Vesveseye maruz kalan kalp, kötü ve dikkatsiz insanların çer-çöp attığı pınara, akarsuya benzer. Oysa akan su, üzerine atılan o çer-çöpü götürecek ve safiyetini yine muhafaza edecektir. Sizin kalbiniz, imanınız berrak, pırıl-pırıl bir pınar gibi ise, o zaman onu bulandırmak için üzerine atılan tozun, toprağın ona hiçbir zararı olmayacaktır.
İrade, genellikle kendi kendine gelen vesvese ile karşı karşıya kalır ve davetsiz geldiğinden dolayı da ona karşı mukavemet edemez / karşı koyamaz. Ayrıca insan, fikri çağrışımlarla iradesi dahilinde olmadan, gördüğü, duyduğu, okuduğu şeylerle de bir takım hatıralara, hayallere, düşüncelere maruz kalabilir. İnsanın bu hali, yaratılışın muktezası olduğundan çok defa bunlardan kurtulmak da mümkün değildir.
Kısacası vesvese, insanın manevi yönde, ebedi olan ahiret yolculuğunda ilerlemesine bir engel gibi gözükse de, buna asla mâni olamayan örümcek ağı gibidir. Bundan kurtulmak için hemen şeytanın ve nefs-i emmârenin şerrinden Allah’a sığınmak, hayırlı hiçbir işe Eûzü-Besmelesiz başlamamak lazım. Felak ve Nâs surelerini, bilhassa yatacağımız zaman sünnete uygun şekilde okumayı ihmal etmemek gerek.
Ayrıca dualarınızda, Allâhümme innî eûzü bike min en üşrike bike şey’en ve ene a‘lemü vemâ lâ a‘lemü inneke ente’l-allâmu’l-ğuyûb” duasını da okumaya ihmal etmemeliyiz.