Hz. Muhammed (s.a.v.)

Ce: Hz. Muhammed (s.a.v.)

Düsman yeni bir saldiriya hazirlaniyordu. Peygamber (sav): "Allah'im, senden va'dini yerine getirmeni istiyorum."diye dua etti. Daha sonra da bir avuç çakil tasini düsmanin yüzüne dogru firlatti. Ve görünürde hiç bir neden olmamasina ragmen savasin akisi degisti. Simdi, mü'minlerin biraz önce yasadiklari yenilgiyi düsman yasiyordu. Düsman büyük bir bozguna ugramisti. Malik önceleri cesurca dögüstü, sonra sakifilerle birlikte surlarla çevrili Taif'e çekildi.

Savas sonucunda, arka saflardaki kadin ve çocuklar esir alindi. Ganimetler ve esirler Ci'r226;ne Vadisine gönderildi. Esirler arasinda Peygammber'in süt kizkardesi Seyma da bulunuyordu. Müslüman olarak kabilesine geri döndü. Peygamber de ordusuyla Taif'e dogru yola çikti. 20 gün kadar süren kusatmadan sonra, birkaç kisinin müslüman olmasindan baska birsey elde edememislerdi. Bunun üzerine Peygamber (sav), kusatmanin kaldirilmasi emrini verdi."Allahim, sen Sakiflilere hidayet ver." diye dua etti.

VEDA HACCI

Peygamber, Medine'de iken Ramazan ayi ortalarinda on gün kadar Mescid'de itikaf etmeyi adet haline getirmisti. O sene ise yirmi günü itikafta geçirdi. Hicretin onbirinci senesiydi.O sene Cebrail geldiginde Peygamberimize, Kur'an-i Kerim'i bastan sona iki defa okudu.Halbuki önceleri bir defa okurdu.Cebrail Nasr s251;resini okuduktan sonra:"Ya Cebrail, ölümümün yaklastigini hissediyorum."dedi.

O sene hacca peygamberin öncülük edecegi duyuruldu.Bu yüzden her yerden insanlar, Peygamberimizle hac yapabilmek için akin akin gelmeye basladilar.Bu Hac, yüzyillardir yapilan haclara benzemeyecek, hacilarin tümü tek Allah'a inanan kimselerden olusacak ve hiçbir putperest Kutsal Ev'i kirletemeyecekti.Ayin sonuna dogru peygamber, otuzbin kadin ve erkegin basinda Medine'den yola çikti. Ayrilisinin onuncu gününde Vadi'ye inmeye basladilar.Peygamber K226;be'yi gördügünde sag elini yukari dogru açip dua etti:"Allah'im bu evin insanlardan gördügü saygi, lütuf, baglilik ve rahmeti artir."Mescide girdi, tavaf ettikten sonra Ibrahim makaminda namaz kildi.Sonra Safa ve Merve arasinda yedi defa gidip geldi.Yanindakiler her gittigi yerde okudugu dualari ezberlemeye çalisiyorlardi. Peygamber (sav) tüm kabilelere, Veda Hutbesi'ni verdi.

SEÇIM

Peygamber hacdan döndükten sonra, çesitli karisikliklar yasanmaya baslamisti. Bir yil önce müslüman olmus Yemameli, Beni Hanife kabilesinden; Müseyleme adli bir kisi çikmis, kendisinin peygamber oldugunu iddia ediyordu. Bir süre sonra, Müseyleme'nin kabilesinden iki kisi Peygamberimize gelerek: "Allah'in Res251;lü Müseyleme' den Allah'in Res251;lü Muhammed'e sel226;m üzerine olsun! Otoriteyi seninle paylasma görevi bana verildi. Dünyanin yarisi bizim diger yarizsi da günahk226;r olmalarina ragmen Kureyslilerin." seklinde yazili mektubu getirdi. Peygamberimiz onlara bu konuda ne düsündüklerini sordu. Onlar da ayni fikirde olduklarini söyleyince Res251;l:"Vallahi, Eger elçiler öldürülmez diye bir kural olmasaydi, sizin basinizi keserdim." Sonra Müsyleme'ye hitaben bir mektup yazarak elçilerle gönderdi:" Allah'in Res251;lü Muhammed'den, yalanci peygamber Müsyleme'ye. Sel226;m, dogru yolda olanlarin üstüne olsun. Gerçekte yeryüzü Allah'indir, O, kullarindan diledigine onu miras birakir, isin sonu Allah'tan korkanlarin lehinedir.

Bu surada ortaya çikan yalanci peygamberlerden biri, Beni Esed'in baskani Tuleybe, digeri de Yemenli K226;b Bin Esved'di.Yemenli bir süre bölgesinde etkili oldu. Fakat bir süre sonra gurur ve kibiri yüzünden taraftarlari da ona karsi çikip, öldürdüler. Tuleyhe de en sonunda dize getirilerek Isl226;m'in en güçlülerinden biri oldu. Müseyleme de aylar sonra Vahsi'nin attigi bir mizrakla öldü.Bunlar Islamiyet için potansiyel bir tehlike olusturmustu. Sace isimli bir kadin da, kadin peygamber oldugunu iddia ediyordu. Fakat Peygamberimiz (sav) bunlarla ugrasmak istemiyor, kuzeydeki Mute yenilgisini düsünüyordu.Zeyd savasta sehid olmustu.Buna bir karsilik verilmeliydi. Bu yeni ordunun kumandanligina Zeyd'in oglu Üsame getirildi.

