Ey ayrılık acısı,
Terket artık beni.
İçimdeki sen, yetiyor bana
Karşıdaki ben yok oldu, bitti
Gözler görüp, gönül sevdi ise,
Sel olurum, yaşlarım akar sen denizine.
Kalbim yerinden sökülür.
Ey gülüm!
Senin o güzel ismin döşenir,
Yollarıma.
Çile yumağı olmuşum o deli aşka
Senin gözlerin ördü kaderimi oklarla.
Gönül bahçemdeki çiçeklere
Rengini verdi
Astım sevdamı dal dal
Dikenlerine...
Ey acım git artık
Elveda de rüyalarıma.
Geceler sen olduktan sonra.
Kaybolurum karanlıklarda...
Sen bilemezsin,
paslı hançerdir yalnızlık
Gelir, en can alacak yerinden vurur
Sen bilemezsin, gecenin en uzak bir saatinde
Bir böcek nasıl girer beynime,kımıldar durur.
Sen bilemezsin, çaresizlik nasıl boğar insanı
Yaşamak bir yerde nasıl çekilmez olur
Tutunacak bir dal aramaktan,koşmaktan,özlemekten
El yorulur,ayak yorulur,yürek yorulur.
Sen bilemezsin bu türlüsünü ölümün
Bilemesin,bir tek kibritin cılız aleviyle
Benzine bulanmış bir insan nasıl tutuşur
Bu belki sevmektir bir yerde,belki unutamamak
Bu, kişinin kendi içinde eriyip,yok olmasıdır
Bilmesen de anlamaya çalış biraz,ne olur
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin.