylemenin en zevkli tarafı bu. Yorum sırasında oluşan enerji, şarkı sözleri, melodisi, düzenlemesindeki enerjiden büyüktür.