Eğitimde 'Soru'nun Önemi
Eğitimde "Soru"nun Önemi
ÖĞRETME ORTAMI VE SORU
Öğrenme, etkinlik gerektiren bir süreçtir. Öğretmenin kalıcılığı kişinin, kendi yaşantısı yoluyla işin içine girmesini gerektirir. Devinişsel becerilerin öğrenilmesi için “öğrencinin işe katılımı gerekir”, görüşüne hemen hemen hiç kimse karşı çıkmayabilir. Bir şoför adayının araba sürmeyi öğrenmesi, ancak onun araba üzerinde eğitilmesiyle olasılıdır. Bir makinistin, motor arızalarını nasıl giderebileceğini öğrenebilmesi için, onu motorla karşı karşıya getirmekten daha etkili bir yol olmayabilir. Devinişsel becerilerin öğrenilmesi için, kişinin işe koşulması gerektiği yolunda hemen hiç tasamız olmamasına karşın, bilişsel özeliklerin kazanılması konusunda, genellikle geçerli ve güvenilir bir yöntemden yoksunuzdur. “Kişinin bilişsel davranışları kazanması ve bunların kalıcılığının sağlanması için tutulacak yol ne olmalıdır?” sorusuna hemen yanıt vermek zor olabilir. Çünkü bilişsel davranışların kazanılması için genellikle düşünsel etkinlik gerekebilir. Bunun için en önemli uyarıcı soru olabilir. Kim, nasıl, ne, niçin, eğer, ise, neden v.b. gibi sözcüklerden oluşturulan tümceler, kişiye ya da insanlara yöneltilince, düşünsel etkinlikler başlatılabilir. İşte bu bölümde, dersi başlatma, geliştirme ve sonuçlandırma, basamaklarında davranışları kazandırmaya yardımcı olabilecek soru türleri ve bu soruları sormada uyulması gerekli ilkelerle olası örnekler sunulmaya çalışılmıştır.
EĞİTİMDE SORUNUN ÖNEMİ NEREDEN KAYNAKLANMAKTADIR
Genellikle sorusuz öğretim düşünülemez. Avukat1ık, doktorluk, alan araştırmacılığı gibi pek çok meslekler için nasıl soru sorulacağı bir öğretim konusu olurken, pek az öğretmen soru sorma becerilerini geliştirmekle ilgili bir eğitimden geçmiştir. Bu eğitim yokluğu, öğretmende ki soru düzenleme yokluğuyla birleşince, soruların etkisiz ve yetersiz biçimde kullanımı ortaya çıkabilir. Öğretme ortamında tutarlı bir biçimde yerinde ve zamanında soru sorulmazsa, istendik davranışlar kazandırılamayabilir. Üstelik, öğrencinin bu davranışları kazanıp kazanmadığı da yoklanamayabilir. Öğretmenin tanımında da vurgulandığı gibi temel öğe, davranış değişikliğidir. Davranışın kendisi, bir sorun çözme eylemidir. Öğrenci bir durumla karşı karşıya kalınca, durumu yorumlayabilir, elverişli koşulları seçerek eylemde bulunabilir. Sonuncul olarak da amacına ulaşabilir. Böyle davranan bir öğrenci, yargılama sürecini kullanıyor denebilir. Çünkü yargılama, bir durum için yapılabilecek tepkileri eleştirmek, bunlardan birinin ya da birkaçının uzlaştırılmış örüntüsünü yapmaya karar vermek olarak tanımlanabilir. İşte eğitim, öğrencinin sorun çözmede yeterli olabilmesi için, bu yargılama sürecini geliştirmek için de yapılabilir.
