M
Misafir
Forum Okuru
2. Bağdat Film Festivali başladı
2. Bağdat Film Festivali başladı
Savaşın acılarının unutulmaya çalışıldığı Irak’ta bu yıl ikincisi düzenlenen “Bağdat Film Festivali” başladı.
BAĞDAT - Boynuna asılı radyodan ülkesinde düzenlenen kanlı saldırıların haberlerinin yankılandığı tekerlekli sandalyedeki adamın görüntüleri, festivale damgasını vurdu. Festival, cumartesi gününe kadar sürecek.
“Filmler, içimizdeki şeytanları çıkaracak” diyen festival başkanı Ammar El Aradi, bu yılki festivalde gösterilecek filmlerin, güvenlik nedeniyle bütün sinema salonları kapalı bir ülkede, şiddeti lanetlediğini ve umut mesajları vermeye çalıştığını anlattı. El Aradi, “İşte bu yüzden festivalin konusunu, güvenli ve istikrarlı bir yaşam hakkı olarak belirledik” dedi.
Olanaksızlıktan her iki yılda bir yapılabilen festivalin açılış filmi olarak, Saber Şabbi’nin kısa metrajlı filmi seçildi. Çok da kalabalık olmayan seyircilere gösterilen filmde, biri tekerlekli iskemleye bağımlı ve radyosundan ölüm kusan haberlere rağmen iyimserliğini kaybetmemeye çalışan, diğeri de sıkıntıdan patlayan ve değerli zamanını odasının tavanını seyretmekle geçiren iki adamın hikayesi anlatılıyor, filmin sonunda ise umut kazanıyor.
63 uzun ve kısa metrajlı filmin gösterileceği festivalde, Danimarka, Fransa, Mısır ve Irak belgeselleri de yer alıyor. El Aradi, gösterilecek filmlerden 27’sinin, çoğu genç olan Iraklılar tarafından çekildiğini ve bunun da kendisine “ülkede sinema dahil yıkılıp dökülen ne varsa yeniden canladırılacak” umudunu verdiğini söylüyor.
25 yaşındaki Ayas Cihad’ın kısa metrajlı filminde de Bağdat, bir erkek çocuk tarafından nedensiz bir yumrukla yıkılan ve sonradan yeniden yapılmak istenen bir bebek evine benzetiliyor.
En büyük sorunlarından biri ise para bulmak olan bu genç sinemacılardan Ahmed Rahma ise 2004’te öldürülen 2 Iraklı gazetecinin belgeselini çekti. Rahma’nın hayali ise günün birinde “savaşın hiç adının geçmediği bir komedi” çekebilmek.
Rahma, ”(Mart 2003’te) Amerikalılar Bağdat’a girdiğinde, kendi kendime bunun bir Hollywood prodüksiyonu gibi olduğunu söylemiştim, aslında bunun bir film olmasını dilerdim” diyor
Savaşın acılarının unutulmaya çalışıldığı Irak’ta bu yıl ikincisi düzenlenen “Bağdat Film Festivali” başladı.
BAĞDAT - Boynuna asılı radyodan ülkesinde düzenlenen kanlı saldırıların haberlerinin yankılandığı tekerlekli sandalyedeki adamın görüntüleri, festivale damgasını vurdu. Festival, cumartesi gününe kadar sürecek.
“Filmler, içimizdeki şeytanları çıkaracak” diyen festival başkanı Ammar El Aradi, bu yılki festivalde gösterilecek filmlerin, güvenlik nedeniyle bütün sinema salonları kapalı bir ülkede, şiddeti lanetlediğini ve umut mesajları vermeye çalıştığını anlattı. El Aradi, “İşte bu yüzden festivalin konusunu, güvenli ve istikrarlı bir yaşam hakkı olarak belirledik” dedi.
Olanaksızlıktan her iki yılda bir yapılabilen festivalin açılış filmi olarak, Saber Şabbi’nin kısa metrajlı filmi seçildi. Çok da kalabalık olmayan seyircilere gösterilen filmde, biri tekerlekli iskemleye bağımlı ve radyosundan ölüm kusan haberlere rağmen iyimserliğini kaybetmemeye çalışan, diğeri de sıkıntıdan patlayan ve değerli zamanını odasının tavanını seyretmekle geçiren iki adamın hikayesi anlatılıyor, filmin sonunda ise umut kazanıyor.
63 uzun ve kısa metrajlı filmin gösterileceği festivalde, Danimarka, Fransa, Mısır ve Irak belgeselleri de yer alıyor. El Aradi, gösterilecek filmlerden 27’sinin, çoğu genç olan Iraklılar tarafından çekildiğini ve bunun da kendisine “ülkede sinema dahil yıkılıp dökülen ne varsa yeniden canladırılacak” umudunu verdiğini söylüyor.
25 yaşındaki Ayas Cihad’ın kısa metrajlı filminde de Bağdat, bir erkek çocuk tarafından nedensiz bir yumrukla yıkılan ve sonradan yeniden yapılmak istenen bir bebek evine benzetiliyor.
En büyük sorunlarından biri ise para bulmak olan bu genç sinemacılardan Ahmed Rahma ise 2004’te öldürülen 2 Iraklı gazetecinin belgeselini çekti. Rahma’nın hayali ise günün birinde “savaşın hiç adının geçmediği bir komedi” çekebilmek.
Rahma, ”(Mart 2003’te) Amerikalılar Bağdat’a girdiğinde, kendi kendime bunun bir Hollywood prodüksiyonu gibi olduğunu söylemiştim, aslında bunun bir film olmasını dilerdim” diyor
