Buyrun buyrun bakın utanmayın =)





Ey ayrılık acısı,
Terket artık beni.
İçimdeki sen, yetiyor bana
Karşıdaki ben yok oldu, bitti
Gözler görüp, gönül sevdi ise,
Sel olurum, yaşlarım akar sen denizine.
Kalbim yerinden sökülür.
Ey gülüm!
Senin o güzel ismin döşenir,
Yollarıma.
Çile yumağı olmuşum o deli aşka
Senin gözlerin ördü kaderimi oklarla.
Gönül bahçemdeki çiçeklere
Rengini verdi
Astım sevdamı dal dal
Dikenlerine...
Ey acım git artık
Elveda de rüyalarıma.
Geceler sen olduktan sonra.
Kaybolurum karanlıklarda...





 



Sen bilemezsin,
paslı hançerdir yalnızlık
Gelir, en can alacak yerinden vurur
Sen bilemezsin, gecenin en uzak bir saatinde
Bir böcek nasıl girer beynime,kımıldar durur.




Sen bilemezsin, çaresizlik nasıl boğar insanı
Yaşamak bir yerde nasıl çekilmez olur
Tutunacak bir dal aramaktan,koşmaktan,özlemekten
El yorulur,ayak yorulur,yürek yorulur.




Sen bilemezsin bu türlüsünü ölümün
Bilemesin,bir tek kibritin cılız aleviyle
Benzine bulanmış bir insan nasıl tutuşur



Bu belki sevmektir bir yerde,belki unutamamak
Bu, kişinin kendi içinde eriyip,yok olmasıdır
Bilmesen de anlamaya çalış biraz,ne olur

 
BEN SANA MECBURUM


Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.

Atilla İlhan