Yargılama sürecini kullanarak Sorun çözmede, alıştırmalar yoluyla düşünmenin geliştirilmesi olasıdır .Çünkü bu durumda öğrenciye bir sorun verilebilir, öğrenci sorunu çözerken hatalar yapabilir. Öğrenci hata yapınca, verilen sorunla ilgili kural ya da kurallara onun dikkati çekilebilir .Öğrenci bu basamaktan sonra kural ya da kuralları eleştirerek doğru yanıtı bulabilir .İşte öğrenciyi, öğretme ortamında bu sürece sokabilmek için soruya başvurmak çoğu kez gerekli olabilir. Sorular, çok değişik amaçlara hizmet edebilirler. Öğretmence ortaya konulan anlamlı bir soru öğrencilerin dikkatini, kazandırılacak davranışların üzerine çekmede yardımcı olabilir .Uygun biçimde planlanmış ve sorulmuş sorular, öğrencinin düşünmesini sağlayabilir. Sorular, öğretmene, öğretimin ne derece etkili olduğunu izleme olanağı da tanıyabilir. Soru sormada güdülemenin en önemli amaçlarından biri de, dersin gelişmesini etkili ve tutarlı bir biçimde sağlamak olabilir.
a. Anlamlı bir soru, öğrencilerin dikkatini, kazandırılacak davranışların üzerine çekmede yardımcı olabilir :
Yapılan araştırmalara göre, bir ders saati boyunca öğrencilerin hepsinin dikkatini uyanık tutmak, onları konuya yöneltmek çok güçtür. Bunun yanında, dersin işlenmesi sırasında, tek yönlü iletişim kullanılınca, başka bir deyişle, öğretmen sürekli verici durumunda bulunursa, öğrenci kısa zamanda kanalları tıkayıp düş kurmaya başlayabilir. Tek düze anlatımla yürütülen bir ders boyunca, öğretmenin anlattıkları uyarıcılık niteliğini kaybedebilir .İşte bu aksaklığı ortadan kaldırabilmenin en etkili yollarından biri de, öğrencilere soru sorarak onların dikkatlerini uyanık tutmak olabilir.
b. Uygun biçimde planlanmış ve sorulmuş sorular , öğrencinin etkili bir biçimde düşünmesini sağlayabilir : Belki de soru sormanın temel amacı bu olabilir. Çünkü davranış değişikliğinin oluşabilmesi için, öğrencinin etkinliğe katılması kaçınılmazdır. Bu önermeyi, uyarıcı- organizma -tepki ilişkisi, daha açık bir duruma getirebilir.
Birey (organizma) tepkide bulunabilmek için (yanıtlayabilmek için) eski bildiklerini, yaşantılarını mantık süzgecinden geçirmek, başka bir deyişle düşünsel etkinlik içine girmek zorundadır. Bu düşünsel etkinlik, karşılaştırma değerlendirme, tutarlılık ve tutarsızlıkları bulma v.b. gibi zihinsel süreçler ve işlemler olabilir.
c. Sorular , öğretmene, öğretimin ne derece etkili olduğunu izleyip değerlendirme olanağı da tanıyabilir : Derslikte sürdürülen iletişimden beklenen amaç, her tür iletişimde olduğu gibi anlamın paylaşılmasıdır. Öğretmen, bu amacı gerçekleştirmek için öğrencilere sorular sorabilir. Sorular, öğrencinin hedef davranışları ve içeriği ne derece anlayıp anlamadığını ortaya koyabilir. Buradan hareketle, yanlış anlamalar önlenebilir, eksikler tamamlanabilir ve yeni öğrenmeler için ortak temeller oluşturulabilir. Yani öğrenci hedef davranışları kazanabilir.
d. Sorular , öğrencilerin birbirlerinin düşünce ve görüşlerini saygıyla dinlemelerine, hoşgörülü olmalarını da olanak sağlayabilir. Böylece onlar demokratik yaşantılar geçirebilirler. Ayrıca derse katılmak istemeyen ya da çekingen olan öğrencilere, sorular katılma olanağı da tanıyabilir.
e. Sorular , derste kazandırılması kararlaştırılan hedef davranışların ve içeriğin gelişmesine de yardımcı olabilirler. Öğretmenler, değişik öğretme yöntemleri kullanarak içeriği geliştirmek zorundadırlar. Hedeflerin düzeyine göre öğretmenler Düz anlatım, Güdümlü Tartışma, Örnek Olay, Gösterip -Yaptırma, Uzmanla Görüşme yöntemlerinden bir ya da birkaçını birlikte kullanabilirler. Bütün bu yöntemlerde, soruya baş vurmak öğretmen için çoğu kez kaçınılmaz bir zorunluluk olabilir. Çünkü içeriği geliştirmenin en etkili yollarından biri de soru sormaktır.