Peygamberimiz sik sik cenneti tasvir ediyordu. Bu yüzden ölümden çok sik bahsediyordu. Bir gün basi hiç agrimadigi bir sekilde agrimisti. Fakat yine de mescide gitti. Namazdan sonra minbere çikip son defa yapiyormus gibi Uhut sehitlerine rahmet diledi. Daha sonra: "Allah'in kullari arasinda bir kul var ki, Allah onu dünya ile kendisi arasinda bir seçim yapmasi konusunda serbest birakti.O da Allah'i seçti.Bunun üzerine Eb251; Bekir -Peygamberimizin kendisini kasdettigini anla*****- aglamaya basladi.Peygamberimiz de aglamamasini söyleyerek "Ey insanlar, insanlar arasindaarkadasligi il e en lütüfk226;r olan kisi Eb251; Bekir'dir." Minberden inmeden önce söyle dedi: "Ben sizden önce gidiyorum ve sahidinizim .Sizinle simdi su durdugum yerden gördügüm havuzda bulusacagim. Sizin Allah'in yaninda baska ilahlar edineceginizden korkmuyorum. Sizin iççin bu dünyadan korkuyorum, ola ki dünyevi seyler için birbirinize rekabet edersiniz."

Mescidden çikinca Aise'nin yanina gitti.Peygamberimizin yüzünde ölümcül hastaligin izleri görülüyordu. Hastaligi öylesine artmisti ki namazi ancak oturarak kildirabiliyordu. Bir sonrakinamaz vaktinde oturabilmesine ragmen namazi kildiramayacagini hissetti. Hanimlarina: "Ebu :Bekir'e namazlarda imamlik etmesini söyleyin." dedi. Hz.Aise buna karsi çikarak babasinin duygulu bir adam oldugunu, bu isi baskasinin yapmasinin daha uygun olacagini söyledi. Diger hanimlrinin da Hz.Aise gibi konusmasina ragmen o, israr ederek namazi Ebu Bekir'in kildirmasini istedi.

Hz.Muhammed, çok aci çekiyordu. Acinin çok agirlastigi bir anda karisi Safiye (ra) ona: "Ey Allah'in peygamberi, senin çektigini keske ben çekseydim! dedi.

Hicret'in onbirinci yilinin Rebi-ul Evvel ayi Pazartesi günü Peygamber'in atesi düstü ve çok güçsüz olmasina ragmen Mescid'e gitti. O, gittiginde namaz baslamisti ve mü'minler öyle sevindiler ki neredeyse namazdan çikacaklardi. Fakat, Res251;l-i Ekrem, devam etmelerini isaret etti.Onlardaki takvayi görerek sevinçle yüzü parladi.Eb251; Bekir onun namaza devam etmesini istedi.Peygamber (sav) ise onun arkasinda namaz kildi.

Mü'minler Peygamber (sav)'in iyilesmis oldugunu düsünüyorlardi. Oysa ki, O, namazdan sonra odasina çekilmis, güçsüz bir sekilde Aise (ra)'in kucaginda yatmakta idi. Bir süre kendini kaybetti. Sonra gözlerini açarak:"Cennette bulusmak üzere." dedi.

"Allah'in kendilerine nimet verdigi Peygamberler, dogrular( ve dogrulayanlar) sehitler ve salihler beraberdir. Ne iyi arkadastirlar onlar."(Nisa:69)

Sonra, onun tekrar:"Allah'im, cennette bulusmak üzere." dedigini duydu. Bunlar son kelimeler oldu
 
Ce: Hz. Muhammed (s.a.v.)

Muhammed (ayrıca: Mohammed, Mahomet, Muhamit) (570-632) Müslümanlar tarafından en son peygamber olduğuna ve kendisine Allah tarafından Kuran'ın vahyedildiğine inanılır. Babasına yapılan gönderme ile, dönemin Araplarındaki isimlendirme şekliyle ismi, Muhammed bin Abdullahdır. Müslümanlar sık sık adını andıktan sonra Arapça Sallalahu aleyhi ve sellem ifadesini söylerler, yazında ise bu ifadeye atfen s.a.s kısaltmasını kullanırlar. Bu ifadenin anlamı "Allah'ın selamı onun üzerine olsun"dur.

Bugün Suudi Arabistan sınırları içinde bulunan Mekke'de doğdu, Medine'de öldü. Muhammed Arapçada "övülmüş" anl***** gelir. Ayrıca "Ahmed" ismiyle de anılır (33:40), bu da Arapça'da "övgüye daha layık" anlamındadır.

Türkiye'de genellikle saygı ifade eden Hazreti (Hz.) ünvanıyla anılır.

