Ali Ertekin

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Ali Ertekin
Felek ile şu cihanı bölüştük
Saray aldı hanı bana bıraktı
Yer yüzünü adım adım dolaştık
Zevki aldı gamı bana bıraktı

Ertekin der felek sen de yanasın
Benim gibi aralarda kalasın
Şu dünyanın bütün zevk ü safasın
Kendi aldı derdi bana bıraktı

1929 yılında Başören köyünde doğmuştur. Esef’le İslim Hanım’ın oğludur Ailesi, yüz yıl kadar önce dedesinin babası Malatya’nın Arapkir ilçesinin Eğinir köyünden gelip Çamoğa ve Gölören’e yerleşmiş, burada zenginlerin yanında çalışmış, dolayısıyla mal-mülk sahibi olamamıştır. Daha sonra Başören’e yerleşmiştir. Babası Esef, İstiklâl Savaşı gazisi olup, savaş sonrası üç çocuğuyla kimsesiz kalan ağabeyinin dul kalan karısı İslim’le evlenmiştir. Esef’in bu evlilikten üç çocuğu olmuştur. Ali, üçüncü çocuktur. Elinden hemen her iş gelebilen Esef, geçinebilmek için bütün gayretiyle çalışmasına rağmen ailesini bir türlü refaha kavuşturamamıştır. Kız çocukları evlenir, üvey ağabeyi gurbete gider, annesi vefat eder. Babası mecburen dul bir kadınla evlenir.

İçi okuma aşkıyla dolu olan Ali, köylerinde okul olmadığı için Şahin köyüne gidip ilkokulu orada okumuş ve birincilikle mezun olmuştur. Ortaokulu okumak için Divriği’ye gitmiştir. Ne var ki, bu sırada gözlerinden rahatsızlık başlamıştır. 1946 yılında tedavi için Elazığ’a gitmişse de gözünün kapanmasına engel olamamıştır. Daha sonra İstanbul Bakırköy’de ameliyat olmuş, diğer gözünü de burada kaybetmiştir. Sonra babasını kaybetmiş; analığı da evi terk etmiştir. Hayatta kendisine bakacak kimsesi kalmayan ve doğduğundan beri bir türlü yüzü gülmeyen Ali böylelikle konu-komşunun eline kalmıştır. Otuz yaşlarındayken bu defa cüzzama yakalanınca da kendisini tam anlamıyla çileli bir hayatın içine bulmuştur. Uzun süre İstanbul’da, yirmi sene kadar da Elazığ’da ruh ve sinir hastalıklarından dolayı tedavi görmüştür. Halen yakınları ve yardımsever insanların desteğiyle çileli hayatına devam etmektedir.

Şiire ve saza küçük yaşlarda başlamıştır. İçinde bulunduğu acılı hayat, şiire yönelmesine sebep olmuştur. Şiir tekniği oldukça iyidir ancak saz çalmamıştır. Başta dert ve kader olmak üzere hemen her konuda şiiri vardır. Hakkında kitaplar yazılmış olan Ali, şiirlerinde Ertekin mahlasını kullanmıştır. Eserleri; Âşık Ali Ertekin, Çile Pınarı (Sivas, 1968), / Ali Ertekin, Yaşamak Güzel Ama, Ankara, 2001. *

2004 yılı mart ayı sonunda vefat etmiştir.

Yrd. Doç. Dr. Doğan Kaya
Çamşık Ozanları
Çamşık Hüseyin Abdal Derneği Yayınları
Eserlerinden bazıları:
KURTAR BENİ

Ey Allah’ım bin bir ismin hakkı için
Kurtar beni On ik’İmam aşkına
Ben bir kulum çoktur günahım suçum
Kurtar beni On ik’İmam aşkına

Muhammed’i ismin ile yazdırdın
Arş-a’lâda ceylan edip gezdirdin
Derdi verdin beni candan bezdirdin
Kurtar beni On ik’İmam aşkına

Şah Ali’ye verdin bunca kuvveti
Çoktur onun kerameti hizmeti
Çok çektirdin bana derdi mihneti
Kurtar beni On ik’İmam aşkına

İmam Hasan buyurmuştur fermanı
Şah Hüseyin Kerbelâ’nın kurbanı
Yetmez midir gönder bana dermanı
Kurtar beni On ik’İmam aşkına

İmam Zeynel Kerbelâ’da ağladı
Kâfir Yezit kollarını bağladı
Bu dert benim yüreğimi dağladı
Kurtar beni On ik’İmam aşkına

İmam Bakır cananını bilirim
Sabrederim daim şükür kılarım
Çeke çeke ben bu dertten ölürüm
Kurtar beni On ik’İmam aşkına

İmam Cafer Musa Kâzım cânânı
Asla sizden kesmiyorum gümanı
Bitmedi mi bu çilemin zamanı
Kurtar beni On ik’İmam aşkına

İmam Rıza, Taki, Naki, Askeri
Mehdi Resul cümlesinin serveri
Derdi verdin ettin beni serseri
Kurtar beni On ik’İmam aşkına

Gözüm aldın dünya oldu bana dar
Ben bir kulum yalvarmaya hakkım var
Eyup muyum sabrederim bu kadar
Kurtar beni On ik’İmam aşkına

Ertekin der Yaradan’a sözlerim
Gece gündüz sinek gibi sızlarım
Medet Mürvet sizden derman gözlerim
Kurtar beni On ik’İmam aşkına


ÇAMŞIHI

Issız gezdim Çamşıhı’nın köyleri
Issız çöle dönmüş güzel Çamşıhı
Hiç kimseye benzemezdi soyları
Yaşlıların yurdu olmuş Çamşıhı

Her ev köşesinde iki ihtiyar
Oturmuşlar birbirine dert yanar
Misafirle dolup taşan odalar
Baykuşlara mesken olmuş Çamşıhı

Fakir zengin çoğu köyü terk etmiş
Ankara İstanbul her yere gitmiş
Kimi evler bomboş kimisi çökmüş
Yıkık viraneye dönmüş Çamşıhı

Koyunsuz sığırsız kalmış yaylalar
Ağaçlar kurumuş susuz çayırlar
Ekilmemiş harıs kalmış tarlalar
Her tarafın mera olmuş Çamşıhı

Ertekin’im gören sana hayrandı
Günlerimiz sanki düğün bayramdı
Sende aydın ozan güzel kaynardı
Nerde kaldı o günlerin Çamşıhı


BENİM YARİM

Hele bakın nazlı yare maşallah
Selvi boylu bir incecik bel de var
Şu cihanda benzeri yoktur billah
Sarılmaya kulaç gibi kol da var

Ok kirpiği kalem gibi kaşı var
Elâ gözü inci gibi dişi var
On sekize yeni değmiş yaşı var
Sohbet için bülbül gibi dil de var

Saçı benzer turnaların teline
Kına yakmış tombul beyaz eline
Aynı benzer has bahçenin gülüne
Yanağında bir tomurcuk gül de var

Âşık oldum sana inan sözüme
Şöyle biraz başın koy da dizime
Doya doya bakam güneş yüzüne
İnkâr etme herhal sende bal da var

Ertekin der yarim gayet sürmeli
Bakın gelir ne kadar da edalı
Fiyatı da şu dünyanın bedeli
Doğru söylen böyle güzel nerde var


SEVGİLİ

Sevgilimi anlatayım sizlere
Selvi boyu ince gayet ince beli var
Âşık oldum o sürmeli gözlere
Tatlı sohbet bülbül gibi dili var

Alnı vardır yaylalara benziyor
Kalem kaşlar fermanları yazıyor
Ok kirpikler bu sinemi eziyor
Şöyle baksa acınacak hali var

Kud(u)retten gözlerinin sürmesi
Burnu vardır sanki Bağdat hurması
Yanakları Gümüşhane elması
Dudaklarda çok süzülmüş balı var

Gerdanına inci mercan takıyor
Ağ göğsünden ab-ı zemzem akıyor
Şeftaliler burcu burcu kokuyor
Meyve dolu bahçe bağı gülü var

Saçı benzer turnaların teline
Mor belikler inmiş ince beline
Kına yakmış tombul beyaz eline
Sarmak için çok kuvvetli kolu var

Bahane yok bu sevgili yarime
Yedi dağın çiçeğine gülüne
Ertekin’i bıraksalar haline
Bu yar için ölmenin de yolu var


PİRELER

Sanki heyet kurulmuştu bu gece
Bu gün beni uyutmadı pireler
Herhal çarktan yeni çıkmış iğneler
Bu gün beni uyutmadı pireler

Üç-beş tane ayağımda geziyor
Biri der ki düztabana benziyor
Bir tanesi hayır diye yazmıyor
Bu gün beni uyutmadı pireler

Bir grup da bacaklarda dolaşır
Bir tanesi iğne dürter uğraşır
Romatizma var mı diye çalışır
Bugün beni uyutmadı pireler

Biri geldi göbeğimde duruyor
Ellerini her tarafa sürüyor
Apandisit fıtık var mı arıyor
Bu gün beni uyutmadı pireler

Bir tanesi elin koydu nabıza
Birkaç tane hemen çıktı omuza
Sanki dersin modul dürter camıza
Bu gün beni uyutmadı pireler

Bir tanesi gelip baktı kalbime
Beş-on tane oturdular sineme
Biri gelir iğne dürttü çeneme
Bu gün beni uyutmadı pireler

Biri çıktı ince belde duruyor
Tık tık vurup kulağını veriyor
İçerimde hastalık mı arıyor
Bu gün beni uyutmadı pireler

Biri kodu koltuğuma derece
Biri sıktı yanağımı kibarca
Biri girdi kulağıma gizlice
Bu gün beni uyutmadı pireler

Biri tuttu bileğimden sıkıca
Canım yandı enjektörü sokunca
Başım döndü damardan kan çekince
Bu gün beni uyutmadı pireler

Ertekin der çaresini bilirdim
Param olsa Diazonel alırdım
Yatağıma birkaç pompa vururdum
Daha bana dokunmazdı pireler


DELİ GÖNÜL

Ben de şaştım bu gönlüme
Karakışta yaz istiyor
Bir cura geçmez elime
Dokuz telli saz istiyor

Kimseler yüzüne bakmaz
Evinden dışarı çıkmaz
Yatağından asla kalkmaz
Cemaatten söz istiyor

Söz ediyor nazlı yarden
Konuşmaya aciz dilden
Güzel kızdan gelinlerden
Cilve ile naz istiyor

Sözlerimde garazım yok
Bir dönümlük arazim yok
Evimde bir horozum yok
Meze ile kaz istiyor

Ertekin’im gözüm görmez
Kimse bana gönül vermez
Deli gönül halden bilmez
Bir kınalı kız istiyor
 
Geri
Üst