SORU İLE ÖĞRETME YÖNTEMLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
Sorunun niteliği ile öğretme yöntemleri arasında sıkı bir ilişki vardır. Öğretme yöntemi değişince, dersin aşamalı olarak işlenişinde uyulan her basamakta kullanılan sorular da değişmektedir.
Kazandırılacak hedef davranışlar, bilgi düzeyinde ise, öğretmen Düz anlatım Yöntemini kullanmalıdır. Bu yöntem işe koşulunca, yanıtı beklenmeyen sorulara dersin her basamağında başvurulabilir .
Hedef davranışlar kavrama ya da değerlendirme basamaklarında ise, öğretmen Güdümlü Tartışma Yöntemini kullanabilir.
Bu yöntem işe koşulduğunda, tartışmayı yaratacak önderlik edici soru, öğrencileri düşünmeye zorlamalı, ana noktaları sezmelerini sağlamalıdır. Bundan sonra, içerikle ilgili yardımcı düşüncelerin ortaya çıkması için gerekli yan soruların düzenlenmesi gereklidir .
Yan sorular, öğrencilerin akıl yürütmelerini gerçekleştirecek nitelik ve nicelikte olmalıdır. Yukarıda açıklanan, zaman ile ilgili tartışmada kullanılabilecek uygun yan sorulardan (tamamlayıcı soru) biri, ((biz zamanımızı hata1ı olarak nasıl kullanırız?)) biçiminde olabilir. Böyle bir yan soru, ((zamanın hatalı kullanımı)) biçiminde sunulabilecek yardımcı düşüncelerden birinin ortaya çıkmasına olanak sağlayabilir. Bundan sonra öğrenciler, bu yardımcı düşünceyle, ana nokta arasındaki ilişkiyi kurabilirler.
Dersin Geliştirme basamağında, öğrencilerden biri tartışmayı saptırmaya, yani içeriğin dışına doğru çekmeye çalışabilir. Böyle bir durumda öğretmen, tartışmayı yeniden doğru çizgisine oturtmak için ona, plansız bir soru sorabilir. Bu tür soru, içeriği denetim altında tutarak, uygun yanıtları sağlayıcı sorudur .Ayrıca plansız soru, içeriğin daha da açık bir duruma gelmesi için de sorulabilir .örneğin, derste kaynak kişi olarak bir uzman bulunuyor ve onunla görüşme yapılıyorsa, yeri ve zamanı gelince plansız soru hem öğretmen, hem de öğrencilerce sorulabilir .Söz gelişi, uzman yeterli bir biçimde içeriği açıklayamamışsa, ya da sorulan soruya doyurucu yanıtlar verememişse, verilen yanıt ya da örnekler açık, anlaşılır deği1se, ((yanıtınızı başka türlü ifade edebilir misiniz?)) , ((başka örnekler verebilir misiniz?)) , ((daha başka neler ekleyebilirsiniz?)) v.b. gibi sorular işe koşulabilir. Plansız sorular , ileri sürülen önerme ve görüşleri destekleyecek bilgi ve değerlendirmelerin ortaya çıkarılması için de sorulabilir. İleri sürülen önerme ve görüşler çok yüzeysel ve açık değilse, ya da ders kitabındaki bir görüşün aynen tekrarı ise, bunların daha açık bir duruma getirilmesi amacıyla böylesi plansız sorulara, yeri ve zamanı gelince baş vurulabilir.
ÖĞRETME ORTAMI VE SORU
Öğrenme, etkinlik gerektiren bir süreçtir. Öğretmenin kalıcılığı kişinin, kendi yaşantısı yoluyla işin içine girmesini gerektirir. Devinişsel becerilerin öğrenilmesi için “öğrencinin işe katılımı gerekir”, görüşüne hemen hemen hiç kimse karşı çıkmayabilir. Bir şoför adayının araba sürmeyi öğrenmesi, ancak onun araba üzerinde eğitilmesiyle olasılıdır. Bir makinistin, motor arızalarını nasıl giderebileceğini öğrenebilmesi için, onu motorla karşı karşıya getirmekten daha etkili bir yol olmayabilir. Devinişsel becerilerin öğrenilmesi için, kişinin işe koşulması gerektiği yolunda hemen hiç tasamız olmamasına karşın, bilişsel özeliklerin kazanılması konusunda, genellikle geçerli ve güvenilir bir yöntemden yoksunuzdur. “Kişinin bilişsel davranışları kazanması ve bunların kalıcılığının sağlanması için tutulacak yol ne olmalıdır?” sorusuna hemen yanıt vermek zor olabilir. Çünkü bilişsel davranışların kazanılması için genellikle düşünsel etkinlik gerekebilir. Bunun için en önemli uyarıcı soru olabilir. Kim, nasıl, ne, niçin, eğer, ise, neden v.b. gibi sözcüklerden oluşturulan tümceler, kişiye ya da insanlara yöneltilince, düşünsel etkinlikler başlatılabilir. İşte bu bölümde, dersi başlatma, geliştirme ve sonuçlandırma, basamaklarında davranışları kazandırmaya yardımcı olabilecek soru türleri ve bu soruları sormada uyulması gerekli ilkelerle olası örnekler sunulmaya çalışılmıştır.
EĞİTİMDE SORUNUN ÖNEMİ NEREDEN KAYNAKLANMAKTADIR
Genellikle sorusuz öğretim düşünülemez. Avukat1ık, doktorluk, alan araştırmacılığı gibi pek çok meslekler için nasıl soru sorulacağı bir öğretim konusu olurken, pek az öğretmen soru sorma becerilerini geliştirmekle ilgili bir eğitimden geçmiştir. Bu eğitim yokluğu, öğretmende ki soru düzenleme yokluğuyla birleşince, soruların etkisiz ve yetersiz biçimde kullanımı ortaya çıkabilir. Öğretme ortamında tutarlı bir biçimde yerinde ve zamanında soru sorulmazsa, istendik davranışlar kazandırılamayabilir. Üstelik, öğrencinin bu davranışları kazanıp kazanmadığı da yoklanamayabilir. Öğretmenin tanımında da vurgulandığı gibi temel öğe, davranış değişikliğidir. Davranışın kendisi, bir sorun çözme eylemidir. Öğrenci bir durumla karşı karşıya kalınca, durumu yorumlayabilir, elverişli koşulları seçerek eylemde bulunabilir. Sonuncul olarak da amacına ulaşabilir. Böyle davranan bir öğrenci, yargılama sürecini kullanıyor denebilir. Çünkü yargılama, bir durum için yapılabilecek tepkileri eleştirmek, bunlardan birinin ya da birkaçının uzlaştırılmış örüntüsünü yapmaya karar vermek olarak tanımlanabilir. İşte eğitim, öğrencinin sorun çözmede yeterli olabilmesi için, bu yargılama sürecini geliştirmek için de yapılabilir.
Yargılama sürecini kullanarak Sorun çözmede, alıştırmalar yoluyla düşünmenin geliştirilmesi olasıdır .Çünkü bu durumda öğrenciye bir sorun verilebilir, öğrenci sorunu çözerken hatalar yapabilir. Öğrenci hata yapınca, verilen sorunla ilgili kural ya da kurallara onun dikkati çekilebilir .Öğrenci bu basamaktan sonra kural ya da kuralları eleştirerek doğru yanıtı bulabilir .İşte öğrenciyi, öğretme ortamında bu sürece sokabilmek için soruya başvurmak çoğu kez gerekli olabilir. Sorular, çok değişik amaçlara hizmet edebilirler. Öğretmence ortaya konulan anlamlı bir soru öğrencilerin dikkatini, kazandırılacak davranışların üzerine çekmede yardımcı olabilir .Uygun biçimde planlanmış ve sorulmuş sorular, öğrencinin düşünmesini sağlayabilir. Sorular, öğretmene, öğretimin ne derece etkili olduğunu izleme olanağı da tanıyabilir. Soru sormada güdülemenin en önemli amaçlarından biri de, dersin gelişmesini etkili ve tutarlı bir biçimde sağlamak olabilir.
a. Anlamlı bir soru, öğrencilerin dikkatini, kazandırılacak davranışların üzerine çekmede yardımcı olabilir :
Yapılan araştırmalara göre, bir ders saati boyunca öğrencilerin hepsinin dikkatini uyanık tutmak, onları konuya yöneltmek çok güçtür. Bunun yanında, dersin işlenmesi sırasında, tek yönlü iletişim kullanılınca, başka bir deyişle, öğretmen sürekli verici durumunda bulunursa, öğrenci kısa zamanda kanalları tıkayıp düş kurmaya başlayabilir. Tek düze anlatımla yürütülen bir ders boyunca, öğretmenin anlattıkları uyarıcılık niteliğini kaybedebilir .İşte bu aksaklığı ortadan kaldırabilmenin en etkili yollarından biri de, öğrencilere soru sorarak onların dikkatlerini uyanık tutmak olabilir.
b. Uygun biçimde planlanmış ve sorulmuş sorular , öğrencinin etkili bir biçimde düşünmesini sağlayabilir : Belki de soru sormanın temel amacı bu olabilir. Çünkü davranış değişikliğinin oluşabilmesi için, öğrencinin etkinliğe katılması kaçınılmazdır. Bu önermeyi, uyarıcı- organizma -tepki ilişkisi, daha açık bir duruma getirebilir.
Birey (organizma) tepkide bulunabilmek için (yanıtlayabilmek için) eski bildiklerini, yaşantılarını mantık süzgecinden geçirmek, başka bir deyişle düşünsel etkinlik içine girmek zorundadır. Bu düşünsel etkinlik, karşılaştırma değerlendirme, tutarlılık ve tutarsızlıkları bulma v.b. gibi zihinsel süreçler ve işlemler olabilir.
c. Sorular , öğretmene, öğretimin ne derece etkili olduğunu izleyip değerlendirme olanağı da tanıyabilir : Derslikte sürdürülen iletişimden beklenen amaç, her tür iletişimde olduğu gibi anlamın paylaşılmasıdır. Öğretmen, bu amacı gerçekleştirmek için öğrencilere sorular sorabilir. Sorular, öğrencinin hedef davranışları ve içeriği ne derece anlayıp anlamadığını ortaya koyabilir. Buradan hareketle, yanlış anlamalar önlenebilir, eksikler tamamlanabilir ve yeni öğrenmeler için ortak temeller oluşturulabilir. Yani öğrenci hedef davranışları kazanabilir.
d. Sorular , öğrencilerin birbirlerinin düşünce ve görüşlerini saygıyla dinlemelerine, hoşgörülü olmalarını da olanak sağlayabilir. Böylece onlar demokratik yaşantılar geçirebilirler. Ayrıca derse katılmak istemeyen ya da çekingen olan öğrencilere, sorular katılma olanağı da tanıyabilir.
e. Sorular , derste kazandırılması kararlaştırılan hedef davranışların ve içeriğin gelişmesine de yardımcı olabilirler. Öğretmenler, değişik öğretme yöntemleri kullanarak içeriği geliştirmek zorundadırlar. Hedeflerin düzeyine göre öğretmenler Düz anlatım, Güdümlü Tartışma, Örnek Olay, Gösterip -Yaptırma, Uzmanla Görüşme yöntemlerinden bir ya da birkaçını birlikte kullanabilirler. Bütün bu yöntemlerde, soruya baş vurmak öğretmen için çoğu kez kaçınılmaz bir zorunluluk olabilir. Çünkü içeriği geliştirmenin en etkili yollarından biri de soru sormaktır.
SORU İLE ÖĞRETME YÖNTEMLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
Sorunun niteliği ile öğretme yöntemleri arasında sıkı bir ilişki vardır. Öğretme yöntemi değişince, dersin aşamalı olarak işlenişinde uyulan her basamakta kullanılan sorular da değişmektedir.
Kazandırılacak hedef davranışlar, bilgi düzeyinde ise, öğretmen Düz anlatım Yöntemini kullanmalıdır. Bu yöntem işe koşulunca, yanıtı beklenmeyen sorulara dersin her basamağında başvurulabilir .
Hedef davranışlar kavrama ya da değerlendirme basamaklarında ise, öğretmen Güdümlü Tartışma Yöntemini kullanabilir.
Bu yöntem işe koşulduğunda, tartışmayı yaratacak önderlik edici soru, öğrencileri düşünmeye zorlamalı, ana noktaları sezmelerini sağlamalıdır. Bundan sonra, içerikle ilgili yardımcı düşüncelerin ortaya çıkması için gerekli yan soruların düzenlenmesi gereklidir .
Yan sorular, öğrencilerin akıl yürütmelerini gerçekleştirecek nitelik ve nicelikte olmalıdır. Yukarıda açıklanan, zaman ile ilgili tartışmada kullanılabilecek uygun yan sorulardan (tamamlayıcı soru) biri, ((biz zamanımızı hata1ı olarak nasıl kullanırız?)) biçiminde olabilir. Böyle bir yan soru, ((zamanın hatalı kullanımı)) biçiminde sunulabilecek yardımcı düşüncelerden birinin ortaya çıkmasına olanak sağlayabilir. Bundan sonra öğrenciler, bu yardımcı düşünceyle, ana nokta arasındaki ilişkiyi kurabilirler.
Dersin Geliştirme basamağında, öğrencilerden biri tartışmayı saptırmaya, yani içeriğin dışına doğru çekmeye çalışabilir. Böyle bir durumda öğretmen, tartışmayı yeniden doğru çizgisine oturtmak için ona, plansız bir soru sorabilir. Bu tür soru, içeriği denetim altında tutarak, uygun yanıtları sağlayıcı sorudur .Ayrıca plansız soru, içeriğin daha da açık bir duruma gelmesi için de sorulabilir .örneğin, derste kaynak kişi olarak bir uzman bulunuyor ve onunla görüşme yapılıyorsa, yeri ve zamanı gelince plansız soru hem öğretmen, hem de öğrencilerce sorulabilir .Söz gelişi, uzman yeterli bir biçimde içeriği açıklayamamışsa, ya da sorulan soruya doyurucu yanıtlar verememişse, verilen yanıt ya da örnekler açık, anlaşılır deği1se, ((yanıtınızı başka türlü ifade edebilir misiniz?)) , ((başka örnekler verebilir misiniz?)) , ((daha başka neler ekleyebilirsiniz?)) v.b. gibi sorular işe koşulabilir. Plansız sorular , ileri sürülen önerme ve görüşleri destekleyecek bilgi ve değerlendirmelerin ortaya çıkarılması için de sorulabilir. İleri sürülen önerme ve görüşler çok yüzeysel ve açık değilse, ya da ders kitabındaki bir görüşün aynen tekrarı ise, bunların daha açık bir duruma getirilmesi amacıyla böylesi plansız sorulara, yeri ve zamanı gelince baş vurulabilir.