Hayatı

19 Ocak 570'te, Ağustos 569'da, 20 Nisan 571'de ya da 27 Nisan ya da 26 Nisan 571'de Mekke'de doğdu ve 8 Haziran 632'de Medine Yesrip'de vefat etti. Hem Mekke, hem de Medine bugün Suudi Arabistan sınırları içinde bulunan Hicaz Asir Bölgesi şehirleridir. Künyesi Ebu'l-Kasım'dır. Arap geleneklerine göre adı "Ebu l Kasım Ahmed Mahmud Mustafa Muhammed el Emin ibni AbdilLat il Mekkiyyi l Haşimiyi l Kureyşiyy il Adnaniyy il Arabi" dir. Muhammed'in 610-632 yıllarında aldığı vahiyler Kur'an'ı oluşturur.

Çocukluğu

Mekke8217;de İsmail SS soyundan Adnaniler kavminden Kureyş kabilesinden Haşimoğulları ailesinden gelir. 570 yılında Mekke8217;de doğdu. Babası Abd-Allah ibn Abd-el-Muttalib bin Haşim bin Abdül Menat(1593;1576;1583;1575;1604;1604;1607; 1576;1606; 1593;1576;1583; 1575;1604;1605;1591;1604;1576; 1575;1576;1606; 1607;1575;1588;1605; 1576;1606; 1593;1576;1583; 1605;1606;1575;1601; 1576;1606; 1602;1589;1610; 1576;1606; 1603;1604;1575;1576; 1576;1606; 1605;1585;1577; 1576;1606; 1603;1593;1576; 1576;1606; 1604;1572;1610; 1576;1606; 1594;1575;1604;1576; 1575;1576;1606; 1601;1607;1585; 1576;1606; 1605;1575;1604;1603; 1576;1606; 1575;1604;1606;1590;1585; 1576;1606; 1603;1606;1575;1606;1577; 1576;1606; 1582;1586;1610;1605;1577; 1576;1606; 1605;1583;1585;1603;1577; 1576;1606; 1575;1604;1610;1575;1587; 1576;1606; 1605;1590;1585; 1576;1606; 1606;1586;1575;1585; 1576;1606; 1605;1593;1583; 1576;1606; 1593;1583;1606;1575; :Tüm soy ağacı arapça), annesi Medine Yesrip'ten Hazreç kabilesinden Nennaceler'den Veheb bin Abdumenaf'ın kızı Amine'dir. Muhammed daha doğmadan babası öldü. Yetiştirilmesini dedesi Abdülmuttalib üzerine aldı ve torununa o zamana kadar kimseye verilmemiş olan "Muhammed" adını verdi. Muhammed o sıralarda Mekke'de bulunan Beni Sa8217;d kabilesinden Halime adlı bir kadına emanet edildi. Muhammed8217;i ondan önce Ebu Leheb8217;in cariyesi Süveybe emzirdi. Muhammed üç yaşına kadar annesi Amine8217;nin de gözetimiyle süt annesi Halime-i Sadiyye8217;nin yanında kaldı, daha sonra Mekke şehrine giderek kendi annesinin yanına döndü.

Muhammed altı yaşında iken annesi Amine ve bakıcısı Ümm-ü Eymen8217;le birlikte akrabalarını görmek için Medine8217;ye gittiler. Bir ay Medine8217;de kaldıktan sonra Mekke8217;ye dönüşte Ebva8217;ya (Cuhfe8217;den 37 km. uzak) ulaştıklarında annesi vefat edip orada defnedildi. Cariyeleri Ümmü Eymen onu Mekke8217;ye getirip dedesi Abdulmuttalib8217;e teslim etti.

Dedesi, yetiştirmesi için onu, oğlu Ebu Talip8217;e bıraktı. Ebu Talip ona çok iyi baktı. Yengesi de kendisine çok iyi davrandı; çocukları aç olsalar bile önce onu doyurdu. Muhammed 8ÜO, benim annem gibiydi8221; der.
"Muhammed bin Abdullah"
ile ilgili Vikisözler mevcuttur.

Gençliği

Muhammed 9 yaşındayken amcası, ticaret yapmak için gittiği Suriye8217;ye onu da götürdü. Busra kasabasında bir rahibin (Bahira) onun peygamber olacağını haber verdiği söylenir. Genç Muhammed 17 yaşındayken de amcası Zübeyr ile Yemen8217;e gitti. Bu geziler, bilgi ve görgüsünü artırmasının yanı sıra ruhsal yapısının gelişmesinde de etkin rol oynadı. Bu arada da amcaları ile birlikte Kureyş ve Kays kabileleri arasındaki Ficar Savaşı8217;na katıldı. Ticaretle olan ilgisi Hatice ile tanışmasına neden oldu ve onun sermayesi ile ticarete başladı. Suriye8217;ye yaptığı ilk seferde çok kazanç elde etti.

Evliliği

Muhammed dürüstlüğü ile Hatice üzerinde iyi bir izlenim bıraktı ve Hatice'nin evlenme teklifini kabul ederek onunla evlendi. Evlendiklerinde Muhammed 25, Hatice ise 40 yaşındaydı. Muhammed çevresinden gelen paganist görüş ve uygulamalarla ilgilenmedi. Kendisi, aynı dönemde herhangi bir puta tapmamakla birlikte, başkalarının tapınmalarına da açıkça karşı çıkmadı. Onun bu dönemdeki tutumu İslam inancının kutsal kitabı Kuran8217;da 8Ü...oysa, vahiyden önce, kitap nedir, iman nedir sen bilmezdin8221; (42/Şura Suresi, 52) ve 8ÜAllah seni yorulmuş halde buldu ve doğru yola yönlendirdi.8221; (43, 7) ifadeleriyle gösterilir. Bununla birlikte, gerek kendi ülkesinde, gerekse gezip gördüğü ülkelerdeki toplumlarda dinsel inanç ve ahlak bakımından gözüne çarpan çöküntü, sapkınlık ve bozulmalar, Muhammed üzerinde derin izler bıraktı ve onu bu konularda düşünmeye sürükledi.

Hatice, Muhammed'i amcazadesi Varaka Bin Nevfel ile tanıştırdı. Varaka Hıristiyandı ve bilimle ilgiliydi. Tevrat ile İncil'ide iyiden iyiye incelemiş ve arapçaya tercüme etmişti.Çok bilgili ve Filozof bir adamdı. Dinler tarihini çok iyi biliyordu. O araştırmaları sonucunda puta tapıcılığı bırakıp hıristiyanlığı kabul etmişti.

Varaka Bin Nevfel Muhammed'i sevdi. Onda peygamberlik alametlerini de sezmişti. Bilgili olduğu için Muhammed'de ona saygı gösteriyordu. Varaka'yı her zaman ziyaret ediyordu. O da Ona Tevrat'ı baştan başa okudu. Adem'den İsmail'e kadar bütün Peygamberlerin menkıbelerini anlattı. Musa'nın dinini nasıl kurduğunu, İsa'nın Hıristiyanlığını da izah etti. Vahdaniyet-i ilahiye'yi derinden derine anlattı, fikir ve halvet yollarını gösterdi.

Vahiy Dönemi

Muhammed'in 610 yılından başlayarak, öldüğü yıl olan 632'ye kadar aldığına inanılan vahiyler Kur'an'ı oluşturur.

İlk yıllar

İslam inancına göre Peygamber olmadan önce bu sorunlara çare bulmak amacıyla toplumdan uzaklaşıp Mekke8217;nin yaklaşık 6 km kuzeyinde bulunan Hira dağındaki bir mağaraya çekilmeyi ve Ramazan ayını burada geçirmeyi adet edindi. Bu mağaraya gitmeye 1-2 yıl devam etti.

40 yaşındayken 610'da, 26 Ramazan'ı 278217;sine bağlayan gece (Kadir gecesi), Muhammed'e geldiğine inanılan ilk vahiy şu şekilde anlatılır:

Kendi toplumunun paganlığı ile hristiyanlık ve musevilik gibi, kitaplı dinlerin de sapkınlıklara uğradığına karar verip bunlara ne gibi bir çare bulunabileceğini düşünürken, Cebrail adlı melek geldi ve Muhammed8217;e "Oku!" dedi. O da, 8Üokumasını bilmem, ne okuyayım?8221; dedi. Bunun üzerine Cebrail, Muhammed8217;i sıkarak, yine "Oku!" dedi. Muhammed tekrar okuması olmadığını söyleyince, Cebrail onu sararak aynı şekilde sıktı ve geri salarak "Oku!" dedi. Muhammed8217;den aynı cevabı alınca: "Ey Muhammed! İnsanı bir kan pıhtısından yaratan Rabbinin adıyla oku! Oku! İnsana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir." dedi ve gitti. Muhammed, dehşet içinde uyandı.

Bu ilk ayetlerin tesirinde, dehşet ve hayrete düşmüş olan Muhammed, hemen evine dönmek üzere yerinden kalktı. Vücudunu korku ve heyecan kaplamıştı. Öyle bir havaya bürünmüştü ki, bir an için: "Acaba cinler mi çarptı, acaba şair mi oluyorum?" diye aklından geçirdi. O anda Cebrail: "Ey Muhammed, sen Allah8217;ın Resulüsün!" dedi. Muhammed mağaradan çıkmış, hafif adımlar atıyordu. Her adım atışında, binlerce ses: "Ey Muhammed selam olsun! Ya Resulullah, sana selam olsun!" diyordu. Her defasında geriye dönüyor, taş ve ağaçlardan başka bir şey göremiyordu. Dağın ortasında yine Cebrail göründü. Ufuk ile sema arasını kaplamıştı. Muhammed, olduğu yerde durdu; ne bir adım ileriye ne de geriye atabiliyordu. Cebrail8217;in heybetine dalmıştı. Cebrail konuştu: "Sana selam olsun ey Muhammed! Sen Allah8217;ın Resulüsün! O8217;nun peygamberisin!" Cebrail bu sözleri söyledikten sonra kayboldu. Muhammed, hala olduğu yerde duruyordu. Ona peygamberlik verilmişti. Allah onu kendi Peygamberi, Resulü yani insanlara elçi olarak seçmişti. Gelen bu ilk vahiy üzerine, peygamberliğini ilk olarak Hatice8217;ye bildirdi. Hatice de durumu amcazadesi Varaka Bin Nevfel 8217;e açtı. Varaka da ona; görünen meleğin Cebrail olduğu, kendisine vahi nazır olduğunu ve peygamberlik geldiğini tefsir etti. Sonra Hatice ile beraber geri gönderdi. Bir süre vahiy kesildi. Çok geçmeden, onu doğrudan doğruya göreve çağıran "...Kalk, insanlara tuttukları yolun kötü olduğunu bildir, Rabbini ulu tanı ve yüce tut. Elbiseni temizle, putları terk et!" ayeti (96/Alak Suresi, 1-5) indi.

