Yürek denizinde yalnız kalpler

melegim

Yeni Üye
Üye
Yürek denizinde yalnız kalpler
Taşyürek

Bir varmııış, bir çokmuş…Zamanın mekanı yokmuş, hiç durmadan ve sevgiyi duymadan koşuyormuş..

Derken sonsuzluğun bir yerinde, yürek denizinin içinde, birdenbire bir çift yürek oluşmuş. Zamanın hiç durmadığı ve sevgiyi duymadığı yokluklar alemi; o yüreklere bakıp şaşırtıcı bir kıskançlık duymuş ve ne yapmış etmiş, sonunda o yürekleri birbirinden ayırmış.. Yüreklerden birini minik bir taşa dönüştürmüş ve yürek denizinin en dibinde binlerce yıl bekleyeceği köşeye savurmuş.

Sular ve yıllar üzerinden geçip gitmiş, sevginin sıcak eli, minik taş yüreğe uzun süre hiç değmemiş.. Derken bir gün, kristal köşeli süslü şişede bir mesaj gelmiş.. köşesiyle minik yüreğe dokunmuş ve;

… Minik yürek ayağa kalk ve eşini dile !! demiş..

Minik taş şişeden gelen sesi dinlemiş, içinden eşini dilemiş ama tek başına nasıl ayağa kalkacağını bir türlü bilememiş..

Olanları binlerce yıldır sessizce izleyen su perisi, hemen minik taşın yardımına koşmuş.. Suları ılık nefesiyle bir savurmuş; minik yürek içinde binlerce yıllık yorgunlukla, umut sahilinde karaya vurmuş.. Kendisine benzer binlerce taşın içinde ağlayarak beklemeye koyulmuş..

Deerkeeennn bir gün dalgalar arasından bir ses duyulmuş..

…Hayrola minik taş ağlıyorsun, sana ne olmuş?

Minik taş buğulu gözlerini ovmuş, meğer bir çift çekik göz ona bakıyormuş..Minik taş dile gelmiş konuşmuş.

…Bana eşini dile dediler, o beni burada bekliyormuş..

Çekik göz gülümsemiş, sonra konuşmuş..

…Gülümse artık, o benim, dileğin hakikat olmuş..

Minik taş pek sevinmiş, coşmuş ama yüreğine de bir kuşku dolmuş..Bu kuşkuyu, kendi yalnızlığının evhamına yormuş. Sonra çekik göze hemen sormuş..

…Ben yürüyemem, taşıyabilecek misin beni, sanırım hayat seni epey yormuş?

Çekik göz kendinden emin konuşmuş..

… Güven bana, inan ki binlerce yıldır aradığım buymuş..

Minik yüreğin gözleri yaşlarla dolmuş..

… Öyleyse al beni, burada vaktim dolmuş…

Çekik göz onu eline almış, üşümesin diye yüreğinin içine koymuş… Minik yürek sanki mutluluktan bir nur olmuş, parlamış ve dünyasının üstüne şavkını vurmuş, bir güneş gibi kendi sabahına doğmuş.. Renklenmiş içinde her ne var ne yoksa solmuş…

Yolculuk bir zaman böyle gide durmuş, derken birden bire her ne olduysa olmuş, çekik gözün kalbi, minik yüreği taşımaktan yorulmuş.. Elleriyle tuttuğu yüreğini bırakmasıyla minik taş yere savrulmuş, hem korkuyla, hem acıyla konuşmuş..

… Meraklanma kırılmam ben.. Zaman beni epey katı yoğurmuş..

Çekik göz onu yerden alıp, tekrar yüreğine koymuş ve yeniden yola koyulmuş..

Amaaa zaman da boş durmuyor, hiç durmadan koşuyormuş!!... O koştukça yürüyen sevgiler yoruluyormuş !!.

Çekik göz yoruldukça, minik taş bir daha, bir daha yere savruluyormuş. Bir gün artık düşmekten epeyce yorulmuş, savula savrula ilk geldiği yeri bulmuş.. Suya girip yürek denizinin içinde kaybolmuş.. Orada mekanı sonsuza kadar yalnızlık olmuş.

Böylece zamanın kıskançlığı bir kez daha kazanmış ve bir çift yürek sonsuza kadar birbirinden ayrı kalmış..

Bu masalın bize anlatılan sonu buymuş,

Bir varmıııış, bir yokmuş….

Yürek denizinde yalnız kalpler çokmuş….
 
Geri
Üst