Arayış

M

Misafir

Forum Okuru
Arayış
Yalnızım, hem de çok yalnızım, feryad-u figan etmek istiyorum herkese herşeye. Etrafıma bakıyorum herkes kendi aleminde. Bana bakıyorlar, ama görmüyorlar; figanımı duyuyorlar, ama anlamıyorlar. Arıyorum kendimi, benliğimi, her şeyimi, ama her şeyimi, içimde kopan fırtınaların yanağımdan süzülen gözyaşlarımın sebebini bulamıyorum. Ama biliyorum bir şey var, bana yol gösterecek. İçine girmek istiyorum, fakat bu gücü kendimde bulamıyorum. Duyuyorum, görüyorum, anlatamıyorum.

Şaşkınım, çok şaşkınım. Duygularım depreşiyor. Korkunç çığlıklar inim inim inliyor beynimde. Tıkamak istiyorum kulaklarımı, kapatmak istiyorum gözlerimi ebediyyen...

Hayır! Olmuyor, olmuyor, yapamıyorum, artık hiç bir şeye söz geçiremiyorum. Ne ruhuma, ne de bedenime.

Fakat, onlar aramak istiyorlar ruhumdaki burcu burcu kokan goncaları, bedenimdeki, narinliği, inceliği. Çok inatçılar çok. Yeniliyorum kendime.

Sonra sisli dumanlı karanlık bir odaya giriyorum. Köşe bucak gizlenen bir oyuncu çıkıyor sahneye. Titrek dudaklarından dökülen fısıltılar beni bana anlatıyordu, sanki.

Ben hayatın dört mevsimini yaşayan isyankarlığın, ağırbaşlılığın, her türlü duygunun hakimi olan gençliğim, genç neslim. Aramalıyım ayaklarım yara bereyle dolsa da, ellerim tutmaz vücudum işe yaramaz olsa da. Çünkü bulmalıyım gerçeği, mutluluğu, olgunluğu, huzuru ve en önemlisi feryadımı duyurmalıyım. Kulakların pasını, gözlerin kara perdesini kaldırarak, kendimi anlatarak.

Bu fısıltılar günlerce susamış toprak olan ruhuma bardaktan boşanır gibi hoş bir şırıltıyla yağıyordu. Dilerim yağmur damlacıklarına doğan güneşler, onları pırıl pırıl parlatıp mücevherlerden ayırt edilmeyecek hâle getirir
 
Geri
Üst