Muhammed8217;in İslam'a çağrısına ilk uyan, eşi Hatice oldu. Onu amcası Talip8217;in oğlu Ali, azatlı kölelerden Zeyd bin Harise ve Ebu Bekir izledi. Bir süre yine vahiy kesildikten sonra on bir ayetten oluşan Duha Suresi (93) indi. Bu surede, Allah8217;ın Peygamber8217;i yalnız bırakmadığı, yetimken barındırdığı, bu nedenle yoksullara yardım edilmesi ve iyi davranılması gerektiği üzerinde duruldu. Bu dönemde islam dinini kabul edenlerin büyük bir çoğunluğu üst düzeyden, mal ve canlarını vermekten çekinmeyen kişiler oldukları halde, dinlerini gizlemek zorunda kaldılar. Belli bir süre sonra Muhammed`i önce akrabalarını, ardından Safa tepesine çıkarak tüm Mekke halkını açıktan açığa müslüman olmaya çağırdı. İlk müslümanlar çok ağır hakaret ve işkencelere katlanmak zorunda kaldılar.

Mekke'de kamplaşma

Muhammed8217;in halkı müslüman olmaya çağrısı, kendi mevkilerinin tehlikeye girebileceği kaygısıyla putperest inançdaki önemli kişileri tedirgin etti. Kabe8217;den putların kaldırılmasının, ticareti engelleyeceği ve birtakım alışkanlıklara son verileceği için büyük tepki ile karşılandı. Bir bölüm müslüman, kendilerine yapılan işkenceler artınca Habeşistan8217;a (Etiyopya) göç etmek zorunda kaldı. İki dalga halinde göç edenler, bir süre sonra Muhammed8217;in Mekkeli müşriklerle anlaştığı yolunda aldıkları bir haber üzerine geri döndülerse de Mekke8217;ye geldiklerinde bunun doğru olmadığını öğrenince yeniden gittiler. Bu arada iki güçlü ve önemli mevki sahibi kişi olan Ömer ve Hamza8217;nın müslümanlığı kabul etmeleri müslümanların moral ve cesaretlerini artırdı; Kabe8217;de açıkça namaz kıldılar. Muhammed8217;in, amcası Ebu Leheb dışındaki akrabalarından yardım görmesi ve Mekke önde gelenlerinden bazılarının müslüman olmaları, putperest inancına sahip kişilerin tepkilerini daha da artırdı. Muhammed, eşi Hatice ve amcası Ebu Talib8217;in ölmeleri üzerine Mekkeliler8217;in müslüman olmaları konusunda ümitsizliğe kapılarak Taif8217;e yerleşmek istedi. Ancak burada tepki daha da büyük oldu ve Muhammed geri dönmek zorunda kaldı. Tüm bu olaylara karşın, peygamberliğine olan inancı, düşüncelerini sürekli yaymasını sağladı. Bu inancından cesaret alarak din alanındaki çalışmalarını Mekke dışına taşımaya yöneldi.

Mirac

Muhammed Hac mevsiminde Mekke8217;ye gelen Medineliler ile anlaştı. Medineliler, dinsel bir vaizden çok, kabile savaşlarında kendilerine önderlik edecek birini arıyorlardı. Muhammed8217;de bu iki niteliğin de bulunduğu, Hicret8217;ten (622) sonra anlaşılacaktı.

Kur'an8217;dan ve hadislerden aktarılanlara göre, Muhammed Medine8217;ye gitmeden bir süre önce, Miraç olayı meydana geldi:

Bu gecede, Muhammed, Cebrail8217;in eşliğinde, önce Mescid-i Aksa8217;ya gitti. Orada, İbrahim, Musa, İsa ve diğer peygamberlerden bazılarıyla karşılaşarak, onlarla görüştü. Sidretu8217;l-Münteha8217;da, kendisine gösterilmek istenen Allah8217;ın ayetlerini gördükten sonra, aynı gecede Mekke8217;ye döndü. Ayrıca bu gecede Allah ile insanların anlayamayacağı bir dil ile konuşmuştur. Bu semavi gece yolculuğunda, Muhammed8217;e Cennet ve Cehennem ve bu ikisine girenlerin hali gösterildi. Bu yolculuk esnasında, diğer bazı hükümler yanında beş vakit namaz da farz kılındı. Sünni inancında Muhammed bu yolculuğu hem ruh hem beden ile Şii inancında ise sadece ruh ile yapmıştır.

Muhammed Mekke8217;ye dönünce, bu yolculuğunu anlattı. Bunun üzerine Kureyş'liler, onla alay etmeye başladılar. Ebu Bekir'e giderek dediler ki: 8ÜSenin adamın dün gece Kudüs8217;e, oradan da semaya çıkıp tekrar Mekke8217;ye döndüğünü söylüyor, ne dersin?8221; Ebu Bekir de: 8ÜO dediyse doğrudur!8221; dedi. Fakat inanmayanlardan çoğu bu sözle ikna olmadı.

Akabe biatları

Muhammed, bir Hac mevsiminde Akabe8217;de Yesribliler (Medineliler) ile görüştü. Medinelilerden, önce altı, sonra on iki kişi müslüman oldu. Medineliler İslam8217;ı kabul edip memleketlerine döndüler ve İslam8217;ı anlatmaya başladılar. Ertesi yıl aynı yerde yetmiş üç erkek, iki kadın Medineli müslüman, Muhammed Medine8217;ye gelip bu kente yerleşirse kendisini koruyacaklarına söz verdiler. Bu anlaşma Mekke8217;de öğrenilince müslümanlara baskı ve zulüm daha da arttı ve müslümanlar büyüklü küçüklü topluluklar halinde Medine8217;ye göç etmeye başladılar. Medine8217;nin, Mekke ticaret yolu üzerinde bulunması ve burada müslümanların giderek çoğalması, Mekkeliler8217;in çıkarlarına aykırı düştü; bu nedenle müslümanların Medine8217;ye göç etmelerine engel olmaya çalıştılar.

Hicret

Müslümanlığa karşı olan Mekkeliler, her türlü baskıyla, Muhammed8217;i davasından vazgeçiremeyince ve Mekke dışında, yani Medine8217;de müslümanların giderek kuvvetlendiğini görünce; durumun kendileri için tehlike yaratacağı düşüncesiyle, o zaman Kabe8217;ye yakın bir yerde bulunan Daru8217;n-Nedve dedikleri meclislerinde toplanarak meseleyi görüşmeye başladılar.

Görüşler, İslam denen hareketin hızla büyüdüğü ve Muhammed8217;in bu çalışmalarını durdurmak gerektiği merkezinde birleşiyordu; putperestlik tehlikeye girmişti ve İslam, Mekke8217;nin düzenini bozabilecek güçteydi. Mekke8217;nin ileri gelenleri bu kararı alınca, nasıl hareket edecekleri ve hangi yöntemleri uygulayacakları konusunda görüşmeye başladılar. İlk önce şu görüş ortaya atıldı: 8ÜMuhammed8217;i prangaya vurup hapsedelim!8221; Bu kabul edilmeyince: 8ÜOnu memleketimizden sürgün edelim; ne hali varsa görsün!8221; denildi. Bu görüş de kabul edimeyince, İslam'ı sevmeyen ve onu çok tehlikeli bulan Ebu Cehil: 8ÜBenim görüşüme göre, onu öldürmekten başka çaremiz yoktur. Bunun için de, her kabileden birer genç seçelim. Her birine de birer keskin kılıç verelim. Bunların hepsi birden, kararlaştırdığımız yer ve zamanda Muhammed8217;i pusuya düşürerek öldürsünler; biz de ondan kurtulalım! Böyle olursa, onun kan davası bütün kabilelere düşeceğinden ve ailesi olan Benu Abdi Menaf, herkese savaş açamayacağından, diyete razı olurlar, biz de diyetlerini veririz!8221; dedi. Bu görüş kabul edildi.

O gece suikastçiler, Muhammed8217;in evini sararak, onu öldürmek için uyumasını beklediler. İslam inancına göre, Allah, onların oyununu Peygamber8217;e bildirdi ve Ali, Muhammed'in yerine geçti. Suikastçiler yorgani açıp yatakta Ali´yi görünce cok sasirdilar ve durumu üslerine anlatmak üzere gittiler. Muhammed, evden çıkarak Ebu Bekir8217;in evine gitmiş ve hicret için geldiğini söylemistir, Ebu Bekir sevinçten ağlamaya başladı. Ebu Bekir8217;in evinde bir süre oturduktan sonra beraberce, Mekke8217;nin güneybatısında bulunan Medine´ye hareket ettiler.

Mekkeliler, Muhammed hicret edecek olursa, bir kısımı İslam8217;ı kabul etmiş olan Medine8217;ye gideceğini biliyorlardı. Muhammed, bunu düşünerek, kuzeydeki Medine yoluna değil, Mekke8217;nin güneybatısına düşen Sevr dağına hareket etti.

Muhammed, Ebu Bekir ile Sevr mağarasında üç gün geçirdi. Mağaraya önce Ebu Bekir girmiş ve içinde akrep, yılan gibi zehirli hayvanların olup olmadığını yoklamıştı. Bu kontrolden sonra Peygamber içeri girdi.

Muhammed8217;in hicret ettiğini öğrenen Mekke Hükümeti, her tarafa asker seferber etmiş, onları bulup getirene yüz deve ödül vadetmişti. Hükümet askerleri ve Ebu Cehil her tarafta Peygamber ve sadık arkadaşı Ebu Bekir8217;i arıyordu. Nihayet askerler Ebu Bekir8217;in evine gelince Ebu Bekir8217;in kızı Esma, onlara Ebu Bekir ve Muhammed8217;in nerede oldukları konusunda bir şey söylemedi. Bunun üzerine Ebu Cehil, Esma8217;ya şiddetli bir tokat attı.

Bu sırada Mekkeliler, her tarafta Muhammed8217;i arıyordu. Hatta becerikli bir iz sürücüsü, Mekke askerlerini Sevr mağarasına kadar getirmişti. Ancak bu sırada bir mucize olmuş bir örümcek mağaranın ağzına ağ örmüş ve bir güvercinde yuvasini magra girisine kurmustu.Askerler mağaranın yanına gelince, Ebu Bekir endişenmeye başladı. Muhammed, onu teselli ediyordu: 8ÜTasalanma, Allah bizimle beraberdir.8221; Bu sırada askerler, mağara girişindeki örümcek ağını ve güvercin yuvasını görünce içeride kimse olamayacağını düşünerek geri döndüler.

Muhammed ve Ebu Bekir 20 Eylül 6228217;de, Medine yakınlarındaki Kuba8217;ya ulaştılar. Muhammed, tekbir ve ilahilerle karşılandı; Kuba8217;ya varır varmaz Kuba Mescidi8217;ni inşa ettirdi. Burada Külsüm bin Hedm8217;e konuk oldu. Muhammed, on gün dinlendikten sonra, yanında bulunan ashabı ile beraber Medine8217;ye hareket etti. Bu sırada Ali de Kuba8217;ya vardı.

Muhammed Medine de Hamza basta olmak üzere tüm Medinelilerce bekleniyordu.Peygamber göründüğünde bir mucize olmus ve Medine halkinin daha önce hiç bilmediği ve duymadığı bir ilahi (Taleal Bedru)ile karşılanmıştır. Muhammed Medine8217;de, Beni Salim mahallesinde Cuma Namazı'nı kıldı ve ilk hutbesini verdi. Medine8217;de Ebu Eyyub el-Ensari8217;nin konuğu oldu. Medine´ye girdiğinde halk Peygamberlerinin kendi evlerinde kalması konusunda tartışınca iki cihan Peygamberi bir öneri sundu "devesinin ilk çökecegi yere evinin yapilmasi" ve halk bunu kabul etti.Devesinin ilk çöktüğü yere bir Mescid ve kendi ailesinin kalması için mescide bitişik odalar yaptılar.Mescidin bir yanına da barınaksız kişilerin kalabilmeleri için 8ÜSuffe8221;adı verilen bir yer yapıldı. Aynı zamanda islam dünyasının ilk yatılı okulu sayılan bu yurtta kalanlara 8ÜAshabu's-Suffe8221; denildi.
Mescid-i Nebevi
Mescid-i Nebevi

Mescid-i Nebevi

"Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram haricinde diğer mescitlerde kılınan namazlardan bin kat hayırlıdır."

Medine (müslümanlarca Yesrip'e Medinetü'n Nebi , Peygamberin Ülkesi dendi) halkı, dinleri uğruna Mekke8217;den göçenlerden (muhacirun) ve bunlara yardımcı olduklarından dolayı ensar adını alan yerli halk (aslen Yemenli Evs ve Hazreç kabileleri ki yerleştikleri bu yere Yemen Serabı anlamında Yesrip dediler. Hazreç, Hadramut'ludur.) ile Benu Kureyza, Benu Kaynuka, Benu Nadir adlı Yahudiler8217;den oluşuyordu. Bunlar arasında birlik sağlamak oldukça güçtü. Medine sınırları yakınlarında Hayber vb. yerlerde yaşayan Yahudiler, varlıklı kişiler olduklarından, çevre üzerinde etkiliydiler. Evs ve Hazreç kabileleri arasındaki geleneksel düşmanlığın yeniden alevlenme olasılığı da vardı. Ayrıca Ensar ile Muhacirunu kaynaştırmak, çözülmesi gereken bir sorundu. Muhammed, bütün bu kesimleri birleştirip bağdaştırmak amacındaydı. Ancak her şeyden önce çok yoksul olan göçmenlerin durumlarının düzeltilmesi gerekiyordu. Muhammed Muhacirleri Ensar ile kardeş ilan ederek, ensarın onlara yardım etmesini sağladı. Yahudiler ile açılan aralarını düzeltmek için bu kavmi, hıristiyan ve putperestleri de müslümanlarla birlikte içine alan Medine kent devletini kurdu. Arapça Madinat/Madinah ya da Türk söyleyişi ile Medine kelimesi şimdiki devlet anlamındadır, Yesrip bir site devleti idi. Şimdi bile İsrail Devleti'nin resmi adı "Madinat Yişral" dir. Bu kesimlerin hak ve yükümlülüklerini saptayan 47 maddelik bir tür Medine Anayasası'nı benimsendi.

Kendi dinleri ile birçok benzerlikler göstermesine karşın, Yahudiler müslümanlığa karşı çıktılar. Muhammed onlara, İslam dininin kendinden önceki peygamberlerin söylediklerine uygun ve onların da bildirdiği, dolayısıyla onların dininin devamı olan bir din olduğunu ifade etti. Yahudiler yine de İslam dinine ve müslümanlara karşı olumsuz tutumlardan vazgeçmediler. Medine8217;de Muhammed8217;e karşı olanlar yalnızca bunlar değildi; Mekkeli putperestlerin ajanları müslümanlığı seçtiklerini söyleyip karışıklık çıkartmaya çalışıyorlardı.

İlk dini ritueller

Kur'an, Musevilik ve Hıristiyanlığı din olarak tanımakla birlikte, dönemindeki Musevi ve Hıristiyanların bu dinleri bozduklarını belirterek, onları yeniden tevhit dinine çağırdı. Hicret8217;in 2. yılında (624) Kudüs yerine, Mekke(Kabe) kıble olarak kabul edildi. Müslümanlar Hac farizasını yerine getiremediklerinden, kurban, Musalla denilen açık alanda kesildi; ertesi yıl ise Ramazan ayı, yeniden Oruç ayı olarak kabul edildi ve hac yeniden farz kılındı.

632 yılının Mart ayında (9 Zilhicce) Arafe günü 100.000 den fazla kişiye Rahmet Dağı'nda verdiği son hitabesine veda hutbesi denir. Bu hac, Resulullah SalatSelam'ın ilk, tek ve son haccı idi.


Vefatı

632 yılının sonlarında Veda Haccından sonra peygamber hastalandı. Cemaat namazlarını Ebubekir kıldırdı, peygamber bir kere onun arkasında namaza geldi. Son anlarında Ayşe yanındaydı. Vefat haberini duyan ashab hemen evine geldi. Ömer onun öldüğünü kabullenemiyordu, Ebubekir ortalığı yatıştırdı. Peygamber Mescid-i Nebi'nin yanında kabr-i şerifine defnedildi.

Sünnet

Peygamberin söz, fiil, uygulama ve takrirlerine ait ilme Hadis ilimleri, bunların tatbikine Sünnet denir. Sünnet, İslam fıkhında Kuran'dan sonra ikinci kaynaktır. Peygamber, yaşarken hadisleri kayda geçirilmiştir. Ashabının yazıya geçirip geçirmeme tereddüdü karşısında "Yazın. Bu ağızdan haktan başka bir şey çıkmaz" demiştir.

Kişiliği

Peygamber orta boylu, dalgalı saçlı, siyah gözlü, ay gibi parlak ifadeli esmer yüzü, son derece muntazam bembeyaz dişleri olan bir insandı. Boş şeyler konuşmaz, genellikle susar, konuşan birinin lafını kesmez, bir isteği olanı geri çevirmezdi. Çoğunlukla su ve hurmadan başka yiyeceği olmadı. Bir ata veya deveye bindiğinde yanında yaya yürüyene tahammül etmez veya kendisi inip yayayı bindirir, eline geçeni yoksullarla paylaştığı için akşam eve geldiğinde ev halkına yiyecek olup olmadığını sorar, yoksa oruca niyet ederdi.

Bir güne sabah namazı öncesinde kalkarak namazın sünnetini kılar, sonra mescide çıkarak cemaate farzı kıldırır, güneş doğana kadar onlarla sohbet ederdi. Mescidi Nebevi'de halkın sorunlarını görüşür, öğle sıcağı bastırınca kaylule (öğle uykusu) yapardı. Yolda rastladığına önce kendisi selam verir, önce o elini uzatırdı. Mucizeleri vardı. Arkasına bakmadan arkasında olan biteni görür, elini değdirdiği yiyecek ve suyu çoğaltırdı. Geçmiş ve geleceği görürdü. Akşam namazından sonra evine gider,ayakkabılarını çıkarır, besmeleyle girer, ev halkına selam verir, yemek varsa yer yoksa oruç tutar, hanımlarıyla oturur, çocuklarla oynardı. Çocuklar kucağına oturup işediğinde kızmaz, kalkıp suyla temizlerdi. Ev işlerini kendisi yapardı. Gecenin son kısmında kalkıp dişlerini misvaklar, teheccüd namazını kılar, sonra sabah namazına kadar sağ tarafına uzanıp yatardı.

Hayatında kimseye bağırıp çağırmadı, kimseyi kırmadı. Öldüğünde geride yamalı bir hırkadan başka birşeyi yoktu. Bütün ashabınca yaşarken ve müslümanlarca gıyabında sevgi ve saygı duyulan bir insandı. Öldügünde Hz.Ömer çıldırmış, "Kim Muhammed öldü derse boynunu vururum" demişti. Ebubekir bir süre sonra "Herkes bilsin ki Muhammed'e inanan için Muhammed bir beşerdi öldü, Allah'a inanan için ölümsüz olan Allah'tır" diyerek Ömer'i yatıştırdı.